Velhasıl…
Rektörlük "seçim sath-i mailine" girmiş bulunmaktayız.
Heyecan o biçim; yüksek!..
Sandığın kurulacağı.
Akademisyenlerin oy kullanacağı 12 Temmuz günü Tabiri caizse "iple" çekilir gibi, bekleniliyor..
Dicle Üniversitesi..
Yeni "rektörü" için, yoğun bir kulis trafiği içerisinde..
Pek tabi ki, "yeni sürpriz" isimler de aday..
Son olarak..
Genç, dinamik bir isim, öne çıktı..
Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen…
Son dakikada ne gelişir bilmem.
Ama hal-i hazırda görünen, o ki, 6 kişi Rektör adayı..
Prof. Dr. Aslan Bilici.
Prof. Dr. Sait Alan..
Prof. Dr. Talip Gül…
Prof. Dr. Ahmet Keleş..
Prof. Dr. Refik Korkusuz..
Ve Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen..
***
Adayların fazla olması..
Gerek rekabet açısından..
Gerekse, toplumsal "tercih" noktasında, sevindirici ve kazanım sağlayandır..
Yeter ki, "şikeci" bir durum hasıl olmasın..
Malum geçmişte çok yaşadık.. Ki bayatlanmış numaralardır bu "şike" hali..
Hani son dakikada; "Şu için.. Yok bu için" feragat edip, "çekiliyorum" deniliyor ya..
İnşallah yaşanılmaz.. İnşallah, tekkerür ettirilecek bir düşünce vaki olmaz diyorum..
Geçmişe odaklanmayacağım..
Ne diyoruz; "geçmişe mazi derler.."
Tabi, "geçmişe" takılmayacağız..
Ama ders-i ibret noktasında, akıl alarak ileriye odaklanacağız..
Mevcut adaylarla alakalı buradan bir çok fikri sizinle paylaşmıştım..
Vasıfsal ve "vaatleri" açısından..
Bazılarını da, "haber yorum" olarak aktardık..
***
GENÇ VE DİNAMİK!….
Bu yazımda.. Genç bir isme odaklanmak istiyorum..
Prof. Dr. Musafa Kemal Çelen'e..
Adaylar içerisinde; "en genç" isim..
Önceki gün, "adaylığını" basın karşısında açıkladı..
Dinledim..
Bir çok soruda o esnada ilettim..
Neden aday olduğuna, "rektör olursam" neler yapabileceğine dair vaatler içerin broşürünü de "bana mail" olarak attı..
***
Hep ifade edilir..
Rektör..
Akademik kulvarı ne kadar "geniş" olsa da..
"Yerel" olmalı..
Yani, "şehir" ahalisinden biri olmalıdır ki; "üniversite ile şehir" entegre olabilsin..
Ahaliyle, "içice" olsun..
İşte Çelen'de aranan bir isim olarak; "yerli" bir isim..
Kendi ifadesiyle, "Üniversitenin" çekirdekten yetişen Akademisyeniyiz..
"Misyonumuz" diyerek, şu tanımı aktarıyor..
Genç, Dinamik ve Cesur bir anlayışla…
***
Dicle Üniversitesini,
Bilim, teknoloji ve sanat alanında üstün nitelikli gençlerin yetiştirildiği..
Yeni bilgilerin üretildiği..
Üretilen bilginin, insanlığın ve ülkemizin hizmetine kazandırıldığı bir Üniversite mertebesine yükselmek..
Ulusal ve uluslar arası bilimsel platformlarda en üst düzeylere taşımak..
Katılımcı, uzlaşmaya açık…
Hesap verebilen, şeffaf, etkinliği ve verimliliği hedefleyen…
Aidiyet ve eşitlik ilkelerini önemseyen..
Evrensel hukuka ve yönetsel etiğe uygun bir yönetim modeli oluşturmak..
***
ANA İLKELER
Ana ilkeleri de şöyle sıralıyor..
* Katılımcılı… * Şeffaf… * Akademik Özgürlüğü ilke edinen… * Adaletli… * Ötekileştirmeyen… * Girişimci… * Bilimsel… * Dürüst… * Güvenilir… * Uzlaşmacı… * Çözüm üreten… * Genç ve dinamik anlayış… * Ekip çalışması…
***
Meslektaşları olan Akademisyenlere de şöyle sesleniyor..
Yarınlara dair.. Özetle şöyle diyor Çelen....
"Problemleri çözebilmek, tüm paydaşların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yola çıkıyoruz. Bilimsel bilgi üretimi, sanatta başarı, etkin ve verimli bir eğitim öğretim için iyi koşullarda çalışılması halinde verimli ve başarılı olunabileceği inancındayız ve bunu sağlamak istiyoruz.
Ortaya koyduğumuz ilkeler doğrultusunda, hedeflerimizden sapmadan sizlerle birlikte bu yürüyüşü tamamlamak arzusundayız.
***
Gelişmenin itici gücü ve temel öğesi insandır…
Üniversite olarak üstün nitelikli insan kaynağımızın kendisini özgürce ifade edebildiği uygun çalışma ortamının sağlanması;
Sahip olduğumuz kurumsal potansiyelin açığa çıkması için "olmazsa olmaz" ön koşuldur. Tüm projelerimizi yaşama geçirirken "insan odaklı" çalışarak, bizi farklı kılacak yaklaşımımızı da geliştirmiş olacağız."
***
KURUMSAL MOTİVASYON
"Kurumsal Motivasyon" olmazsa olmazımızdır..
Güçlendirilmeli..
Ki Üniversite her alanda, "kendini" geliştiren bir mekanizma olarak görmeli..
