Öyle ya! Seçim biteli ve sandık açılalı, dört gün oldu. Sandıktan, Ve alınan seçmen teveccühünde kim başarılı çıktı. Kim, Bir önceki seçime oranla en fazla oyu aldı. Hangi lider "partisini" başarıya taşıdı. Seçilen-seçilemeyen kim oldu. Velhasıl, Başarılı, başarısız her kim "olduysa" ortaya döküldü. Yani; Kep düştü, kel göründü misali. Ve bir kaç gündür de; ortaya çıkan "kel"le alakalı, mülahazalar yapılıyor. Öyle görünüyor ki; Bir süre daha aynı istikamette hız kesmeden devam edecek "seçim sonuçları" sorgulaması. Malum, Seçim ve ortaya çıkan matematiksel tablo herkes için "ders-i ibret" içermektedir. Ayrıntılar, Liderlere, partilere ve seçmenlere "mesaj" vermektedir... Zaten, Bir kaç gündür bizler de "bu fırtına" içerisinde gayret sarf ediyoruz, "seçimin neyi" hikmet ettiğini. Nitekim; Dün buradan hayli kapsamlı Diyarbakır'ın "analizini" yaptık. Doğrusu, Birçok okur ve seçmenden "olumlu" mesajlar aldım, "herkesin hakkının" doğru düşünceyle verildiğine ilişkin.
***
Neyse. Konumuz, Bugün gündemin sıcak başlıklarından olan, "tutuklu" vekiller. Hiç kuşkusuz ki; En çok konuşulan ve merak edilen mevzu, KCK tutukluları. Ve, PKK'nın eylemsizlik kararı. Avukatların, Abdullah Öcalan'la yapacakları görüşmenin sonucu. Son 24 saat içerisinde "iki eksenle" alakalı, flaş gelişmeler yaşandı. Mesela, Hatip Dicle'nin "akıbetiyle" alakalı. Malum, 12 Haziran'da Diyarbakır'da en yüksek oranda, seçmenin oyunu aldı, 77 bin civarında. Her ne kadar, BDP "seçmenin" gönlünde beraat etmiş, Milletvekili olmuş diyorsa da. Henüz, "Kesin bir durum" söz konusu değildir, Milletvekilliği durumuyla alakalı.
***
Şöyle ki; İki yıla yakındır, KCK davasından tutuklu olduğunu biliyoruz. Tabi bir de; 22 Mart'ta Yargıtay 9. Ceza Dairesinin verdiği "ceza" onama kararı var. O da, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin "PKK propagandası" yaptığı suçundan verdiği, 1 yıl 8 ay hapis cezası. Bu ceza, Nitekim Yargıtay tarafından, onandı. Şimdi, Herkes birbirine soruyor, "Dicle'nin durumu" ne olacak? Aslında, Bu sorular "seçim" yapılmadan önce de, soruldu. YSK o gün için; "engel" yok dedi. Ancak, Ne olacak soruyla alakalı hala bir dizi, düşünce ve tartışma hasıl ise de. YSK, Dicle'nin "kesinleşen ceza ve devam eden mahkemesiyle" alakalı henüz kesin bir karar vermiş değil. Şuan Dicle'nin savunmasını bekliyor.
***
Dün, YSK Başkanı Ali Em bu yöndeki soruyu yanıtladı. "Henüz bize ulaşan bir savunma yok. Cuma günü son gün. Ulaşırsa değerlendireceğiz". Dicle'nin, Avukatları geçen hafta Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine dilekçe sunmuştu. Yargıtay'ın onadığı cezanın, Dicle'nin KCK'dan tutuklu bulunduğu "süreden" sayılması için diye. Henüz, bu dilekçeye de mahkemeden cevap verilmiş değil. 24 saat kaldı. Velhasıl. Bir muamma hâkim! Dün, Bağımsız seçilen iki isim, Cezaevinde Dicle'yi ziyaret etti. Çıkışta, Gazeteciler sordu, Süreyya Önder ve Altan Tan'a tavrınız ne olacak diye? Verilen cevap; "Diclesiz Meclis'e gitmeyiz". Anlayacağınız, Önümüzdeki bir kaç gün bu mesele bir hayli, "gerilim" yaratacak.
***
Peki, Dicle'nin vekilliğinin iptal edilmesi halinde, ne olacak derseniz? Hukukçuların bir bölümüne göre, AK Parti'nin 6'ncı sıra Milletvekili adayı olan Oya Eronat'a "Meclis" yolu açılacak. İlginç bir rastlandı. Eronat 3 yıl önce PKK'nın otomobile yerleştirdiği bombanın dershane önünde patlaması esnasında, oğlunu kaybeden bir anne. Ve o zaman Dicle'ye verilen 77 bin 709 oy ise boşa gitmiş olacak. YSK, ara kararında mesajını verdiği bu yolu kullanmayacağını söyleyenler de yok değil. Var hem de çok kişi söylüyor. O zaman YSK Dicle'nin vekilliğinin iptaline karar verebilir. Ancak yerine kimsenin seçilemeyeceğini hükmeder. Hatta, Topu tamamen, "Meclise" de atabilir. Vekilliğinin "düşürülüp-düşürülmeyeceğine" ilişkin. BDP'nin, Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk Komisyonu Başkanı Avukat Meral Danış Beştaş'a göre, "tüm bunlar" hukuki değil. "Dicle artık mazbata almaya hak kazanmış bir vekildir" Tabi ekliyor; Dicle'nin vekilliğinin düşürülüp düşürülemeyeceğine ilişkin kararı sadece TBMM verir diye.
***
Sonucu, bekleyip göreceğiz. Ama şu bir gerçektir ki sonuç neyi içerirse içersin; Seçmenin 77 bin civarında oyunu almış olan Dicle, Diyarbakır seçmeninin vicdanında ve gönlünde "seçilmiş" bir milletvekilidir. Kritik bir zaman. Türkiye "Dicle'nin" Milletvekilliğiyle alakalı, olabilecek gerilime sokulmaması gerekir. Hele, Uzlaşıdan, barıştan, yeni anayasadan ve işbirliğinden bahsedildiği bir dönemde. YSK, Demokratik, çağdaş ve dünya evrensel hukuk normlarına göre, bir karar verir. Zaman güzel işlemeli. İmralı görüşmesinden dönen Öcalan avukatlarının yaptığı kısa açıklamaların "olumluluk" hali. "Eylemsizlik devam edebilir" iması.
***
Anlayacağınız; Önümüzdeki süreç her ne kadar "kaygı ve kuşku" uyandıran, çetin günlere sahne olacak deniliyorsa da. Ben, Öyle ümit ediyorum ki, "bu sınavı da", millet ve ülke olarak, demokratik bir başarıyla, geçecektir. Yeter ki, "Vesayete" dayalı, düşüncelere "prim" verilmesin. Gerisi; halkın daima kabulüdür.