Hadise; 'gün' gibi aşikâr! Onun için dün de ifade ettiğim gibi bugün de tekrar ederek diyorum ki; Ahmet Türk'e atılan 'kalleşçe' yumruk için 'bireysel' bir eylem diyemezsiniz. Hiç kimse de! Hele akl-ı selim düşünen hiç kimse diyemez! 'Saldırı' salt Türk'e yöneliktir. 'Münferit ve bireyseldir. Bir anlık öfkenin yansımasıdır' Kabil olmadığı gibi böyle bir 'tespit' ve algı da kabul edilemezdir. Çünkü 'sinsice' sızarak gelen o yumruk 'bağıra bağıra' geliyorum dedi. Ve Türk üzerinden "Kürtlere atılmış bir yumruk bu. Haince gelen yumruk ciddi manada "Kürtler' cephesinde 'kalpler' kırmıştır.
* * *
Bu minvalde; Hadise üzerinde 'ciddi manada' kafa yormak gerekir. Çünkü tarih süreci içerisinde 'tekerrür' eden bir hadise bu! Her ne kadar 'yumruk' ilkse de; 'amaç' noktasında benzer olaylar vuku buldu. Kimi noktada; 'suikast'. Kimi noktada; 'mayın tuzağı'. Kimi noktada; 'şehitler'. Kimi noktada; 'hayali suçlamalar'. Ve kimi yerde; 'bombalı' eylemler.
* * *
Onun için diyorum ki; O tokadın hedefinde Kürtlerin dışındaki 'kesimler de' var. Onlar da; Türkiye'nin 73 milyon nüfusunun tüm kesimidir. Anlayacağınız; Özellikle; Demokrasi'yi savunan. Özellikle; Sağduyuyu benimseyen. Özellikle; Barış ve Kardeşlik için mücadele eden. Özellikle; İnsan hakları ve Özgürlük için çaba sarf eden. Özellikle; Anayasal iradenin 'sivil' teminatında olmasını isteyen. Özellikle; Kürt ile Türk'ün 'kardeşliği' için bedel ödeyenler. Velhasıl! Bu ülkenin 'huzur ve güven' içerisinde olmasını isteyen herkese. Kalleşçe gelen 'bir tokattır' Samsun'da vuku bulan hadise. Bu nedenle; 'durum' oldu bittiye gelebilecek cinsten değil.
* * *
Peki, 'vakanın' son durumu ne? Şu anki sonuç şu! Türk'e yumruğu atan 'provokatör' İsmail Çiçek 'Kasten adam yaralamak' suçundan tutuklandı. Güvenlik zafiyeti diye; 'Emniyet Müdür Yardımcısı ve Şube Müdürü' açığa alındı. İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın görevlendirdiği iki müfettişin soruşturması da devam ediyor. Özetle; 'hadisenin' şu anki kesilen faturası bu. Eğer siyasal iktidar! Bununla yetinip "işte gerekeni yaptık, hepsi bu" derse. İşte o zaman; 'dumanlı havadan' beslenen Kurtların iştahı daha bir kabarır.
* * *
İki Polisin 'açığa' alınması. Zavallı diyebileceğim bir 'maşanın' tutuklanması! Türk'e ve Türkiye'ye atılan 'tokadın' bedeli olamaz. Hadise 'başlı başına' zafiyetler zincirine sahip. Bülent Arınç'ın dediği gibi; 'Büyük bir güvenlik zafiyeti var' O zaman; Samsun Valisi ve Emniyet Müdürü 'tez elden' görevden alınmalı. Bunu yapacak da; 'Siyasal iktidardır'. Çünkü; 'şuan oluşan' gergin atmosferin 'yumuşatılması' lazım. Tansiyonu düşürmek gerekir. Bunun için de; 'fatura' ders-i ibret ve tatminkâr olmalı.
* * *
Aksi takdirde; Yarınlar açısından 'telafisi' mümkün olamayacak hadiseler vuku bulur. Nitekim; dün Güneydoğu'nun genelinde olduğu gibi. Türkiye'nin birçok bölgesinde 'tepki' dalgası oluştu. Ve giderek de; 'hava' geriliyor. Bu durum da 'hayra alamet' değil. Hele bir de; 'tepkilere' karşı konulacak 'orantısız' müdahale vuku bulursa. Duruma 'tuz biber' olmaktan öteye gider ki. Maazallah! Geçmişte 'benzer' durumları yaşadık.
* * *
Ki müsebbipleri de belli. Her ne kadar bir 'ayakları' şuan için kesik durumdaysa da; diğer ayakları faal. Bakın; iki hafta önceydi! Osman Baydemir'e 'suikast' düzenlenecekti. Suikastçı deşifre oldu. Her ne kadar 'meczup' diye tabir ediliyorsa da. Uzantısı 'muhakkaktır'. Olmadı. Ahmet Türk'e 'yönelik' fiili oldu. Bu bir 'hizipleşme' ateşinin yakılmasına yönelik 'kıvılcımdır'. Çünkü; 'kandan ve kaostan' beslenen gurubun 'eli uzundur'. İşte bu uzun ellerin 'sofrasına' yem olmamamız gerekiyor.
* * *
O zaman; Yumruğa hedef olan Ahmet Türk'ün dediği gibi! "Sağduyulu olmamız lazım". ''Irkçı, faşist bir insanın saldırısına uğradık. Ben herkesi aklıselime davet ediyorum." Evet! Kalplerimiz kırık. Daha doğrusu; 'üzgün' ve biraz da öfkeliyiz. Ama bu ruh halimiz; 'yeni' öfkeleri ve yeni üzgün hadiseleri icra etmemeli. Kürtler bir kez daha 'vakarlı' duruşlarıyla; mesaj vermeli.
* * *
BDP muhtemelen bugün Diyarbakır'da 'kapsamlı' bir oturum gerçekleştirecek. Özellikle; KCK operasyonunun birinci yılını tamamlamasıyla alakalı. Çünkü şuan için 1483 BDP ve DTP'li 'tutuklu'. Henüz; 'Yargı' önüne çıkmış değiller. Bunun için; 'demokratik yürüyüş' yapılacak. Bu münasebetle bugün önemli bir gün. Hassasiyet ve dikkat çeken bir zaman dilimi. Burada; 'pür' dikkat şart!
* * *
Özellikle de; 'Demokratik yürüyüşün' sahibi BDP. Ve Parti kurmayları. İl Valisi ve Emniyet Müdürlüğü. Ve kentin diğer katmanları. Tansiyonun ve duyguların her türlü 'saldırıya' açık olduğu bir havada; Olabilecek en küçük bir 'orantısız' zafiyet vahim sonuçlar doğurabilir? Onun için; "Su uyur düşman uyumaz" sözünü unutmamamız gerekir. Sağduyu ve akl-ı selim duruş; 'her türlü' fitnenin bertaraf reçetesidir.