Acımız büyük…
Bir haftada; 58 evlat kaybetmek!
Yüzlerce yaralı.
Zor.
Hem de çok zor bir acı…
Diner mi?
İlk değil, son olacak gibi de değil.
Ama şunu artık biliyoruz.
Gördük.
Nihayet, "gözdeki" perde kalktı…
Terörün kimin nam-ı hesabına faaliyet yürüttüğünü.
Ve ana gayesinin ne olduğunu…
***
Biliyoruz ki.
Her hain bomba…
Her canlı bomba…
Her bomba yüklü araçla girişilen saldırı…
Akıtılan kan…
Patlatılan bombanın; "toplumsal" infial yaratma gayesinde olduğu…
Sabrımızı taşırsın.
Öfkeye kapılalım.
Kontrolden çıkalım…
Taşkınlık yapalım…
***
Oraya buraya saldıralım.
"Kardeş kardeşi" vursun.
İç savaş yaratılsın.
Ülke "kaosun" içerisinde gark olsun.
Ama yok…
Bu oyuna gelmemeliyiz!
Prim vermemeliyiz!
Sabırlı.
Metanetli.
Aklıselim.
Ve itidal içerisinde sağduyulu olmalıyız…
***
Yoksa…
Evet, yoksa "onların kanlı tuzağına" düşeriz!
Onlar çok iyi biliyorlar...
Canımızı yakan…
İcra ettikleri her vahşet, "toplumsal barışa" sabotajdır.
Ki bu tuzakla; "bizi birbirimize" kırdırmak!
40 yıldır…
60 yıldır…
Hatta Cumhuriyetten bu yana; "yapılan gelen" bir kumpastır…
“Böl. Parçala. Yut”
***
Ne diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan?
Terör…
"Bizi birbirimize düşürmek" istiyor…
Kardeş kavgası çıkarmak için; saldırıyor…
Türkiye'yi parçalamak istiyorlar…
O'nun için; "gün kardeş olma günüdür?"
Milli seferberlik…
***
Başbakan Yıldırım'da söylüyor.
"Terör bizi esir almak istiyor.
Korkuyu teslim olmayacağız"
Bahçeli de.
Kılıçdaroğlu da.
HDP de yazılı açıklamasında aynı sözleri sarf ediyor.
***
Evet.
2016 kanlı, zehirli bir yol oldu.
"Terörün" acımasızlığını.
İnsanlık dışı karakterini…
Ve Emperyalizme dair; "nam-ı hesap" faaliyetini.
En aşağılık şekliyle; gördük yaşadık.
***
Aslında "terörün" taşeronları biliyor.
Bugün değil.
Yıllardır biliyorlar ki…
Döktükleri her kan…
Aldıkları her can…
Yaşattıkları her acı; "toplumsal" bölünmeyi değil; bilakis birleştirici olduğunu…
Farkındalar…
***
Ama ne var ki!
Onların üst aklı…
Onları piyon olarak kullananlar.
Yani, Küresel emperyalistler.
Sınırları zorluyor.
Sabırları zorluyor.
Belki diyerek; "terörün hükmü fermanıyla" saldırtıyorlar…
***
17 Aralık.
Kayseri'de izne çıkan, gencecik vatan evlatları…
Siviller…
Canlı bomba. Bomba yüklü araçla gelip; kendini patlatıyor.
Bilânço; 14 şehit. 56'da yaralı.
Tarih; hafızalarda birçok olayı içeriyor.
Ki son olay, 17–25 Aralık.
Yolsuzluk, usulsüzlük diye birileri görse de.
Özü itibariyle.
Tıpkı Kayseri'deki vahşet gibi; "ülkeyi" kaosun içerisinde gark etmekti…
Ama beceremediler.
Maskeleri düştü.
***
Nitekim.
15 Temmuz'da darbeye yeltendiler.
Kendi öz be öz evladını…
Anasını, bacısını, yaşlısını…
Çocuğunu; "katledebilecek" kadar gözü dönmüşçesine.
Yine de beceremediler.
Milli bir duruş…
Milli bir dayanışmayla; "darbeye darbe" yapıldı.
***
Onun için…
Gün birlik olma günüdür.
Gün dayanışma günüdür…
Psikolojimizi de,
Direncimizi de,
İnsani duygularımızı da,
Birlikte yaşama kültürümüzü de,
Zenginliklerimizi de,
Yekvücut şekilde "ayakta" tutmamız gerekir...
Savunmamız bu olmalı.
***
ZAFİYETLER ZİNCİRİ!
Pek tabi ki, biraz da özeleştiri olmalı.
Özellikle; "zafiyetler" zinciri adına…
O araç, Şanlıurfa’dan çalınıyor.
