Evet.. Diyarbakırda Şeyh Saidin isminin yer aldığı cadde, sokak, meydan veya başka bir sembol var mı yok mu, diye geçtiğimiz hafta sormuştum?.. Sorum, sanırım laf kalabalığına gitti Ki herkes ketum kesildi..
***
Malum!.. Maocu Perinçekin Partisi, Valilik ve Belediyeye dilekçe vermişti; Yer ve Sembollere verilen Şeyh Said isminin kaldırılmasını istemişti.. İşte bu istem, hayli tepki görmüş, ki bugün itibariyle de, Şeyh Said derneği tarafından da, muhataplar hakkında suç duyurusunda bulunulacak?
***
Öncelikle şunu ifade edeyim.. Aldığım bilgi ve gelen istihbarata göre; o dilekçe pek işlem görmeyecek.. İtibar da edilmeyecek.. Kadim şehrin ahalisinin yüzde 90ının sahiplendiği bir isme karşı provokatif bir yasakçı fikriyat, üretilmeyecek?
***
Ancak!.. Benim en çok, merak ettiğim ve gümbürtüye giden sorumun, içeriği!.. Ki soru da, AK Parti İl Başkanı Süleyman Serdar Budakın beyanıyla vücut buldu Şöyle ki!.. Budak İsmin yasaklanmasına ilişkin girişime tepki koyarken şöyle demişti.. Zaten Şeyh Saidin resmi olarak, isminin verildiği bir yer yok
***
İşte bu resmi olarak ismi verilen yer yok beyanı tartışma konusu olurken, özellikle nasıl olur dedirti.. Ve, Şeyh Said Meydanı diye, asılan resmi tabelaya kim ne diyecek?
***
Valiliğin olmayabilir.. Ama Belediyenin, Meclisten çıkardığı bir resmi karar yok ise!.. 10 yılı aşkındır, Dağkapı Meydanını Şeyh Said Meydanı diye, gösteren tabelanın, hikmeti nedir?.. Gayri resmi mi?.. Yoksa.. Budak bi haberdar mı?...
***
İşte, bu kafa karışıklığı durumuna, ilgili ve yetkili makamların cevap vermesi gerektiği gibi, zihinleri netleştirmeli?.. Bu tabela resmi bir tabela mı, değil mi?..
***
NEDEN VARIZ, NEDEN YOKUZ!
İşte bu zırto soru var ya!. Bana sayısını bilemediğim kadar, Ah Kemal bey Ah dedirtmiştir.. çünkü, siyasetin bittiği noktada, Kemal Beyin siyasi faaliyeti başlıyor Mantığın bittiği noktada var...
***
Bakınız!.. Suriye denildi, Irak denildi.. Lübnan denildi.. Filistin, Libya denildi.. Kıbrıs Ve şimdi de, Doğu Akdeniz!.. Ne diyordu, ahkam keserek, Türkiye neden yok, biz neden, orada değiliz diye, deyip duruyordu...
***
Sonra mı?!.. Mevcut iktidarlar hamle geliştirdi, Uluslararası sulara katılım göstererek, biz de varız adımlarını, Doğu Akdenize attı.. Libya ile işbirliği protokolü imzaladı.. Bu kez, Bay Kemal nara atıyor.. Biz neden varız oralarda diye?
***
Beri yanda, iç politika.. Yatırımlar.. Ekonomik hamleler.. Aynı mantıkla mülahaza edici.. Yol yok, köprü yok, havaalanı yok, altyapı-yatırım yok.. Üniversite yok.. Eğitim ve öğretim yok.. sağlık çöküyor.. Türkiye üçüncü dünya ülkelerinin gerisinde deyip durdu
***
Yer altı tünelleri.. Hızlı tren.. Köprüler.. Marmaray.. İstanbul Havaalanı.. çanakkale Köprüsü.. Otoyollar.. Savunma alanı, silah üretimi.. S-400ler.. Ve İstanbul Kanalı Yani, değişim ve gelişim trendine girilince..
***
Bay Kemalın siyasi mantalitesi, nasıl nara atıyor şimdi?.. Hızlı trene ne gerek var, ha bire kaza yapıyor, rant amaçlı.. çanakkale Köprüsüne ihtiyaç mı vardı, millete, müteahhide para kazandırıyoruz, köprü ulaşımı çok pahalı mı? Yol varken, otoyol gerekli mi?
***
Marmaray.. Metro Bunlar hangi holdingin kasasını doldurmak için yapıldı.. İstanbul Kanalına ihtiyaç mı var?.. Hele ki, Şehir hastanelerine karşı ne gerek var çıkışı?.. Eğitime dahi, hayır diyecek?.. Eee; dini değerlere, etik kurallara karşı, çıkılması neyin hikmeti derseniz? Anlayan bilene aşk olsun..
***
Hele ki, S-400lere karşı, söyledikleri.. Ne diyor Bay Kemal gerek var mı?.. Sarayı mı koruyacak?S/İHAları, Erdoğanı, Damadını korumak için mi, üretiyoruz... Suriyede, Barış Harekatına gerek var mıydı, askerlerimiz niye oraya gitti, şehit oluyorlar, biz işgalci konumdayız diyor?
***
Akla ziyan ifadeler.. Bir tarafta bunlar niye yok, biz niye orada değiliz diyeceksin, sonra orada olacağız, istenileni üreteceğiz bu kez, ne gerek var deyip, ahkam keseceksin?..
