REKTÖRLÜK ZOR İŞ…
Eklenme: 4/6/2017 12:00:00 AM

D.Ü'nün yeni Rektörü..

Prof. Dr. Talip Gül..

Demiş ki..

"Diyarbakır'da Rektörlük zor iş.."

Eee olmasın mı?

Daha iki gün önce; "Radyoloji" bölümünde çıkan yangını; "FETÖ" örgütüne bağlanmadı mı?

Birileri çıktı dedi ki; "bu yangın, bir suikasttır…"

Sonra çıktı ki; "teknik arıza…"

Tabi Gül'de iki ay önce, demişti ki…

"Siyasiler yüzünden iş yapamıyoruz."

***

Demek ki…

Davul'un sesi uzaktan iye gelir…

Yaklaştıkça; "anlaşılır…"

Sayın Gül'de "adaylıkta" hayli hevesliydi…

Şimdi…

Daha bir yılı dolmadan; "havlu atar" hale geldi…

Şikâyetler…

Serzenişler…

Şu bu diyerek; "bu iş çok zor" diyorsa!

Vaziyet, "bir süre sonra istifayı" dillendirmeye noktasına gelebilir…

***

ARINÇ GİBİLER…

Kimden?

Hiç kuşkusuz ki, Cuma İçten'den "özür" dilemeli…

Ak Parti Diyarbakır eski Milletvekili…

İçten haklı…

Ve "özür" de dilenmesi gerekir…

Öyle ya…

İçten…

D.Ü'nün "FETÖ'nün" merkezi olduğunu…

Hukuk dışı "işlerin" donduğunu…

Ve 60'a yakın; "soru" sorarak cevap istemişti…

***

Ama ne var ki…

Kerameti kendinden "menkul", Bülent Arınç dahil…

Hele ki Hüseyin Çelik…

FETÖ patentliler…

Ak Parti içerisine sızmış devşirmeler…

Hepsi tek ağızdan İçten'e yüklenip "vay sen misin" dediler…

Öyle ki, "iddiaların" araştırılması…

Ya da "soruşturulması" yerine, "parti içerisinde" siyasi linç yaşadı…

***

Ve nihayetinde…

"Siyasi" hayatına nokta koyuldu…

Bir daha "vekil" gösterilmedi…

Parti dışına, "tukaka" konumuna sokuldu..

Ama…

Gün geldi, zaman geçti…

Ki zaman her şeyin tefsiridir…

İçten'in o gün gündeme getirdikleri "satırı satına" gün gibi aşikâr oldu…

***

FETÖ merkezinden…

FETÖ ilişkilerine kadar…

O gün, Gül'ün atadığı rektörden…

Rektör, yardımcısına…

Dekanlar…

Öğretim üyeleri…

Kimin kimlerle "ilişkili" olduğu hepsi ortaya çıktı…

***

Tabi, İçten için; "gün şöyle" demiştim…

Özellikle; "basın açıklamasının" zamanlaması açısından…

"Hiçte hoş" olmadı..

Şuan, "olup-biten tüm günahlar", senin boynunda kaldı..

Çünkü, "tamda başörtü" takıldığı gün, "bunu yapman", yanlış diye..

Ki "kendiside" her konuştuğumuzda hak vermekte..

***

Neyse!

Ama gerçek şu ki…

İçten, "A'dan Z'ye kadar" söyledikleri nokta-i nazarında haklıydı..

Nitekim…

Savcılık soruşturmalarında..

Müfettiş raporlarında..

Hepsi tek tek ortaya çıktı…

***

Velhasıl…

O günün "koruma kalkanı" olan Arınç..

Ki, FETÖ ilişkisi "Örfioğlu" vakfına da, Arınç sahip çıkmıştım..

Türkiye’nin "en zengin, en hayırlı" vakfı diyerek…

Arınç…

Çelik…

YÖK'ün o günkü yönetimi…

İçten'i "hedef tahtasına" oturanların bilumum hepsi!

