Neyin?… Elbette ki, "şehrimizin..!"
Yaşadığımız kentin.. Havasını soluduğumuz ilçemizin..
İkamet ettiğimiz, mahallenin… Yani, kadim kent Diyarbakır'ımızın; "önceliği" ne olmalı…
Öyle ya; "yerel seçimlere" giriyoruz..!
Genel seçim değil...
Nitekim, bakın "kimleri" seçiyoruz!…
Belediye Başkanı… İl, ilçe ve belde… Bir de, Belediye Meclis üyelerini..
Tabi ki, bir de mahalle muhtarımızı…
Özetle!… Seçimle görev alan "yerel idarecilerimizi" seçiyoruz…
Onun için de; "önceliğimiz" olmalı..
**
Sizi bilmem!.. Ama benim için; "şehir hayatının" zenginliği önemli..
Var olan sorunları "giderebilmek"…
Mesela!…
Sur ilçesinin, akıbeti ne olacak?… Hala yasaklı bölge var..
Hala orada ne yapılıyor, ne yapılmıyor, bilinmiyor?..
Evler deniliyor.. Tarihi yapılardan söz ediliyor..
Kamulaştırma… Yani büyük bir belirsizlik gerilimi var?…
Ne zaman giderilecek?…
Ha bir de; bir dizi spekülasyon var..
Yapıların parsellendiği.. Konutların şimdiden; satıldığı..
Otel binaları, dikilmek istenildiği.. Arsa parselasyonunun yapıldığı..
En çok da, Sur "günlük hayata" açıldığında, her şey görülecek?..
Kimlerin ne fırıldaklar yaptığını?…
50 bin liraya evi kamulaştıranın, parselinin "milyonlara" satıldığı?…
Yani bir verilirken, 10 bin kazanıldığı?…
***
Buranın imarı.. Çizilen projeler.. Ve; akıtılan milyonların kimlerin "cebine" girdiği…
Kentsel dönüşüm!.. Bir var, üç yok, hesabıyla "mafyalaşma" hali!…
Dicle Vadisi projesi!… Kim, hangi kriterlere göre uyguluyor..
Kent dokusu mu, müteahhit ve siyasi abilerin, "himmeti mi?.."
Nehrin iki yakasının işgali… Barların, pavyonların, cafelerin; "mantar" gibi, üremesi!..
En önemlisi de!…
Melikahmetin.. Balıkçılar başının.. Ekinciler caddesi..
Ya, Urfakapı.. Hele ki Mardinkapı!…
Bu bölgelerin; "ihyasından" söz ediliyordu.. Caddeler, kaldırımlar yapıldı..
Işıklandırma.. Altyapı, üst yapı denildi.. Milyonlar harcandı…
Ama; "kifayetsizlik, ilgisizlik, sorumsuzlukla" şu an; eskiden beter..
Araç trafiğindeki; keşmekeşlik.. Ki esnaf isyan ediyor; "eski halimiz daha iyiydi" diye?..
***
Sur'un bu yakasını "ihya" etmez iken!.. Peki, diğer yakası!…
Burada ne yapılacak.. Kentsel dönüşüm; başlatılacak mı?
Yeni yapılar.. Tarihi konut ve resmi kayıttaki, tescilli yapılar!..
Onlara dair, bir "operasyonel" faaliyet olacak mı.
Özetle, Sur "tolledo" olamadı ama bari "hayat yaşanılır" olsa!..
İşte, bunlara dair; "kim ne yapacak, ne edecek?" … Çözüm nedir?…
Ya varoşlar.. Şehitlik.. Bağlar, ki eski Bağlar..
Yenişehir'in, bir kısmı.. Hele ki, Seyrantepe!.. Cumhuriyet Mahallesi.. Huzurevleri…
Buraların, yeraltı ve yerüstü çarpık haline; kim ne çözüm getirecek?..
Bir yanda, devasa binalar.. Diğer yanda, hemen dibinde "harap vaziyette" derme çatma gecekondular?…
Yani bu ucube tablonun hal-i vaziyeti ne olacak?…
***
Yıllardır Bağlar konuşuluyor.. Ki şehrin en çok nüfusunun bulunduğu bölge.. 300 binin üzerinde..
Evler birbirine yapışık.. Daracık sokaklar…Hepsi de, yığma bina..
İki kiremit, bir çatı.. Mazallah, bir depremde "en büyük zayiat" burada verilir..
Hep söyleniyor.. Bağlar'a huzurlu bir yaşam; gelmeli diye?… Özellikle; "kentsel" dönüşüm.. Özellikle trafik açısından, yeni yolların açılması?..
Ama zerre-i miskal; yapılan bir şey yok?...
Gelelim, günlük hayatı zehir eden yaşam koşuşturmasına!…
Şehir trafiği… Arapsaçı misali; "stresin" merkezine döndü…
Ne yeni güzergahlar.. Ne yolları genişletme hali.. Ne de alternatif ulaşım, imkanını yaratan, projelerin hayat bulması?.. Yok..
Her sabah otobüs duraklarındaki kuyruklar..
Bir zulüm!…
***
Şehiriçi toplu ulaşım araçları!.. Özellikle, şehir içerisinde; "tam bir" vahşilik..
Ki Afrika misali… Sağlı-sollu, park edilen araçların geçit vermezliği..
Park alanlarının yetersizliği.. Yıllardır konuşulan, tartışılan..
Her seçim döneminde; "vaat" edilen, "hafif raylı sistem…"
Ki proje hazır.. Para bile dış krediden temin edilmişti.. Ama yıllardır, "askıda..!"…
Koca şehrin göbeğinde geçen bir "tren yolu" var iken!… Hala kafalar kuma gömülü..
