SAHİPSİZ KENT; DİYARBAKIR! (OSB'de olup-bitenler)
Eklenme: 8/28/2013 12:00:00 AM

Ne diyim.

Klişeleşmiş, bir ifade bu başlık ve cümle kurgusu!

çok yazıma da başlık oldu.

Ama "başka da söz" yok.

Şehr-i Amed'in, mağdur halini "ifade" etmeye.

Evet, Diyarbakır "sahipsiz" bir kent

***

Siyasal,

Sosyal, Ekonomik, Kültürel ve günlük yaşamı dhil olmak üzere.

Her alanda, bila istisna "mağduriyetler' içerisinde.

Varlık içerisinde; "yokluğu" yaşayan bir kent.

Kısır.

Üretimsiz ve verimsiz!

Ama bir o kadar da, "sorgusuz ve sorumsuzluk" var.

***

Özellikle, Şehir ahalisinde.

Hele ki "sorumluluk" sahibi olanlar.

Kanaat önderleri.

STK'lar.

Ve tabi ki, siyasiler.

En önemlisi, yerel yönetim ve yöneticiler.

Bizler dhil olmak üzere.

Olup-bitenlere acı verici bir haliyetle, "günü birlik" bakıyoruz.

Fikri beyanımızı, tepkimizi "öyle" koyuyoruz.

***

Kısacası; "saman alevi" gibi.

Bir saniyelik, sonrası, yok.

Vaziyet böyle olunca, doğal olarak da, "sahipsizlik" kmil oluyor.

Olup-bitene; bir kaç örnek mi vermek gerekir.

Öyle, çok gerilere.

Ya da, teferruatlı, mevzulara.

Veyahut "bildik", meselelere gitmeye gerek yok.

Sadece;

Diyarbakır'ın ekonomi hayatına bakmak yeter.

***

Dünkü 'Söz Gazetesinin' "manşet" haberi!

"OSB'de arazi işgali".

Malum; OSB'ler.

Yani, Organize Sanayi Bölge-si-leri.

Kentler için, Sosyo-ekonomik bazda, can simidi.

Tabiri caizse "yaşam iksiri" kalp mekanizması noktasıdır.

Sanayisiz bir kent "üretimsiz" bir kenttir.

İşte bu perspektifte; Diyarbakır OSB'ye baktığımızda, "hal-i perişanlık" hkim olduğu gibi "sahipsizlik ve keyfiyet" isyan ettiriyor.

***

Diyarbakır.

Tarihçesine, kuruluşuna, üstlendiği misyona.

Velhasıl; "komplike" konumu, herkesin malumudur.

çünkü; "merkezi" bir kimliğe sahip olduğu gibi.

33 medeniyeti "bağrında" yeşerten-yaşatan bir kent olmuştur.

Ortadoğu'nun da, "ticari" merkezi idi.

Ama bugün.

Ama Cumhuriyet tarihinden, gelişen zamanla bugüne uzanan dilimde; "kıskanılan değil, hayıflanılan" kent olmuştur.

***

Şimdi, iç çekiyoruz, komşu illerin hal-i gelişmişliğine.

Mardin'e, Şanlıurfa'ya, Elazığ'a, Adıyaman'a bile.

Hatta düne kadar ilçe konumundaki Batman'a bile.

Deriz ya; "malamını Diyar-ı bekir!".

Artık "bu kentlerle" kıyaslar olur hale geldik.

İşte; "sahipsizliğin" resmi de bu.

***

Velhasıl;

OSB'de " neler oluyor, arazi işgaline" gelirsek?

Vaziyet berbat.

Hala OSB "açılım" ifadesine, gelmiş değil.

Şöyle ki, "sanayi" bölgesi deniliyor ama sanayi adına, "aha göğsümüzü gerdirecek" bir üretim yok.

Var olan da, "bir elin parmak sayısını" geçmez.

Varmı yerel markada öncü olan.

Yok.

***

Haberin, teferruatını buraya almak istemiyorum.

Ama geçmişi sorgulamak.

Ve bugüne de, "hukuki" çağrı yapmak, adına sorumluluk diyorum.

OSB'de;

Demiryolu, Doğalgaz, çevre düzenlemesi!

Alt yapı, atık arıtma diyebileceğimiz, "olması" gereken, ihtiyaç hala da hsıl değil.

***

Tabi, bildim bileli, "sorun" olarak konuşuluyor.

Siyasiler de,

OSB yönetimi de,

İş dünyası da, "ama velkin" somut icraata gelince "sürünceme".

