REKTÖRLÜK SEÇİMİ(2)
Eklenme: 6/13/2008 12:00:00 AM

Dünden devam diyerek, sohbetimizi sürdürelim!

Dicle Üniversitesi'nin önümüzdeki 4 yıllık "yönetimine" talip olan Rektör Adaylarını "vaatleriyle" aktarmaya..

Kim ne diyor, kim hangi vaatlerde bulunuyor?..

Samimiyet, güven ve istikrarı "hissettiren" kim?

Ya da kimler?

Etmeyenler kimler?

Bunun yorumunu ben yapmayacağım; sizler yapacaksınız.

Özelliklen de Akademisyenler..

Çünkü; Oy verecek onlar..

Neyse!..

Dün; Prof. Dr. Ömer Satıcı, Prof. Dr. Ekrem Müftüoğlu, Prof. Dr. Talip Gül'ü aktarmıştım.

Bugün bakalım; kısmette kimler var?

Öncelikle; Diyarbakır "ahalisinden" olan Prof. Dr. Recep Işık'la devam edelim.

Işık'ı "tanımayan" yok.

1975 yılından bu yana; Üniversite'de görev yapıyor.

Yani eski biri..

Birçok kişi gibi "yükümü aldım, gidiyorum" demeyenlerden.

Mütevaziliği ve akademik ilkelerinin getirdiği "ön görüş" anlamında kendisi; diğer adaylardan daha farklı bir izlenimde.

Elime onunla alakalı "vaatler" içeren bir broşür ulaşmadı.

Sanırım; bu yönde bir "girişim" yapmamış.

Ancak Işık'ın yerel bir gazetemizde yayımlanan "mülakatına" göre, hedef ve vaatleri yok değil..

Kendine has bir üslupla aktarıyor..

Özeti Işık şunları söylüyor..

"Her şeyden önce vizyonu olan, geleceğe umutla bakan, halkla bütünleşmiş ve hizmet kalitesini maksimum düzeye çıkaran bir üniversite için kolları sıvadım" diyor.

***

Gazetedeki mülakatında "öne çıkan" satır başlarında ise şunlar var;

*-Karşılıklı güveni esas alan,

*-Olabildiğince genç, dinamik kadrolara yer veren,

*-Yeniliği, yaratıcılığı cesaretlendiren

*-Çalışanı teşvik eden,

*-Sürekli iletişimi açık tutan

*-Fakülteler arası eşitliği savunan

*-Dinleyen, takip eden

*-Pozitif enerji veren

*-Birlikte çalışmanın, üretmenin, sevincini paylaşan,

*-Bir çalışma anlayışını ilkelerimiz olarak benimsemekteyiz."

***

Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem.

Onu biz; AK Parti Hükümeti tarafından "Anayasa Değişikliği" noktasında oluşturulan komisyonda yer alan bir "akademisyen" olarak biliyoruz.

Son dönemlerde; "sıkça" adı medyada yer aldı.

Fikir ve düşüncelerin "paylaşımı" noktasında.

Kimi zaman uyarıcı, kimi zaman da mevzuunun taraftarı oldu..

Ve ilk kez diyebileceğim; "Tıp" dalının dışında bir akademisyen Dicle Üniversitesi Rektörlüğü için; kolları sıvıyor.

Çünkü daha önce "hep tıp" kökenli isimler rektörlük koltuğuna oturmuş. Veya aday olmuştu.

Bu kez farklı bir durum söz konusu.

Neyse!

Erdem'in "vaatlerine" bakalım.

Kendisinin tespitleri nedir.

"Göreve gelirsem" diyerek, başladığı sözü neyle bitiriyor.

Şöyle;

"Üniversitene sahip çık, değişimi ve katılımı başlat".

"Sorunlarımızı birleşerek ve paylaşarak çözebiliriz" diyen Erdem'in "için"le noktalanan; istemlerine gelince.

