Oldukça;
Yoğun ve gerilimli bir haftayı geride bıraktık.
Yeni bir haftaya giriyoruz.
Diyarbakır eksenli önemli gelişme ve acı haberler yaşandı.
Siyasi alanda tansiyon yüksek.
Cezaevlerindeki,
Açlık greviyle gelişen hadiseler ve kaotik ortam.
Yani huzuru pek ikmal olmayan bir hafta yaşadık.
***
Evet,
Açlık grevinde gün sayısı bugün itibariyle 55.
Kritik bir süreç.
Her geçen gün ve saat;
Açlık grevindeki tutuklu ve hükümlüler için risk yüksek.
Telafisi mümkün olmayan kalıcı sağlık arızaları kaçınılmaz zamanda.
Bir dakikanın bile önemi var.
Onun için,
çözüm acil ve ivedi sağlanılması gerekir!
***
Aksi takdirde;
Olabileceklerin sirayetine akl-i selim bir seyr-ü sefer icra edilmez ise.
Özelliklen de,
Siyasiler, iktidar, muhalefet.
Meselenin tüm aktörleri.
Orta yerdeki;
İnsani, vicdanı ve bir o kadar da siyasi mevzu ya, çözüm getirmezseler.
Olası,
Cezaevlerinde gelebilecek bir tek ölüm haberi.
Daha bir kaotik,
Daha bir çatışma sarmalını körükleyen atmosfer oluşturur ki.
Maazallah.
***
Dün Selahattin Demirtaştan aldığım mesaj.
Ve yine, Adalet Bakanı Sadullah Erginin, basına yansıyan mülakatı.
Karamsarlık,
Arz edici tablo karşısında yeni umutlar yeşertti.
Şöyle ki;
Sorunun giderilmesi noktasında, önemli bir mesafe kaydedilmiş!
Nitekim Demirtaş hükümetle görüşmelere devam edeceğiz!
Ki bir gün önce de, Bakan Erginin samimiyetine vurgu yapmıştı.
Ne diyelim; temennimiz ve umutlarımız, beklentimiz.
Dün de, Pazar sohbeti programında konuklarımla birlikte ifade ettiğimiz gibi.
Toplumu geren,
Ve birilerine de siyasi prim veren, mevzu ölümler ve gözyaşları oluşmadan çözüme kavuşsun.
Her kesimde şuan ki ortak payda bu;
Yeni acılar inşa edilmesin.
***
ELçİ FARK ATTI.
Gelelim,
Haftanın son günündeki seçim heyecanına!
Malumunuz üzre Diyarbakır Barosunda Yönetim seçimi yapıldı.
43. Olağan Kongre!
Seçim sürecinde;
İlk etapta beş aday vardı.
Emin Aktar.
Tahir Elçi.
Sedat çınar.
Nasip Yıldırım.
Ve Süleyman Bilgiç.
Baro tarihinde;
İlk kez böyle kalabalık bir adayla seçim süreci yaşandı.
***
Dün,
Gün gelip çattı, avukatlar sandığa gitti.
Tahir Elçi.
Tabiri caizse;
Rakiplerini ezici bir oy çokluğuyla geride bıraktı.
Oy kullanan,
645 Avukatın 376 oyunu alarak, Başkan seçildi.
Oy yüzdeliği yüzde 60.
Derler ya; tartışmasız galibiyet ve kazanım.
Geriye kalan oy dağılımına gelince;
Nasip Yıldırım 128,
Sedat çınar 123
Süleyman Bilgiç 14.
Sıralama böyle.
***
Diyeceksiniz ki,
Emin Aktar nerde!
Evet, son dakika hamlesiyle, geri çekildi.
İki dönemdir Başkan. 3üncü kez için soyunmuştu.
Kulislerde farklı yorumlar var; çekilmesine ilişkin.
Ancak genel kanı o ki;
Seçimi kazanamayacağını bildiği için çekildi.
Zaten son dönemlerde;
Baronun yaptırım gücünden hızla uzaklaşma hali, ciddi manada tartışma konusuydu.
Bu nedenle;
Görevi devir alan Elçi için gücü toparlama babında işi bir hayli zor.
Sonuç itibariyle;
Temennimiz odur ki;
Yeni bir vizyon ve atılımla Diyarbakır Barosu bölgenin hamiliğini yeniden kazansın.
Özelliklen de; yaptırım gücüne yeniden kavuşsun.
Elçiyi tebrik ediyor.
Ve yeni görevinde başarılar diliyorum.
Hayırlı-uğurlu olsun.
***
REVİZYON SKANDALI!
Üstadın,
İfadesiyle söze girersek.
Daha işin başında; bu ne çelişkiler yumağı.
Evet,
Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinde neler oluyor?
Hafta içerisinde,
Haber konusu yaptığımız gibi,
Buradan da fikri beyanda bulunmuştum, idareci seçiminde liyakate önem verilmeli diye!
Tabi bunu söylerken; sözleşmeler imzalanmıştı.
***
Ancak son 48 saattir;
Başhekim,
Başhekim Yardımcısı,
Ve diğer birimlerde yetki alacak kişilerle yapılan sözleşmeler ciddi bir tartışma konusu.
Aynı zamanda;
çelişkiler ve skandallar zincirini ihtiva eden, vakalara imza atılmış...
Ahbap-çavuş ilişkisi mi?
Siyasilerin, müdahalesi mi?
Yoksa
Bizim ısrarla vurgu yaptığımız Liyakat! hikmetiyle mi seçicilikleri bilemiyorum.
***
Geçen hafta içerisinde;
İdarecilik sözleşmesi imzalayan bazı başhekim ve yardımcıları saf dışı bırakıldı.
Hikmet-i mucibesi kendince makbul bir durum.
Sormak istiyorum;
Saf dışı bırakılan isimlerle alakalı madem arıza-i bir durum vardı neden sözleşme imzalandı?
Ve bu kişiler;
29 Ekimden 2 Ekimin öğlen mesaisine kadar imza atıp koltuk işgal ettiler.
Bir de; el altından sızdırılan Yönetim listesi!
çelişkili.
Devlet ciddiyetine yakışmayan bir hal-i vaziyet.
Düşünüyorum;
Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri ile Sağlık Bakanlığı arasında diyalog krizi mi var?
Yoksa kendince makbul kopukluk mu? söz konusu!
***
Önümüzdeki günlerde;
Derler ya kep düştü kel göründü misali her şey netleşecek.
Gelirsek;
Skandal diyebileceğimiz diğer işleme yani, yeni sözleşmelere.
Saf dışı bırakılanların yerine sözleşme imzalayanlar var.
Üç ila 4 Kasım tarihleri için imzaya çağrıldılar.
Sahi neden;
Onlara 2 Kasım tarihli sözleşme imzalatıldı.
Geçmişe; yönelik.
Neye hikmet?
Ne diyeyim;
Sağlıkta yapılmak istenen revizyon ihtiras ve kayırmalar yüzünden krize dönüşmüş durumda!
Bakalım, hadisenin hamuru daha ne kadar su alacak?
Göreceğiz!