ŞEHİR DİKEN ÜSTÜNDE!
Eklenme: 6/13/2015 12:00:00 AM

Diyorlar ki;
Niye bu kadar "karamsarsın.."
Nasıl olmamayım?
İşte hal-i alem orta yerde..
Azıcık huzur vardı..
Barış ortamı sağlanmıştı..
Yeniden; "yaşamın" zevkine erilecekti.
***
Kardeş kavgası..
Kirli oyunlar..
Terörden..
Çatışmalardan,
Uyuşturucu..
Ve Silah baronlarının "iştahını" kabartacak olaylara prim verilmeyecekti..
***
Devlet-Millet kaynaşıyordu.
İnsan hakları..
Demokrasi..
Özgürlük..
Eşit atmosferin oluşmasına; "her kes" hem fikir olmuştu.
Keyfi..
Ceberrüt devlet, yapısı terk edilecekti..
***
Özellikle Güneydoğu!
Kürtler.
Çözüm süreciyle; "OHAL" yaşantısından kurtulacaktı.
Kimse kimseye "husumet" beslemeyecekti.
Elinde silah olun; "silahı" bırakacaktı.
Dağdaki, ovaya inecekti.
***
Her şey.
Mevzuular; "siyasetin" masasında mülahaza edilecekti.
Çözümü de.
Çözümsüzlüğü de; burada konuşaçaktı.
Yatırım olacaktı.
Sosyal haya sefiyesi yükselecekti.
Bölgeler arası; gelişmişlik farklı giderilecekti.
***
Yeni anayasa inşa adilecekti.
Devlet..
Ülke Yönetimi..
Vesayetçi yüz yıllık "rejimin" işleyişi değişecekti.
Yeni Türkiye..
Ve Türkiyelileşme hedefiyle "ülke ve millet" büyüyecekti..
***
Ama gel gör ki..
Tüm bu "ümitvar" olunan hal.
Beklenti..
Kazanımlar; "ne yazık ki" şu an için, fırtınaya yakalanmış durumda…
***
Bir tarafta; 7 Haziran'ın ortaya koyduğu sonuç.
Siyasilerin.
İktidarın.
Hele ki, Cumhur'un başındaki zevat'ın kişisel hırsı.
Yekün vaziyette.
Ülkeyi siyasi kilitlenmeye soktu.
***
Hem iktidarını..
Hem, hükümet kurma gücünü yitirdi.
Şimdi..
Dört parti mecliste; "bir koalisyon" hükümeti kuracak uzlaşıyı bulamıyorlar..
Akl-i selim bir durum yok.
***
Parti liderleri..
Ve avaneleri; "barışın" değil, kaosun diliyle "birbirlerine" laf yetiştiriyorlar..
Hasımlık taslayarak..
Siyasi güç, baskın hakimiyeti için; "şiddet" uslubunu körüklüyor..
***
Evet.
Hal-i hazırdaki; ülkedeki siyasi "çıkmaz" bu noktada..
Kilitlemeden.
Hasımsızlıktan.
Çekemezlikten.
Husumet beslemekten; "ne zaman" kurtulur bilmem.
***
Ama görünen o'dur ki..
13 yıllık iktidar..
Ve kökenleri; Cumhuriyet'e kadar dayanan siyasi partiler..
Üç dönem sonrası; ortaya çıkan "koalisyonlu" çıkışı pek göreceklerini, becereceklerini sanmıyorum..
***
Gel gelelim; "kanlı coğrafyamıza"
Evet, dağda artık çatışma yok.
Yol kesmeler..
Adam kaçırmalar..
Köy baskınları yok..
Ne gerilla ölüyor, ne asker ölüyor..
Ama gel gör ki; çatışma, ölümler ve katliamlar artık; "kent" merkezinde yaşanıyor..
***
İşte; Diyarbakır..
5 Haziran..
9 Haziran..
Bombalar, kumpaslı suikastler..
Sonrası; sokak terörizmi..
Peki bilanço; 9 ölü, yüzlerce yaralı…
***
Şehir diken üstünde…
İnsanlar korku içinde..
Esnaf panikte..
İşçi-memur; tedirgin olacağız diyor..
Çünkü; yüzü maskeli, eli silahlı kişiler artık sokaklarda geziniyor..