Onları da şöyle sıralıyor;

*-Kendine ve Şehrine değer katan bir üniversite için

*-Dinamik ve katılımcı bir üniversite için

*-Kurumsallaşmış bir üniversite için,

*-Bilimselliği hedeflemiş bir üniversite için

*-Çağdaş, dünyaya açılan, zirveye yürüyen bir üniversite için

*-Hukuka saygılı bir üniversite yönetimi için

*-Demokratik ve şeffaf bir üniversite yönetimi için

*-Etkin uluslararası ilişkiler kuran, çözümler üreten, özenli ve azimli bir üniversite yönetimi için.

***

Prof. Dr. Naime Canoruç.

Şu an Rektörlük görevini yürüten Prof. Dr. Fikri Canoruç'un eşi.

İki dönem Rektörlük koltuğunu elinde bulunduran eşinden bugün "yönetimi" alarak, bir dönem de ben yürüteyim; düşüncesinde.

Canoruç'un "vaatler" içeren broşürünü okurken; biraz duraksamadım değil.

Çünkü tüm adaylarla "aynı" ifade ve istemleri söz konusu.

Ama sloganı; "Kalite zirveye doğru"!

Temel Değerlerimiz başlığında aktardığı "ilkelere" bakıyoruz.

Ne diyor?

*-Atatürk ilke ve devrimleri.

*-Şeffaf yönetim

*-Fırsat eşitliği

*-Hukukun üstünlüğü

*-İnsan Hakları

*-Bilimsel etik kurallar

*-Yaratıcı düşünce

*-Sürekli gelişme

*-Yaşam boyu öğrenme

*-Her alanda kalite

*-Katılımcı yönetim anlayışı

*-Çalışanlar, öğrenciler ve diğer paydaşların memnuniyeti

*-Performansa Dayalı insan kaynakları değerlendirmesi

*-Akademik özgürlük

*-Sosyal sorumluluk

*-Çevreye duyarlılık.

Üniversite'nin "misyonu" noktasındaki hedefini ise şöyle ifade ediyor.

*-Her alanda yetkin ve kendine güveni tam, girişimci, doğaya ve çevreye duyarlı, sorun çözme yeteneğine sahip, çok boyutlu ve bağımsız düşünme yeteneği olan, Atatürk ilkelerine bağlı ve toplumsal sorumluluk bilincine sahip bireyler yetiştirmek.

*- Bilimsel ve teknolojiye ve üretilen bilginin topluma yayılmasına evrensel ölçülerde katkıda bulunmak.

*-Gerçekleştirilecek sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetlerle toplumun modernleşmesine öncülük etmek.

*-Başta sağlık, sanayi, tarım ve hayvancılık olmak üzere her alanda bölgede sürdürülebilir bir kalkınmaya öncülük etmek.

*-Sağlık hizmetleri açısından sadece bölgeye değil, Ortadoğu'ya hitap eden bir üniversite olmak.

Ya Üniversite'nin vizyonu.

Onu da şöyle tanımlıyor.

*-Katılımcılığa ve takım çalışmasına dayalı kurum kültürü oluşturarak bilgi yaratma ve yayma konularında önde gelen, toplumda ve bilim camiasında saygı duyulan ve güvenle anılan bir üniversite olmak.

***

Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç.

Çoğumuzun yakından tanıdığı bir isim.

22 Temmuz'da yapılan Milletvekilleri seçiminde; AK Parti'den 8'inci sıra milletvekili adayıydı.

Yani; hem siyasi alanda hem de akademik alanda "faal" biri.

Seçimler de AK Parti 6 Milletvekili çıkardığı için; seçilememişti..

İddialı adaylar arasında olduğundan söz ediliyor..

Tabi AK Parti "kimliği" kendisine bir kazanım sağlar mı?

Bilemem..

Bildiğim; AK Parti'nin bundan sonra "yoğurdu" üfleyerek, yiyeceği..

Göreceğiz?

Bu tanımlama noktasında da hedeflerini büyük tutuyor.

Ve "göreve geldiğim taktirde" diyerek, başladığı sözünü şöyle sürdürüyor;

*-Üniversitemizin öğretim üyeleri ve tüm çalışanlarıyla dayanışma içinde, kimseyi ötekileştirmeden, herkesin özlük haklarını koruyan, paylaşımcı, şeffaf, demokratik ve laik bir yönetim anlayışıyla; Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda hizmet edeceğim."

