Siyasi ayarsızlık!
Eklenme: 3/6/2014 12:00:00 AM

Nedir bu; "siyasi" ayarsızlık?

Ürkütücü

Kin.

Nefret.

Ve şiddet kültürü; dik başlı.

"Gerilim" ha bire körükleniyor.

Vahim bir seyir!

Ülke için büyük bir tehlike.

***

Zaten toplum olarak, "yorgan" yakar ruha sahibiz.

Bir bite, bin yorgan yakıyoruz.

Siyasiler de.

Allah müstahaklarını versin.

Yangına; "körükle" gidiyorlar.

Kavga siyaseti.

***

Bakınız!

Yerel seçimlere, 25 gün kaldı.

Ama hala.

Yerel seçim "atmosferi" yok.

Adaylar.

Belediye Başkan adayları.

Teşkilatlar.

Sahnede, "yoklar"

***

Varsa yoksa liderler!

Onlar konuşuyor.

Tabi ki.

Öyle halis bir "konuşma" değil.

Projelerden.

O şehir için; "vaatlerden" söz yok.

Ne var?

Karşılıklı; "suç teşkil" edici hakaretler var.

***

Tabi.

Adaylar da, "gen" bozukluğunda.

Onlar da.

Liderlerinin; "söylediklerini" söylüyorlar.

Cemşit pilavı gibi.

Aha, Diyarbakır!

Al birini, vur ötekine.

***

Gerilim siyaseti.

Ayarsız, seyir.

Eee.

"Yorgan" yakan toplum olmamız nedeniyle.

Ne sorgulama,

Ne araştırma ne de analitik beyin eforu kültürünü, "geliştiren" olmadığımız için.

Kendimizi.

Siyasilerin nefret söylemlerine bırakıyoruz.

***

İşte.

Son günlerdeki hal-i durum!

Aksaray'da.

Bismil'de.

Kızıltepe. Hakkri, Batman.

İstanbul.

Ya İzmir'deki olup-bitenler.

***

Olanlar.

Seçim otobüsleri.

Parti binaları taşlanmaya başlandı.

Ses bombaları.

Molotoflu saldırılar.

Hele ki.

Partililerin; "taşlı-sopalı, bıçaklı" kavgaları.

Öyle ki; herkes seçim için kanlı-bıçaklı bir hale geldi.

***

Bir de.

Üretilen senaryolar var ki o da maazallah.

Derler ya.

"Şeytanın aklına karpuz kabuğu" sokmak.

Diyorlar ki.

Sandıklar kaçırılacak.

Suikastlar yapılacak.

***

İyi de.

Yapan kim, ne için yapacak?

Yok.

Peki.

Bu ülkenin, kolluk kuvvetleri yok mu?

Polisi.

Askeri.

Hkimi, savcısı, nerde?

***

Bir belediye başkanı bu duyumu alıyor.

Ama ne hikmetse.

Kolluk kuvvetleri "görmüyor-duymuyor?"

Ne becerikli bir hal.

Paronayak olduk.

Öyle ki; kriz çözüleceğine, kriz üretiliyor.

***

Ne diyelim.

Yazıklar olsun demekten başka.

Öyle bir hale gelindi ki.

Yerel seçimler.

Bir genel seçim dönüştü.

Daha da ötesi; İktidarı devirme; organizasyonuna dönüştürüldü.

***

Vesayetçi.

Güç birliği üstünlüğü olsaydı.

Belki süreç, 1960'daki hal-i vaziyete, döndürülebilinir di.

Ki bu yönde uğraşta yok değil.

Var.

"Başbakanın kellesini" almak.

***

Tabi Başbakan da bu süreçle alakalı; günahı yok değil.

Var.

Günahkr...

çünkü uzlaşıcı değil.

Her ne kadar; "eğilmeyeceğiz" ama "dikleşmeyeceğiz" diyorsa da.

Maalesef gerilimli.

Tansiyonu düşürme noktasında; "dikleştikçe" dikleşiyor.

***

Velhasıl!

Ayarı bozuk siyaset.

Ruh hali dengesizleşen siyasiler.

Bir bit için yorgan yakan millet.

Bu hal-i vaziyetle!

Al birini vur ötekine misali.

Demokratik seçim seyrini.

Anti demokratik bir atmosferle, yol aldırıyoruz.

***

Onun için.

Herkes. Ama herkes.

Tabiri caizse.

Fabrika ayarlarına dönmeli.

Yeniden, kodlarını, oluşturmalı.

Ki seçimi.

Salih-i selametle sonlandırsın.

Bir adım sonrası da.

Yekvücut yeni krizler yaşamamak için de;

Demokratik,

çağdaş,

Eşitlikçi,

Özgür ve İnsanı öne çıkaran "Sivil bir Anayasa" için, çaba göstermeliyiz.

***

Yoksa!

Cumhurbaşkanlığı seçimi.

Ve ardından Genel Seçimler.

Korkarım ki.

Yanı başımızdaki "Suriye'nin akıbetine" uğratılır hale sokulur.

Kumpas ve hain organizasyonlara buhran yaşatılsın.

Tez elden bozulan siyasetin ayarı onarılmalı.