SANAT SOKAĞI DEĞİL, BATAKHANE!…
Eklenme: 9/1/2018 12:00:00 AM

Yıllar önce de.. Bugün de.. Öyle görünüyor, yarın da

Aynı muzdariplik.. Aynı serzenişler..

Ve tabi ki, aynı iğrençliklerin arz-ı endam ettiği sokak olarak anılacak> Sanat sokağı!..

Klişeleşmiş bir ifade olacak

Olsun..

çünkü, mevzu hayati önem içermektedir..

Biz diyorduk..

Biz yazıyorduk..

Dönemin idarecilerine de; azıcık ahlaklı olun diyerek, tepki veriyorduk..

Uyardıksa da..

Söyledikse de..

Hakikatleri yüzlerine vurduksa da ne yazık ki, dinletemedik

Deve kuşu misali; kafalar kuma gömülü kanıldı

***

Evet..

Ofis semtindeki Sanat sokağı!

Nasıl bir sanat ise!..

Bugün, dünden beter bir halde

Hal-i hazırdaki; idareciler de, eskiden farkları yok..

Derler ya; gelen gideni aratır misali

Aynen böylesi; bir fikriyat söz konusu..

Sözlerim..

Satırlarım..

Konuya bakışım biraz sert olacak?

Bıcak kemiğe dayandı misali..

İncinen de olabilir..

Birileri rahatsız..

Birileri günahımız yok deyip, tepki de verebilir..

Buradaki esnaflar da..

İşletme sahipleri de..

Kendine göre düzen kuranlar bile vakıayı küçümseyebilirler..

Tepkimizi de; yüksek görebilirler..

Kim ne derse, desin!

Hakikati görmemiz gerekir...

Gözardı edemeyiz..

Yoksa yarın daha bir neştersiz hal alır ki, telafisi mümkün olmaz

***

çünkü; burası terk-i diyar edilmiş..

Halk deyimiyle; beriberdan

Sanki birileri tarafından kurtarılmış alan..

Özerkliğini ilan etmiş gibi..

Otorite; alanını gayri meşruluğa bırakılmış..

Sanat dışındaki tüm çirkinlikler revaçta..

Ben demiyorum!..

Semt sakinleri avazları çıktığı kadar bağırarak diyorlar..

Ve diyorlar ki

Fuhuş derseniz..

Uyuşturucu derseniz..

Bahis..

Kumar..

Anlayacağınız suç üretim ve barınma merkezi* haline gelmiş; sanat sokağı!

***

Bakınız semt sakinleri diyorum..

İkamet edenleri..

Evleri olanları kast ediyorum

İşyeri..

Tezgah kuran..

Ya da buradan gayri meşru ticaret yapanları sakinler olarak, görüp kast etmiyorum..

Sıradan sade vatandaş diyorum

Diyorlar ki..

Burası sanat sokağı değil; amacından çıkmıştır..

İsmini kim vermiş..

İşyerlerini kim dizayn etmiş..

Ruhsatlarını kim vermiş-ki veriyor?..

İşletme yetkisi hangi kurum ve makamlara ait?

çevre düzenlemesi..

Sokağın şekli-şemalını; kim ve hangi kurum sorumluluğunda önemli değil

***

Elbette ki, Devlet-i liyenin himayesinde olması gerekir

Ne yazık ki; artık burası yaşanmaz-oturulamaz halde

Ne yürüme alanı bırakılmış

Ne çocukların oynayabileceği park yerleri?

Ne de, oturulabilinecek bir bank

Hepsi; sağlı sollu işgal altında

Hele ki, geceleri; yürünülemez bir ortam oluşuyor

Yürümek için cesaret ister

Bir tek sanat faaliyeti

Bir tek sanatsal organizasyon deseniz yapılmış değil

Şahit olmuş da değiliz

Yok!

***

Ne buradaki işletmelerce

Ne de, kamu kuruluşlarından

Ne de herhangi bir sivil toplum örgütünün sanatsal bir faaliyet sergilenmiş değil

Ne dün, ne de bugün!

Ne resim sergisi

Ne müzisyenlerin kültürel faaliyeti

Ne el emeği, göz nuru dediğimiz el sanatı ürünler

Takıcılar

Kültürel ve sanatsal bir faaliyet yok

Hal-i hazırdaki işlemlerin hepsi; batakhane!

***

Sadece cafeler var..

Müzikaller var..

Alkol var..

Uyuşturucu var..

Bahis var..

Fuhuş pazarlığı var..

Her köşe başında bir torbası..

Her köşe başında bir satıcı..

Bu bölgedeki birçok binada günübirlik ev kiralama yaygınlaştı..

