SİİRT KEPAZELİĞİ NEYİN TÜREMESİ?
Eklenme: 7/16/2013 12:00:00 AM

Bir çok okurum sordu.

Mailleriyle..

Siirt'teki,

"Cinsel kepazeliğe" ne diyorsun diye?

Ne diyebilirim ki?

İnsan-i değerleri yitiren bir toplum olunca?

Haliyle.

Böylesi "sapık" ruhlu zevatlar her daim türemeye devam edecek.

Yani.

Kusur ve müsebbiplik bizde.

***

Adam-ı diyim

Zevat mı?

Ya da, "karakter" yoksunu mu diyeyim

Her ne ise?

Şahıs, Belediye Başkan Yardımcısı.

Makam-mevki yerinde.

Beri yanda, "siyasi" gücü de var.

Eee.

Kapital gücü derseniz, "o biçim".

çünkü.

Babadan, anadan kalan bir şey yoksa da.

***

O karakterin.

Üretimi olan;

Rüşvet.

Yolsuzluk, bini bir para.

Haliyle, mal-mülk servette o biçim olur.

***

İşte böylesi, bir zihniyet.

O nedenle;

Yaşam her yönüyle onun için "fırsatçılıktır".

Hele ki.

Şiddetin, terörün,

Kanın,

Gözyaşının, kaotik ortamın hkim olduğu bölgede.

***

Ve tabi ki;

Yoksulluk.

İşsizlik.

Biçarelik.

Halk deyimiyle; "kör olsun fakirlik".

Ne yazık ki;

Bu cenderenin içerisinde "kahredici" yaşama mahkm olanlar.

çaresizlik içerisinde;

Böylesi zihniyetin "yemi" olmaları kaçınılmaz oluyor.

***

Fırsat dünyası.

Güçlünün güçsüzü ezdiği,

Zenginin yoksulu, "köle" gibi kullandığı bir dönem!

Nitekim!;

"Cinsel istismarın" hakikatine baktığımızda.

Hele ki; kızların ifadesi!

Annenin, "annelik" vasfından uzak, sıraladığı itiraflar.

Ve babanın, "bir kuruşa" muhtaç hali.

***

Velhasıl.

Hal-i vaziyet "kirli zihniyete" müsaitlik yaratıyor.

Hem de.

İnsanlık dışı "bir iştah" kabartıcı haliyle.

Yoksa.

13 yaşındaki,

17 yaşındaki kız çocuğu "sapıklığa" iki yıl rıza gösterir miydi?

Gösteremez.

***

Eğer;

İhbar yapılmasaydı.

Eğer polis, gözaltına almayıp sorgulamasaydı.

Bu kepazelik.

Cinsel istismar, "devam edip" sürecekti.

***

Dikkat edin.

Tacize uğrayan,

İstismar edilen,

Kötü amaçlara meze olanlar.

Nadirdir; "yaşadıklarını" ifşa etmesi.

çıkıp, "itiraf" etmesi, polise gitmesi.

***

Nedeni de.

çevrenin,

Mahallenin,

Ailenin,

Eş-dostun halk deyimiyle "mahalle baskısı".

Ve "El lem ne der?" sorusu.

O nedenle.

Ekseriyeti, "ihbarla" deşifre olmuştur.

***

Ki.

Büyük kepazeliğin başaktörü çekin'in hadisesi de.

"İhbarla" ortaya çıkmış.

***

Diyeceksiniz ki.

Yasalar da,

Kanunlar da, "duruma" cevaz verirse.

Sapığı,

Katili,

Üçkğıtçıyı,

Rüşveti ve şer düşünceleri, "koruyup-kollayan" yapıda ise.

***

Elbette ki.

Toplumda,

Enva-i bozuk karakter kendine yer edineceği gibi.

Masumu,

Mazlumu,

Garibanı,

Güçsüzü "anında" kafese alıp, zulmüne "meze" yapar.

***

Zevat;

Abdullah çekin'de işte böylesi "ortamın" fırsatçısı!

O ne 62 yaşına bakar?

Ne 10 çocuk babası olduğuna.

Ne de, makam ve mevki sahibi olduğuna...

O; güç bende diyen sapık karakterin "şehvetine" bakar.

***

Gelirsek.

Hadisenin "yargısal" sürecine!

Sahne bildik.

Tıpkı.

Siirt'teki "ilköğretim okulu" öğrencileri gibi.

Mardin'deki N.ç.

Bingöl'deki E.A'ya yapılanlar.

Erzurum.

Manisa, Samsun, Zonguldak. V.s

***

Buradaki yargısal işleyişte aynı.

çekin serbest bırakıldı.

Kızlar da, Aile Bakanlığı tarafından himaye alındı.

Hiçbir şey olmamış gibi.

Aslında.

Yazının bundan sonraki satırları hayli sert olacaktı.

Neyse ki.

Haber geldi; "savcı itirazıyla" çekin, gözaltına alınıp, tutuklanmış.

***

Buarada.

BDP'nin ilk etapta gösterdiği tepki.

İstifasını almalı,

Partiden ihraç etmesi olumlu.

Ki olması gereken, bir tavır.

Ancak.

Bazı çevrelerin, mevzuu üzerinden, BDP'yi yermesi.

Doğrusu.

Haksızlık ve manidar gördüğümü ifade ederim.

***

Ancak.

Şu eleştirim var, BDP'ye.

Tabi salt BDP'lilere yönelik değil.

Yazarlara-çizerlere.

Hele ki, kadın örgütlerinden.

Hani kadın hakları, hani şiddete, cinsel istismara karşı duruş?

Sahi neden;

Ciddi bir "tepkisel" reaksiyon gösterilmiyor.

Hiç ses çıkaran olmadığı gibi, toplumsal, duyarlılık oluşturan da yok.

Niye.

İşte.

Bu manidar olan hal-i vaziyet sorgulanmalı.

***

Durum böyle olunca!

Birileri de şöyle der.

Tepkiniz;

Polise mi,

Askere mi sadece!

Eee.

Bu durumda, haklı bir tepki oluşmuyor da değil.

Neyse.

Bilmemiz gereken şudur.

***

Yaşanan;

Toplumsal erozyon tıpkı "ağacın kurdu" gibi.

Eğer.

Bu "kirli ve çürük, çürüten" kurtları içimizden temizlemezsek.

Deşifre edip.

Maskelerini yüzlerinden indirmezsek.

Bilelim ki;

Karakter erozyonu daha çok toplumsal tahribata neden olur.

Onun için, "toplumsal" duyarlılık elden bırakılmamalı.

Pek tabi ki, "demokratik" tepki hakkımızı da.

***

Evet.

Sevgili okurlarım.

Mevzuuyla alakalı diyeceklerim bunlar.

Gerisi; sizin değerlendirmeniz.