SÜREÇ YASAL KİMLİĞİNİ ALDI
Eklenme: 6/27/2014 12:00:00 AM

çözüm süreci "artık" yasal zeminde yürüyecek.

Yani "legal" olarak ilerleyecek. İllegal değil.

Malum, şuana kadar "yasal" bir dayanak yoktu.

Tabiri caizse; "yasadışı".

Evet, yasa paketi, hal-i hazırda 6 maddelik.

İçerik, sınırlı. Tabi, "terör" ifadesi ise, sıkıntı üretici.

Ama süreci somut "zemine" taşıma noktasında, "tarihi bir gelişme".

Olması gerektiği gibi!

***

Bilindiği gibi sürecin "ilk adımından" düne kadar.

Yani, 19 aylık zaman dilimi içerisinde; "kafalarda" hep şu soru kemiriciydi.

Gerek, Kürtlerde.

Gerekse de, Batı'da ve Türklerde.

"Bu iş yürümez. Bu maya, tutmaz" denilirdi.

çünkü "taraflar" birbirinin açığını kollamanın "siyasi infazı" içerisindedirler havası hkimdi.

***

Mesela daha iki hafta önceydi!

Lice'deki "yol kesme" eylemleri. Diyarbakır'da "Bayrak indirme" gibi, vakalara ilişkin tepki koyanlar.

Hükümet ve BDP/HDP karşılıklı "suçlama" içerisinde.

Muhalefet ise. İki eksenli, "devşirme" siyasetle saldırıyordu.

Bu zafiyet. Bu teslimiyet. Bu "fırsatçılık". Bu "barış mı" suçlamaları havada uçuşuyordu.

***

İşte her şeye "inat" denilerek, süreç bir adım ileriye çıktı.

Daha ilerici! En önemlisi de. Ki ilk günden beri ifade ediyorduk.

çözüm süreci. Barışın "sağlanması", güçlü demokrasinin inşası!

İktidarın değil. İktidarla da mümkün değil.

Bunun, Devlet "politikası-projesi" olması gerektiğini, söylüyorduk.

Dün Meclis'e sunulan, 6 maddenin "içeriği" teyit ediciliği olduğu gibi süreç "artık" devlet politikası kimliğini almıştır.

***

Maddeler de ne var diye göz atarsak?

Birincisi "sürecin" aktörlerine güvence var.

Kandil. Avrupa. İmralı.

Yani, PKK ile yapılan, yapılmış ve yapılacak görüşmeler "yasal" zemine oturtuluyor.

Ve bu görüşmeleri yapan "devlet görevlileri" başta olmak üzere sürecin tüm "aktörleri" bu işlevlerinden dolayı "ceza-i sorumluluğu" bulunmayacak.

Yani, "dokunulmazdırlar."

Malum, Oslo görüşmelerinde yaşadık.

MİT mensupları başta olmak üzere

Devletin diğer görevlileri dhil, "diyalog" nedeniyle nerdeyse cezaevine atılacaklardı?

Hakan Fidan dhil. Ki onun üzerinden Başbakan da hedefteydi.

***

Lakin bu maddede, özellikle Kürt tarafı açısından çekince içermiyor değil.

İçeriyor.

çünkü daha önce de bir kaç kez buradan dillendirmiştim.

BDP. HDP. Ya da, bugün yarın görüşmelerine izin verilmesi beklenen, Sivil Toplum Örgütü temsilcileri.

Gazeteciler dhil.

Ne var ki, onları kapsayan bir "ceza-i sorumluluktan" muaf bir durum yok getirilen yasada!

Yani, "arıza-i" bir vaka söz konusu gelişebilir.

Bunun, "dhili" şart.

Meclisteki görüşmelerde, dikkate alınmalı.

***

Gelelim, tasarının, ikinci maddesine.

Özellikle; "diyalog" açısından, kapsayıcı.

2 Maddenin B fıkrası şu vurguyu yapıyor?

Diyor ki.

Gerekli görülmesi halinde, yurtiçindeki ve yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verir ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum ve kuruluşları görevlendirir.

Ne anlama geliyor derseniz?

Hiç kuşkusuz PKK yönetimi, üç "merkeze" odaklı.

