Olur mu?

Bir koltukta; "üç karpuz?".

Olmaz mı?

Galiba oluyor.

Niye mi olmasın?

Eee!

Burası, Türkiye değil mi?

Niye olmasın ki?

Bal gibi olur da.

***

Öyle ya.

Herkes, "kendi" meşrebinde olunca.

Yasa koyucu da,

Yasa uygulayıcısı da,

Yasaya uyması zorunlu olan da.

Velhasıl, herkes "kendine" özgü devlet nizamı icra etse.

Her şey olur.

***

Mesela;

Devlet için de devlet.

Millet içinde, millet ikmal edilmez mi?

Edilir.

Bir de, hepsi derin kozmik, yapıyla "alan hkimiyeti" sağlarsa.

Ki hali hazırda alan işgali yapan çok...

Dün olduğu gibi bugün vaki!

***

O zaman.

Değil bir koltukta, "üç karpuz".

Bir taşla; üç soruşturma, bir "hükümet" yıkımı dahi gelebilir?

Evet.

17 Aralık operasyonu!

İşte, "bu bir koltuk, üç karpuz" hesabı içeriyor?

***

Öncelikle.

Net ifade edeyim ki.

Yanlış algı gelişmesin.

Malum, "ahali" olarak çok çabuk, pirelenip, ön yargılı kurgular yaratıyoruz.

Bunu yaşamamak için, belirteyim.

***

Rüşvet.

Usulsüzlük.

Yolsuzluk.

Hayali ihracat.

Kaçakçılık, imar vurgunu.

Her ne kepazelik, namussuzluk yaşanmışsa.

Yapan, eden, göz yuman her kim olursa olsun.

Yüzüne" tükürülmeli.

Cezası verilmeli.

Deşifre edilip, kamuoyuna "hakikat" yüzü gösterilmelidir.

Göstermeliyiz.

Ki bunu yapan, kim olursa olsun.

***

Bakan mı,

Bakan çocuğu mu,

Genel Müdür mü,

İşadamı mı,

Veya ülkenin en saygın siyasi makamında yer alan ismi dahi olsa.

Kim olursa olsun.

Türkiye.

Ve Anayasa'da,

Yargı önünde "herkes eşit" ise, hesap sorulmalı.

Varsa ceza hükmü verilmeli.

***

Ama bu yapılırken.

İşin perde arkası ve gayesi de önemlidir.

Neye hizmet ettiği.

Yani hak, hukuk, adalet "tecellisinden" çok inlik, hainlik ve intikam, hesaplaşma duygusu varsa.

"Soruşturma" bahane, hükümeti devirmek şahane gibi!

Farklı senaryoları sonlandırma gayreti varsa burada dur demek lazım.

***

Onun için.

Ben İstanbul merkezli operasyona biraz çekinceyle yaklaşıyorum.

çekincem de.

Soruşturmanın, "arka" planında neye hizmet edildiği.

Elbette ki.

Soruşturmalar, tahkikatlar.

Ciddi, delil, belge ve görüntülere sahip olmalıdır ki, "böylesi" büyük bir operasyon yapılabilinsin?

***

Görüyoruz.

Evlerde "deste deste, Euro, dolar, TL".

Milyonlarca lira!

Ki dünden itibaren, servis edilen "rüşvet" görüntüleri de var.

Yani; "elde küçümsenmeyecek" veriler var.

Derler ya; "ateş olmayan yerde" duman çıkmaz!

***

Operasyonu kapsamına bakalım.

Üç farklı soruşturma!

Bir birinden ayrı, dosya ve tahkikat envanteri!

Teknik ve fiziki takibi ayrı-ayrı, soruşturmalara ilişkin.

Birbiriyle "ilişkilendirilmeyen" dosyalar!

***

TOKİ.

İhaleye fesat karıştırma deniliyor.

Bundan dolayı;

Bakan çocukları ve özel kalem müdürleri gözaltında.

İmar!

Fatih belediye Başkanı.

Ve Özel Kalem ile Belediye çalışanları.

Ve Halk Bank.

Genel Müdür ve diğer zevat.

İş Adamı Ali Ağaoğlu.

***

Alanlar.

İşlev ve işlemler, birbirinden ayrı.

Ama velkin.

Tek merkezden,

Tek savcıdan,

Tek polisiye noktadan hepsine birden operasyon yapıldı?

İşte burada niye diye bir soru çıkıyor?