İhbarı var.
Ve o araç sahte bir plakayla; "şehirleri" geziyor…
MOBESE mi?
Radarlar mı?
Kameralar mı, güvenlik kontrolleri mi?
Hepsini geçiyor…
Gelip; "güpegündüz" takibe geçiyor.
Otobüse çarpıyor.
Sonra da patlatıyor.
Gel de; "olabilirliğini" söyle, ya da kabul et.
Lojistik.
İstihbarat.
Daha bilmem ne diyebileceğimiz; "birçok destek göz ardı, zafiyet" söz konusu.
Birileri buna da, cevap vermeli.
***
YA BİR DE DİLİMİZ VAR YA!
Hep... Ah ki ah diyorum…
"Ne melanet" bir hale getirildi ki?
İhanet ediyoruz.
Hafta sonu yazmıştım.
"Dil" yarası, hançer yarasından beterdir.
Bıraktığı acı, çok ama çok fazladır…
***
Hele ki acılı günlerde…
Kan ve gözyaşının; yürek yaktığı dönemlerde.
En hassas mevzuular da…
"Ateşe körükle" gitme misali…
Bölücü.
Bölüştürücü.
Ayrıştırıcı.
Dışlayan.
Kamplara ayıran, "zihniyetin" kullandığı dil…
***
İşte onu da artık terk etmeliyiz.
Çünkü.
Terör en çok; "bu dilden, fikirden" haz alıyor.
Taban buluyor.
Taraftar elde etmede, aracı olarak kullanıyor…
En önemlisi de; toplumsal birlikteliğimize "dinamit ve bomba" olup patlıyor.
***
Bu dilin sahibi her kim oluyorsa.
Türkü de.
Kürdü de…
Laz’ı da,
Çerkez’i de…
Her kim ise…
79 milyonun tümü bilaistisna!
"Diline" hâkim olmalı.
Sahip çıkmalı; onu hançere dönüştürmemelidir.
***
TÜRKİYE OLMALIYIZ!
Ey siyasiler!
Ey Devlet-i Âliye’nin zevatı!
Ey STK'lar, temsilciler!
Ey toplumun yazar-çizerleri!
Ey iş patronları!
Sizler de; klasik "hamasetin" duvarının arkasına gizlenmeyin!
Son günlerde; "sizden" yükselen sesin kullandığı dil; "hayra alamet" bir dil değil…
Ayrıştırıyorsunuz çünkü…
***
Kardeş olalım diyorsunuz.
Empati yapmıyorsunuz.
“Kardeşi kardeş olarak görmemiz gerekir” diyorsunuz.
“Kardeşi kardeş” olarak kabul etmiyorsunuz…
Sonra da çıkıp…
"Biz hep birlikte, Türkiye’yiz" diyorsunuz.
Ama!
Türkiyeliyiz demiyorsun; "tek ırka" vurgu yapıyorsun.
Arıza-i durum biraz da burada…
***
Diyeceğim o ki…
Tekçi dili terk edeceğiz.
Potansiyel suçlu gözünü körelteceğiz.
“Kardeşe kardeş”…
“Haine hain” diyeceğiz.
“Biz biriz” diyebilme cesaretini ortaya koyacağız.
Yargımızı da.
Adaletimizi de.
Demokrasimizi de; "Türkiyeliyiz" ilkesine oturtacaksın.
Sonra.
Biz bir bütünüz.
Biz bir Türkiye’yiz diyebilesin…
Yoksa…
***
ŞEREFSİZLER KINASA NE OLUR?
Bakıyorum ekranlara.
Spikerler.
Ballandıra, ballandıra anlatıyorlar.
ABD.
AB.
İsrail.
Ve daha birçok emperyal "takiyeci" ülkeleri.
Neymiş?
Mesajlar göndermişler.
Devlet-i Âliye de bunları kabul etmiş.
Acımızı paylaşıyorlar…
Terörü de; "lanetliyorlarmış…"
***
İyi de.
Sormak lazım terörün arkasında kim var?
Sıraladığın ülkeler var.
Silahı da,
İstihbaratı da,
Lojistik desteği de,
Alenice kucak açışına kadar; "kendileri" yapıyorlar.
Sonra da taziyede bulunuyorlar.
Bu nasıl bir şerefsizlik hali?...
***
Onun için diyorum ki!
Emperyalistler…
İstedikleri kadar kınasınlar.
İstedikleri kadar taziye mesajları yayınlasınlar…
Tamamen; "timsah gözyaşlarıdır?"
Tamer'in dediği gibi…
Mesajlarını da,
Başsağlıklarını da, "kabul etmeyelim"…
İade edelim…
Ve bunu da, dünyaya ifşa edelim.
Olmaz mı?