SİYASETİN NİYETİ?
Eklenme: 3/3/2009 12:00:00 AM

Taktir edersiniz ki; iyiliğin karşılığı "kötülüktür".

Güzelliğin zıttı da; çirkinliktir.

Doğrunun düşmanı da yalandır.

Daha çok "olumlu-olumsuz" yaşam kavramlarını sıralayabiliriz.

Çünkü "hayat" bir derya, kelimeler ise "sınırlı".

Ama "önem" arz eden; hayatın "kelimeler" üretmesidir.

Bu da; "niyet"le gelişen bir vakadır.

Tabi; Niyet'te "kendisine" hastır. İyi niyet, kötü niyet!

Hayatın "idamesinde" niyet varlıktır.

Ki niyete dayanmayan veya dayandırılmayan hiç bir şey "icra" edilemeyeceği gibi "varlıkta" kazanmaz.

***

Onun için;

Her yapılacak iyi veya kötü iş "evvela" zihinde tasarlanır.

Nihai bir düşünme ile bu planlaşır.

Sonra da; 'emin ve kararlılık' ölçeğinde yapılaşır.

Yani; "varlık" kazanır.

Şayet "niyetle" gelişmeyen bir düşünce ve plan 'neticesizliğe' mahkûmdur.

Herhangi bir işe başlamak 'sorunsuz' olacağı gibi; kazanımı da sıfırdır.

Demek ki; önce Niyet.

Sonra nihai düşünce. Ardından plan.

En sonunda da "kararlılık"!

İşte tüm bu "halkalar" niyetin istenileni "elde" etmesinin temel kuralıdır.

***

Önemli bir nokta ise;

Güzel bir niyet "çirkinliği" güzelleştirir.

Kötü bir niyet ise "güzelliği" çirkinleştirir.

Niyette öylesine hasenat vardır ki;

Seyyiat hasenata ve hasenatı seyyiata tahvil eder.

Bildiğiniz gibi; Seyyiat kötü ve kötülükler.

Hasenat ise güzel ve güzellikler manasına gelir.

***

Bu minvalde; "İnsan ve Toplum"!

Gerçek olan şudur ki; İnsan durağan değil.

Bilakis "toplumda".

Değişen koşullar, gelişen doğrular.

Varlık gösteren ilkeler.

Hayat bulan "insani" karakterler.

Bunlar insan ve toplumun "değer" hareketliliklerini sağlar.

Yaşamına "yön", düşüncesine "özgürlük", ilkelerine de "çimento" olur.

Yeter ki; "niyetin" ölçüsü, fikrin ve düşüncenin "varlık" göstermesi.

Kararlılığın da "icra" edilebilmesini sağlayabilmektir.

***

Tüm bunları "hangi" niyet üzerinde aktardığıma gelince.

Bilindiği gibi;

"Mahalli Seçimlerin" sath-i mailine girmiş bulunmaktayız.

Giderek de; "atmosfere" ve gelişen rüzgarına "adapte" oluyoruz.

Hızlı bir şekilde.

Anlayacağınız "her şey" kesin bir çizgide ilerliyor.

Belediye Başkan Adayları, İl Genel Meclis Üyeleri, Belediye Meclis Üyeleri, Mahalle ve Köy Muhtarları.

Sandık sayısı, seçmen sayısı. Kullanılacak "mekânlar".

Hepsi ama hepsi "geri dönüşü" olmayan bir yola girmiş durumda.

İyi niyet'le gelişen bir "süreç"!

Ve bizler de; 29 Mart günü 'bu gelişen' iyi niyete; irademizi ortaya koyacağız.

"Kabul" ediyorum anlamında.

Ama mutlaka "birine" niyet edeceğiz.

***

Dikkat ederseniz; "İyi niyetle" gelişen bir süreç dedim.

Ve biz de "iyi niyetimizi" ortaya koyacağız.

İyi niyetin ve kötü niyetin analizini de yukarıda ifade ettim.

Peki; tüm bu iyi "niyet" icrasıyla elde edilen kazanımların beri tarafı yok mu?

Yani; "bizlerin" iyi niyete dayalı iradesine mazhar olacak 'Adaylar ve Partilerin" geri planı.

Ve niyetleri?

Güzellik mi vaat ediliyor, yoksa çirkinlik mi?

Veya tüm bunların icrasında "samimiyet mi samimiyetsizlik mi" var.

İşte burada; 'duraksamalıyız'.

Çünkü "niyetin" duruşu 'kuşku' geliştiriyor.

***

Niye diyeceksiniz?

Biz daima "sergilenen" tabloya 'iyi niyetle" yaklaşım gösteriyoruz.

Ama ne var ki; "iyi niyetimiz", karşı tarafın kötü niyetiyle "yüzümüze" çirkinlik geliştiriyor.

Şöyle bir geriye yaslanalım.

Cumhuriyet 'tarihinden' bugüne değil. 1991'den bugüne gelelim.

Fazla da, uzağa gitmeden.

Kaç mahalli ve kaç 'genel seçim' geçirdik. Haddi hesabı yok.

Ve bu süreç içerisinde 'Meclis'e kaç" Parlamenter gönderdik.

Kaç Belediye Başkanını seçtik.

Seçtiklerimiz ya da 'seçimi kazanan' şahsiyetlerle alakalı özellikle 'niyet' noktasında;

Kim diyebilir ki; "Aha Diyarbakır'a şu şahsiyet iyi niyet" beslemiştir. Ve şu kazanımları olmuştur".

Veya "kararlılık" gösterip, şu düşünceyi planlayıp, hayata geçirmiştir.

İnanıyorum ki; "birden" yukarı çıkamazsınız.

Ben dün "gün boyu", bir dedim, ikiyi getiremedim.

Eğer sizlerden biri "iki veya üçü" telaffuz ederse, lütfen bildirsin.

***

Onun için; 29 Mart bir ölçüde bizler için 'niyet' sınavıdır.

Eğer bizler; var olan "şahsiyetler" noktasında niyetleri "doğru ve iyi" analiz edemezsek.

Bilmeliyiz ki; "yine kaybeden" biz olacağız.

Demek ki; bu kez "niyet" sınavına iyi çalışmalıyız.

Bu çalışmamızın da ilk şartı.

Adayların "niyeti ve samimiyeti" olmalı.

Kim "yarını" kazanmanın niyetinde.

Kim günü kurtarmanın düşüncesinde?

Kim "beni yarınlara" kazandırmak istiyor.

Kim yarınlarımı "kaybetmemi" istiyor.

Özellikle de; "kim benim varlığımı" kabul ediyor.

Kim benim "varlığımı" salt seçim sathinde "gözetliyor"!

***

Sonuç itibariyle diyorum ki;

Niyette öylesine hasenat vardır ki;

Seyyiat hasenata ve hasenatı seyyiata tahvil eder.

Bilmem; "niyetimi" anlayabildiniz mi?