Ülkenin, Siyasi havasını solar isek yaşananlar ne? Bakalım; CHP'nin "yeminli" yeminsizliği... BDP'nin de, Meclis'e yönelik "boykot" ısrarı sürüyor... Karşı tezde Başbakan Erdoğan! Önceki gün, CHP'yi kast ederek sert çıktı. "Bakın. Tükürdüklerini yalayacaklar" deyip, CHP "er geç yemin edecek." Kılıçdaroğlu, Ergenekon'dan tutuklu MHP'li Engin Alan'ı kast ederek, Bahçeli'ye yüklendi. "Biz arkadaşlarımızı satmayız" diye.

* * *

İhanet, Etmeyiz sözüne aynı istikamette Bahçeli'nin verdiği cevap. "Sen önce bi aynaya bakın". Kasetli, Devrik Lider Deniz Baykal "arkadaşlığını" hatırlatarak. Önce, Genel Başkanlığa aday değilim dedin, 24 saat geçmeden koltuğa göz diktin. "Bi bak bakalım, kim kimi satıyor, ihanet ediyor." Buarada, CHP'siz, BDP'siz ve MHP'nin "oysuz", seçimi yapılan Meclis Başkanlığı seçimi. Cemil Çiçek, 3'üncü turda 322 oyla, Meclis Başkanı seçildi. Bilmem, Makamın ağırlığında olsa gerek Çiçek "uzlaşı" ve barışçıl "dil" aksanıyla, konuştu. "Çözüm ve konuşmanın adresi meclistir" diye.

* * *

Bugünden itibaren, CHP ve MHP'ye ziyarette bulunacak! BDP'ye gider mi, BDP'de onu kabul eder mi, bilmem. Ama, Siyasetin "nezaketi", her ne görüş ve düşünce içeriyorsa, O meclis çatısı altında "herkese" eşit mesafede olacak bir makam, Meclis Başkanlığı. Aynı zaman da, Siyasi parti olma noktasında, BDP'de. BDP, Bugün Diyarbakır'da ilk grup toplantısını yapacak. Selahattin Demirtaş, Başkanlığındaki "toplantıda" gündem değerlendirilecek, konuşan da Demirtaş olacak. Bu grup toplantısı, Aynı zamanda "önümüzdeki" zaman dilimine ilişkin, BDP'nin "yol" haritasını da ortaya koyacak. Bakalım, "Boykot" ısrarı düşecek mi, yoksa "farklı" bir kavram geliştirilerek, "çözüm için" Meclis'imi seçecekler.

* * *

Dediğim gibi; Çözümün ve mülahazaların merkezi meclistir. Burada Başkanlık seçimine her zaman ki gibi," "Gerilim ve aksiyon" kazandıran yine Kamer Genç oldu. "Yeminli" yeminsizlerden olmasına rağmen, illaki ki "Meclis Başkanlığı için" oy kullanacağım diye dayattı. Bildiğiniz gibi, Lügatımıza kazandırdığı bir deyim var, "Çiçek sulamadan geliyorum" diye. Unutmadan, CHP'nin "kaynayan kazanın" altındaki ateş, dün itibariyle söndü. Odun mu bitti. Yoksa, Kazanın başındakiler mi pes mi? Anlaşmaya mı varıldı, "siyasi rant" konusunda bir şey mi oldu. Yoksa "dereyi görmeden bacayı" sıvama misali, aceleye mi geldi "başkaldırıları" gerçeğini mi gördüler. Dün; İmzalar geri çekildi. Olağanüstü Kongre talep edilmeyecekmiş.

* * *

Tabi, Çarşamba günü Kabine mesaisi var. Başbakan, Cumhurbaşkanı'yla görüşmek üzere köşke çıkacak. "Ustalık" Dönemine ait hükümetin "kabinesini" onaylamak üzere. Peki, 27 Kabine üyesindeki "isimler" kim? Yani kimler var, kimler yok, değişen, üzeri çizilen, çiçeği burnunda yeniler kim?

* * *

Bu arada, Diyarbakır'ın bu dönem bakanlığı var mı? Olacak mı? Olsa kim olacak. Tarım Bakanı Mehdi Eker'le devam mı, edilecek? Yoksa, Yeni bir isimle "değişikliğe mi" gidilecek. Doğrusu, "ser verip, sır verilmeyen" bir durum var, hükümet cephesinde. Ama, Ankara kulislerinden "yansıyanı" kadarıyla, bu dönem hükümet üzecek bizi.

Diyarbakır'a, "Bakanlık" vermeme noktasında, görüş ağırlıkta. Hiç kuşkusuz ki, Siyasal zeminde bu durum Diyarbakır için "teamül" edilebilinir mi? Bence hayır! Olamaz da! Hele, Kürt sorunun önümüzdeki sürec içerisinde "çözüm" ivmesi alacağı bir zamanda. Anayasa değişikliğinin, Mülahaza edileceği bir süreçte, ekonomik alanda "gelişmelerin" kaydedilmesi hedeflenen zamanda. GAP, Acil Eylem planı içerisindeki "projelerin" takibi ivedilik isteyen zamanda.

* * *

Diyarbakır, "Kabine" dışı kalması ve bırakılması, kabul edilemez. Şayet, Seçimde Diyarbakır için "başarısız" bir profil ortaya konulma gayreti var ise. Burda, "Dur" demek lazım olduğu gibi "haksız" bir hak yeme durumu var. Çünkü, Zaman, zemin ve siyasi "mülahazaların", aksiyon filmlerini aratmadı. Bu atmosfer içerisinde, Alınan oylar ortada. Çıkarılan milletvekili sayısı da. Diyarbakır, Bu kabinede mutlaka ama mutlaka "yatırımcı" bir bakanlığı temsil etmeli. Değişir mi,? Değişmez mi önemli değil. Önem arz edici, "bir bakanlığın" Diyarbakır'a verilmesidir.