Kahredici bir zaman dilimi…
Zorlu.. Gerilimli.. Ve karamsar günler geçiriyoruz…
Şiddet, terör.. Gemi azıya vurmuş… Ha bire, "can yakıyor?"
Şehirler… İlçeler.. Mahalleler.. Köyler öylesine ki "yaşanılmaz" hale geldi..
İşsizlik.. Fakru zaruret ise diz boyu…
Evinden, barkından.. Kendi toprağında "muhacir" olmak…
Öyle görünüyor ki…
Uzmanlar.. Yazan-çizen.. Siyasiler dahil olmak üzere..
Konuşulan.. Kahredici "süreç" daha bir zaman alacak..
Devam edecek… Ancak her şeye rağmen! Denilir ya; "hayat" devam ediyor…
Ve yaşanılana karşı; "inadına inadına" yaşam denilmeli..
Mücadele edilmeli… Karşı reflekslerle, "güzelliklere, güzel işlere" odaklanılmalı…
***
İşte biraz da bu noktaya bence odaklanmak gerekir…
Güzel şeyler de olmuyor mu?
Oluyor… Ama ne yazık ki, "güzel şeyleri, güzel işleri" görmeye pek zaman bırakılmıyor…
Ya da, "olaylar" insanı tek pencereye odaklandırıyor…
Ama bugün, yazının muhtevasında kısmi de olsa, Diyarbakır'ımız için başlatılan "güzel" bir "yatırım hamlesinden" söz etmek istiyorum…
Kısacası, sizi haberdar etmek…
...Ve Diyarbakır Tekstil OSB'ye kavuşuyor..
4 yıllık çalışmanın nihayetinde "sona" gelindi…
Yer Dökmetaş köyü..
140 hektar alan üzerinde kurulacak…
Ve burada, 7 bin 500 kişi istihdam edilecek…
Dün, İl Valisi Hüseyin Aksoy "son gelişmelere" dair bir toplantı yaptı...
***
Aksoy.. İlk önce…
Tekstil OSB'nin, kuruluş aşamalarını..
Ardından, gerekçelerini..
Bilahare de, beklentilerini "başlıklar" altında, anlattı…
Acı bir gerçeğe dikkat çekerek söze girdi.
Bölgede "sanayi sektörü" yeni iş alanları yaratmadı..
"İstihdam" olanakları oluşturulmaması..
Diyarbakır genç bir nüfusa sahip..
Bu nüfus..
İş gücüne katılamadığından..
Yeterli istihdam sağlanamadığından…
Birçok "ekonomik ve sosyal" sorunlar yaşandı…
Tekstil OSB "emek yoğun sektör" kategorisinde olduğu için "sorunu" gidermede önemli katkı sağlayacak..
***
Aksoy'a göre…
Yatırım gerçekleşmesiyle Diyarbakır "nefes" alacak?
Hem ekonomisinde…
Hem de, kentin "sosyal trafiğinde", canlanma olacak…
Yatırım… Nüfus yapısıyla tamamen örtüşüyor…
Genç ve kadın nüfus potansiyelinin getirdiği avantajları da ortaya çıkaracak…
Böylece, iş gücüne katılım sağlanacak..
Bu kapsamda 7 bin 500 civarında bir istihdam öngörülüyor.
Hal-i hazırda…
Hazır giyim..
Ve Konfeksiyon alanında, 120 firma bulunuyor..
Bunların yüzde 65'i "bayan" olmak üzere, 2 bin 636 kişi istihdam ediyor..
***
Aksoy..
4 yıl önce start verilen Tekstil OSB'nin de, 'firmaların' talebi üzerine gerçekleştiğini aktardı...
Saha çalışması yapıldı..
Çıkan sonuçlarda en büyük sorun yer sorunu oldu..
Yüzde 67'yle "yer sıkıntımız" ver dediler..
Yine yüzde 72'si "üretim yerinin" yeterli olmadığı; "dar olduğundan" şikâyet etti.
Yüzde 87'si ise Diyarbakır'da "Tekstil Kent" kurulursa, buraya geçebileceklerini bildirdi.
İşte bu çalışma..
120 firmanın bir araya gelmesi..
19 Haziran 2012'de yürürlüğe giren "Teşvik" sistemi..
Diyarbakır'ın da 6. bölgede olması..
Diyarbakır dışındaki firmalar.. Yine ihracatçı firmalar "biz de varız" dediler.
Teşvikte oluşan "avantajlar" dikkatleri bölgeye çekince, "ana fikir" ortaya çıktı..
***
Müteşebbis heyet oluştu..
Heyet karma..