Randevu evi gibi

Kendini bilen..

Ailesini tanıyan..

Edebini..

Terbiyesini..

Ahlaki değerlerini koruyanlar burayı terk etti..

Var olanlar da; imknsızlıktan kalıyor

Yoksa buranın kahrı çekilmez!

***

Ne bir denetim..

Ne bir sorgulayan..

Ne de olup-bitene müdahale eden var?

Şikyet çok

Umurunda olan yok

Sonuç itibariyle

Sanat sokağı adı verilen; iğrenç bir batakhane sokağı halini almıştır?

Ne kadim Diyarbakıra

Ne köklü medeniyetine

Ne Kültürüne

Ne örf, adet, terbiye ve saygı bütünlüğüne

Yani hiçbir şekilde; kentin vizyonuna, misyonuna, siyasi duruşuna yakışmıyor

çirkin bir yüz

***

çevresinde onlarca okul var..

Liseler

Ortaokullar

Ve özel öğrenci yurtları var

Ahalinin dediği gibi

Yaşları; 15-7 olan çocuklar burada alkol alıyorlar

Bahis oynuyorlar

Kumara

Uyuşturucuya

Fuhuşa teşvik edilerek; tuzağa düşürülüyorlar

İlgili ve yetkili zevata çağrım diyorum ki buranın ivedilikle ıslahı şart...

Yoksa; virüsü önü alınmaz hale gelir ki..

Vebali ağır olur..

***

NEYİN KAFASI?

Nasrettin hocanın bir deyimi..

Der ki..

Taşları toprağa bağlamışlar..

Lakin köpekleri salmışlar..

Ne yazık ki, bir çok mevzuumuz bu minvalde..

Bakınız.

Zina.

Kaçamak

Metres

Sevgili

Samanlık seyran misali; aşklar

Serbest

Suç değil

Ceza-i müeyyidesi yok

Peki, Dini nikh

O mu suç?

Dine göre, inanca göre caiz!

Ama yasalara

Kanunlara göre; caiz değil suç

İşte hal-i vaziyet bu!

İnsan der demez; neyin kafası?

Hala mı?

Eee; batılılaşıyoruz yaaa!

***

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

Hiç kuşkusuz ki

Üzerinde yaşadığımız coğrafya kan ve duman kokusu ile yanıyor..

Bugün değil, yıllardır..

İşte geldi çattı ; 1 Eylül Dünya Barış Günü.

Barış..

Adı ve muhtevasıyla; güzellikleri barındırır..

Özü de,

Adı da,

Tadı da,

Varlığı da; huzur ve güven tesis edici

Ama ne yazık ki..

Bir çok kavram gibi; barışı da balonlaştırdık..

İçi boş..

Evet, bugün 1 Eylül..

Güne özgü, herkes barışsever olacak.

Savunacak..

Konuşacak..

Nutuklar atacak..

Yüksek perdeden; yaldızlı cümleler dizelenecek.

Peki ya yarın

Ne hazindir ki, dün olduğu gibi yarın da hepsi unutulacak.

Belki bu satırlar..

Belli, bu meyandaki ifadeler..

Hatta şarkılar, türküler, halaylar çekilirken, dünyanın bir yerinde..

Ya komşu ülkelerimizde..

Veyahut içimizde, silahlar yine kan kusacak.

Körpecik bedenler yok olacak..

Yüreklere kor ateşi düşecek..

Hep derim..

Ki bu ifadeler, artık klişeleşti..

Barış bireysel değil, toplumsaldır

Hatta evrenseldir..

Olgusu da, taşıdığı kimlik ve kavram muhtevası geniştir..

Yaşanan..

Yaşatılan..

Ve solunan atmosferin hal-i hazırdaki beklentisi; bireysel değil, toplumsal barışın mutabakatıdır..

İnancını..

Dinini..

Dilini..

Hür yaşam hakkını; yaşamak ister..

İşte bunun için; savaşlara, ölümlere hayır demeliyiz..

Sen-ben kavgasına kapılarak değil

Bir olacağız..

İri olacağız..

Diri olacağı..

Ki hep birlikte; ümmet olabilelim..

Yoksa, savaş çığırtkanların sesini, bastırmamız mümkün olamayacağı gibi..

Üstlerinden de gelemeyiz..

Onun için; illa ki barış, demeliyiz!

Ama; yıkmadan, yakmadan, küskünler, öfkeler yaratmadan, kan dökmeden yapmalıyız!...

Ve şunu bilelim..

Benim barışım..

Karşımdakinin özgürlük sınırıyla mümkündür!..

Her şeye rağmen..

1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun..