SULAMA BİRLİKLERİ DÖKÜLÜYOR?
Eklenme: 7/22/2013 12:00:00 AM

Şu

Sula Birlikleri var ya.

Bir muamma.

İşleyiş.

Yönetim.

Ve tabi ki, yasal statüsü.

Enva-i gariplik ve hukuksuzluk hkim.

***

Yazdık.

Varan 1, varan, 2, varan 3 diye.

Ki önceden de yazdık.

Köşenin müdavimleri bilirler.

En son yazdığım yazıda şu ifadeyi kullanmış ve sormuştum.

Sulama Birlikleri; "Ali babanın çitlikleri mi?"

***

Hakikatten de öyle imiş.

Gerek.

Valilik tarafından oluşturan komisyonun denetiminin raporları.

Gerekse.

Bizlerin bizatihi gidip, yerinde görüp şahit olduklarımız.

Aynı zaman da.

Birlik yönetimlerinin, "meseleye" fikri bazdaki bakışları.

çiftçilerin "bıçak kemiğe" dayandı diyerek, isyan ettikleri hal-i vaziyet!

***

Hepsi.

Bilaistisna.

Sulama "Birlikleri" her yönüyle neşterlik.

Yani; "dökülüyor".

Tıpkı;

1520 yıldan buyana yıkılıp-dökülen kanalların, bakımsızlık hali.

Vahim bir yıkıntı.

***

Hatırlarsanız.

Ramazan-ı Şerif'in ilk günü.

Sulama kanalları güzerghında çekilen görüntüler.

Ve ortaya çıkan hakikatlere ilişkin manşet bir haberimiz olmuştu.

"Birlik Peşkeşi" diye.

***

Ki sonrasında.

Vali Yardımcısı başkanlığındaki komisyon denetimi.

Raporların içeriğini sizlerle paylaştık.

"Varan 1, 2 ve 3" diyerek.

Önceki gün de havanın aşırı sıcağına rağmen, "kanal bölgesine" gittim.

Raporların muhtevası,

Gelen şikyetlerin içeriğini,

Ve yapılan haberlerin bir kez daha teyidi noktasında, gezinti yaptım.

Özellikle.

Deve Geçidi Sulama Birliği'nin yönetim alanına giren bölgede.

***

Ne diyeyim.

Gördüklerimle, anlatılan ve yazılanlar arasında uçurum vardı.

Bir ifade var;

Anlatmak olmaz, görmek lazım.

Hani derler ya; "Pes doğrusu" diye.

Aynen de öyle.

Neler gördüm, neler.

Milli servetin hebası mı, çifte standart uygulama mı?

Bırakın keyfiyeti.

Hukuksuzluk mu, ne derseniz deyin, hepsi mevcut.

***

Kaçak kullanım.

İsterseniz, bundan başlayalım.

Kanalın alanı tabi çok uzun ve geniş, kilometrelerce.

Ancak kaçak yollarla kullanılan su oranı tahmin edilenden daha fazla.

Kaçak yollarla kanala bağlanan hortum ve dinamoların haddi hesabı yok.

Hepsi bilaistisna tarlalara su çekiyor.

Üstelik vatandaşın dediği gibi eskisi gibi gizli değil açıktan.

Nasıl olsa denetleyen yok?

Daha doğrusu denetlemek isteyen yok.

Eğer varsa, bu nasıl "görmezlik"

***

Ki; Valilik denetim raporlarında bu çarpık durumla alakalı "bariz" ifadeler var.

Kullanılan "kaçak su".

Ve tahsiline gidilmeyen para.

Haliyle; Devlette, millet de "kazıklanıyor?"

Millette diyorum.

çünkü kaçak su kullanımına göz yuman anlayış hak ettiği suyu kullanamayan ya da az kullanan vatandaşa fahiş bir bedel çıkarıyor.

Yani kendi işgüzarlığının faturasını masum üreticilere ödettiriyor.

***

Nitekim.

Bu şekilde icra gelen ve mahkemelik olan onlarca üretici var.

Ha bir de; Birlik Yöneticilerinin maşallahı var.

İş kendilerine, kendi köy ve tarlalarına gelince, hayli cömertler.

"Ali babanın çiftliği" bundan olsa gerek.

***

Gezinti sırasında dikkatimi çekti.

Sulama kanalındaki su bir noktadan sonra kanalı aşıyor.

Sordum niye diye?

Dediler ki, bu güzerghtaki köy ve araziler başkan ve yöneticilere ait imiş.

Hiç su sorunu yok.

Kanallarla suyun yarıdan fazlası bu köylerdeki ekim alanlarına veriliyor.

Ondan sonrası mı?

Gayet açık; büyük bir cimrilik ve kesinti hkim, "su yarı yarıya düşüyor."

***

Bir de.

Kanalların bakım ve onarımı.

Ve tabi ki.

çiftçiye "arazisini" sulaması için yapılması gereken "ara kanallar".

Maalesef.

