SİLAHLARA YENİ MERMİLER SÜRÜLECEK Mİ?
Eklenme: 9/20/2010 12:00:00 AM

Sizce; Hakkâri katliamının faili kim? İnanıyorum ki; Siz de benim gibi "ulu orta" sergilenen tablo karşısında "kesin" bir fikre sahip değilsiniz. Olamazsınız da. Baksanıza! Herkes; "Olasılıklar" üzerine "aha fail" bu diye binalar dikiyor. Onun için de; Çoluk, çocuk, kadın yaşlı 9 kişinin katilleri ve yapıları muamma! İzliyorum! Sanırım sizler de; aynı profilde izliyorsunuz. Suçlu bulma veya suçluyu koruma aktivitelerini. Doğrusu; İnanılmaz bir "bulanıklık" söz konusu. Şöyle ki; Her düşünce "farklı sonuç" icra ederek, suçlu cephesi oluşturuyor. Ya da "koruma ve kollama" kalkanı geliştiriyor. Ve kimse de; "kesin suçlu" bu diyemiyor? İşte kırılganlık arz eden nokta da bu çıkmaz. Köylüler ikiye bölünmüş vaziyette. Hakkâri ahalisi de öyle. Ve pek tabiî ki de; "etkili ve yetkili" kurumlar da!

* * *

Bakınız; Biri PKK diyor. Diğeri, PKK'nın derini olabilir diyor. Ötekisi, Derin-Devlet organizasyonu. Berisi; Yok! Uluslararası bir organizasyon. İsrail, İran ve hatta Irak, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri dahi "potansiyel" suçlu diye, parmakları var deniliyor. Velhasıl; Kim hangi açıkla kendi cephesini koruyabilir. Karşı cepheyi nasıl suçlu gösterir hesabı içerisinde. Çünkü vebali ağır olan bu katliamı "kimse" üstlenme cesareti gösteremez. Burda vebal; devlet mekanizmasında ve hükümette! Nedeni de; hadisenin soruşturulması? Bölge bu tür "olayların" sonuç akıbetine aşina. Onlarcası yaşandı, yaşatıldı; sonuç bildik bir seyirle son buldu. Faili meçhul!

* * *

Onun için diyorum ki; Uzlaşı, barış, hoşgörü ve kaynaşmaya bu kadar "yakın" bir mesafe oluştuğu zaman içerisinde bu hainliğin "ortaya" çıkması şart. Failler bulunmalı! Hafiften mırıldandığınızı da hisseder gibiyim; "Kimin eli, kimin tetiğinde belli değil?" Aynen de öyle! Bundan dolayıdır ki; "her hadise" artık bir muammalık içerisinde değerlendiriliyor. Dağınık bir durum! Garip bir düşünce; Geçitli köyündeki katliama karşı takınılan tavır. Baksanıza; Ne cenaze törenine devlet kademesinden katılan oldu? Ne de, hükümet kurmaylarından biri taziye ziyaretinde bulundu? Hakkâri Valisi de öyle? Ne de; BDP'nin dışındaki muhalefet partiler. Meçhul bir yaklaşım!

* * *

Anlayacağınız; bu katliam "kimin hainliğinden" öteye; bu iş kimin ve kimlerin menfaatine ona bakmalıyız! Ve pek tabiî ki "kazananı" kim? Onun için; Biz özellikle Kürtler olarak şunu iyi bilmemiz lazım. Kaybeden taraf olduğumuzdan dolayı! Akan kan, dökülen gözyaşı, sıkılan her kurşun "bizi hedef" almaktadır. Nitekim 26 yıldan buyana "şiddet ve teröre" 50 bin can kurban verildi. Baksanıza; Kürtler bu rakamın kaçını oluşturuyor? Sürekli birileri "bizden" kan kaybettiriyor, ama kendisine de "yaşam" kazandırıyor. Çevresi "vampirlerle" sarılmış bir millet olduk! Yemlik misali!

* * *

Evet! Bugün 20 Eylül! PKK'nın "eylemsizlik" kararının biteceği gün! Şuan herkesin eli yüreğinde; Silahlara yeni mermiler sürülecek mi? PKK silaha "dönüş" yapacak mı, Asker operasyonları tırmanış gösterecek mi? Yeniden; "sınır ötesi" harekât yapılacak mı? Yani; Güneydoğu bir kaç ay öncesine dönüp "Olağanüstü" hal dayatılacak mı? Bir de; Okulların bir hafta süreyle "Anadil'in özgürlüğü" için Boykot edilmesi kararı. İkisinin de; Başlangıç ve bitiş günü bugün! Kritik bir zaman içerisindeyiz. Lakin herkesin gönlünden geçen ama bir türlü "ulaşılamayan". Ancak bir adım ötede bile olmayan çok yakında bulunan; "Barış'a" tarafların gösterdiği samimiyetsizlik. Ah! Bir yerini "samimiyete" bıraksa. İnanıyorum ki "her şey güllük gülistanlık" olur.

* * *

O zaman; Tüm halklar ve haklar "yekvücut" vaziyette şiddeti ve şiddeti benimseyenleri "artıklar" deryasına gönderir. Özerlik te konuşulur. Eyaletlerden de bahsedilebilinir. Hatta masaya oturulup "çizimler ve yeni formüller" dahi tartışılabilir. Cumartesi günkü yazıma başlık olarak; "Ha cesaret" atmıştım. Bir kez daha; ifade etmek gerekirse "elinde silahı" olan cesaret edip sivilleşmeli. Mesela; PKK! Mesela; Devlet! Elinde silah. Ve 26 yıldır bir çatışma arenası içerisinde. Sonuç; sürekli ard arda dizilmiş cenazeler. Etrafını sarmış gözü yaşlı, ağıtlar yakan insanlar. Peki! Gelişen çağ ve yaşanılan zaman; "silahların silahları, şiddetin şiddeti" körüklediği bir dönem. Ki; Baydemir de ifade etti "Silah miadını doldurmuştur". Demek ki; PKK Kürt Sorununun çözümü ve isteklerin kabulü noktasında "silahlarının" namlusunu, aşağı çevirmeli. Demek ki; Devlet dağa çıkan "öz evladını" indirebilmek için; silahlı çatışmayı sonlandırmalı. Çözümü ve mücadeleyi "Siyasilere" bırakmalı. Ve "Hâkimiyetin Kayıtsız Şartsız Milletin" olduğu ilkesiyle; "söz sahibi" olarak Meclis "yükümlülük" almalı.