Valilik, Belediye, Ticaret Borsası, Ticaret ve Sanayi Odası..
Dernek..
Ve yatırımcı kuruluşlar yer alıyor..
Aksoy çok kısa zaman içerisinde..
Öncelikli olarak;
OSB'nin "yatırım" programına alınması, imar, parselasyon ve akabinde "altyapı" çalışmalarını sonlandırmak..
Yani, yatırımın ilk merdivenleri..
***
Toplantıda, iki sorum oldu..
Gerek mevcut OSB.. Gerekse de, Organize Hayvancılık Bölgesi'yle alakalı..
Malum buralar ilk etapta, "Yağma Ahmet’in böreği misali" yağmalandı..
Buranın da aynı akıbeti yaşamaması için.
Aksoy, "güven" verdi…
Bir de, "arsa tahsisi" ücretli mi, ücretsiz mi olacağı?
Ücretsiz olacak..
Ama altyapı ve diğer giderler noktasında; Müteşebbis heyetin "belirlediğini" ödemek zorunda..
***
Evet, Tekstil Kent.. Ya da, Tekstil OSB..
Gelinen aşama itibariyle; "güzellik" arz ediyor..
Filizlendi.. İşte bu filizlenmeye herkesin "katkı" sunması gerekir.. Ki olgunlaşıp meyve versin..
Kentimize hayırlı uğurlu olsun.. Darısı diğer girişimlere; güzelliklere olsun..
***
MAK ARAŞTIRMASI!
Geçtiğimiz hafta bir anket yayınlandı..
MAK Danışmanlık şirketine ait..
Doğu ve Güneydoğu'yu kapsayan anket..
Diyarbakır dahil.. 101 il ve ilçe'de, 2 bin 250 kişiyle "yüz yüze" görüşüldü..
Araştırma.. Özellikle, bölgeyi "kaosa" sürükleyen..
Şehirleri.. İlçeleri, mahalleleri yaşanılmaz kılan; "hendek ve barikat" terörü..
Aynı paralelde, "yürütülen" operasyonlar..
Dağa çıkışlar.. Ya da dağdan inişler..
***
Kimlikler arasındaki, diyalog..
Ekonomik.. Sosyal.. Kültürel.. Ve Siyasal mevzularda oluşan tıkanıklık..
Siyasal iktidarın yapması gereken…
Yani bir çok soru ihtiva ettiği gibi.. Gelen cevaplar, "ders-i ibret" içeriyor..
Yani dikkat çekici doneler var..
Ancak ezerinde "pek" mülahaza edilmedi..
Acaba dedim..
Bir "yandaşlık" kokusundan kaynaklı mı?
Yoksa çıkan sonuçlar "kimseyi" tam manasıyla tatmin etmedi mi?
Her ne ise lakin, bir araştırmanın neticesi ne olursa olsun, "sonuca" dair bir fikir vermektedir..
İşte bu pencereden bakışla..
Vaziyeti sizinle sade bir beyanla "paylaşmak" istişareyi de oluşan fikri "analizi de" derler ya "takdiri" de size bırakıyoruz..
***
TÜRKİYE DEVLETİ ALTINDA YAŞAMAK İSTERİM
Araştırmaya göre;
Halkın yüzde 91’i “Türkiye Cumhuriyeti Devleti altında bir olarak yaşamak isterim” diyor...
“Özerklik” diyenler sadece yüzde 5…
Bu da, HDP’ye oy veren kitlenin dahi bu talepte olmadığını gözler önüne seriyor.
Dikkat çeken bir noktada..
Bölgede yaşanan gelişmelerin en büyük sorumlusu olarak PKK’nın görülmesi..
“Kürt olduğunuz için Türklerden ya da Türk olduğunuz için Kürtlerden sizi tahrik edici, aşağılayıcı, ayrımcı bir davranışla karşılaştınız mı?” sorusuna gelen yanıt…
Yüzde 82’lik kesim “Hayır” diyor..
Hiç bir şekilde "tahrik ve aşağılayıcı" muamele görmedim..
Buna karşın, yüzde 7’lik kesim “Evet” dedi..
Yüzde 11 ise duruma kararsız kaldı..
***
“Bölgedeki operasyonların başarılı sonuçlanıp sonuçlanmayacağı” şeklindeki soruya gelen cevaplara bakalım..
Sonuçlar, "farklı bir tartışma kulvarı da açıyor?"
Bakınız, katılımcıların yüzde 31’i “Bu sefer başarılı olarak sonuçlanacak” diyor..
Yüzde 22’si ise..
“Bunun için bazı sosyal projelerle de desteklenmeli”
Yüzde 32’lik kesimi ise kararsız..
