Kala kala, Seçime üç gün kaldı. 72 saat var, 12 Haziran sandığına. Biliyorum. Seçimle alakalı "hasb-i hal'den" dolayı gına geldi. Ve dediğinizi de duyar gibiyim; "Ah! Şu seçimler bitse de, kurtulsak". Aynen de öyle; ağzınıza sağlık. Baksanıza, "gecemiz-gündüzümüz" seçime endeksli kurgu aldı. Ayıplı, Bir atmosferde "enva-i" olumsuzluk içeren, bir seçim seyri var. Kavga mı, gürültü mü, adam boğazlama mı? Taşlar mı, silahlar mı, Molotoflar mı? Ne derseniz var; seçimi "mecrasından" çıkarmak için, her hadise icra ediliyor.
* * *
Sanki, Seçim Mitingleri değil, "meydan muharebesi" gibi. Küfürlerin, Hakaretlerin, belden aşağı söylemlerin haddi hesabı yok. Öyle bir hale gelindi ki; "Seçime ilişkin" haber ve yorumları "bib"lenir oldu. Ki; Tüm bu "ayıp ve yazıkla" anılabilinecek seçim, sonu belli olmasına rağmen bu hal yaşanıyor. Ya; İki dönem öncesi gibi olsaydı. Sanırım şimdi; seçim meydanlarında "onlarca" ceset ve katliam hadisesi vuku bulmuş olurdu. Dedik ya; Sonu belli bir seçim. Ve sandığa da 3 gün kaldı.
* * *
Evet, Bir aşağı, iki yukarı, matematik yanlışlıklar hâsıl olsa da. Genel itibariyle "seçimin", kazananı ve kaybedeni belli. Hangi parti; Birinci olacak, ana muhalefet kim olacak? Ve tabi ki; BDP'nin de bağımsızları kaç sandalyeye sahip olabilecek. Bir de; Milliyetçi Hareket Partisi. Malum, baraj kâbusu var. Her ne kadar; Son verilerde bu "kâbusun" korkusu, az da olsa giderilmişse de. Durum, Pamuk ipliğine bağlı. Anlayacağınız; Meclisin 12 Haziran sonrası, profili bu şekliyle nizam alacak. AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nın Bağımsızları. Beşinci, Siyasal bir akımın varlığı ne mümkün?
* * *
Peki, Siyasal zeminde güçlerin hedefleri ne? AK Parti, Korkusuz, ama az-buçuk panikte. Heyecanlı diyelim bu paniğe. İstiyor; 2007'deki sonuçları "egale" etmek. Ve tabi ki; 2009'deki yerel seçimlerde İl Genel Meclislerini temel alan, sonucu istiyor. Zaten; Seçim bildirgesi de açık. Planlar, projeler ve beklentiler. 2023'e göz koyma. En büyük; Ağır tonajlı "koz" ise, Sivil Anayasa! Her ne kadar; "tüm siyasi" partilerin, sözü ise de. AK Parti, Şuan ki "hayat hikâyesini" bu minval üzerine yazıyor. Özgürlükçü Anayasa! Tabi, İç dünyasında "Kürt sorunu" başta olmak üzere, "demokrasi adına" enva-i soruna ilişkin çözüm var. Başbakan Erdoğan, Miting alanlarında "altı çizili" sözcüğü, "asıl maraton 12 Haziran sonrası" ifadesidir. Gelelim, CHP'ye. Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle "Yeni CHP"ye. Tabi; bu yeniliğin "hangi zihniyetin" değirmenine su taşıdığı malum.
* * *
Neyse! Bu seçim CHP için de, belli bir sonuç içermektedir. Bir kez daha; "Ana muhalefet" partisi olacak. Ancak, "Yeni CHP" olma noktasında, sınav ihtiva ediyor bu seçim. En önemlisi; Tabanına yeniden "güven" verme ve oylarını artırma. Bir ölçüde, Kılıçdaroğlu selefi Baykal'a "statükocu" düşüncenin. Ve Kürt kimliğine gösterilen, "handikabın" CHP'ye nelere mal olduğunu, nasıl kan kaybettiğini, sandıkta belgelemek. CHP'nin, Miting alanlarında "bağırmazının" özeti bu. Peki, Milliyetçi Hareket Partisi'ndeki dünya seyri nedir? Kaset, Ve yeni kasetler, belden aşağı rezillikler. Kaçamaklar. Bahçeli'ye, Aba altında sopa gösterilmesine ilişkin "kasetin var" şantajı. Boğuştu, Seçim süreci boyunca kendi içyapısıyla alakalı "çekişme ve kasetlerle". Sandıktaki konumu; Dediğim gibi "her ne kadar" kâbus korkusu kayboluyorsa da, hal-i durum "pamuk ipliğine" bağlı.
