Hal-i âlem, meydanda!
Ülke olarak…
Millet olarak..
Bölge ve coğrafya olarak…
Akla ziyan..
Bir o kadar da dehlizli; "bir süreç" yaşıyoruz.
Zor bir zaman dilimi..
Enva-i "derinliklere" haiz bir dönem geçiriyoruz!
***
Öncelikle.. Ve özellikle…
Bu evrede, aklı selim olmak şart..
Serinkanlı..
Sağduyulu…
Pek tabi ki "uyanık" olmalıyız…
Her adımı,
Her söyleneni; "duyguyla" değil, "akıl havzasıyla", irdeleyip, sorgulamalıyız!
***
Çünkü… Komplike bir "komplikasyon" yaşatılıyor!
Hem içten.. Hem de dışarıdan..
Özellikle, Türkiye'yi "içerde" 90'lara taşıma gibi bir operasyonel faaliyet dayatılıyor…
Ülkeyi yönetilmez hale getirmek..
Siyasi ve iktisadi; "çöküntü" yaratmak..
Hatta "böl parçala" noktasına getirebilmek!
***
Diğer yandan..
Ortadoğu'da, "pasif ve iş görmez" hale getirmek…
Suriye'de ne oluyor..
Irak'ta otorite kimin elinde olacak..
Ya da, "yeni devletçikler, kantonlar" oluşturmak gibi..
Farklı bir harital "değişime" Türkiye'ye "söz hakkı" verilmemesi..
Hatta recon kesilmesi isteniliyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın..
"Sahada da olacağız, masada da olacağız.."
Bu düşünceyi..
Ve bu ana ilkeyi; "pasif, sıradan sözcük" haline getirmek!..
15 Temmuz sonrasındaki, "serüven" bu minvalde, işliyor..
Onun için!
"Akli selim-e sahip" olunmalı/olmalıyız..
***
Bakınız son 24 saat içerisinde yaşadıklarımıza!..
Gözler, Diyarbakır üzerinde…
Dünkü yazımda da ifade etmiştim..
Ne yazık ki, "Diyarbakır'ın başı belalardan" kurtulmuyor..
Huzurlu olması istenilmiyor..
Tabi ki Diyarbakır üzerinden, Türkiye'ye "bela bir hayatı" dayatmak...
Dün yaşanılanlar…
***
PKK…
Bir kez daha; "kan" döktü..
2'si polis.. 1'i Emniyet teknikeri sivil işçi..
6'da, sivil vatandaş.. Toplam 9 şehit, 100'e yakın da yaralı..
Evi-barkı, işyeri yanan, yıkılan da ayrı..
Öncelikle...
Şehitlere..
Allah'tan rahmet..
Yaralılara da acil şifalar diliyorum..
Ve ülkemizin başı sağ olsun diyorum..
***
Peki..
Bu saldırı, neyin ve kimin nam-ı hesabına yapıldı?
Eğer ki, gözaltılara karşılık ise..
Eğer ki, tutuklanmalar için yapıldı deniliyorsa…
"Bunun karşılığı" kan, gözyaşı ve şiddet olamaz..
Hele ki, "sivilleri" hedef alan, böylesi katliamlar hiç değil…
Kahrolası bir durum...
***
Ki, "meşruiyeti" bu minvalde öne sürülürse..
Tartışması yapılacaksa…
Yerel ve ulusal..
Hatta uluslararası zeminde, "siyaseti kilitleyen" bizatihi bu "terör" saldırılarıdır…
7 Haziran sonrası…
PKK'da..
HDP'de..
Diğer bileşenler, topyekûn ittifak içerisinde!
***
Üst akıl mı?
Kendi akları mı, her ne ise!
Bilinçli bir taktik..
Aktif bir senaryoyla; "siyasetin, siyaset yapmanın" yolları; "şiddet ve terörle" çukurlaştırıldı..
Hendek ve barikatla "geçit" verilmez olundu..
***
Nitekim!
7 Haziran ve 1 Kasım arasında; "kaybedilen" siyasi kazanıma bakmak yeter bile!
80 iken, 40'a indi..
Ki, Kandil "seçim sonuçlarına" dair; "oylar bizim" oylar demişti..
HDP'yi "kukla" görerek..
Dikkat edilirse, bu çıkıştan sonra; "HDP şiddet" dilini savunmaya başladı..
Marjinalleşti…
Tabiri caizse, eksen değiştirdi...
