ŞU DİYARBAKIRSPOR AH ÇEKTİRTİYOR?
Eklenme: 10/7/2010 12:00:00 AM

Sevgili okurlar! Bilginiz dâhilindeydi; Diyarbakırsporla alakalı bir süre yazı yazmayacağım. Olup-bitenler hakkında fikir-düşünce üretmeyeceğim gibi; "neler oluyor" diye sormayacaktım. Tabi bu "yazı yazmama ve konuşmama" kararımı verirken sebeplerini de sizinle paylaşmıştım. Hepimizin "midesini" bulandıran etkenlerin neler olduğunu? Çirkeflik mi, Sahtekarlık mı, Kirli dolaplar mı, Akla-ziyan ayak oyunları mı, Sen-ben, siyasetçi kavgası mı, Rant elde etmeye yönelik işbirlikleri mi, Hayali ve suni yapılar inşa etmeler mi, Bir değil, bin değil. Tabiri caizse; bini bir para misali "iğrençlik" içeren hadiseler zinciri vuku buldu. Halen de; aynı eksende "yol" alınıyor!

* * *

İşte; Tüm bunları gerek geçtiğimiz sezonun başında olsun. Gerekse de, bu sezonun başında olsun. Daha bir kaç hafta önce bile; Söz Spor ve diğer yerel gazetelerimiz "avazları" çıktığı kadar bağırdı, çağırdı, uyardı; "Diyarbakırspor bu kadar mı sahipsiz?" diye! Ama kime diyorsun? Olup-bitenin aktörleri "vurdumduymazlık" içerisinde; "yok bana değil, bize" söylenmiyor deyip hazmedici tavır içerisinde. Ve en önemlisi. Bu kentin; dinamiklerinin "suskunluğu". Atanmış mı, seçilmiş mi, sivil irade temsilcileri mi? Kanaat önderleri mi? Onlar da; "ketum" halde "cehennem-ü zümre" diyerek uzak kaldılar Diyarbakırspor'un "sahipsizlik" sürecine... Velhasıl; Konuşan çok, çözüm üreten yok "tablosu" karşısında yeter demiştim. "Söz" anlayan için söylenir, Anlamayan için söylenmez diyerek uzak kaldım. Bir ölçüde; "sessiz" protestoda bulundum. Sizler de; aynı düşünce içerisinde "bunlara laf artık yetmiyor" dediğiniz için; sustum! Tabi bu suskunluğum; köşem içindi. Gazetenin genel yayını. Ve spor servisimizin işleyişinde; bir sessizlik olmadı. Bilakis; "midemi" bulandıran, sizlerin de "öfke" duygusu içerdiğiniz birçok olayı kesintisiz duyurduk.

* * *

Lakin Şu an gelinen nokta "bıçak kemiğe dayandı" misali, sözün bittiği yere geldik. Bakınız; Şu bir hafta içerisinde Diyarbakırspor'la alakalı olan "rezaletler" artık yetti diyor. Futbol Federasyonu! Diyarbakırspor cephesi olarak; son yıllardaki icraatlarıyla "hep" şer odağı olarak gördük. "Düşman" cephesi diye! Ama Önceki gün basına yansıyan bir haber vardı ki; "düşman" bile kabul etmedi dedirtti. Ki bu haberin "detayını" biz aylar önce yazmıştık. Kulübün sahipsizliği. Yapılan usulsüzlükler. Hileli işlemleri. Yıldızımızın barışık olmadığı Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener "mide bulandıran" duruma soruşturma açtırdı. Evet! Futbol Federasyonu Diyarbakırspor'un "Hesap ve Borçlarıyla" alakalı inceleme başlattı. Bizlerin "çığlık çığlığa" ifade ettikleri. Birilerinin de "kulak tıkayıp-görmezlikten" geldiği "kirli tezgâhları" düşman diye bellediklerimiz gördü. Dedik ya; Rezalet diz boyu. Bir kulüp ancak bu şekilde iflasa ve batağa sürüklenebilinir.