***
Bölgenin en kanayan hasımlığı olan; Hizbullah-PKK çatışması!..
Ki bu; körükleme..
Yaklaşık 3 yıldan beridir; "şer yapılar" tarafından, yapılmaktadır.
Ama!
İlk kez, 5 ve 9 Haziran olaylarıyla; "taraflar" sokağa indi..
Taraflar ellerinde; "isim listeleri" birbirlerini kolluyorlar..
Yani insan avı başlatılmış..
***
Düşünün!
Sokaktasınız.
Çarşıda geziniyorsunuz.
Ya da iştesiniz.
Birileri; "eli silahlı" geziyor. Kim oldukları bilinmiyor..
Satırlar..
Etrafa gelişi güzel saldırıyorlar..
Kimlik kontrolü yapıyor..
Yani ne devlet ne millet mekanizması yok..
Orman kanunu..
***
Kimle konuştuğunuzda, meseleyi sorduğunuzda tek cevabı var..
Hayatımız garanti de değil..
Ne yapacağız bilemiyoruz?
"Her an kim vurduya gidebiliriz?"
1990'lı yıllara döndük.
Teksas misali; silahlı kovboylar şehri işgal etmiş..
***
Kısacası..
Şuan ki soluduğumuz hava.
Bulunduğumuz coğrafya; "insanlığı, vicdanı ölüme mahkum" etmiş…
Bu garabet halde; "nasıl karamsar" olunmasın.
Kaygılar, korkular neden üremesin..
Beyinler neden; "şuursuzca" kilitlenme yaşamasın..
***
Baksanıza!
Dün; herkesin müzdarip olduğu "ceberrüt devlet" yapısı!
Bugün çok farklı; "bir seyirle" kendini yenilemeye başlıyor.
Akıl kilitlenmesi!
Bombalar patlatılıyor; insanlar ölüyor.
Suikast yapılıyor, insanlar öldürülüyor.
Kimse müdahale etmiyor.
***
Güpegündüz!
Ellerinde silahlarla sokakları terörize edenler?
Kahvehaneleri tarayanlar..
Tabiri caizse; "gündüz kulahlı, gece silahlı" oluşumlar, kim?
Hepsi; meçhul.
Aslında bölge insanı olup-biteni çok iyi biliyor.
Ve biliyor ki; "olay" faili meçhul değil, belli..
Ama fail kim, işte o belli değil..
***
Bakınız!
Önceki gün yazmıştım..
Hal-i hazırda şu mantık güdülüyor..
"Yesinler birbirlerini"
Devletin bir yetkilisi ne diyor; "olaylara" dair..
Diyor ki;
"Polisi sokağa çekip, çatıştırmak istiyorlar.."
***
Yani.. Yanisi şu..
Biz sokağa inmeyeceğiz.
Olaylara müdahale etmeyeceğiz..
Kendi hesaplarını kendileri görsünler..
Biz müdahale edersek; "iç çatışma" olur..
Eğer bu akıl değilse..
Sormak gerekmez mi; nerde bu olayların failleri, nerde failleri organize eden yapının "üst akıl" hocaları?
***
Şu hakikati kimse gözardı etmesin..
"İç savaş"
Halklar arasında..
Bireyler arasında..
Siyasal düşünce ve inançlar arasında yaşanırsa; "tahribatı" ülkeyi yok eder.
Yoksa; yaşanan herhangi bir olaya "asli görevi" noktasında müdahale eden polisle bir zümre arasında çıkabilecek çatışma; "iç savaş" doğurmaz.
Bilakis, "iç savaşı" önlemiş olur.
***
Diyeceğim şu.
Bölgede patlayan her silah..
Ölen her insan..
Yaralanan her bireyin "yaratacağı" gerelim yeni sosyal patlamalar doğurur ki..
İşte o zaman; "iç savaş" çıkar..
Ve olaylar; faili malum kaldığı sürece de; "tek suçlu" siyasal iktidar görülür..
***
Velhasıl..
Bu utanç tablosu karşısında..
Diyebilir misiniz ki..
Karamsar olmayın, gülümseyin..
Hiç bir şey olmamış gibi davranın..
Ne mümkün..
Peki ben size soruyorum; "siz bu atmosfer içerisinde" huzurlu musunuz?
Sanmam..