Anlaşıldı…Toparlanması yok bu işin.
AK Parti-CHP koalisyonu, yok.
5 oturum. 35 saatlik "İskişaf" sonuç getirmedi…
Görüntü bu.
Son bir "sunum" olacak.
Liderler'e…
Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu'na "iskişafın" gelinen "uzlaşı" noktasını, aktarılacak.
O da bugün.
İlkeler.
Kırmızı çizgiler.
Ve yol haritasına dair bilgilendirme.
***
Ama!
Sunum formaliteden ibaret olacağı kesin gözüküyor.
Çünkü...
Koç'un da,
Çelik'in de "son iskişaf'ın çıkışındaki; "yüz şekilleri" bozuktu.
Yani; "Büyük Koalisyon" olmayacak!…
Zaten belliydi.
Ne diyordu Kılıçdaroğlu?
Davutoğlu istiyor.
Erdoğan bırakmıyor.
Koalisyon istemiyor; "erken seçim" diyor?
Davutoğlu da Erdoğan "bilir demiyormuydu?"
***
Neyse!
Gelelim; MHP'li "azınlık" hükümetine.
Ya da, Koalisyonuna…
Bu da mümkün görünmüyor…
MHP ilk gün "muhalefet" için yelkenleri yakmıştı..
Hiç bir oluşumda yokuz.
Önceki gün kısa süreli bir umut yeşerdi..
Seçim hükümeti.
Ya da azınlık hükümetine MHP'nin "omuz verebileceğine" dair.
***
Şöyle ki.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın bir beyanatı vardı.
Reuters'e.
Eğer ki; "Erken seçime gidilirse, tarih verilirse AK Parti azınlık hükümetine destek verebiliriz."
Bu ifade Ankara siyasetine, hükümet arayışına "bomba gibi" düştü.
AK Parti'deki "milliyetçiler" keyif içindeydi; "oldu olacak?" diye...
Ama!
Kısa süre sonra mevzuu "çarptırıldı" denildi.
Yani Yalçın.
Kimine göre "Bahçeli" uyarısıyla "çark" etti.
Kimine göre, hakikatten sözü çarptırıldı.
Her ne ise sonuç itibariyle MHP'li bir "koalisyon yok."
Zaten, hal-i hazırda AK Parti ve MHP'nin eçen zaman dilimi içerisinde hiç bir şekilde "iskişafı da" olmadı.
***
Gelelim; HDP'ye!
AK Parti.
Henüz bu minvalde bir görüşmüşlüğü yok.
Koalisyon için mi, azınlık hükümeti için mi "bir selamlaşmaları" olmadı.
Ne keşif yapıldı.
Ne de, "yemekli" buluşmaya gidilmedi.
Ki, HDP.
İlk gün itibariyle "kendince" kapıları kapattı.
AK Parti'nin de, HDP'yle "hükümet ittifakı" kırmızı çizgi.
Yani "mayası tutmaz" bir durum.
HDP, CHP'ye sürpriz bir ziyaret yaptı.
Ancak; "koalisyon" için değil.
***
Olsa da.
İkisinin toplamı "ne mümkün" hükümet kurulmasına…
Olsa olsa; olası erken seçimde; "farklı bir konsept" geliştirmek.
Avrupa-i.
Sağ ve sol merkezi "ittifaklı" bir seçim stratejisi.
Olur mu? Niye olmasın ki…
Görüşmeye ilişkin açıklama yapıldı.
Hedef.
Çözüm süreci.
Ve şiddetini tırmandıran "terörün" minimize edilmesi…
Silahlar sussun.
***
Aslında her şey net!
Erdoğan.
7 Haziran sonrası "ortaya koyduğu" tavırla açık.
Koalisyon.
Özellikle AK Parti ve tabi ki kendisi için "riskler" oluşturuyor.
Hükümet "kendi inisiyatifinden" çıkacak.
Paralelle olan kavgası…
17–25 Aralık dosyaları.
Yeni; "derdest" edilenler.
PKK. KCK.
Ergenekon. Balyoz… Gezi.
Ulusal. Uluslararası "mevcudiyetler" dâhil.
***
Olası bir hesap sorma "hamlesini" durduramaz.
Karşı hamle geliştiremez.
O zaman da!
"Baş ve gövde" tehlikeye girer ki.
Aman ha.
Anlayacağınız.
Bugün.
CHP de gelse,
MHP de gelse,
Hatta HDP dâhil olsa bile.
Ve hepsi "AK Parti'yle" dörtlü koalisyon kurmaya hazırız dese bile Erdoğan "ne mümkün" der?.
***
Çünkü..