* * *
Aslında, MHP barajı aşsa bile, "iç kavgası" bitmeyecek! Çünkü Bahçeli'nin "koltuğu" yedi şiddetinde, deprem içeriyor. Değişime gebe. Nitekim, Şimdiden konuşuluyor, MHP'nin yeni lideri Ümit Özdağ olacak, seçim sonrasında diye. Ve bağımsızlar. Barış ve Demokrasi Partisi'nin bloğu. Hedeflerinde; 3540 Milletvekiliyle Meclis'e gidebilmek. Gaye, Parlamentoda olası siyasal akım ve hareketlerde "kilit parti" olabilmek. Ancak, BDP'nin bu döneme ilişkin "aksiyonu" geçmiş dönemlerden daha, aktif olacak. Kürt sorunu noktasında, İmralı, Kandil ve Kürt ahalisi ile Parlamento arasında, "hayli" seyir alacak. İşi zor. Aksiyonları çok olacak. Tabi, "fırtına çocukları", nasıl kontrol edecekler o da ayrı bir soru.
Hele, Öcalan'ın 15 Haziran sonrası "kıyamet kopacak" sözü. Bilemiyorum, BDP bu işin "altından" nasıl kalkacak, hele "çözümü parlamento" zemininde. Ve siyasal mülahazaların "adresi" biziz diyecek, noktasında. Süreç, Hayli dikenli bir bahçe.
* * *
Diğer siyasi partilere gelince. Biliyorum, Belki alınacaklar! Ama üstadın ifadesiyle "Görünen köy kılavuz istemez" misali. Hali âlem ortada. HAS Parti, Saadet, DSP, BBP ve DP. Onlar, Bir kez daha seçim yasasının anti demokratik prangasına takılacaklar. Tabi değişimin; Değirmenine su taşırlarsa, önümüzdeki süreç açısından "belki şans" olabilir, imkânını elde edebilirler. Elbette ki; Demokrasi adına "mücadele" verirlerse. Sonuç itibariyle; 12 Haziran'da ne olacağı az-çok belli. Önem ihtiva eden; Bundan sonra "yekvücut" vaziyette, herkesin ortak payda geliştirdiği "Sivil Anayasa"nın sağlanması. Bunun için de; "Uzlaşı" olması gerekir ki, 75 milyonun "bu benim Anayasam" demesi için. Elbette ki bugünkü anayasayla devam etmek, bir hafta sonra ne mümkün. Çünkü ülkeye ve millete "ayak bağı olan" maddelerinin yanında, tümüyle toplumsal itibarını kaybetmiştir. Düşünce, 12 Eylül Anayasası! Evet. Yeni bir anayasa yapmamız şart. Ama bunun ön şartı, şimdiden sakinleşmeye başlamak ve "uzlaşı" atmosferini geliştirmek. Onun için de; Beyinler ve ruhlar "pak" olmalı. İKİNCİ BİR CEYLAN VAKASI
Ve Çermik'teki "meçhul" patlamanın acı faturası. Bir çocuk ölü, 2 çocuk ta yaralı. Ki yaralıların durumu ağır. Güneydoğu'daki, Klasik hadiselerden biri olarak mı, kayıtlara geçecek. Yoksa, Bu kez "sorumlu ve alakalı" olanlar, bulunup, hesap sorulacak mı? Malum, Bölgede böylesi çok hadise icra edildi. Halen, Hafızalarda 12 yaşındaki küçük Ceylan'ın ölümü. Şimdi ölen Umut.
* * *
Sahi; Bölge mayınlardan, bombalardan, silahlardan ne zaman arınacak. Böylesi; Ölümler ne zaman son bulacak. Evet, Bu ölümün müsebbibi her kim ise ortaya çıkmalı. Bilemiyorum. Ama bildiğim; Güneydoğu'da hayat "çok ucuz". Bila bedelle; Öldür, öldürmeye devam et! Ancak; Nereye kadar?