Nedir bu; "siyasi" ayarsızlık?
Ürkütücü
Kin.
Nefret.
Ve şiddet kültürü; dik başlı.
"Gerilim" ha bire körükleniyor.
Vahim bir seyir!
Ülke için büyük bir tehlike.
***
Zaten toplum olarak, "yorgan" yakar ruha sahibiz.
Bir bite, bin yorgan yakıyoruz.
Siyasiler de.
Allah müstahaklarını versin.
Yangına; "körükle" gidiyorlar.
Kavga siyaseti.
***
Bakınız!
Yerel seçimlere, 25 gün kaldı.
Ama hala.
Yerel seçim "atmosferi" yok.
Adaylar.
Belediye Başkan adayları.
Teşkilatlar.
Sahnede, "yoklar"
***
Varsa yoksa liderler!
Onlar konuşuyor.
Tabi ki.
Öyle halis bir "konuşma" değil.
Projelerden.
O şehir için; "vaatlerden" söz yok.
Ne var?
Karşılıklı; "suç teşkil" edici hakaretler var.
***
Tabi.
Adaylar da, "gen" bozukluğunda.
Onlar da.
Liderlerinin; "söylediklerini" söylüyorlar.
Cemşit pilavı gibi.
Aha, Diyarbakır!
Al birini, vur ötekine.
***
Gerilim siyaseti.
Ayarsız, seyir.
Eee.
"Yorgan" yakan toplum olmamız nedeniyle.
Ne sorgulama,
Ne araştırma ne de analitik beyin eforu kültürünü, "geliştiren" olmadığımız için.
Kendimizi.
Siyasilerin nefret söylemlerine bırakıyoruz.
***
İşte.
Son günlerdeki hal-i durum!
Aksaray'da.
Bismil'de.
Kızıltepe. Hakkri, Batman.
İstanbul.
Ya İzmir'deki olup-bitenler.
***
Olanlar.
Seçim otobüsleri.
Parti binaları taşlanmaya başlandı.
Ses bombaları.
Molotoflu saldırılar.
Hele ki.
Partililerin; "taşlı-sopalı, bıçaklı" kavgaları.
Öyle ki; herkes seçim için kanlı-bıçaklı bir hale geldi.
***
Bir de.
Üretilen senaryolar var ki o da maazallah.
Derler ya.
"Şeytanın aklına karpuz kabuğu" sokmak.
Diyorlar ki.
Sandıklar kaçırılacak.
Suikastlar yapılacak.
***
İyi de.
Yapan kim, ne için yapacak?
Yok.
Peki.
Bu ülkenin, kolluk kuvvetleri yok mu?
Polisi.
Askeri.
Hkimi, savcısı, nerde?
***
Bir belediye başkanı bu duyumu alıyor.
Ama ne hikmetse.
Kolluk kuvvetleri "görmüyor-duymuyor?"
Ne becerikli bir hal.
Paronayak olduk.
Öyle ki; kriz çözüleceğine, kriz üretiliyor.
***
Ne diyelim.
Yazıklar olsun demekten başka.
Öyle bir hale gelindi ki.
Yerel seçimler.
Bir genel seçim dönüştü.
Daha da ötesi; İktidarı devirme; organizasyonuna dönüştürüldü.
***
Vesayetçi.
Güç birliği üstünlüğü olsaydı.
Belki süreç, 1960'daki hal-i vaziyete, döndürülebilinir di.
Ki bu yönde uğraşta yok değil.
Var.
"Başbakanın kellesini" almak.
***
Tabi Başbakan da bu süreçle alakalı; günahı yok değil.
Var.
Günahkr...
çünkü uzlaşıcı değil.
Her ne kadar; "eğilmeyeceğiz" ama "dikleşmeyeceğiz" diyorsa da.
Maalesef gerilimli.
Tansiyonu düşürme noktasında; "dikleştikçe" dikleşiyor.
***
Velhasıl!
Ayarı bozuk siyaset.
Ruh hali dengesizleşen siyasiler.
Bir bit için yorgan yakan millet.
Bu hal-i vaziyetle!
Al birini vur ötekine misali.
Demokratik seçim seyrini.
Anti demokratik bir atmosferle, yol aldırıyoruz.
***
Onun için.
Herkes. Ama herkes.
Tabiri caizse.
Fabrika ayarlarına dönmeli.
Yeniden, kodlarını, oluşturmalı.
Ki seçimi.
Salih-i selametle sonlandırsın.
Bir adım sonrası da.
Yekvücut yeni krizler yaşamamak için de;
Demokratik,
çağdaş,
Eşitlikçi,
Özgür ve İnsanı öne çıkaran "Sivil bir Anayasa" için, çaba göstermeliyiz.
***
Yoksa!
Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Ve ardından Genel Seçimler.
Korkarım ki.
Yanı başımızdaki "Suriye'nin akıbetine" uğratılır hale sokulur.
Kumpas ve hain organizasyonlara buhran yaşatılsın.
Tez elden bozulan siyasetin ayarı onarılmalı.