Sicil bozuk olunca?
Eklenme: 11/25/2013 12:00:00 AM

çocuklar.

çocuklarımız.

Dünya çocukları.

Derler ya.

Deriz ya; "onlar geleceğimizdir" diye?

"Can paremiz, göz bebeğimiz!"

Maşallah.

Tabi bu ifadeler hakikate sahip.

Ama nerde?

Hal-i hazırdaki yapıda, ciddi bir riyakrlık söz konusu.

Hem de yer küresinin her yerinde.

***

Dünya'da,

Hele ki Ortadoğu ülkelerinde.

Ve tabi ki, Türkiyemizde,

Ki en çok da Güneydoğu bölgesinde "bu riyakarlık" hayli yüksek.

Vahimin de ötesinde!

İğrenç bir sahipsizlik!

***

çocuklar adına.

Geleceğin "teminatı" dediğimiz evlatlar adına?

Ne yazık ki; enva-i muameleye maruz bırakılmaktadırlar.

Bireysel,

Toplumsal,

Ülkesel,

Beri yanda, uluslararası düzeyde "yıkımlara" maruzlar!

***

Yaşananlar.

Savaş,

çatışma,

Kaotik ortamın yarattığı tahribat içerisinde "gelecek" yok ediliyor.

çocuklar öldürülüyor!

Acımasızca!

***

İç çatışmalara,

Kaotik ortamlara,

Fuhuşa,

Uyuşturucuya,

Hırsızlığa,

Kapkaça,

İğrençliklerimize "meze" edip, kurban ediyoruz.

***

Bakınız;

Hafta sonu Dünya çocuk Hakları günüydü.

Günle alakalı bir dizi etkinlik yapıldı.

Dikkatler,

İnsanlık "utancı yaşanıyor" diye çekilmek istendi.

Ama nerde?

Yanı başımızda Suriye'yle ilgili korkunç bir veri.

çocuklar" acımasızca, katlediliyor.

Denilene göre; 11 bin çocuk öldürülmüş.

Şu son, üç yıllık iç çatışmadan dolayı.

***

Ya yaşamın en zor olduğu, Ütopyada "açlıktan" ölen binlerce çocuk.

Filistin.

Libya, peki ya Mısır'daki "Esma'lar".

Emperyalizmin sömürgesi.

Kan.

Barut.

Silah.

Ve ölüm üzerine kurgulanan ticaret!

Ne kadar ölüm,

O kadar silah ve satışıyla gelen, "milyar dolarlar."

***

Uyuşturucu,

Fuhuş,

Ve organ mafyası.

Dünya, "çağın" en utanç, dönemini yaşıyor.

Özellikle; " İnsanlık" adına.

***

Beri yanda; Güneydoğu!

Yaşadığımız coğrafya.

Geri kalır yanı var mı, yok.

İHD Diyarbakır Şubesi de bir rapor açıkladı.

1998 ila 2013 yılına ilişkin.

15 yıl içerisinde çatışmalı ortam nedeniyle; 575 çocuk çeşitli nedenlerden dolayı öldürülmüş.

Ülke sathında rakam katlamalı.

***

Ölen, öldürülen.

Uğurlar,

Ceylanlar,

Ahmetler,

Berkinler,

Mehmetler gibi "kurşunların, mayınların, gaz bombaların" kurbanı.

***

Fail mi, Öldüren mi, tetiği çeken mi?

Her ne kadar biri/birileri var ise de!

Aslında, "geleceği" tar-ü mar eden, "süreç rejim" sistemdir.

İşte o doku var ya "hep yok edici".

Dün olduğu gibi, bugün de.

***

Malum;

BM'nin çocuk Hakları Sözleşmesini Türkiye, 1990'da imzalandı.

O dönemler de durum daha bir vahim idi.

Hele ki, bölge açısından.

Son 15 yılın bilnçosunun, 20 katı.

Ki son yıllarda, "faili meçhul cinayet ve ölümler, toplu katliamlar" (Roboski dışında) yaşanılmıyorsa da.

Maalesef.

Binlerce çocuk; "kirli savaşın" kurbanı gitti.