***
6-7 Ekim olayları..
Hendek ve barikat terörü..
"Serhıldan" adıyla, sokağa çağrılmalar..
Ki bu siyasi dil..
Fiili olarak bir çok şiddet eylemini beraberinde getirdi..
"İnsanlar" hayatını kaybetti..
Öyle ki, "şiddet siyaseti" normalleştirildi..
Kanıksama...
Canlı bomba taziyeleri..
Cenaze taşımalar…
***
Örgüt üyeleriyle kucaklaşma..
Makam araçlarıyla; "silah" taşıma..
KCK'lıların Milletvekili araçlarında, "bulunması."
Yani kendini "inkar" edip..
PKK'yı, "üstün" ve halkın iradesi olarak; sundu!..
Rakip siyasetçiye "hayat" hakkı vermemeye başladı..
Siyasi cinayetleri, "çözüm" yolu gördü..
Halk böyle olunca..
Nitekim HDP hızla "taban" kaybına uğradı..
***
Seçmeni de..
Bölge halkı da..
Siyasi mekanizma da; "şiddet siyasetini" dışladı..
Şimdi karşı çıkıyor..
Tepki veriyor…
Ki HDP halkı yanında; "görmüyor, göremiyor?"
Bakınız, Kayyum atamalarına..
Belediye başkanlarının tutuklanmasına..
"Toplumsal" bir tepki, refleks yok..
"Ne haliniz varsa..?"
***
HDP şimdi…
"Korku ve baskı" ortamı yaratmak istiyor..
Destek vermeyeni "cezalandırma.?"
Diyarbakır'daki "peş peşe" bombalar da; bunun eseri..
Bana destek vermezseniz..
Sokağa çıkmaz iseniz..
Karşı durursanız; "işte böyle cezalandırılırsınız?"
***
Gelelim; dünkü tutuklamalara..
Öncelikle şunu net ifade edeyim.
"Seçimle gelen seçimle gitmeli.?"
Bu düşüncemden "taviz" vermem…
Ama, "seçilmişte" meşruiyetini aldığı "oyla" iştigal etmeli..
Şiddet içermeyen..
Kaos üretmeyen bir zeminde "siyaset" yapmalı…
***
Eğer ki, siyasi partiler..
Liderleri..
Ve seçilmişleri..
Ülkenin, hukukuyla, adaletiyle..
Kurallarıyla..
Kanunlarıyla..
Siyasi partilerin Anayasal düzenlemesiyle..
Parlamenter sistemin, içtihadıyla "seçilmişlerse"..
Ayni minvalde; "bu nizamlara da" uymalı, bağlı kalmalı…
Ama velakin..
HDP’nin son iki yıllık "siyasi" manevrası!
Ne yazık ki; "hiç de" nizami değil..
Çünkü "siyasetin alanını hızla daraltmaktadır.."
İşte bu daraltma yüzünden dün, "tutuklamalar" peş peşe geldi..
***
Velhasıl...
HDP..
Sergilediği tutum..
Yargıya dair, "kafa tutuş?"
Kendi "meşruiyetini" ciddi manada, tahrip ettiğini görmesi gerekir..
Ve tartışıldığını bilmeli…
Çünkü hal-i hazırdaki tüm faaliyet; "Kürtlere kazanım değil, kayıp ve acılar" getirmektedir..
***
Sonuç itibariyle diyeceğim odur ki..
Olağanüstü hallerde, "olağan dışı" vakalar gelişse de..
Hiç bir suretle; "siyaset alanı" daraltılmamalı..
Bilakis, "genişletilmeli.."
Şuan ki algı; "endişe" verici..
Türkiye'de estirilen rüzgar; "bölünme" kaygısı..
Elbette ki göz ardı edilemez.
Hele ki, Irak ve Suriye örnekleri var iken..
***
Normalleşmeliyiz..
Bu minvalde, "adımlar" atılması lazım..
Demokrasi adına..
Ülkenin ve milletin yarınlarına dair..
"İç barışı" güçlendirmeliyiz..
Ve olası kumpasları da, bertaraf etmeliyiz..
Tüm bunları da..
İvedi bir şekilde; "ikmale" getirip, hayat vermeliyiz..
Siyasal iktidar da…
HDP'de…
Gidişata "ayna" tutarak, değerlendirmeli..
Özeleştiri...
Aksi takdirde; "ülkenin beka" sorunu kaçınılmaz olur..