Sürecin aksiyonu?
Eklenme: 2/19/2013 12:00:00 AM

Ülkemin.

Hele ki,

Siyasi davalar ve geçmişin karanlık yüzü!

Doğrusu;

Maşallahı var olup-biten hadiseler zincirinin.

İşte haftanın ilk günü ve baş döndüren gündem başlıkları.

Her biri kendi meşrebinde dehlizleri barındırıyor.

***

Güne neyle uyandık dersek!

Elbette ki,

Hafta içerisindeki mevzuular tabi ki Başbakanın iki günlük Mardin çıkarması.

Ve hiç tartışmasız burada, yaptığı konuşma...

Özellikle;

Kürtçe hutbenin yani anadilde vaaz verilmesi yönündeki söylemi.

Niye, Kürtçe vaaz verilmesin ki?

***

Doğrusu,

Bu çıkışı ve istemi bölgede çok önemli bir etki ve yankı uyandırdı.

Gerek, İlahiyatçılarda ve gerekse din adamlarında.

Ve tabi ki; bölge ahalisinde;

Hamle,

Özellikle çözüm süreçinde, önemli ve olumlu katkı sağlayacağı ifade edilerek, destek verildi.

Geç kalınmışsa da!

Olması gereken özgürlükçü bir adım..

***

Zaten,

Bir süreden beridir, STKlar özellikle İslami STKlar bu meyanda çaba gösteriyordu..

Neden;

Halkın anlayabileceği dilde bölgede vaaz verilmiyor..

Tabi ki,

Diyanet İşleri özellikle Din İşleri Yüksek Kurulu dünkü beyanıyla duruma pek sıcak bakmadığı görüldü..

Doğrusu;

Hükümet bunu anlayışı ve karşı duruşu nasıl aşar onu bilemem!

Ama zaman olup-biteni neyi gösterir hep birlikte göreceğiz.

***

Gelirsek;

İmralı süreci ve ikinci heyette kimler yer alacak sorusuna?

Ülke ve bölge;

Hiç kuşkusuz ki günlerdir bu sorulara cevapla bulma gayreti içerisinde.

Malum,

Başbakan, Mardinden ayrılmadan önce şöyle dedi;

İsimlerle alakalı kararı bu akşam netleştirebiliriz.

Açıklanmadı.

Ama kamuoyunda konuşulan ve BDPnin de kabul ettiği isimler;

Selahattin Demirtaş.

Ahmet Türk.

Pervin Buldan.

Özellikle,

Hükümet ve tabi ki, BDPdeki yumuşamayla bu isimler şuan için kesin görünüyor.

***

Lakin,

Dün sabah sürpriz bir gelişme oldu.

Tabi isimlerle alakalı değil.

İmralı ziyareti!

BDP görüşmesi öncesi;

İmralıya beklenmeyen bir ziyaret gerçekleşti.

Kardeş Mehmet Öcalan,

Dün sabah erken saatlerde İmralıya gitti ve kardeşiyle görüştü.

***

Bu görüşme neye hikmet derseniz?

Doğrusu;

BDPliler gitmeden önce icra edilen nabza yönelik bir hamle derim.

Gaye Öcalanın,

Hükümet, BDP ve kamuoyundaki havayı önceden solumasını sağlamak.

çünkü,

Birinci heyetten sonra aylar geçti.

En önemlisi;

1.5 ayı bulan, ikinci heyette kim yer alacak polemiğindeki belirsizlik hali.

Ve bu görüşmenin takvimine ilişkin; hükümet ile BDP uyuşmazlığı.

***

Her ne kadar;

Bunun mülahazalarını kendisine tahsis edilen televizyondan takip ediyorsa da.

Birebir;

En yakınından, duyması daha doğru ve mantıklı.

Peki,

İmralıdan gelen mesajlar nedir?

Kardeş Öcalan, bazı soruları yanıtladı.

Öncelikle,

Görüşmeye Öcalan Eş başkanları istiyor.

Süreçle ilgili;

Mazeretlerin üretilmemesi, bir an önce görüşmelerin yapılması.

