ŞEHRİN "DİKTATÖR VE ÇIKAR ÇETELERİ..!"
Eklenme: 11/26/2019 12:00:00 AM

Biliyorum, yine birileri fena kızaracak.. Ve biliyorum yine birileri fena diş bileyecekYine biliyorum ki, birilerinin uykusu kaçacak.. Olsun! Meramımız, Diyarbakırımızdır; gerisi fasa-fiso!

***

Diyarbakırımıza dair klişeleşen bir ifade var.. Taşı gibi bahtı kara..! Doğrusu bu ifade klişeleşmiş olsa da aslında; hakikatin itirafıdır.. Ve ne yazık ki, hep aynı çarkın içerisinde yaşadığımız bu kadim kent, bahtsızlık yaşıyor

***

çünkü çıkmaz sokağını inşa eden, yalan makinası şahsiyetler ve bunların şehir üzerinde, nüfuz edici olmalarıdır.. Siyasetinde, Bürokrasisinde, STKlarında, ötesi bizim meslekte dahi, hazin odur ki bir hayli cirit atmaktadırlar.. Ve maalesef yol alıcıdırlar..

***

Bunlar, zamana, zemine, döneme, karşıdaki şahsiyetin nüfuzuna, siyasi ve ekonomik gücüne göre; hamle geliştirir, pozisyon alırlar.. Halk deyimiyle; bukalemundurlar.. Fikir, düşünce, ideoloji, siyasi, ahlaki, edep-haya açısından; sıfırlar.. Karakterlerinde nüfuz edici değil..

***

Öyle ki, sabah AK Partili, öğlen HDPli, akşam külahlı misali, en radikal dinci!.. Gecenin bir vakti, en haşin seküler şahsiyet olarak, karşınızda arz-ı endam eder.. ha bir de ideolojik olarak; bir örgütçü, bir devletçi.. Yalanı çok.. Sürekli ve her daim; güç tüketmeksizin seri mahiyetiyle yapar.. Fütursuzdur..

***

Utanma yok.. Ar derseniz; ne gezer Yüzsüz.. Gözünüzün içine baka baka; yalanını söyler.. Yetmez, pişkinlikle enva-i taklayı atarak, o yalana doğruluk ve hakikat libası giydirmek için de, mahallesinden şahsiyet bularak doğru değil mi diye dikte ederek sizi ikna eder!!!

***

İstediğiniz kadar yalanını yüzüne vurun E be adam sen bir yalancısın deyin!.. O muazzam pişkinliğinin ustalığıyla, çark ederek, kendi yalanını bir başkasının günahı olarak, aktarmaya başlar.. Yüz kızarması, denir ya ne gezer misali; kızarmaz!...

***

Üstadın ifadesiyle; ar damarı çatlayan kişiden, utanma, sıkılma, edep, haya diye bir insani karakter, beklemek abesle iştigal olur.. çünkü, zerresi söz konusu değil.. Zeytinyağı gibi hep su yüzüne çıkarlar

***

Düşünün; siyasetin en tepesine çıkmış!.. Ya da, hasbelkader bir makama gelinmiş; bürokrat olunmuş.. Ya da sivil bir örgütün başı.. Veyahut, kalem tutmuş bir ele sahip olunmuş

***

İlginçtir.. Yıllar tüketmiş, her türlü makamı işgal etmiş.. Mevcudiyetle, abi konumunu bile almış. çulsuz iken, çullu olmuş.. Ama; yalanından, pişkinliğinden, çifte karakterinden zerre-i miskal taviz vermediği gibi; bilakis daha bir kaşarlanmış olarak faaliyet göstermiş..

***

Müstehcen olacak ama!.. İşte böylesi zevat suçüstü olduğunda yavuz hırsız misali; o kirli çıkar, menfaat, rüşvet, suistimal elinde, yakalandığında, söylediği söze bakar mısınız.. Bunu kim elime verdi diye pişkinleşiyor?..

***

Bazılarında öylesine bir karakter var ki; herkesi kindar diye suçlar.. Diktatör der.. Ama en büyük kindar ve diktatör o! Tıpkı, Kemal Beyin Cumhurbaşkanı Erdoğana dediği gibi.. Diktatör der.. Ama kendi tekkesinde en radikal diktayı uygular.. çıkar çetesi der, ama çevresindeki komplocu çıkar çetesini görmez..

***

Hasılı kelam, Diyarbakırımızı da ağına alan ve alma gayretini sürdüren zihniyet bu minvalde yol alıyor.. Onlar çevresindeki çıkar çetesini görmezler.. Ama, karşısındakileri kendisi sanarak, çıkar çetesi diye, suçlar!.. Ve o ucube karakteriyle, mahallesindeki yalancıları da, ordulaştırırak saldırganlaşır Söz olmaz, kaba kuvvete meyil verir şuursuzluğuna kadar giderler..

***

İşte bu orduyla; siyasetini ve nüfuz ediciliğini, ya da makam ve mevki koltuğunu korumaya çalışır.. Bazı siyasilerimiz var ki, ne yazık ki, bugüne kadar hep böyle korumuştur..

***

Ki böylesi şahsiyet için seçmen mi, halk mı, hemşerilik mi, Diyarbakırın bugünü, yarını ve dünüymüş önem arz edici değil.. Olmaz da İşsizlik, yoksulluk, geri kalmışlık bana ne, karım, rantım var mı? diye bakar

***

Yani, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel!.. Ya da çözüm adına atılan adımlar, hazırlanan projeler, ya da birliktelik, bütünlük sağlamaya dair, mücadele.. Şiddet, terör, kan ve gözyaşının yarattığı huzursuzluğu ortadan kaldırma gibi; bir dert olmadığı gibi, hiç de olmaz önemsemez!.. Eee, böylelerinden beklemek te zaten abesle iştigaldir..