Araştırmada, operasyonların kesileceğini veya başarılı olmayacağını düşünenler ise yüzde 15’te..
“Türkiye’nin diğer bölgelerinden farklı olarak bölgenin sorunları nelerdir?” sorusuna gelen cevap..
Yüzde 43’lük kesim “terör” cevabını verdi.
Yüzde 17’yle “işsizlik” ikinci sırayı alırken..
Yüzde 11 “yatırım eksikliği”,
Yüzde 9 “eğitimsizlik”
Genel itibariyle yüzde 33 ile en büyük sorumlu ise PKK gösteriliyor..
***
“Çocuk ve gençlerin dağa çıkmasında en etkili kişi ya da kurumlar kimlerdir?” sorusuna verilen "can alıcı" cevaba gelirsek…
Anketin analiz ve sonuçlarına göre..
Yüzde 22’si “Devlet okullarındaki öğretmenleri”,
Yüzde 20’si “terör örgütüyle bağlantılı partinin gençlik/kadın kollarını”,
Yüzde 12’si “belediyeleri”,
Yüzde 8’i “din görevlilerini” sorumlu tutuyor.
Demek ki… Terörle mücadele.. Ya da elinde silahla olanla yürütülen "operasyonel" faaliyet kadar..
O'nu besleyen.. Ana faktörlere de, etkenlere de, sebeplere de "odaklanılması" gerekir..
Etki-tepki… Bilinmelidir ki, "sonucun" kendisidir..
***
Öğretmen öğrencisine…
İmam, talebesine…
Kamu kurumları, çalışan ve hitap ettiği kesime…
Diğer bileşenler kendi tabanına "gidişata" karşı bir fikir enjekte ediyorsa…
Buradaki "arızanın" baş müsebbibi onlar değil sistemi ve düzeni "devşirenlerdir?"
Onları da "kurtarıcı" konuma getirendir.. İğneyi kendinize, çuvaldızı sonra başkasına!
***
MHP MEVTA ARTIK
Aylar önce demiştim!
MHP artık "paramparça"
Ne yapılırsa yapılsın.. Kim gelirse gelsin..
Bahçeli.. Muhalifler "uzlaşsa" bile…
Vaziyet "mevta" olmaktan öteye değil. Çünkü, "zelzele" fena vurdu..
Ne yazık ki haklı çıktık..
Dünün portresi.. Ortaya çıkan sonuç; "haklısınız" dedi..
Delegeler.. Parti yönetimi.. Ve Muhalefet "kamplaşma" içerisinde..
Yani "kör bir inat" hâkimiyeti…
İnadına inadına..
***
Delegenin yarısı, salonda..
Yarısı yok… Parti Genel Merkezi ise "kurultay hukuksuz.."
Çünkü, "delege sayısı" yeterli değil..
Muhalifler ise.. Yargının "kararı" var, bu da "hukuk siyaseti.."
Evet, tüzük değiştirildi.. 14 maddeye "evet" denildi.
Lider de.. Muhaliflerin "ihracını" önlemede..
Ama gel gör ki..
Sonuç itibariyle ortaya çıkan iki eksenli olsa da; "meşruiyetini" yitirmiştir..
Parti "hakikati" kendini inkar etmiştir..
***
Hal böyle olunca…
Hem Genel Başkan Bahçeli.. Hem Parti Genel Merkezi..
Hem muhalif kanattaki Adaylar.. Hem de, muhalif delegeler dâhil olmak üzere…
Bilaistisna, MHP açısından "kaybeden" olmuştur..
Telafisi de yok.. Çünkü ipler koptu..
Hasımlık üredi.. "Başbuğluk" ortadan kalktı..
"Yüz-göz" olundu..
Velhasıl, "zelzeleden" geriye enkaz kaldı..
Eee.. İnşası da zor olduğu için.. Diyeceğim o ki…
"Mevtaya" Fatiha okumaktan başka, yapılacak bir iş kalmadı..
***
Ne diyelim…
Tabanını dinlemeyen,
Kendi içinde "demokrasiyi" işletmeyen,
Değişimi,
Yeniliği,
Çağa göre entegre olabilmeyi…
Rekabeti,
Hırslı ve dinamikliği istemeyen…
***
Hele ki, lider…
Kendisini bu "envantere" göre kurgulamazsa..
Özdeşleştiremezse…
Aksi yönde..
Onlar bana "entegre" olacak deyip "tek adamlığı" dayatıp..
Herkes "el öpecek" derse..
Üstadın ifadesiyle, "hal-i alem" ortada..
Vaziyet "paramparça"