Öldürülen, cezaevine konulan.

***

Hele ki.

Bazı ölümler var ki, kabul edilmez!

Ya da, "cinayete" biçilen kirli, giysi!

Ceylan Önkol ve Uğur Kaymaz'ın ölümleri gibi.

Ki onlar gibi niceleri.

***

Her ikisi de.

Kirli ve kaotik ortamın "sembol" kurbanları!

Ceylan 9 yaşındaydı...

Bir havan mermisiyle "parçalandı".

Annesi, "ceset parçalarını" eteğine toplayarak, defin etti.

Peki, devlet, yönetim "o günün" zevatı ne yaptı.

Hiç.

Zayiat diye kayıtlara geçti!

***

Ya, Uğur Kaymaz!

O da 12 yaşındaydı.

5'inci sınıf öğrenci idi.

13 kurşunla; "öldürüldü".

Ne için, "terörist" diye.

Nerde vuruldu; "evlerinin önünde".

Yanında, Babasıyla!

Yani, "baba-oğul" terörist diye öldürüldü.

***

Failler varmıydı?

Vardı, Özel Harekt timleri.

Ama "meşru müdafaa hakkını kullandıkları(!) için beraat ettiler!

Peki, Uğur'un elinde silah varmıydı,

Ya da babasının elinde varmıydı?

"Yok. Hiç yok."

Barut izi dahi.

Peki, nerde, "meşru müdafaa" ve kime yönelik o müdafaa!

***

Ya; 26 kişinin tecavüzüne uğrayan, N.ç.

Siirt'teki, iki kız kardeş.

Dicle'de.

Karakol komutanından, Korucu başına kadar bir düzinenin, "cinsel tacizine" uğrayan, F.A.

Ya töre kurbanı bebeler!

Her şey yapanın yanında kar!

***

Peki.

Sokakta çalıştırılanlar.

Trafik kavşaklarında, dilenenler.

Dilendirilenler.

İşçi kölesi çocuklar.

Fuhuşa.

Kapkaça "yem olarak" kullanılanlar.

Ve bölünmüş ailelerin; "terk edilmiş" evlatları.

Sur diplerindeki; "bağımlılar".

***

Velhasıl.

Dünyanın da,

Ülkemizin de,

Bölgemizin de,

çocuklar açısından, "yüzü" ak değil, vahim bir şekilde kara.

Tabi ki, "toplum" olarak da, günahsız değiliz.

Ki en büyük suçlu biziz!

***

Eee.

Böylesi bir hal-i vaziyet içerisinde.

Diyebilir miyiz ki.

Yarınlarımız "güvence" altında.

Geleceğimiz; "güven" tesis ediyor diye.

Sizce!

Sanmıyorum ki, kabullenen olsun.

***

Derim ki;

Suçlu rejimdir.

Suçlu idareyi elinde tutanlardır.

Suçlu bu ülkenin ahalisidir.

Lakin sessiz ve sukut toplumlar her türlü, "musibete de" layıktırlar.

***

Onun için;

Demokratik ortak-insanlık paydasında buluşmak gerekir.

Ki çocuklarımızla hep birlikte eşit ve özgür yaşayabilelim.

Kabul edilmez çocuk ölümlerini kendi öznelliğimizde yaşamalıyız.

İnadına bu çılgın topraklarda çocuklarımızın ortak geleceğini hep beraber düşünen kozmik akıl olmalıyız ki ölümler olmasın.

çocuklarımız,

Geleceğimiz "birileri" tarafından yok edilmesin.

***

ÖĞRETMENLER GÜNÜ!

Buarada;

Tüm Öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor..

Ve tabi ki,

Öğretmenler "bir günle" anılmamalı..

çünkü onlar, "her daim" anılmaya ve eli öpülesi, olmaya layıktırlar.

Peygamber efendemizden mirastır;

"Muallimlik, öğretmenlik"..

"Oku" emriyle; bir harf öğretenin, 40 yıl kölesi olurum..

Öğretmenler gününüz kutlu olsun.

Ama sivilleşen bir günle..