Kandil. Avrupa. Ve İmralı. İşte, görüşmeler "bu kapsamda" olacağı için "alan" belirlenmiş!

***

Bu maddenin c fıkrası da, diyalog kadar önemli.

Özellikle; PKK'nın "silahsızlanması".

Ve Dağdaki "gerillaların" dönüşünü sağlama bazında, "yasal" düzenleme içeriyor.

"c. Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır.

Yani silah bırakma ve eve dönüş konularında yeni yasal düzenleme ve adımlara işaret ediyor.

Bu yönde, "radikal" hamleler şart.

Hele ki, Annelilerin hal-i hazırda ki feryatları ortada iken.

"Cevap" bulmalı.

***

Tabi, bu maddeye kazandırılacak işlerlik önemli.

Geçmişte!

Benzer bir "eve dönüş" yasası çıkarılmıştı.

Ama. Yanlış ve rencide edici.

Toplumsal ve "ahlaki" açıdan zorda bırakıcı, bir uygulama ağırlığı vardı.

"Pişmanlık".

Yani "pişman olacaksın, itirafçılık yapacaksın, arkadaşını ele vereceksin".

İşte o zaman; "yasadan" yararlanabilirsin, deniliyordu.

Ki bu başarı getirmedi.

Bu hata "tekerrür" etmez, beklentiler de boşa çıkmaz!

***

Ve, sürecin şeffaflığı.

Bu da, "yasal" zeminle, kamuoyu tarafından doğru bilgilendirilecek.

çünkü ç fıkrası şöyle diyor.

Bu Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlar.

***

Malum, CHP den, MHP'den, BDP ve HDPden.

Pek tabi ki bizler dhil olmak üzere.

Birçok meslek ve kitle örgütlerinden, sivil kuruluşlardan "eleştiriler" vardı.

Süreç neden şeffaf işlemiyor, neden bilgilendirme yapılmıyor diye.

Ki en son Diyarbakır'daki "AK Parti çalıştayında da" bu konuşuldu.

Süreç "kapalı kutu" diye.

***

Velhasıl!

Bir milat, bir tarihi "gelişmedir" şuan ki durum.

Tasarıyı da.

Maddeleri de, gelinen süreci de "iyi okumalı".

Analizi de, "hakkaniyet" ölçeğinde yapılmalı/yapmalıyız.

Öncelikle, bu tasarı "seçimin" malzemesi.

Ya da, "Kürtlerin ağzına bir parmak bal."

Veyahut, "bu kadar mı" deyip, adımı küçümsememek lazım.

***

çünkü mevzu bir günlük mevzu değil.

Asırlık ömre sahip!

Kaybedilen canlar.

Kesilen ağır faturalar, "bir çırpıda" unutulmaz.

Açılan yara.

Yaratılan tahribat.

Hele ki, "iç içe" girmiş küresel menfaat ilişkileri.

Ortadoğu'daki "denge değişimi".

O'nun için.

Bu iş "uzun maraton" koşusuna benzer.

Soluksuz koşu kısa mesafeler içindir.

Soluklu koşu, uzun mesafeler için, geçerli olduğu için "süreçte" uzun soluk istiyor.

***

Sonuç itibariyle!

Tasarı ter-ü taze.

Mecliste konuşulacak-tartışılacak.

Ki öyle görünüyor, Meclis tatile girmeden "tasarı" yasallaşması hedefleniyor.

Muhtemelen de, öyle olacak.

Mutlaka, "eklemeler olacak" ve tabi ki maddelerin satır aralarının genişlemesi daha bir, şeffaflık kazanıp tartışılacak.

Şimdilik bu, diyelim.

***

Ama şu bir hakikat olarak görülmeli.

Meclise taşınan bu tasarı!

Türkiye için.

Özellikle demokratikleşmenin "derin ve kökleşmesi" için.

Siyasi istikrarın güçlenmesi için.

Ekonomin.

Sosyal ve Kültürel kazanımların zenginliği için.

Yeni bir "güç lokomotifi" olabilir.

Türkiye, asıl bu adımlarla değişiyor.

Ve kalıcı bir barış ortamına doğru soluklu bir performansla yürüyor.

Zoru başarıyoruz.

Artık bu saatten sonra, yolculuk daha bir rahat olacak?

Hayırlı Cumalar.