Yıllar önce de.. Bugün de.. Öyle görünüyor, yarın da
Aynı muzdariplik.. Aynı serzenişler..
Ve tabi ki, aynı iğrençliklerin arz-ı endam ettiği sokak olarak anılacak> Sanat sokağı!..
Klişeleşmiş bir ifade olacak
Olsun..
çünkü, mevzu hayati önem içermektedir..
Biz diyorduk..
Biz yazıyorduk..
Dönemin idarecilerine de; azıcık ahlaklı olun diyerek, tepki veriyorduk..
Uyardıksa da..
Söyledikse de..
Hakikatleri yüzlerine vurduksa da ne yazık ki, dinletemedik
Deve kuşu misali; kafalar kuma gömülü kanıldı
***
Evet..
Ofis semtindeki Sanat sokağı!
Nasıl bir sanat ise!..
Bugün, dünden beter bir halde
Hal-i hazırdaki; idareciler de, eskiden farkları yok..
Derler ya; gelen gideni aratır misali
Aynen böylesi; bir fikriyat söz konusu..
Sözlerim..
Satırlarım..
Konuya bakışım biraz sert olacak?
Bıcak kemiğe dayandı misali..
İncinen de olabilir..
Birileri rahatsız..
Birileri günahımız yok deyip, tepki de verebilir..
Buradaki esnaflar da..
İşletme sahipleri de..
Kendine göre düzen kuranlar bile vakıayı küçümseyebilirler..
Tepkimizi de; yüksek görebilirler..
Kim ne derse, desin!
Hakikati görmemiz gerekir...
Gözardı edemeyiz..
Yoksa yarın daha bir neştersiz hal alır ki, telafisi mümkün olmaz
***
çünkü; burası terk-i diyar edilmiş..
Halk deyimiyle; beriberdan
Sanki birileri tarafından kurtarılmış alan..
Özerkliğini ilan etmiş gibi..
Otorite; alanını gayri meşruluğa bırakılmış..
Sanat dışındaki tüm çirkinlikler revaçta..
Ben demiyorum!..
Semt sakinleri avazları çıktığı kadar bağırarak diyorlar..
Ve diyorlar ki
Fuhuş derseniz..
Uyuşturucu derseniz..
Bahis..
Kumar..
Anlayacağınız suç üretim ve barınma merkezi* haline gelmiş; sanat sokağı!
***
Bakınız semt sakinleri diyorum..
İkamet edenleri..
Evleri olanları kast ediyorum
İşyeri..
Tezgah kuran..
Ya da buradan gayri meşru ticaret yapanları sakinler olarak, görüp kast etmiyorum..
Sıradan sade vatandaş diyorum
Diyorlar ki..
Burası sanat sokağı değil; amacından çıkmıştır..
İsmini kim vermiş..
İşyerlerini kim dizayn etmiş..
Ruhsatlarını kim vermiş-ki veriyor?..
İşletme yetkisi hangi kurum ve makamlara ait?
çevre düzenlemesi..
Sokağın şekli-şemalını; kim ve hangi kurum sorumluluğunda önemli değil
***
Elbette ki, Devlet-i liyenin himayesinde olması gerekir
Ne yazık ki; artık burası yaşanmaz-oturulamaz halde
Ne yürüme alanı bırakılmış
Ne çocukların oynayabileceği park yerleri?
Ne de, oturulabilinecek bir bank
Hepsi; sağlı sollu işgal altında
Hele ki, geceleri; yürünülemez bir ortam oluşuyor
Yürümek için cesaret ister
Bir tek sanat faaliyeti
Bir tek sanatsal organizasyon deseniz yapılmış değil
Şahit olmuş da değiliz
Yok!
***
Ne buradaki işletmelerce
Ne de, kamu kuruluşlarından
Ne de herhangi bir sivil toplum örgütünün sanatsal bir faaliyet sergilenmiş değil
Ne dün, ne de bugün!
Ne resim sergisi
Ne müzisyenlerin kültürel faaliyeti
Ne el emeği, göz nuru dediğimiz el sanatı ürünler
Takıcılar
Kültürel ve sanatsal bir faaliyet yok
Hal-i hazırdaki işlemlerin hepsi; batakhane!
***
Sadece cafeler var..
Müzikaller var..
Alkol var..
Uyuşturucu var..
Bahis var..
Fuhuş pazarlığı var..
Her köşe başında bir torbası..
Her köşe başında bir satıcı..
Bu bölgedeki birçok binada günübirlik ev kiralama yaygınlaştı..
Randevu evi gibi
Kendini bilen..