Muhalefetteki "Erdoğan" takıntısı.
Erdoğan'daki "muhalefet" riski ve endişesi var olduğu sürece.
Öyle sanıyorum ki; "biz hep böyle korsan" yönetiliriz.
Eee.
Biz de alışmadık mı, alıştık. Birilerinin de işine geliyor.
Oh ne ala.
***
Düşünüyorum!
Ki kesin olmamakla birlikte.
Erken seçimin takvimi belli…
Birileri 15 Kasım dese de.
Ben bir hafta öteleyerek, 22 Kasım'da "Erken seçimin sandığı" kurulacak?
Sahi seçim yapıldı.
Ve durum; "benzeriyet" arz etti.
Yani, mevcut hal…
Koalisyonu "zorunlu" kıldıran matematiksel sandalye…
Ne olacak?
Birileri kırmızı çizgisinden mi vazgeçecek.
Yoksa "kelleyi" kurban verme riskine "evet mi" denilecek?
Zor.
***
Değişen ne olur…
Ne değişir bilmem.
Ama değişen; "ülke ekonomisi, siyasal istikrarı" olur ki.
Ki bu da.
Pozitif bazda değil, "negatif" yönde olur.
Faturası da ağır…
Türkiye babayiğitliğiyle "bu sıkleti" kaldırır mı; biraz güç..
Velhasıl!
Bu belirsizlik; "ciddi bir kutuplaşmayı da" körüklüyor.
Feci.
Üstüne üstlük bir de "çatışmalı" atmosferin oluşması.
Vahim bir gidişat yarattı.
Ölümler. Öldürmeler. Suikastlar.
90'ların daha "haşin ve vahşi" bir çatışma sarmalı içerisindeyiz.
Çıkmaz sokak gibi.
***
Çünkü.
Siyasi belirsizlik "çözüm" üretemiyor.
Var olan hava; "kişisel" ihtirasların, cenderesinde.
Konuşan, söz sahibi olan…
Ya da toplum nezdinde öyle görünenler de; Kızılderili misali "elinde baltayla" sallıyor.
Kime değerse.
Ne alınan bir ders-i ibret.
Ne de; "ileriyi görebilecek" bir feraset. YOOOK…
***
TARİHİ BİR BÜYÜK UZLAŞMA ŞART
Biliyorum!
Tekrar ifadeler olacak.
Ama olsun.
Ülkenin kutuplaşmadan arınması için,
Toplumsal mutabakatın sağlanması için,
Şiddetin, öfkenin, kavganın, son bulması için,
Silahların susması, ellerin tetikten çekilmesi için,
Tüm etnik milliyetçiliğin "ayaklar" altına alınması için,
Kardeş kavgasına son vermek,
Ülkede ve halklar arasında "nihai barışı sağlamak" için,
Huzurun, güvenin, istikrarın sağlanabilmesi için
Bir kere daha diyorum ki; "TARİHİ BİR BÜYÜK UZLAŞMAYA" ihtiyacımız var…
***
O'nun için.
Erdoğan ihtiraslarından,
Erdoğan takıntılarından,
Geçmişe.
Ve Yarına dair "intikam" duygularından,
Siyasi menfaatten,
Koltuk ve makam sevdalılığından "arınıp" ülke ve milleti için "fedakârlığın" zamanı!
Yoksa!
Yarın dün için çok geç olabilir ki. MAAZALLAH!
Varın siz deyin…
***
SON ANKET Mİ?
SONAR…
Araştırma şirketinin son "seçim anketi" sonuçları.
26 İl'i kapsayan.
3 bin 500 kişi'nin katılım gösterdiği bir anket.
Soru şu.
"Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz."
Yanıt şöyle.
AK Parti yüzde 42,9
CHP yüzde 25,2,
MHP yüzde 17
HDP ise yüzde 10,3…
***
Ankete göre…
HDP kan kaybediyor.
MHP kan tazeliyor.
AK Parti'de "kıpırdama", CHP yerinde sayıyor.
Hakikat mi?
Eee.
Anketler seçimin "falları" olduğu için.
Siz deyin.
***
Peki.
Bu durumda, AK Parti "tek başına" iktidar olabiliyor mu?
Malum.
7 Haziran'da yüzde 40,8 oy almıştı.
Tekabülü, 258 Milletvekili.
İki puan artış var.
Bu da, "sandalye" sayısında, 276'nın üzerini gösteriyor.
***
7 Haziran'da kim ne almıştı.
AK Parti yüzde 40,8,
CHP yüzde 24,9,
MHP yüzde 16,3,
HDP yüzde 13,1 oy almıştı.