***

Onlar için varsa yoksa; o çıkar çetesi ve yalancılar ordusuna diktatör vari nüfuz edicilikle; nasıl nemalanırım kurgulu kumpaslar, tertiplerim aklı hep işlev görür! En becerikli olduğu alan ise rantlarına meyil vermeyen, ceket iliklemeyen, Diyarbakıra bir çivi çakma gayretinde olanları bertaraf etmek.. Öne çıkana çelme atmak.. Gammazlamak! Siyasetin dizaynı da, ceket ilikleyenlerden yalana evet doğrudur diyenlerden oluşturmayı küçük olsun benim olsun mantığıyla yürütür.. Öyle ya; arıza-i durum, itiraz edici olunmasın.. Hep siz doğruyu bilirsiniz efendimcilik olsun

***

Siyasi kulvardan bir örnek verirsek İl Valisi ve Belediye Başkan vekili makamına dair; operasyon çekme, kumpasçılığı.. Ki bir kaç yazım da oldu bu minvalde!.. Ama yüzde kızarma yalanda tavizkar olunmayınca yalan makinası; çıkar çetesiyle o biçim işlemini sürdürdü

***

Kent adına, halk adına, geçmişin travmatik halinden kurtulma adına; komplike bir efor sarf edicilik var iken.. Yakalanan bir trend söz konusu iken!.. Belediyenin, Valiliğin rantından şahsi bazda, bir önceki kayyım döneminde elde edilen bildik çarkın dönmeyeceği aşikarken, bunlar endüstriyel yalana şimdi başvurdular

***

Bazı odaları, bazı STKları, bazı iş çevrelerini yalanına pay ettirtip, organizasyonlar tertiplediler.. Muhtarlar, kanaat önderleri gibi suni kalkanlar geliştirmeye çalıştılar.. Ama beceremediler.. Şimdi, farklı bir mecrada ceket ilikleyici bir bürokrat kulisiyle senaryolarını ikmale getirmenin gayretindedirler

***

Konuşulan, şu geliyor, bu geliyor, şuranın, buranın valisi, ya da merkezin ataması, denilerek, güven ve itibar suikastı, yapılıyor!.. Her ne kadar bu çark, kişi üzerine odaklı olsa da, aslında o makamın şehir üzerindeki nüfuz ediciliğine, rehberliğine, karar makamı olmasına yönelik; yeniden ele geçirme operasyonudur

***

Umarım ki, tepe yönetim çıkar çetesine, diktatör ve kindar zevatın artık kızarmaz yüzüne vakıf olur, yeter artık deyip, Diyarbakırı çeyrek asra varan tahakkümünden bahtsızlaştıran hegemonyasından kurtarır Yoksa; kirli çark hep dönmeye devam eder

***

HELE ŞÜKÜR

Neye mi?.. Elbette ki, Sağlık alanında, artık mevzulara dair yerinde hele bi görelim, irdeleyelim aklı işlemeye başladı.. Öyle ya, biz yazıyorduk, çiziyorduk ilgili zevat, oturduğu koltuktan, dem vuruyordu?..

***

Biz ne diyorduk laf yetiştireceğine, önce bir olay yerine git, bak, gör, sorgula, incele, hesap sor ondan sonra; söylenecek bir iki kelam varsa söyle Her şeye ön yargılı, her şeye peşin fikriyatla yaklaşma!

***

Biraz geç oldu ama, hele şükür demekten başka ne diyelim! Umarız ve beklentimiz odur ki; dost acı söyler gerçeğiyle, bizim sağlık alanındaki hassasiyetlerimizi ön yargıdan arındırır

***

çünkü sağlık, hepimize lazım!.. Ne ihmale, ne suiistimale, ne de keyfiyete, kindarlığa, makam-mevki rantına, bırakılamaz..! Her şey, ehil, liyakat ve dürüstlükten geçer..

***

DEDAŞA DAİR ANKET!

Vallahi ne diyelim! Dün tabiri caizse fikir beyanına yönelik ahaliden telefon, mesaj bombardımanına tutuldum!.. Şimdiden ifade edeyim; memnuniyetsizlik serzenişi, yüksek derece.. Tabi, nedenler farklı.. Ama elektrik kesintilerine dair, tepkilerde ciddi bir düşüş, olduğunu söyleyebilirim

***

Ancak, arıza, fatura, tutar, okuma, sayaçlarla alakalı, bir de trafoların yetersizliğine ilişkin tepkiler yüzde 80lerde! Neyse, hafta sonuna kadar daha mühlet var Mesajları bekliyorum

***

OKURUN SORUSUNA DAİR..

Sormuş! CHPdeki yalan bombaya dair Parti tabanı bu işe ne diyor diye!.. Doğrusu bu minvalde, elimde bir anket, araştırma, incelemeye dair rapor.. Yani bir veri yok.. Lakin şunu cevap mahiyetiyle, aktarabilirim

***

CHPde bir kesim var ki.. Ki, ekseriyetledir İktidar nefreti, Erdoğan düşmanlığıyla oluşan, beyin zehirlenmesi uyuşukluğu noktasında, CHPde olup bitenin farkına varıp, uyanması pek kolay olmaz diyorum! Zaman lazım!

***

GÜNÜN SÖZÜ?..

Laf yetiştirene değil, iş yapan yöneticiye ihtiyacımız var.