Deriz ya, "zerre-i miskal" bir faaliyet yok.

Ne bakım, onarım.

Ne de, çiftçiye "su taşıma" kolaylığı.

İddiaya girebilirim ki.

Özellikle bakım ve onarım açısından; Sulama kanalı 10 yıldan daha fazladır "el" değmemiş.

Tabi ki, yenilime.

Ve "Ara kanal" inşası dahi, yok.

***

Gelelim.

Parasal tahsilat ve çiftçi sömürüsüne.

Bakkal defteri gibi mübarek.

Ne fatura,

Ne kullanım fiyatlandırması,

Ne de, yasal bir hesaplama işlemi?

Hiç yok.

Kendin pişir, kendin ye misali.

***

Birlik Yönetimi.

Ki Valilik raporlarında da, tespit edildi.

Tabiri caizse.

Oturduğu yerde, "istediği" çiftçiye, borç çıkarıyor.

Tabi.

Fatura yok,

Kullanım tutanağı da yok.

Sadece "Borcunuz bu kadar", hemen ödeyin. Yoksa icraya veriyoruz.

Anlayacağınız; her şey "kayıt dışı" işliyor.

***

Öyle ki.

çiftçi su kullanmış mı, kullanmamış mı önemli değil?

Kullanmış kabul ediliyor.

Tabi bir de; kullanmışsa.

Sulama birliğinden mi almış,

Yoksa kendi imkanlarıyla açtığı kuyudan mı,

Veyahut dereden aldığı suyla mı, sulamış o da önemli değil.

Yeter ki, "Birlik" alanı içerisinde olsun.

Yeter ki, "tarlanın, sulu tarla olduğu" gözüksün.

İllaki, ödemeye mahkmdur.

***

Buarada;

Feodalist bir anlayışın hkimiyeti de ayrı bir vahimlik.

Zaten.

Yönetime ve mevcut üye yapısına baktığınızda görünüyor.

Yıllar yılıdır; "belli" bir zümrenin yönetiminde.

El değişiyorsa da; "ekip" aynı ekip.

Yıkılmaz bir saltanat.

***

Bakınız.

Yaşananlar, ortaya atılan iddialar.

Ve tabi ki, "raporlar", görüntüler.

Hepsini muhataplara sorduk, siz ne diyorsunuz bu konuda diye.

Yani bir ölçüde, "cevap hakkı" istedik.

Vay.

Sen misin isteyen ve sorgulayan.

Konuşmuyorlar.

Ama aba altında feodal anlayışlarını da dikte etmekten çekinmiyorlar.

O'nu da; mesleğimize karşı hep dikte edilen modern ifadeyle "sizinle görüşeceğiz."

***

İyi de nerde? Buna da diyorlar ki;

Açıklama yapmıyoruz.

Bilgi de vermiyoruz.

İstediğinizi yazabilirsiniz.

Ama sizi mahkemeye vereceğiz."

Neyse!

Anlayış bu, demekten başka söylenecek ne var?

***

Velhasıl.

Sulama Birlikleri yapı itibariyle,

Görev statüsü,

Kanalların mevcudiyeti, ekonomiksek bir kazanımdır.

Milli servettir.

Bölgemiz açısından da, sosyo-ekonomik üretim alanıdır.

Yani. "Can suyudur".

***

Bundan dolayı da.

Gerek işlevsel hali,

Gerek yönetim anlayışı,

Gerekse, hizmet üretimi noktasında felsefesi, kapsamlı ve üretken olmalı.

Bencillik.

Keyfiyet ve feodalite düzeniyle.

"Böyle gelmiş, böyle gidecek" denilmemeli.

***

Tabi.

Tüm bu gördüklerimiz,

Şahit olunan,

Resmi kayıtlara geçen, hakikatler ölçeğiyle alakalı.

Şunu ifade etmek istiyorum.

Kimseyle kişisel sorunumuz yok.

Olamaz da.

***

Bizim tek gayemiz vardır.

O da;

Kurumsal kimliğe sahip kurumlarımızın.

Yönetimlerin.

Hele ki, yüzlerce kişinin mağduriyeti hsıl bir mevzuda, "hakikatleri" görmeleridir.

Ve buna göre; "faaliyet" göstermeleridir.

Yoksa, art niyetli bir hali hasımlığımız yoktur.

***

Sonuç itibariyle.

Benim Sulama Birliği yöneticilerine tavsiyem.

Başkan ve yöneticiler dahil olmak üzere.

Pek tabi ki, "üyeler" ve birlikten faydalanan çiftçiler.

Lütfen...

Sulama Birliklerinin mevzuatını.

çalışma alanlarını.

Yapmaları gerekenlere ilişkin "ana statülerini" içeren, yasal düzenlemelerine baksınlar ve okusunlar.

Sonra da; benim bu yazdıklarımı ve söylediklerimi teraziye alsınlar.

Ve diyecekleri varsa, desinler.

Neyse.

Bu hamur daha çok su alacak gibi.