Öyle ya; Kimler 'siyasi suikast ve cinayete' kurban gitmedi ki! Şöyle bi hatırlayalım! Tabi aklımızda kalanlarla. Tarih 1990. Ve bugün 2010. Koca bir 20 yıl. Aslında ilk siyasi derinlik arz eden cinayet; 1979'da 'icra' edildi. Milliyet Yazarı Abdi İpekçi. 1 Şubat 1979. Malum 'cinayetin' emrini yerine getiren; iki gün önce salıverildi. Kendini 'Mesih' ilan eden Mehmet Ali Ağca! Türk basınının 'Kahraman Katili'! Neyse! Malum; bir siyasi cinayetin de yıl dönümüydü üç gün önce. O da; Ermeni yazar Hrant Dink! Tabi infaz emrini veren değil 'tetiği' çeken; şuan hapiste! Peki ya; diğer siyasi cinayetlerin failleri. Ne tetikçisi, ne emri veren ve ne de arkalarındaki 'güç'! 'Devlet sırrı' gibi; kapalı kutu. Bilinmiyor!
***
Hatırlayalım diğer siyasi infazları. Turan Dursun! 7 Kurşunla öldürüldü. Bahriye Üçok! Evine postalanan 'bomba' ile katledildi. Muammer Aksoy! O da evinin önünde; kurşunlara hedef oldu. Musa Anter! Nam-ı diğer Ape Musa. Diyarbakır'ın Seyrantepe sokağında; kurşunlar yağmur gibi üzerine yağdı. Uğur Mumcu! Arabasına konulan bomba ile havaya uçtu. Ahmet Taner Kışlalı! O da Bahriye Üçok gibi eve postayla gönderilen 'paket bomba' ile öldürüldü. Necip Hablemitoğlu! Evinin önünde aracını park ederken; tarandı. Ali Gaffar Okan! Makamından çıkarken; pusuya düşürülerek 5 polis korumasıyla; katledildi! Ve Mehmet Emin Altındağ! Erzurum'dan Diyarbakır'a gelirken; zırhlı aracı uçuruma yuvarlanıp hayatını kaybetti. Yanında; mühendis arkadaşıyla birlikte. Bir de; Danıştay saldırısı.
***
Faili meçhul cinayetlerle 'Lügatımıza' dahil olan bir kelimeyle; tüm bu 'malum' yani bilinen cinayetler! Ne yazık ki; halen 'aydınlanmanın' dar ağacında. Hepsi; malum! Ne 'eli kanlı' katil. Ne de o katillere silah ve bomba veren, tuzak kurmasını sağlayan; güç. Devlet sırrı misali; sadece 'bela hadiselerin' yaşandığı takvimde ifade edilenler. Sonrası; kime ne? Aslında! Amaç belli; 'hedeftekiler' sadece o günün atmosferine özgü isimler olması nedeniyle seçilenlerdir. Gaye 'toplumsal' tepki geliştirip; sokağın huzurunu kaçırmaktır. Ve dikkat edin! Eli kanlı caniler ve onlara 'komut' verenler; 'emellerine' kavuşma anlamındaki zamanlamalarına. Tüm siyasi cinayetlerin takvimi; 'Kış mevsimi'! Eylül'den başlayıp; Şubat'ta bitiyor! Hikmeti ise 'soğuk' havanın yarattığı tenhalıktır.
***
Ve tabi ki; yine takvime bi bakın! 'Siyasi cinayetlerin' bıçak gibi nasıl; kesildiği. Trabzon'daki Papaz! Sonra Hrant Dink. Bunlarla birlikte; 'çorap söküğü' gibi gelen; Ergenekon! Takvim 1990'la başlayan; 'bela' hadiselerin ibresi bu oluşumun kapısına dayanıyor. 33 Askerin Bingöl-Elazığ karayolunda şehit edilmesi. Yani demem o ki; dünkü yazımda da ifade ettim. Türkiye ne zaman ki 'siyaseten ve siyasetçilerden 'derin kirliliğin' içerisine girdi. Ve toplumsal 'ahlaki' çöküntüler başladı. Ülke 'siyasi cinayetler' kurgusuyla belli güçlerin 'vesayetine' girdi. Bugün; ' vesayetin' arınma devresinde bulunuyoruz. Çünkü öylesine bir yayılma göstermişti ki 'iliklere' kadar sinmişti.
***
Yoksa! Kimin haddine düşmüştü 'apoletleri' sorgulamak. 'Dokunulmaz' denilenlere dokunmak. Ve geçmişin hesabını onlardan sormak. Güneydoğu'da 'insanları' tek kurşunla infaz eden 'JİTEM' komutanlarını 'demir parmaklıklar' arkasına atmak. Kayıpların 'hesabını' sormak ve bunlara ilişkin AİHM'de dava açmak. Askeri kurumlardan ve Askeri Savcılar ile Mahkemelerde; 'soru' dilekçeleri vermek. Sonuçlarını sorgulamak! Mümkün olabilir miydi? Demek ki; Türkiye 'Siyasi kirlenme' noktasında ciddi bir 'arınma' evresi geçirmekte. Onun içindir ki; 'kirlenmeden' beslenenler bugün 25 yıl önce 'Özal'a kurguladıkları senaryoyu; Erdoğan'a 'Sivil Dikta' diye söyleniyorlar.
***
Dün İl İnsan Hakları Kurulu toplantısı vardı. Kurul üyesi olduğum için katıldım. Öncelikle ifade edeyim; 'kurul' geniş kapsamlı bir yapıya sahip. Şöyle ki; 'her düşünce ve her meslek grubu' dahil. Belediye, İl Genel Meclis Üyeleri, Siyasi Partiler, Kadın Kuruluşları. Basın, Muhtarlar, Okul Aile Birlikleri. Esnaf Odaları. Ticaret Sanayi Odası. Velhasıl; hangi görüşü derseniz var. Her ne kadar aksayan ve yasaların verdiği kısıtlama hâsıl ise de; 'Özgür' bir platform. Herkes 'dilediğini' söyleyebiliyor.
***
Toplantı genel ifadeyle; 2009'un analizi. 2010'un da; hedefleri ve yapılması gerekenleri. Bunlar konuşuldu, tartışıldı. Tabi bu Kurulun 'sabah'ki faaliyeti. Öğleden sonra da; Merkez ilçe dahil olmak üzere 17 ilçenin 'İnsan Hakları Kurulu' üyeleri konuk edildi. İl Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Vali Yardımcısı Suat Seyitoğlu. Kaymakamlar! Ve ilçe kurullarının 4'er üyeleri. Yorumsuz bir sinevizyon gösterildi. İrkilmemek elde değil; o görüntülere. Tabi burada düşündüm! Yukarıda sıraladığım 'siyasi cinayetleri' ve geçmişteki 'siyasi kirlenmeyi'! Türkiye nerden nereye diye! Çünkü artık 'İnsan haklarında' sıfır tolerans hedef deniliyor.
***
Bir dönem; Devletin Valisi, Emniyet Müdürü, Kaymakamı! İnsan Haklarından, ihlallerinden ve yaşatılanlardan 'bahsetmesi' hayaldi. Sözünü eden; 'görevden' alınır ya da 'vatan haini' ilan edilirdi. Ama bugün; 'öyle değil'! Apoletler dahil; İnsan Haklarından ve demokrasiden bahsediyor. Her ne kadar; 'belli noktalarda' yalpa bir durum hâsıl oluyorsa da; Demokrasi 'hızla' geçmişte kaybettiği 'gücü' kazanıyor. Bilmeliyiz ki; 'Demokrasi' güçlendikçe halklar özgür olur.