Trafik ışıklarındaki; zafiyet….
Kaldırım işgalleri.. Tezgahların… Satışların.. İşportacıların.. Lokantaların, attıkları masadan çok..
Ya kahvehanelerin.. Çay ocaklarının.. Kürsü atıp, çay demlettiği.. Ötesi "okeye bir kişi lazım" denilecek kadar; "parsellenmesi?"..
Park alanı gibi; aracların park edişi… Zehirleyen, tiskindiren, öfke ve tepki oluşturan, "çekilmez" hal, nasıl bitecek?
***
Caddelerde.. Sokaklarda; gelişi güzel açılan "mekanlar?"..
Bir sokakta, beş kahvehane.. Kafe.. Ya, internet salonu.. Berber dükkanı.. Ya da; dönerci, kebapçı!…
Okulların.. Caminin bile burnunun dibinde; "içkili mekanlara" ruhsatların, verilme rezaleti?..
Bunlar için; "nasıl bir strateji" belirlenecek… Arge çalışması yapılmayacak mı?..
İhtiyaca göre, "politika" belirlenmeyecek mi?..
Hele hele.. İki damla yağmur yağdığında..
Yaşanan seller.. Caddelerin.. Sokakların.. Alt geçitlerin, geçit vermezliği?..
Kavşakların; "gölete" dönüşmeleri..
Evlerin, binaların, hastanelerin bile; "sular altında" kalma, geri kalmışlığı?.. Altyapı ne olacak?…
***
Çöpler.. Gelişi güzel, oluşturulan, noktalardaki çirkin görüntüler..
Başı-boş sokak köpeklerinin cirit atma hali.. Kedilerin ziyafet alanları..
En modern semtlerden tutun da..
En varoş alanlara kadar; "benzer görüntülerin" yarattığı; "bu mu temizlik" dedirten, hal-i vaziyet!…
Kışın çamurdan, yazın tozdan geçilmeyen; yolların hali!..
Şehir metropol bir kent..
Ama hala, "katı atıklarla ilgili, çöplerimizle ilgili" modern bir tesis kurmuş değiliz..
Geri dönüşüme yönelmemişiz.. İlkel metodla devam ediyoruz..
İşte Karacadağ bölgesindeki "rezillik..!"
***
Parklar diyoruz.. Bahçeler diyoruz.. Şehiriçi, kavşaklar, refüjler, ara yollar..
Çiçeklerle, ağaçlarla süslüyoruz..
Suluyoruz da.. Ama, ömürlerini uzatamıyoruz..
Ne zaman; "uzun ömürlü" yaşatacağız?
Yeni yerleşim yerleri!.. 4'lü, 5'li, yapılan yeni yollar!… Dibindeki; parklar!..
Bunlarla övünüyoruz.. Ama; "bol katlı beton blokların" yarattığı tablo görmezden geliniyor..
Ha bire binalar dikiliyor.. Ha bire; yeni alanlar imara açılıyor..
Rant adına.. Çıkar adına.. Birilerinin; namı hesabına "şehrin geleceği" karartılıyor.. Bunlara kim dur diyecek?…
Nasıl önlenecek?…
***
Sosyal belediyecilik diye bir kavram kullanılıyor…
Eskiler de.. Yeniler de.. Ki kayyumlar da; "sakız" misali ağızlarında çiğniyorlar..
Ama bu alanda, "yaptıkları" şifa verici bir çalışma yok…
Üreten.. Kazandıran.. Ekonomik ve kültürel "zenginlik" oluşturan..
İstihdam yaratan… Kentteki, "gelir ve yaşam" dengesizliğini giderten; "bir çözümsel" işlev yok..
Bilakis; işler günübirlik!… İşte buna kafa yoracak, çözüm üretecek olmalı?…
***
Velhasıl!..
Benim önceliklerim.. Benim için önem arz edici olan, mevzular özetle böyle..
Ki daha anlatacaklarım var…
Suyumuzun temiz akmasını istiyorum… Şişik faturalar istemiyorum..
Elektriktir.. Doğalgazdır.. Telekomdur..
Bunlara ulaşmamda, Belediyenin öncü ve çözüm üretici olmasını bekliyorum!…
Yoksuluk.. Fakirin.. Beçarenin "devlet babası" olması gerektiğini; bilmesini isterim!..
Şimdilik bu kadar diyelim!…
Sizin de "yerel seçimlerden" beklentiniz ya da önceliğinize dair; "talebiniz varsa" beklerim..
Belki bu seçimi "genel seçim" fikriyatından çıkarır..
Kente.. Kent milliyetçiliğine.. Şehrin temel kazanımlarına; "odaklandırırız?"..
Yoksa her şey, "eski tas, eski hamam" misali, bildik seyreder..
Baksanıza!.. Aktörler şimdiden "bildik politika" üretmeye başladılar.
***
SİYASİLERİMİZE TAVSİYE!...
Bilin ki!…
Mütevazilik ve tevazu..
Hele ki hoşgörü… Rikkatin… Tahammül..
Bulunduğunuz ortamda; "sizi küçültmez!"
Bilakis.. Yüceltir.. Gönül dostu eder..
Ve tabi ki; "birleştirici" olur.. Aksi durum; "ötekileştirici" olunur?..
Ne yazık ki…
Yaşadığımız zamandaki "travmatik" halimizin; sebebi de bu!…
Tahammülsüzlük!…
Reis'in "mütevazilik ve hoşgörülü olunması gerektiğini" dilinden düşürmemesine rağmen!..