Suriçi; Trafik işkencehanesi
Eklenme: 11/11/2011 12:00:00 AM

Yaza, yaza... Çize çize!. İfade, ede ede... Derler ya; "dilde" tüy kalmadı. Kalemde, mürekkep, yazacak sayfa kalmaz ise. Ki; artık her şey elektronik ortamda. Bilgisayarla; "Meslek" icra ediyor ve yazı böyle kaleme alınıyor ise de. Her ne kadar; Birileri ifade edebilir; "gına geldi" başka mevzu mu yok, der ise de.

* * *

Ben. Uzanmadan, bıkmadan ve sıkılmadan... Dillendirmeye; Söylenmeye ve yazmaya devam edeceğim! Ve biliyorum ki; Siz okurlar da. Kent ahalisi olarak ta. Diyeceksiniz; "Yaz gazeteci arkadaş yaz, bu sorun çözülene kadar yaz". El hak! O nedenle; Biz de, "buradan zikretmeye" devam diyoruz.

* * *

Ta ki; Hadiseler zincirleme çözülene kadar. Ahali olarak; "Oh be" diyene kadar; söyleyeceğiz. Evet; "Ne zaman bitecek bu kentin trafik işkencesi?" Çünkü; Artık "saç-baş" yoldurduğu gibi, günün en "işkence vari" stresi bu alanda yaşanmakta. Çekilecek değil. Çünkü; Her geçen gün ve zaman diliminde, "daha bir" kangrenleşerek, büyüyor.

* * *

Biliyorum. Haberdar oldum; "Büyükşehir" konuyla ilgili, çözüm arayışına girmiş. Kent; Ulaşım Ana Planı hazırlığı başlatmış. Proje; 18 ay sürecek. Tabi; Bu işlem "plan için", çözümüne yönelik, projelerin hayata geçirilmesi de ayrı bir zaman dilimi. Bir o kadar süre. Ki, ödenek, parasal imkânlar. Yer ve güzergâh. Derken; Bir ömür gerekli "Ulaşım Ana Planını" hayata geçirebilmek. Hiç yoktan iyi. Gelecek açısından.

* * *

Lakin; Önemli olan "soruna" kısm-i çözüm sağlayıp. Daha sonra; Köklü çözüme elde edebilmek. Evet, Çevre yollar yapılıyor, kavşak inşaatları sürüyor. 75 metrelik yol devrede. Sinyalizasyon, Ve üst geçitler, yapılmıyor değil, yapılıyor. Ama gel gör ki; Kentin en hareketli noktalarında, "rahatlatan" bir çalışma yok. Bilakis; Nefes aldırmayan hallere yeni haller ekleniyor.

* * *

Kentin, Genel "işkencesini" bir tarafa bırakalım. Herkesin, Ama kentteki her yaşayanın, "muzdarip" olduğu. Ve avazı çıktığı kadar; Sesini yükselterek, "bu işkenceye" son verin dediği; "Sur içindeki" trafik zulmü. Oradaki; Hal-i durum, "farklı" bir gayenin ürünü mü? Yoksa; Yetkili makam ve sorumluların "boş vermişliği mi?" Her ne ise; 1990-98'lerdeki "karakol" işkencelerinden daha berbat bir işkence hane "Suriçi" trafik açısından...

* * *

Sağlığı, Yaşadığı siyasi ve adli mevzular nedeniyle. Hayli; Sıkıntıda olduğunu bildiğim Sur içi Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş! Mutlaka; Durumdan haberdardır! Gazi caddesi. Balıkçılar başı. Melikahmet. Urfakapı. Velhasıl; "Sur içindeki" tüm, ulaşım yollarının berbat olduğu herkesin malumu. Sanmıyorum haberdar değil; Arap saçına dönmüş, keşmekeş hal. Daha da ötesinde bir durum var; buradaki trafik akışında.

* * *

Sormak istiyorum. Tabi; Yazılı cevap ta bekliyorum, "konuya" herkesin "neden böyle" babında vakıf olması için. Gazi caddesi; Trafik "akışına" kapatıldı, bariyerler konuldu; "geçiş yasak" diye! Ama sonra; O bariyerin "orta" kanadı, devre dışı bırakılarak, "trafik akışı" serbest bırakıldı. Bu da; Gazi Caddesi esnafının "baskısıyla", iş yapamaz hale geldik, serzenişlerinden dolayı olduğunu biliyorum. Ama gel gör ki; Bu serbestliğin yanına, bir de, araç parkı var ki; Evlere şenlik. Bir değil, iki sıralı. Değil; Bir aracın geçmesi, "kaldırıma" ya da park halindeki araçlara çarpmadan geçmek mümkün değil. Çarşı karakolu diye bildiğimiz. Suriçi Emniyet Amirliği'nin önü.

* * *

Bu; Güzergâhtaki "zülüm", ta Balıkçılar başına kadar devam ediyor. Tabi; Balıkçılarbaşı'da ayrı bir "işkence" alanı. Bir taraftan; Toplu taşıma araçları; Minibüs ve şehir içi otobüsler. Balıkçılarbaşı; Kavşağı da, "yapı itibariyle", çağın en modern kavşağı(!) mübarek. Melikahmet. Yani Turistik Caddesi denilen, "Sur içinin ana kalbi(!) yol tekleyen bir kalp.

* * *

Bir kaç ay öncesine kadar; Balıkçılarbaşıdan, Melikahmet ve Urfakapı'ya uzanan güzergâh. Tek yönle trafiğe açıktı. Şimdi; İki yönlü trafiğe açılmış vaziyette. Bu yetmezmiş gibi; Sağlı-sollu, ikili şeritle yapılan araç parkı. İnsan yoğunluğu. Ve maşallah diyesim gelen, "yolun" köstebek hali. Gel de; Bu güzergâhta "araçla" seyret. Tabi; sinyalizasyon, trafik ekipleri, müdahale eden kimse olmayınca. 600 metrelik yol; "1020 dakika'da ancak, alabiliyorsun.

* * *

Sürücünün sinir harbi. Yayanın, tepkileri. Ve "kural ve nizam" tanımayan, şehir içi ulaşımı sağlayan minibüs ve otobüslerin, seyri. İsyan ettiriyor. Kavga, gürültü, kaza "kaçınılmaz" hal. Ne hazindir ki; Bu güzergâhlarda yeterli araç parkı da yok. Balıkçılarbaşıdaki; "yeraltı otoparkın" dışında. Eee. Otopark'a 5 lira olunca ödemenin de, zorluğunu hesaba katar isek. Eziyet, üstüne eziyet! Bir de; Urfakapı'daki 'tıkanıklık". Daha önce, "iki kapı da" trafik aşı vardı, kapılar açıktı. Şimdi; Onarım ve bakımsızlıktan dolayı; "küçük kapı" kapalı. Ne onaran var, ne de soran? Açık olan; Tek kapı da, ""işkence hane" haline dönmüş vaziyette.

* * *

Sonuç itibariyle; Sur içinin "hal-i durumu" ve trafikteki hayat nizamı. Gösterilen; Alaka ve icra edilen sorumluluk. Pek, Yakışır bir görüntü, arz etmediği gibi. Diyarbakır'a, Köy-kent diyenler için, "örnek teşkil" eden, bariz bir yaşam, portresi, "Suriçi". Haksız mıyım; Buranın trafik açısından bir "işkence hane" olduğunu söylemekten! Karar sizin. Ama bilin ki, bu hal-i durumu yazmaya devam edeceğim. Hayırlı Cumalar.