***

Üç dosya, tek soruşturma!

Ancak kamuoyuna; "hepsi birbirine ilişkili" şeklinde yansıdı.

Ama öyle değil.

Ki dün savcılıkta açıkladı; "üç farklı soruşturma".

Lakin operasyon tek olunca haliyle; "Vay be" dedirtmiyor değil vaka.

Nitekim der demez denildi?

Baksanıza.

Hükümet.

Hükümetin bakanları.

çocukları.

Genel müdürleri.

Özel Kalem Müdürleri "boğazına kadar, rüşvetin, usulsüzlüğün, yolsuzluğun" batağında yüzüyorlar diye!

Görüntü, dedirtir.

***

Gelelim operasyonun "gizlilik" ayağına!

Ki dün bu gizlilik "görevden alma" operasyonuyla, farklılık aldı.

Şöyle ki.

Böylesi büyük operasyondan.

Ne, İstanbul Emniyet Müdürünün,

Ne Ankara Emniyet Müdürünün,

Ne Valilerin,

Ne de Cumhuriyet Başsavcıların, haberi yok, haberdar edilmiş değiller.

***

Denilebilinir ki, "gizlilik" iyi.

Doğru.

Ama "devlet hiyerarşisinde" şu kural da var.

Emir-komuta zinciri!

Düşünün İçişleri Bakanını oğlunun aralarında yer aldığı kişilere operasyon yapılacak!

Ama o "ilin" Emniyet Müdür ve Valisinin haberi olmayacak?

Hatta "Başbakanın" bile.

***

Bazı soruşturmalar, "çok" eski tarihe dayanıyor.

2008 yıllarına kadar uzanan var.

Teknik ve fiziki takip.

Soruşturmanın en sıcak "derinliği", 14 ay önce, genişletilmiş.

Bu kadar, "uzun" solukta.

Nasıl olur da, "kimse" haberdar olmaz?

Sizce garip bir durum değil mi?

İlginç.

Bir o kadar da derince ilginç!

***

Onun için;

Dedim ya "oyun içinde oyun" var.

çünkü burası Türkiye!

Devlet içinde, devlet.

Millet içinde, millet olduk ve hızla gelişiyoruz bu alanda.

***

Operasyon'un "şekli".

Zamanlaması.

Ve kamuoyuna yansıma hal-i vaziyeti.

Aslında, "birçok" derinliği su yüzüne çıkarmıyor değil.

çıkarıyor!

***

Hadiseler şuan için fulü,

Ama gaye açık ve bariz bir şekilde okunabiliniyor.

Mahalli seçimlerin sath-i mailine girilirken,

Bir sonraki adım Cumhurbaşkanlığı olurken,

11 yıllık, iktidarıyla "birçok aksiyona" karşı dik duran hükümet var iken.

Zamanlaması,

Ve üçlü tek elden böylesi bir planın, "hayata" geçirilmesi, "siyasi bakış noktasında "iktidara siyasi ayar!"

***

Hizmet hareketi!

Hakan Şükür'ün "şükür" istifası da ayrı bir algı!

Bakalım.

Başbakan dün kesin ve net konuştu.

"Devlet içerisinde devlet olma gayretinde olanlara, izin vermeyiz.

Bu örgütlenmeyi ortaya çıkaracağız."

***

Sonuç itibariyle!

Bir koltukta, üç karpuzun bulunuşu.

Hükümetin "kılıç" çekmesi.

Emniyette, "görevi kötüye" kullanma operasyonun başlatılması.

Yolsuzluğun,

Rüşvetin, altın kaçakçılığı, imar usulsüzlüğü.

Soruşturma dosyalarına "ek savcı" görevlendirilmesi!

Siyasi ayar olarak görülen soruşturmalara "nasıl bir seyir" kazandıracak!

Hep birlikte göreceğiz.

çünkü bu operasyon "aklanma ve yok edilme" operasyonuna dönüştü diyebiliriz şimdiden!

***

Ama bir önerim var.

Özellikle, "hükümetin" zan altından kurtulabilmesi için.

Adı geçen bakanların; "tez elden" istifa etmesi gerekir.

Ya da, "soruşturma" bitip, adalet tecelli edene kadar "o koltuklarda" oturmamaları gerekir.

Yoksa!

Evlatları "adalet" önünde aklansa bile.

Suçsuzlukları sabit olsa bile; "şaibeli" görülür ki.

Bu kendileri için daha bir, "erozyon" olur.