Sahi.
Cumhur'un başı.
Cumhur'a karşı "taraf" olabilir mi?
Sanmam!
Olmaması, gerekir.
çünkü "O Cumhur'un" çatısı ve koruma kalkanıdır.
Olsa olsa, Cumhur'un tarafında kalır ve hareketi olur!
Ki Olmalı.
Peki ya olmazsa?
***
İşte o zaman!
Demek ki, Cumhur'da
Ve Cumhur'un tepesindeki zevatta "vahim" bir arıza içerisinde.
Eee.
Tıpkı, hal-i hazırda, ülkede yaşanan, "vaziyet" gibi.
Ne mi yaşanıyor?
Ne yaşanmıyor ki?
***
Daha açıkçası.
Neler konuşulmuyor,
Neler havada uçuşturulmuyor?
Kim kimi; "kumpas" kurmuyor ki?
Dengesizliklerde neler yok ki?
Yazılana-çizilene bak.
Son 20 günlük "serüvendeki" aksiyon.
Neleri "gün ışığına" çıkartmadı kı?
***
Hükümet mi,
Yargı mı,
Emniyet mi,
TSK mı,
Cezaevinde bulunanlar mı?
Ya, cemaat?
Okyanus ötesi, emirler mi?
***
Pek tabi ki.
Küresel sermayedarlar.
Devletler.
Ve süper güçlerin, "bölge" planları.
Hepsi!
Hal-i hazırda; "yekvücut" Bizans organizasyonuyla hesap içinde.
***
Üzerinde "koparılan fırtınalar?"
Aslında hep var olanlardır
Ama hep "üstü" örtülenler!
İç hakikatler.
Deriz ya, patlak verdi.
İşte, "çamur" yapının halkaları.
Yolsuzluk mu,
Usulsüzlük mü,
Rüşvet mi, suiistimaller zinciri mi?
Hepsi var.
***
Ya başka ne var?
Hak, hukuk, adalet mi?
Var mı ki.
"O ne" gezer bu ülke sathında?
90 yıldır, kısır!
Kim bulmuş, adaleti icra etsin ki!
Varsa yoksa İdeolojik!
Bu "işbirliği" ve adamcılığa dayalı müesseselik!
Dün de, bugün de!
***
Bendensen; var?
Benden değilsen, karaborsa!
Güç kimde.
Tahakküm sahibi kimse "devlet mekanizması" önün emrinde!
Görüyoruz!
Bir de taassupluk var.
"Maazallah."
Sakın ola çarkın içine düşme ezilir gidersin.
***
Siyaset mi?
Dokunulmazlar mı?
Apoletler mi?
Valiler mi?
Emniyet müdürleri mi?
Tepe üstü bürokratlar mı?
Herkesin meşrebine göre kurgulu nizam!
Kendisine has "paralel" yapı?
***
Kim der ki?
Vatan-millet-Sakarya!
Güzel de.
Kim demiş?
Var olan "meslekten ve düşünce" taraftarlığı.
Gerisi önemli değil.
Gel beriye.
***
Sosyal.
Siyasal.
Ekonomik.
Hatta kültürel bir erozyon batağı.
İçerisindeki zümre, Cumhur.
Başkası yok, cebelleşiyor!
Öfke çılgınlığı içinde
***
Teamülsüzlük.
çekemezlik.
Güç kavgası büyük!
Kimse "önünü" görmüyor, dayatıyor?
Huzursuzluk.
İstikrarsızlık.
Savaş, çatışma, intikam tamtamları çalınıyor.
***
Hele hele.
Devletin "önemli" saç ayakları olan kurumlar.
Yani.
Yasama.
Yürütme.
Ve Yargı'daki "iç çatışma-bunalım-çekişme".
Bir birlerine "karşı" hasımane tutum, şüphe kaygısıyla, diş biliyorlar!
Kim kimi alt ederse!
***
Ki en vahimi de.