* * *

Dün; Diyarbakır'daki "muhafazakâr" STK'ların "çalıştay" sonrası kamuoyuna aktardığı bildirgede; "PKK, sorunun çözümünü kolaylaştırıcı bir adım olarak, BDP üzerindeki vesayetini kaldırmalı" Yani; BDP'nin çözümde sivil üstünlük almasının önü açılmalıdır. PKK, kendisi dışındaki tüm kesimleri yok sayıcı ve baskı uygulayıcı tutumundan vazgeçmelidir. Tabi; bildiride hükümete ve devlet kurumlarına da çağrı var. "Devlet diline hakim olan ırkçı, dışlayıcı ve inkarcı söylem, başta anayasa olmak üzere tüm mevzuattan, literatürden arınmalı". Benzer bir açıklama da; Türk ve Kürt aydınların oluşturduğu platformdan geldi. 186 İmzalı bildiride; "Kürt meselesinin barışçı ve demokratik çerçevede çözüm koşullarının oluşması ise, her şeyden önce, silahların sustuğu bir ortamın sağlanmasına bağlıdır" Ve siyasal iktidarın ve diğer kurumların "acil ve ivedi" olarak, BDP'yle diyaloga girmesi lazım! Sonuç itibariyle; "cesaret" taraflar için atılacak adımda ilk güç hamlesidir. Bu hadise! Akan kan, dökülen gözyaşı, hedef sormayan kurşunların varlığı. Haince icra edilen "mayın" tuzakları. Ve kardeş kavgası, barışın dinamitlenmesi. Tüm bunlar; siyasi partilere "kazanç" zihniyeti olmamalı.

* * *

Üstadın ifade ettiği gibi; "Kavganın ve silahlı çatışmanın" kazananı yok. Daima; tarafların kayıpları olmuştur. Öyle ise; Öcalan'ın da dün kamuoyuna yansıyan Hakkari katliamıyla ilgili ortaya koyduğu fikirle. Bu mayın Cumhuriyet tarihinden buyana ortaya konulan "en büyük" hainliktir. İşte gelin; bu hainliğe "malzeme" olmayalım. Şiddetin değil, barışın günü olarak bugün bizim günümüz olsun diyelim. Kürtler olarak "biz barış" elini uzatmaya devam edelim. Çünkü; demokrasi ve demokratik süreç hasılsa biz "istek ve yaşam" kulvarına dahil olabiliriz. Aksi taktirde; "acıların" batağında Kurtlara yem olma mahkumiyetimiz devam eder.

* * *

RAİF ABİ GEÇMİŞ OLSUN! Dedik ya; Şiddet "çözüm" olamaz. Olsa olsa "yeni şiddet ve nefretleri" doğurur! İşte bölgedeki seyrin bir başka "yüzü" Raif Türk'e reva görülen şiddet! Gerekçe; Referandum süresince "evet" diyeceğini açıkladığı için. Yani; "Boykot" demokrasiye yakışmaz demiş! Tıpkı; Diyarbakır'da sandığa gidip "beyaz" kâğıda tercih olarak "evet" diyen 264 bin kişi gibi "o da" evet dedi. Denildiğine göre; PKK şantiyesini basıyor. İşçilere bir süre siyasi propaganda yapıyor. Ardından da; "iş makinelerini" ateşe veriyor. Baydemir'in ifade ettiği gibi; "Şimdi bu duruma ne denilebilinir ki?" Ve ben millete ne diyeceğim. Gelin Diyarbakır'a yatırım yapın diyebilir miyim? "Terör" deyip işin içinden çıkılabilinir mi? Bence hayır!

* * *

Ama şu bir gerçektir! Ki yukarıda da ifade ettim. "Şiddet, kan ve gözyaşı" üzerine inşa edilen hiçbir "özgürlük ve bağımsızlık" yoktur. Payidar da olmamıştır. Raif Abi'ye buradan "geçmiş olsun" derken; İnanıyorum ki; "O demokratik, çağdaş, özgürlükçü ve pek tabi ki Kürtlüğünden taviz vermeyen" duruşuna devam edecek. Birilerinin beklenti içerisinde olduğu; "Kaçar gider" düşüncesini de boşa çıkaracak. Biliyorum! 12 Eylül'de yaşadıklarını. 1991'den; nelerle maruz kaldığını. Kısa süre de olsa; "birlikte" mesleği bu gazetenin çatısı altında birlikte neler yaşadığımızı? Ve yine biliyorum ki; "O Kürtlerin" haklarına ve barış ortamına kavuşması için sergilediği mücadelesine devam edecektir. O gün ne idiyse, bugün de öyle. Bence; Bu saldırıyla PKK tıpkı Batman'da Özdemir ailesine yönelik girişilen katliamda olduğu gibi. Bu kez de "Keseri" ayağına vurdu. Onun için; bu sorgulanmalı, özeleştiriye hami olmalı. Ki; Birilerinin birilerine cevabı olabilsin! Yoksa korkular bir süre sonra nefrete dönüşür!