* * *

Düşünün; İki alt yapı hocasına 1 milyon TL ve bunların sözde menajerlerine de 200 bin TL "sözleşme" yapılıyor. Ve Diyarbakırspor borçlandırılıyor. Hele bir de; tercüman diye tutulan zevatın kulübe maliyeti 43 bin TL. Deştikte; kirli irin akıyor. Malum; bir şirket vardı. Milyon dolarların "yatırımcı" şirketi diye; tanıtılıyordu. Bakın; o balon şirketin bile "otel konaklama" ücretleri Diyarbakırspor'a fatura edilmiş. Tüm bunlar da; Yönetim tarafından "bilinen" ve faturalanan işlemler. Yıllar önce ifade etmiştim; Diyarbakırspor kasası "rant" kasasıdır diye! Daha önce yazmıştık; Bazı yöneticilerin futbolcularla ve başka üçüncü kişilerle "ek sözleşmeler" yaparak kulübü kendilerine borçlandırdıklarını. İsimleri de, sözleşme yaptıkları kişiler de; "ulu orta" yerde! Peki, sonuç ne oldu, Üstadın dediği gibi ne olacak kocaman "HİÇ"ten başka!

* * *

Dikkat edin; Diyarbakırspor'un transferinden, alınan hocadan, satılan futbolculardan bahsetmiyoruz. Ya da takımın sahadaki performansını. Alınan yenilgiler serisini. Puan kayıplarını. Ve yine dikkat bahsettiğim mevzulardan dolayı; Tek bir isimden bahsetmedim. Neden derseniz; Çünkü sizlerin benden daha fazla bu "kişileri bildiğinizi ve tanıdığınızı" biliyorum. Zaten; Diyarbakırspor'un yönetiminde bulunan zevat sayısı beş-altıyı geçmez! Evet! Biz yazdık, siz okudunuz, birileri "sesini" yükseltti, ama etkili ve yetkililer ne hazindir ki "ama ve sağır" kaldı. Yazık! Bu kentin ve bu kentin tek sosyal aktivitesi olan Diyarbakırspor'un sahipsizliği öyle aleni ki; Sadece Türkiye'de değil dünyada örneği yok. Çürük işlerle, ünlü dolandırıcılara taş çıkartırcasına "kulüp borçlandırılsın". Bence; Diyarbakırspor yetim olmanın da ötesinde; "be çare". Şuan takımın gidişatı "hayli" kötü. Yani dünden daha kötü. Çünkü takımın ne geliri var, ne de gelir getireni var. Borç üstüne borç; inşa ediliyor. Malum; geçen hafta futbolcular "otobüsle" deplasmana gitti.

* * *

Dedik ya; Sahipsizlik hâsıl bu memlekette. Bunu Atatürk Stadındaki çim ve zemin rezaletinden de anlamak mümkün. Zemini yanmış, sonra sular altında kalmış ve 22 yıldır yamalar dışında yenilenmeyen bir saha zemini. Demek ki; 22 yıldan beri yenilenme adı altında harcanan tüm paralar ya çöpe ya da başka yere gitmiştir. Ne diyeyim; Utanç verici bir manzara. Diyarbakır gibi bir kente yeni ve modern bir stadı layık görmeyen anlayış, mevcut stadı da bu halde tutuyor. Neresini tutsanız elinizde kalıyor. Diyarbakırda spor ve Diyarbakırspor'un "hal-i ruhiyesi" bu. Üstüne basa basa vurgulamak istiyorum ki Bu tablonun sorumlusu olup bitenlere seyirci kalanlardır. Bu kentin yöneticileri, seçilmişleri, atanmışları, sivil toplum örgütleri, spor taban birlikleri, taraftar dernekleri ve kulübü sahipsizliğe iten tüm güç ve pek tabi ki; biz medya. Belki polemik konusu olur, ama gerçek "işimize geldiği" gibi konuşuyor olmamız. Sözün kısası; Diyarbakırspor bu kentin "temsiliyeti" formasını aşıyor. Değerleri ayaklar altında olmaması gerekir. Lakin ayaklar altında. Eğer bu kulübü bu hale getirenlerden hesap sorulmuyorsa, herkes kabuğuna çekilip olup biteni izliyorsa bu işin vebali; Er ya da geç "bizden" sorulacağını unutmamamız gerekir.

* * *

Uyarıyorum; Önümüzde 2011 seçimleri var. Gerisini siz düşünün. Unutmadan. Pazartesi günü Çetin Sümer basın toplantısı düzenleyecek. Son olarak "patlak" veren hadiselerle alakalı. Doğrusu; "pek merak" etmiyor değilim neler söyleyeceğini. Bekleyip göreceğiz? Doğrusunu isterseniz beklentim; Yönetimin tasını-tarağını alıp gitmesidir. Ve bu kadar tahribat yeter demelidir. Bari "istifayla" hayırları dokunur, belki devlet ve zevatı ketumluktan kurtulur da. Diyarbakırspor'a "yaşam" eli uzatır. Yoksa Hal-i pür melali daha bir perişan olacak ki. Maazallah!