Her gün; "biriyle" alakalı, "neşterlik" durumun vaki olması.
Eee.
Pislikler "saklı" kalmaz kı?
Er ya da geç; "kirli çamaşırlar" ortaya dökülür.
Hali hazırdaki gibi.
***
Düşünün.
Türkiye daha bir yıl önceydi.
"Süper" ülke olma yolundaydı.
Ortadoğu'nun hakimi.
Süper güçlerin "emir alını değil, emir verme gayretinde" idi.
Bölgede politika ikmal ediyordu!
***
Ekonomideki gelişme.
Devlet nizamındaki; "demokratikleşme!"
Hepsi "güzel" bir seyirle icra ediyordu.
Peki, ne oldu da, birden bire dengeler değişti.
Kısacası, küçük bir çelmeyle ülke bu hale geldi
Tar-ü mar!
***
Demek ki, "ortaklık ve işbirliği" suni ve politik miş?
Demek ki; "menfaat" kurgulu bir yol arkadaşlığıymış?
Demek ki, ülkenin "büyümesi" kaygan zemine kurguluymuş?
Demek ki, batak kurutulmadan, batak üzerine inşa edilmiş?
Demek ki; kimse kimseye güvenmiyormuş?
Demek ki; "halis" bir devlet ve hükümet yapısı yokmuş?
Demek ki, içten ve dıştan "sızmalar" olmuş?
***
Peki.
Şimdi böylesi bir hal-i harap karşısında.
Cumhur'un başı "tarafsızlık" arz-ı eder mi?
Etmemeli.
Yukarıda sıraladığım tahribatların hedefinde.
Hele ki, "milli iradeye" kast söz konusu ise!
Hele ki, "kurumlarda" kokuşmuşluğu gırtlağa kadar dayatmışsa.
Hele ki; "paralel" dev yapısı, başkaldırı nizamına ulaşmışsa.
Burada "bir dur" demek gerekir.
***
Yoksa.
Taraflara "mesaj" sözcükleri dizmek!
Var olanı, olup biten ateşi "söndürmez" gayreti değil de "yangın var" demekle, bir anlam içeremez!
çünkü yangını söndüren "itfaiye ve su" müdahaledir.
Yoksa "senin yangının, öbürünün yangını" demek, çözüm değil.
Bilakis var olan alevi büyütür!
***
Cumhur'un başı olan Gül.
Dün gece katıldığı programda "tarafsızım" diyor?
İyi de.
Bir de diyor ki;
HSYK'nin açıklaması,
Savcının bildiri gibi açıklama yapması,
Hükümetin müdahalesi,
Yasama ve Yürütmedeki "uzlaşmazlık".
Tüm bunlar "doğru" değil diyor.
O zaman beklenilir mi "vaziyete" karşı tarafsız kalmak.
***
Anayasal görev.
Olup bitene "neşter".
Hal-i hazırdaki tansiyonu düşürecek, tavır!
Hepsi önemlidir.
Özellikle, güven, istikrar ve demokratik yapısal doku için.
***
Yoksa.
Cumhur'u birileri "kapar ki".
Milli iradeyi temsil eden hükümeti birileri alaşağı eder ki?
O zaman da, cumhurun tepesi de, çevresi de, alt yönetim de!
Kayıplar diyarında yer alır.
çünkü.
Şuan ülke bir bütünlük içerisinde; "kan kaybediyor."
***
Dile kolay.
120 milyar dolar "ekonomik" kayıp var.
Ki halen kayıp sürüyor.
Döviz tırmanışta.
Borsa düşüşte, faiz fahiş düzeyde!
Tüm bunların karşılığı var mı?
Yok.
Ama faturayı ödeyen halk.
Cumhur.
Elbette ki, "zam, zam ve yine zam" olarak bize dönecek!
Tepedekiler ödemeyecek?
Ne demişler.
Vur ablalıya!