Ve tabi ki,

Bir yerlere gidilecekse, kuşlarla değil, insanlarla gidilir sözü.

***

Üç sorunun özeti şu.

Öcalan,

Zaman kaybına tepkili, sıcağı sıcağı hadisenin, müzakeresini istiyor.

Biliyor ki,

Kürt kamuoyu da,

Türk kamuoyu da, çok çabuk siyasi mülahazalarla seyir değiştirebilir.

Şuan,

Toplumsal bir mutabakat var çözüme yönelik sürecin işleyişine.

Aksı takdirde;

Olup-biten negatif durumlar atılan adımları, tökezletir...

***

Nitekim

Bunlar konuşulurken, Sinoptan provokatif haber geldi.

Bir süredir;

BDPnin kardeşlik duygusuyla icra etmek istediği, Karadeniz Turu vardı ya.

Ki önceki gün başlamıştı.

çok ta,

Olumlu ve pozitif bir atmosfer geliştirilerek.

***

Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder,

Levent Tüzel,

Sebahat Tuncel

Ve Ertuğrul Kürkçüden oluşan heyet.

çorumdan sonra,

Sinopa geçerken, ne yazık ki şiddet içeren protestolarla karşılaştı.

Yazıyı kaleme alırken;

Dört BDPli Milletvekili sığındıkları öğretmen evinde, mahsurdular.

Bina önünde polis.

Dışarıda, yüzlerce kışkırtılmış sinirli bir halk kitlesi.

***

Sivas,

Hadisesini andıran bir tablo.

Görüntülere göre; BDPliler linç edilmek isteniyor.

Araçlar yağmalandı,

Bina taşlanıyor.

Bakıldığında; kalabalığa yön verenler Ülkücü kesim.

Faşizan bir girişim.

***

Tabi ki;

Şehrin valisi başta olmak üzere, güvenlik yetkilileri de.

Ne diyeyim;

Yine ucuz "milli" duygularla sokaklarda "kahramanlık" yapanlara, seyirci kaldı.

Önleyici tedbirlerde zafiyet vardı.

Evet,

Kavga, savaş, ölüm nereye kadar!

Linç girişimi;

Ne insanı,

Ne siyasi,

Ne de misafirperverliğe,

Ve ne de, demokrasi ahlakına, uyan bir gayret değil.

Bu tür; zihin bunalımı, toplumsal, ayrışmaya ve düşmanlığa sevk eder.

İmtina edilmeli.

***

Bu ülkenin geleceği önemlidir.

Kimse, kuru kahramanlık yapacağım diye, barışa giden yola mayın döşemesin...

Döşeyemezde!

Sinopta olup biteni,

Karadeniz halkına mal etmek doğru değil.

Öyle inanıyorum ki;

Trabzonlular, Rizeliler ve bütün bir Karadeniz halkı, kardeşlik duygusuyla uzanan eli geri çevirmeyecekler.

***

Hükümetin, ilk anda tepki koyması.

Durumu; provokatif bir girişim olarak, görüp kınaması önemli.

Onun için;

Böylesi provokatif girişimler, savaş rantçılarının iştahını kabartır.

Pusuya yatan şer yapıların, beklentilerine katkı oluşturur.

Belki birileri;

BDPnin bu girişimini zamanı mıydı diye eleştirebilir.

Kendi düşünceleri!

Ama,

Başlatılan duygudaşlık ve duygu kardeşliğine dayalı, Karadeniz turundan vaz geçilmemeli...

Zaten, atılacak geri adım; emellerine kavuşmaları demektir.

Tabi ki, sağduyulu ve etki-tepki, düşüncesine de girmeden; yola devam

***

Gelelim,

Kandilden yükselen mesaja.

Murat Karayılan.

ANFye verdiği mülakatta, süreci değerlendiriyor.

Söyleşi de,

Sıkça Öcalan'a bağlılıklarını vurgularken, şu söylemi dikkat çekiyor.

Muhafazakr iktidarda Kürt mücadelesinin payı var.

Bu tavır, şaşırtıcı.

Hükümete bir yakınlaşma girişimi mi?

Ne amaçla söylenmişse de; bu algı pozitif katkı sunar derim.