SİLVAN KABUĞUNU KIRIYOR?
Eklenme: 3/18/2013 12:00:00 AM

Silvan.

Şirin ve tarih kokan bir ilçemiz!

Ne yazık ki;

Son yıllarda özellikle üç yıl öncesine kadar.

çok ama çok ciddi manada talihsizlikler yaşadı.

Şiddet ve terör.

Faili meçhul cinayetler.

Hizbullah-PKK çatışması.

Tabi ki beraberinde gelen göç ve ekonomik dağınıklık.

***

En önemlisi de;

Şehirlerarası yoldan mahrum kalışı-bırakılışı!

Ki bu hal yüzünden uzun yıllar; kervan geçmez ilçemiz oldu.

Tıpkı Hazro ilçemiz gibi.

Kör noktaya düştü.

Bu yüzden de;

Sosyo-ekonomik bazda, pek gelişme kaydedemedi.

Sonuç itibariyle;

Korkunç bir düzeyde sosyal travma yaşadı/yaşatıldı.

***

Ancak;

Son üç yıl içerisinde talihi döndü.

Özellikle Silvan Barajının yapımına başlanması.

Ve turizm alanında;

İlçenin gözbebeği olan Hassuni mağaralarının restore edilmesi.

Boşat kalesi.

Eyyubilerden kalma Kırık Minare.

Kare Burç.

***

Hele ki;

Hasankeyfle sınırdaş olan Boyunlu köyü.

Bu bölgede başlatılan arkeolojik kazılardan çıkan envanterler.

Dikkate değer.

İlçe merkezindeki tarihi kale.

Ve camiiler.

Beri yanda;

Ilısu Barajının ilçe sınırında yer alması.

Malabadi köprüsü.

***

Anlayacağınız;

Son üç yıl içerisinde inanılmaz gelişmeler kaydetti.

İşte bu gelişmeler Silvanı yeniledi.

Talihsizlikleri yenme ve yeniden gelişme trendine girme anlamında şans buldu.

Barajlar.

Sulama kanalları.

İnanç ve Kültür turizmine yönelik, hamleler.

Yeni yerleşim alanların inşası!

***

Buarada;

Atanmış ile seçilmişlerin diyalogu.

Doğrusu,

Mevcut diğer 17 ilçemiz arasında en pürüzsüz ilçe diyebiliriz.

Samimi bir diyalog ve işbirliği var.

Kopuk bir koordinasyon yok!

Ki bu da;

İlçenin gelişmesine olumlu yönde yansımaktadır.

Yani, Farkin (Silvan) kabuğunu kırdı/kırıyor.

Önümüzdeki yıllarda; çok daha farklı bir Silvan ortaya çıkacak.

Evet,

Nazar değmesin diyoruz!

***

HALEN BU HÜRAFELER VAR MI?

Buarada;

Söz Silvandan açılmışken.

Farklı bir mevzuuyu da buraya taşıyarak, değinmek istiyorum.

Yani devam ede gelen; bir yanlışa vurgu yapmak için.

Tabi ki, Silvan ahalisi beni yanlış anlamasın.

Gayem; yermek veya başka bir kulvara ilçe ahalisini sokmak değil.

Zaten; ilçenin bütüne özgü bir mevzuu da değil.

***

Şöyle ki;

İHA ajansına ait bir haber.

Silvandan gelen haberin başlığı aynen şöyle:

Türbe taşlarından şifa arıyorlar.

Dikkatimi çekti.

Haberi okudum.

Ve tabi ki, resimlerdeki detayları da inceledim.

İtici-sorgulayıcı.

***

Türbenin etrafını sarmış bazı insanlar.

Ekseriyeti kadınlar, genç-kız ve çocuk.

Erkekler de yok değil.

Habere göre;

Gelenlerin bulunuş nedeni; şifa bulmak için miş..

Kabristan;

Şeyh Muhammede ait.

Allah meknını cennet eylesin, ruhu şad olsun.

***

Türbe ziyareti yapılıyor.

Ziyaretteki gaye de;

Romatizma ve felçli hastaların şifa bulması.

Neler yapılıyor.

Yakılan ateşte türbe etrafındaki taşlar ısıtılıyor.

Bu ısıtılan taşlar hastaların başlarına ve vücutlarına sürülüyor.

***

Bir de;

çevredeki ağaçlara da bez bağlayıp dilek tutuluyor.

Böylece dua ediliyor.

Doğrusu görüntüler ve oradakilerin hal-i vaziyeti; Hurafeler yaşadığımız bu çağda nasıl kol gezdiğini çığlık çığlığa ifade etmeye yetiyor.

***

Din bilgini ve alim değilim.

Medrese eğitimim de yok.

Ancak;

Biliyorum ki İslamda.

Hele ki;

Kuran-ı Kerimde bu tür cehalet üretici hurafelere yer yok.

***

Özellikle;

Türbelerden şefaat dilemek.

Yani ölüden yardım ummak.

Bir de mum yakmak,

çaput bağlamak, sandukanın önünde yere kapanmak.

Yatır mezarından toprak almak.

Mezar taşına sürünmek/sürtmek.

Şeker, sirke, lokum, bisküvi vesaire dağıtmak.

***

Kısacası;

Ölülerden medet ummak; bırakın İslamiyette yeri var mı, yok mu sorusunu.

Bilakis; günah sayılıyor.

Anlayacağınız;

Bu gibi şeyler tevhit dini olan İslmla bağdaşmaz!

Ölen kişilerden medet ummak ve onlardan bazı şeyler beklemek şirktir.

Ki Şirk ise Allahın bağışlamayacağını bildirdiği tek günahtır.

***

Allah Kuran-ı Kerimde şöyle buyurmuştur:

Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Ondan başka günahları dilediği kimse için bağışlar; Kim Allaha ortak koşarsa büsbütün sapıtmıştır. (Nisa, 5/116)

***

Sonuç itibariyle.

Şu bir hakikattir ki;

Müslümanların,

En güçlü silahı Allahu Tealla ya şükür içerisinde sabır dilemesi ve dua etmesidir.

Yaradana sığınmalı.

Aracısız, herşeyini ondan istemeli.

Dinimizde şifa makamı türbeler değil, sadece Allahtır.

***

Tabi.

Bu mevzuuyu buraya alırken..

Silvan ahalisi.

Yani hemşerilerimiz yanlış anlamasın.

Ve yazımdan;

İlçe halkının hepsi bu düşüncededir diye bir anlam da çıkarılmasın.

Böyle bir düşüncem olmadığı gibi söz konusu bile edilemez.

***

Biliyorum ki;

Silvanın 7den 70i hurafe ve batıl inançlara karşı ve tepkili.

Ve biliyorum ki;

O görüntüleri izlediklerinde kendileri de, bu tavrın yanlış olduğunu ifade etmişlerdir.

Benim buradaki gayem;

Yaşadığımız bu çağda ve bu coğrafyada halen böylesi hurafelere olan inanışın yanlış olduğunu bir kez daha; ifade etmektir.

Diyeceğim;

Böylesi davranışlardan sakınmalı ve bu tür bidat ve hurfelerden şiddetle kaçınmalıyız!