O anlık, gerisi yok.

Alakalı, ilgili olan bazı sorumluk sahipleri de gariptir ki, "gün oğlu".

Yani, elde edilen yetki "rant ve sıçrama" noktası diye görülüyor.

***

Manşet haberin, mülahazası!

Arazi işgali.

Daha açık ifadeyle, "peşkeş" çekilme hali.

Malum, Hükümet, bölgenin kalkınması için, geri kalmış düzeyinin, sonlandırılması gayesiyle, "ciddi teşvikler" sağladı.

Özelliklen de; OSB alanları için.

Ki bu teşvikle; Bölge yerli ve yabancı "yatırımcı" açısından cazip hale geldi.

Hele bir de; çözüm süreciyle bölgede oluşan, "huzur ve süknet" ilgiyi arttırdı.

***

Ki. Hatırlarsak.

Diyarbakır OSB yönetimi.

Siyasiler.

İş dünyası.

Yani, birçok makam ve yetkili, beyanat verdi.

Diyarbakır'a "yatırımcı" yağıyor.

İş adamları "sıraya" girdi.

OSB'de arsa sıkıntısı var, ek arazi aranıyor diye!

***

Tabi bir de.

Dönemin İl Valisi Mustafa Toprak'ın gayretiyle.

Takdir edilen ve bizim de, hakkın da, hukukun da, yasal mevzuatında, "olması" gerektiği beyanla bir operasyon başlattı.

OSB'deki "arsa" işgalcilerine karşı!

çünkü

OSB'den 2025 yıl önce arsa almış.

Tek kuruş ödememiş.

Ama bugüne kadar da tek çivi dahi çakmamış birçok sözde girişimci "lav" edildi.

***

Sanırım; 2025 işgalci böylece çıkarıldı.

Yatırımcıya "arazi" imknı çıktı.

Ki aynı meyanda 3 bin dönüme yakın da arsa tahsisi yapıldı.

Ne var ki;

Kerametleri kendinden menkul yetkili zevat "iş bitiriciliğini" devreye soktu.

Mal bizim diye!

Ve bir tek; yeni yatırımcıya yerli-yabancı fark etmez "zorluk" çıkararak arsa tahsis edilmedi.

Başvuru yapan, proje hazırlayan kim olduysa, "yer yok denildi".

***

Kısacası;

Yerli yatırımcıların ifadesiyle OSB bir kaç "kişinin" tekelinde.

Ali babanın "çiftliği" misali.

Dikkat çeken de.

Bugüne kadar, "kimsenin" olup bitene karşı tavır takınmaması.

Hakikatleri, "ifade etmemesi".

Ne oluyor diyenin olmaması.

Gelenin-gidenin "üstünü" örtmesi.

Konuşulurdu, ama seslendiren olmazdı.

***

Önceki gün;

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası "beyanat" verdi.

OSB'deki "işgale ve suiistimaller" zincirine ilişkin.

Doğrusu, ilk etapta şaşırdım.

Neler oluyor.

İlk kez, "tepkisel ve eleştirisel" bir fikri beyan oldu.

Hele ki; birebir durumla "muhatap" olan bir kurum tarafından bu eleştiririnin gelmesi.

Yani kral çıplak diyen çıktı.

***

Bu siyasi ve yönetimsel değişiklikten kaynaklı mı?

Yoksa "zulfiyare" dokunma hali mi var, bilemiyorum.

Ama bir söz var.

OSB için diyebiliriz.

Kep düştü, kel göründü.

***

Evet, Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi "neşterlik".

Hem de her alanda.

Dile kolay; üretim yapması gereken fabrikalar "depo" olarak kiraya veriliyor.

Peşkeş.

100 dönüme; "şantiye" kuran, bin dönüm işgal ediyor.

10 dönümlük, Diyarbakır sanayisine "kazancı" yok.

Yüzlerce dönümü; "işgal" etmiş.

***

Sonuç itibariyle;

Birileri ortaya çıkan bu hakikatleri sorgulamalı.

Ali baba çiftliği saltanatına son vermeli.

Pek tabi ki; OSB Yönetimi ve DTSO'nun işaret ettiği firmalar.

Velhasıl muhataplar, olup-bitene açıklık getirmeli.

Diyarbakır.

Bu kadar bariz bir sahipsizliği de kabul etmemeli.

Hadiselerle alakalı;

Bazı belge ve bilgileri de bilahare, hasb-i hal edeceğiz.

Şimdilik bu kadar diyorum.