Başlıklar altında; hedeflerini sıralayan Saraç'ın en çok üzerinde durduğu "tıkanıklık", Üniversite'nin "sorumluluk" üstlenmemesidir.

İşte "bu açmazı" aşmak lazım diyor.

Ve satır başlarını şöyle; detaylandırıyor.

Kurumsal; Üniversitemiz tüm birimlerin işleyişinde kalıcı standartlara kavuşturulacak ve kurumsal olarak sağlıklı bir zemin oluşturulacaktır.

Aktiflik; Çalışanlara bilim ve hizmet üretimi için pozitif ortam sağlanacaktır.

Katılımcı; Yatay bir yönetim anlayışıyla tüm çalışanları üniversitemizin gelişmesine daha fazla katkı yapmaları sağlanacaktır. Akademik kurul fonksiyonel hale getirilecektir.

Şeffaf; Sağlıklı bir yönetimin en temel şartlarından olan şeffaflık ilkemiz olacaktır. Herkes uygulamaları takip edebilecek ve işleyişten haberdar olacaktır.

Etik; Mesleki değerlere saygı ve akademik etik temel ilkelerimiz olacaktır.

Verimli; Stratejik planlama; basit ve uygulanabilir bir formatta, bu alandaki uzman kişiler tarafından hayata geçirilecektir.

Akademik kalite; Tüm birimlerin altyapı projeleri desteklenecektir? Ulusal ve uluslararası düzeyde; kaliteli ülke ve çevre sorunlarına çözümler üreten, bilimsel araştırmalar desteklenecek ve uluslararası yayın ve atıf sıralamasında üst sıralara girmek hedeflenecektir.

Akademik kadro; Akademik kadroların sağlanmasında birimlerin ihtiyaçları göz önüne alınacak ve birimler arası denge gözetilecektir.

Ve daha sıralayabileceğimiz onlarca "ilkeyi" ortaya koyan; vaatler.

Çalışma mekânı, proje teşviki ve fonlar, yayın teşviki, uluslararası ilişkiler, öğrenci değişim programı, eğitim ve öğretim ortamı, lisansüstü eğitime teşvik, araştırma merkezleri, öğrenci kontenjanlarının arttırılması, kütüphane hizmetlerinin genişletilmesi, kurumlar arası işbirliğinin güçlenmesi gibi etkiler.

Saraç'ın "üniversite misyonumuz" başlığı altındaki sloganlarına gelince.

*-Huzurlu dinamik, akademik bir ortam.

*-Toplum içinde, toplumun hizmetinde

*-El ele, gönül gönüle daima birlikte

*-Hasta merkezli sağlık hizmeti

*-Öğrencilerimiz her şeyimiz.

***

Evet. İki günden bu yana Rektör Adayları'nın "göreve geldiğim taktirde" diyerek, sıraladığı vaatleri buradan aktardım.

Tabi özetleyerek.

Bundan sonrası söz; "sandıkta oy kullanacak" olan akademisyenlerde.

İnanıyorum ki; en doğru kararı onlar verecektir.

Tabi bu karar "sonucu" getirecek mi dersek, mümkün değil.

Sadece; seyrin ilk basamağını teşkil edecek.

Bunun daha iki ayağı var.

Biri YÖK'ün incelemesi ve Çankaya'ya göndereceği liste..

Ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, "hem YÖK, hem diğer kurumların" vermiş oldukları raporları inceleyerek; "en doğru" kararı verecek..

Bu demokrasiye "uygun mu, değil mi?" derseniz..

Yani Rektör adayının belirlenmesi yönündeki bu adımlar doğru mu?

Hayır.. Hem anti-demokratik, hem de hukuk dışı..

Çünkü; onca irade oy kullanacak..

Sadece iki tercihle sonuç verilecek..

Neyse..Haydi, hayırlısı diyelim.!

Hayırlı cumalar..