Siyasi hayatına "kasıtlı suikasttan" dolayı, suçlular…

Manevi ve maddi noktada; "özre ve cezaya" mahkumlar…

***

Bu noktada…

İçten'e geçtiğimiz Cuma günkü ziyaretinde has-i hal ederken…

Şunu söyledi;

Siyasi hayatımla, oynadılar…

Hakkımı helal etmiyorum…

Ama, er geç haklılığım ortaya çıktığı için de; "hak dava-i nazarda" gururluyum…

Zerre-i miskal bir "pişmanlık" duygusu da taşımıyorum…

Bugün olsa…

Yarın da olsa…

Hak davadan, "geri" dönmem…

Bildiğimi söylerim…

***

BİLDİĞİNİ SÖYLEMEZ İSEN?

Eeeyy be Kemal!

Diyorsun ki…

"Bylokçu Milletvekilleri" var…

Rakam veriyorsun…

120…

Ya da 180 kadar diyorsun…

Yani, "sallama" bir rakam…

Ama ısrarcısın…

Aradaki 60 milletvekili farkını da görmüyor olsan bile…

İyi de…

"Biliyorsun da" niye ifşa etmiyorsun?

Bildiğin isimleri çık kamuoyunun karşısına; "tek tek" sırala…

İşte, "darbenin" siyasi ayağı diye…

***

Ama yok…

Ne diyorsun?

Hükümet açıklasın…

MİT'e sorulsun…

Liste "kendilerinde" diyorsun da, diyorsun…

Gazeteci soruyor…

"Sizde bir liste var mı?"

Ciddiyet yoksunu "cümleyle" bizde yok…

Tabi, Başbakan "bizde" böyle bir liste yok…

Kemal Bey'de liste varsa…

Lütfen…

"Kendileri" bir açıklasın "biz de" bilelim…

***

Biliyorum…

Gel de söylenme…

Gel de, ağzına geleni "kaleme" dökme diyeceksiniz…

Neyse…

Söylenecek söz...

Bylock'çu her kim varsa…

Hangi Parti'de milletvekili ise…

AK Parti..

MHP..

CHP..

Hatta HDP'de dahi bulunuyorsa..

Hele ki bunlar…

15 Temmuz'daki "ihanette" yer almışsa…

Bilen biliyorsa, söylemiyorsa….

Şahs-i münhasırlarına "ne denir?"

Siz söyleyin?

Ama!

Bilip de söylemeyenin "neye" hizmet ettiğini biliyoruz.

O da "Millete ihanettir."

***

KONTROLSÜZ DARBE….

Ah be Kemal!

İhtilal tamam…

Darbe tamam…

Post modern darbe tamam…

E-muhtıra tamam…

Bunları anladık…

Kamil olduğunuz "zihniyetin" ürünü olduğuna dair…

Şimdi de…

Diyorsunuz ki, "kontrollü darbe"…

Elbette ki, "kontrolsüzü de" vardır…

İyi hoş da…

Kontrollü…

Veya kontrolsüz "darbe de" kimin zihniyetine delalet?

Başaktör FETÖ…

Peki, "FETÖ'cü" kesilen kim?

Neyse!

"Aynaya bak" görürsün…

ŞENER'E PES DOĞRUSU!…

Gözü dönmüşlük…

Ya da, "kararmış" vicdan sahibi olmak…

Canavar ruhlu "karakteri" icra eden bu olmalı…

Baksanıza..

Abdüllatif Şener'e…

Ve attığı; twitter'e..

Esed'i "aklıyor, paklıyor?…"

Zalimliğini..

Zülümkarlığını..

Kendi milletine yönelik; "düşmanlığını" görmüyor..

Masumiyet içerisinde gösteriyor...

Diyor ki…

"İdlib'de muhaliflerin kimyasal silah üretimi sırasında yaşanan patlamada yüzlerce ölü…

İspanya Muhalif Rıfat Esad'ın gayrimenkullerine el koydu..

***

Yuh olsun...

Vicdanı kararmış…

Klor gazlı" saldırıyı Esed yapmamışa getiriyor…

Esed'e karşı "mücadele" edenler, yapmışa getiriyor…

Yine Rıfat Esed'e "gönderme" vuruyor..

Eee…

Ülke ve millet, ümmet düşmanlığı, "insanı" böyle ruhsuzlaştırıyor…

ne diyelim..

Allah müstehakını versin!...