***
Bu da yetmiyormuş gibi.. Bir de diyeceksin, Türkiyede hiç kimsenin can güvenliği yok, Türkiye güven içerisinde değil.. Yani Türkiyeye gelmeyin, yatırım yapmayın, ülke kaosta, Teksas misali, insanlar birbirini öldürüyor diye?..
***
Katara dair hazımsızlığına da bir bakar mısınız Tam bir travmatik fikriyat vakıası.. Suudi Arabistan sana diş bileyecek, Arap Emirlikleri el altından tuzaklar kuracak.. Mısır kumpaslar üretecek, İsrail malum vahşiliğiyle devlet terörü üretici Ki Avrupa ülkeleri iç kaos üretmek üzere, maşalarını devreye sokacak...
***
Bay Kemal bunların bir tekine laf etmeyecek bilakis işbirliği trafiği içerisinde, heyetler diyaloğu geliştirecek!.. Katar ise tüm bu düşman kesici ülkelere karşı, Türkiyenin yanında yer alacak, işbirliğinde bulunacak, maddi ve manevi imkanlar geliştirecek.. Ve siz, kafayı Katarla bozacaksınız, Katar da kim diyeceksiniz?..
***
Velhasıl!.. Bay Kemal.. Kim ne derse desin, Cumhuriyet tarihinden bugüne kadar ne eşi, ne benzeri, ne de fikriyatı var olmuş bir siyasetçi değil Ne milli, ne de yerli olabilmiştir...
***
Vaki mi, kendi ülkesini, kendi milletini, kendi devletini elin gavuruna gammazlamak ya da kötülemek veyahut düşmana işte benim zafiyetlerim budur diye Ötesi bizi bu kulvarda yıkabilirsiniz, deme hali!
***
İşte, Bay Kemalin neden yokuz, neden varız girdaplı siyaseti.. Korkarım ki, Ecevitin kemiklerini sızlatarak, Bizim Kıbrısta ne işimiz var, Kıbrıs sırtımızda bir kambur desin.. Dese de şaşmam.? çünkü bu gün neden varız der, yarın neden yokuz demeye gelir
***
25 MİLYONLUK RÜŞVET
CHPdeki 25 milyon liralık rüşvet krizi; fena alev aldı İçişleri Bakanlığı harekete geçti. Bakanlık, iddialar ile ilgili müfettiş görevlendirdi. Ne çıkar bilmem.. Ama iddia ciddi.. Ki iddiayı rüşvetin istendiği kişi eski CHPli Milletvekili Sinan Aygün.. Tanıdık bir isim.. Partiyi de, Yavaşı da yakından bilendir..
***
Rüşvetin Aygünden itiraf niteliğiyle, gündeme gelmesi de, çarkın korkunç kirliliğini de ortaya koyuyor.. Önceki akşam izledim, Aygünü.. Ki kendisi konuşurken, bir başka Kanalda da, Yavaş vardı.. Aygün, Yavaş ile Kılıçdaroğlu arasında siyasi aracılık yaptığını söylüyor.. Yani, Yavaşı CHPye pazarlayan kişiyim demeye getirirken, aldığı şantaj tehdidinden de söz etti...
***
Peki, Kemal Bey ne diyecek vaziyete.. Rüşvete mi meyil verecek, yoksa Ranta mı evet diyecek.. Doğrusu, bu Bay Kemaldir.. Ki, Yavaşı da seviyor, Aygünü de seviyor.. Ayırım yapacak mı?.. Yoksa doğal olan, hak, hukuk, adalet ve doğru olanı mı yapacak; rüşvetin ve rantın üzerine gidecek?..
***
İŞİN KOLAYI!..
AK Partideki ucuz siyasete ve siyasetçilerin varlığına bakar mısınız!.. Özellikle AK Parti treninden inenlerin,yeni lokomotifle kervan treni oluşturmaya başlamalarından sonra, yaygınlaştı! Ne deniliyor; yaşanan ve yaşatılan sıkıntıların iki nedeni var, Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ve tek söz sahibinin Cumhurbaşkanı Erdoğan oluşu
***
Yani; çifte kaçış!.. İşte bu kaçış sistemin vahim bir şekilde; yozlaşmasına, politize oluşuna, enva-i olumsuzlukları üreten mekanizmaya döner
***
Parti kurmayları.. Bakanların bazıları.. Ve; küçük olsun benim olsun deyip, AK Partiyi yıllardır sülük gibi emip, hiçbir katkı sunmayan, zümre!.. Adam kendi sorumluluğunu yerine getirmiyor, seçilmişlik vasfını işletmiyor, pısırıklığına kılıf bulma adına, Cumhurbaşkanlığı sistemi, iş görmemeye getiriyor..
***
Öte yandan!.. İcraatlar, yapması gerekenler, yani üstlendiği misyonun gerekliliklerini yerine getirmesi gerekirken, varsa yoksa hepsi Cumhurbaşkanının omuzuna yükleyip, kayıtsızca izleyerek, günahkar Beyfendi ilan edilir hale geliniyor..
***
Dile kolay, kendi onay verdiğini içerik bazında veto edecek noktaya Reis geliyorsa!.. Nerde, dava adamlığı, ya da yük paylaşımı.?!
***