Bu konudaki, aktarımı hayli uzun.. Ama özeti şu…
* İlk adım katılımcılığı sağlamak olmalı; ortak akıldan yararlanılmalı; akademik kurullara işlerlik kazandırılmalı; birimlere öncelik verilerek sorumlulukların yanı sıra yetkiler de dağıtılmalıdır.
* Üretenle üretmeyeni ayırt edecek bir “performans yönetim sistemi” geliştirilmeli, öğretim üyelerimiz arasında adaleti ve huzurlu çalışma ortamını sağlamak için performans yönetimi, birimlere göre farklı olmalıdır.
***
Eğitim'den öğretime bir çok hedef, belirlenirken..
Çelen ilginç bir beyanda bulunuyor..
"Göreve gelirsem şayet" diyerek; "neleri yapmayacaklarımız var" diyor.. ..
Bunları, 4 maddede toplamış.. Şöyle diyor..
***
BİRİNCİSİ; Başta atama ve yükseltmeler olmak üzere, hiçbir konuda ve hiçbir nedenle özlük haklarını ihlal etmeyeceğiz. Atama ve yükseltmelerde "bizden ve bizden değil" ayrımı yapmayacağız. İdari personelin özlük haklarını da keyfi olarak ve kişisel ön yargılarla ihlal etmeyecek; çalışanlarda özlük hakkı kaygısı yaratmayacağız.
***
İKİNCİSİ; Öğretim üyelerinin özgür düşüncesini kısıtlayan, temel hak ve özgürlükleri ihlal eden uygulamalara hiçbir şekilde ve hiçbir düzeyde izin vermeyecek; bireylerin özgür iradesini kısıtlamayı hedefleyen hukuksuz, yıldırma ve korkutma amaçlı soruşturmalar açmayacağız.
Öğretim üyeleri gibi, idari personel ve öğrenciler hakkında da, somut deliller olmadan, duyumlar üzerine soruşturma açmayacağız.
Şiddete başvurulup kamu düzenini bozulmadıkça, hiçbir düşünce, fikir ve inancı, yasakçı zihniyetle baskı altına almayacağız.
***
ÜÇÜNCÜSÜ; Hiç kimseye birden fazla yönetim görevi verilmeyecek; akademik birim yöneticilerini üst yönetime yakınlığına göre değil, seçimle belirleyecek; idari bürokraside de makamları sadece liyakat esası ile yapılandıracağız.
Seçimle gelen birim akademik yöneticilerinin de otokrasiye kaymalarına göz yummayacak, onlardan tüm akademik kurulları çalıştırmalarını ve kararlarını akademik kurul kararlarına dayandırmalarını bekleyeceğiz.
***
DÖRDÜNCÜSÜ; Öğretim üyelerinin bilimsel ve ekonomik kazanımlarından korkmayacak; akademisyenlerin alanları ile ilgili bilimsel görüşlerini kamuoyuna açıklamalarına hiçbir zaman engel olmayacağız.
***
BENİM REKTÖRÜM…
Sonuç itibariyle..
Herkes gibi..
Tüm akademisyenler gibi..
Şehir ahalisi de..
Pek tabi ki, bizlerin de "ana beklentisi" ve olması gereken şu..
Dicle Üniversitesi…
Kamplaşmanın.. Kutuplaşmanın.. İdeolojik ve vesayet gruplarının "hegomanyasından" kurtulmalı.
Sade.. Şeffaf.. Adil.. Özgürlükçü.. Bilime..
Zenginliğe.. Kazanımlara..
Barışçıl.. Kucaklayıcı.. Paylaşımcı.. Dinamik..
Değerlerin saygı gördüğü bir ortama kovuşmalı/kavuşturulmalı!…
***
Ne gelecek rektör…
Ne gidecek rektör..
Ne de "tarafların" avenesi…
Kimse..
Kimsenin yanında "güç ve güçlülük" dayatmasında bulunmasın…
Var olan güç..
Sağduyu ve ortak "akademik" kimlik olmalı…
***
Diliyle.. Diniyle.. Rengiyle.. Sınıfsal.. Veya farklı bir "mensubiyet" kulvarında itham üretilmemeli..
Zihni bulandıran..
Ranta.. Menfaat teminine.. İhale peşkeşliğine..
Adam kayırmaya, "devşirici" olunmamalı…
En önemlisi.. Üniversitenin.. Akademik camianın "yıllardır" patinaj yaptığı..
Mevcudiyeti "ileriye" götürme adına.. Değişimi.. Yeniliği.. Kazanımları yaratma mücadelesine "pranga" olan, kısır döngüler..
Yarınlar adına terk-i diyar edilmeli..
***
Rektör de.. Yönetim kadrosu da..
Akademik camiada.. En sıradan çalışan personele kadar…
Herkes.. Kendisine ana ilke olarak, "statükocu" anlayışın var olan enkazını yok etmek..
Sinerjiyi.. Bir domino taşı gibi her alana uyarlaması lazım…
Belirli bir zümrenin ağında.. Ya da, "akıl" ikmalinde kalınmadan..
Tüm paydaşlarla.. En halis ve sade zihinle "barışık" olunmalı..
Sorunları yerinde.. Gerilimi üretmeden, "istişare" odaklı, empati fikriyatıyla "çözüm" üretici olabilmek…
Öğrencisiyle.. Akademik kadrosuyla..
İdarecisiyle.. Şehrin tüm bileşenleriyle..
Esnafıyla. İşçisiyle.. STK'larıyla.. Yani tüm dinamiklerin benimsenildiği..
Bir bütünlük içerisinde..
Herkesin işte "BENİM REKTÖRÜM" diyebilecek, bir model geliştirilmeli…