Ailesini tanıyan..
Edebini..
Terbiyesini..
Ahlaki değerlerini koruyanlar burayı terk etti..
Var olanlar da; imknsızlıktan kalıyor
Yoksa buranın kahrı çekilmez!
***
Ne bir denetim..
Ne bir sorgulayan..
Ne de olup-bitene müdahale eden var?
Şikyet çok
Umurunda olan yok
Sonuç itibariyle
Sanat sokağı adı verilen; iğrenç bir batakhane sokağı halini almıştır?
Ne kadim Diyarbakıra
Ne köklü medeniyetine
Ne Kültürüne
Ne örf, adet, terbiye ve saygı bütünlüğüne
Yani hiçbir şekilde; kentin vizyonuna, misyonuna, siyasi duruşuna yakışmıyor
çirkin bir yüz
***
çevresinde onlarca okul var..
Liseler
Ortaokullar
Ve özel öğrenci yurtları var
Ahalinin dediği gibi
Yaşları; 15-7 olan çocuklar burada alkol alıyorlar
Bahis oynuyorlar
Kumara
Uyuşturucuya
Fuhuşa teşvik edilerek; tuzağa düşürülüyorlar
İlgili ve yetkili zevata çağrım diyorum ki buranın ivedilikle ıslahı şart...
Yoksa; virüsü önü alınmaz hale gelir ki..
Vebali ağır olur..
***
NEYİN KAFASI?
Nasrettin hocanın bir deyimi..
Der ki..
Taşları toprağa bağlamışlar..
Lakin köpekleri salmışlar..
Ne yazık ki, bir çok mevzuumuz bu minvalde..
Bakınız.
Zina.
Kaçamak
Metres
Sevgili
Samanlık seyran misali; aşklar
Serbest
Suç değil
Ceza-i müeyyidesi yok
Peki, Dini nikh
O mu suç?
Dine göre, inanca göre caiz!
Ama yasalara
Kanunlara göre; caiz değil suç
İşte hal-i vaziyet bu!
İnsan der demez; neyin kafası?
Hala mı?
Eee; batılılaşıyoruz yaaa!
***
1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ
Hiç kuşkusuz ki
Üzerinde yaşadığımız coğrafya kan ve duman kokusu ile yanıyor..
Bugün değil, yıllardır..
İşte geldi çattı ; 1 Eylül Dünya Barış Günü.
Barış..
Adı ve muhtevasıyla; güzellikleri barındırır..
Özü de,
Adı da,
Tadı da,
Varlığı da; huzur ve güven tesis edici
Ama ne yazık ki..
Bir çok kavram gibi; barışı da balonlaştırdık..
İçi boş..
Evet, bugün 1 Eylül..
Güne özgü, herkes barışsever olacak.
Savunacak..
Konuşacak..
Nutuklar atacak..
Yüksek perdeden; yaldızlı cümleler dizelenecek.
Peki ya yarın
Ne hazindir ki, dün olduğu gibi yarın da hepsi unutulacak.
Belki bu satırlar..
Belli, bu meyandaki ifadeler..
Hatta şarkılar, türküler, halaylar çekilirken, dünyanın bir yerinde..
Ya komşu ülkelerimizde..
Veyahut içimizde, silahlar yine kan kusacak.
Körpecik bedenler yok olacak..
Yüreklere kor ateşi düşecek..
Hep derim..
Ki bu ifadeler, artık klişeleşti..
Barış bireysel değil, toplumsaldır
Hatta evrenseldir..
Olgusu da, taşıdığı kimlik ve kavram muhtevası geniştir..
Yaşanan..
Yaşatılan..
Ve solunan atmosferin hal-i hazırdaki beklentisi; bireysel değil, toplumsal barışın mutabakatıdır..
İnancını..
Dinini..
Dilini..
Hür yaşam hakkını; yaşamak ister..
İşte bunun için; savaşlara, ölümlere hayır demeliyiz..
Sen-ben kavgasına kapılarak değil
Bir olacağız..
İri olacağız..
Diri olacağı..
Ki hep birlikte; ümmet olabilelim..
Yoksa, savaş çığırtkanların sesini, bastırmamız mümkün olamayacağı gibi..
Üstlerinden de gelemeyiz..
Onun için; illa ki barış, demeliyiz!
Ama; yıkmadan, yakmadan, küskünler, öfkeler yaratmadan, kan dökmeden yapmalıyız!...
Ve şunu bilelim..
Benim barışım..
Karşımdakinin özgürlük sınırıyla mümkündür!..
Her şeye rağmen..
1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun..