Hiç kuşkusuz ki…
Yeryüzündeki en büyük mutluluk…
En büyük dayanışma…
Birlikte..
Ve "etle-tırnak" misali olabilmek..
Kişi için de..
Toplum için de..
Bir kuruluş içinde; "önem arz" edici olan..
Güzel günde olduğu gibi..
Yaşanılan sıkıntılı zamanda da; "hatırlanabilmek"..
Dayanışma göstermek..
Sahiplenebilmektir..
***
Önceki gün..
Malumunuz üzere…
Söz Gazetesi, çeyrek asrı geride bırakan "yayın süresi" içerisinde, bir ilkle karşılaştı..
Gazetenin, "Ana Bayiye" verilen gazeteleri çalındı..
Kim çaldı?
Hangi gayeyle çaldı?
Elbette ki, "yasal ve hukuki" mecrada, sorgulanıp-soruşturuluyor…
***
Lakin önemli olan…
Özellikle, Söz ailesi…
Ki okurlarıyla birlikte vardır..
Camia olarak..
Önceki gün tarifi imkansız bir kenetlenme içerisinde olduk..
Dostlarımız..
Okurlarımız "bizleri yalnız" bırakmadı..
Yanımızda oldular..
Duygularıyla..
İfadeleriyle..
Mesajlarıyla "hadiseyi" kınarken "yanınızdayız" dediler..
Tarifi mümkün olmayan bir "eşsiz" duygu..
***
Dün..
İl Valimiz Sayın Hüseyin Aksoy…
Emniyet Müdürü Adnan Taştan…
Ve birçok, yetkili zevat…
Okurlar..
Pek tabi ki Diyarbakırlı hemşehrilerimiz..
Kimi telefonla..
Kimi ziyaretle..
Kimi de mesajlarıyla duygu paylaşımında bulunarak, "geçmiş olsun" dediler..
Evet..
Sizlerle beraber olabilmek..
Çeyrek asrı, birlikte soluyabilmek..
Gelişen..
Büyüyen..
Teknolojinin avantajlarıyla, yeni alanlar yaratabilen bir Söz ailesi olarak..
Bizleri hatırlamanız..
Yanımızda yer almanız..
Duygu paylaşımında bulunmanızdan dolayı; "SİZLERE TEŞEKKÜR" ediyoruz..
Ve iyi ki varsınız, diyorum..
REKTÖR KİM OLACAK?
Doğru…
İller açısından.. Ki; 24 İl'i kapsıyor..
Diyarbakır'da var..
Dicle Üniversitesi…
Malum…
12 Temmuz'da, "Rektörlük" seçimi var..
İşte bu seçim, şu an "kentler" açısından, ana gündem!
"Kim aday, kim rektör olacak?"
***
Diyarbakır açısından..
Bir önceki, yazımda "kısmi olarak" havayı sizinle, solmuştuk..
Kim aday..
Adaylığını deklare edenin "hedefi" ve ilk sözcükleri..
Konuşmuştuk..
Bazı isimlerin de, "son dakika" gelişmesiyle arz-ı endam edeceğini..
Bir iki ismin de, "haber bekliyoruz" hesabı olduğu..
***
Pek tabi ki..
Siyasi seçimlerde olduğu gibi..
Milletvekili..
Ve Belediye Başkanlığı "seçimlerinde" adaylar der ki?
"Ağabey dedi ki..
Sen git, aday ol işin tamam…
Listede varsın" misali..
"İşi bitirip" geldim diyenlerin varlığıyla..
***
Velhasıl…
Adaylar 12 Temmuz'a odaklı salvolarını yapıyorlar..
Sonuç ne götürür, hep birlikte göreceğiz.
Ama ne demişler?
Akademisyenler "seçiyor"
YÖK kendince "seçilenleri" elekten geçiriyor.
Cumhurbaşkanı gelen üç isimden birini "atıyor?"
Yani seçimle başlıyor, "atamayla" son buluyor..
***
Hiç istemediğim…
Hep de muhalif olduğum bir "Rektörlük seçimi" sistemine sahibiz..
Yeni bir mevzuat hazırlığı var..
Muhtevası da, "eskisinden" daha garip diyebilirim.
Neyse!
Takıntımız olmasın…
Zaman her şeyi ortaya koyar; "sonucun" ikmaline dair..
***
Dedim ya!
Akademik camiada.. Üniversitesinin genelinde..
Sokakta..
Pazarda, toplu iftar yemeklerinde..
Toplantı..
Ve sohbet ortamı gelişen her platformda, "son günlerin" sorusu..
"Kim rektör olacak?"
***
Doğrusu!
Bu soruya hep şu yanıtı vermişim..
Veriyorum..
Rektörün "kimin" olmasından ziyade "rektörün" nasıl biri olması gerektiği üzerinde, "kafa" yorulması gerekir..
Her ne kadar, "hukuken" bazı kriterler söz konusu ise de..
Asgari şart..
Profesör olmak..
67 yaşını doldurmamak…
"Yüz kızartıcı" suç işlememek…
***
Ama kimse; liyakat ve ehil olabilmesi noktasında, kriter koymuyor?
Niye?
İşte bu niye ile başlayan "serüven" ne yazık ki?
Türkiye’mizde..
Özellikle de Güneydoğu'da, "Üniversiteleri" kısır döngü içerisinde boğmuştur..
Bırakın "akademik" faaliyetler içerisinde olmayı..
Gündem..
Konuşulan mevzuular..
Tamamen "akçeli işler ile ideolojik tarafgirlik" odaklı..
***
Dedik ya..
"Rektör nasıl biri olmalı?” diye..
Öncelikle..
Ve özellikle de; Diyarbakır "özeli" için ifade ediyorum..
Diyarbakır'ı tanımalı…
Sorunlarını..
Yaşadıklarını..
Ana beklentilerini bilmeli..
Sosyal..
Siyasal..
Ekonomik ve Kültürel "yaşamına" odaklı; donanımlı olmalı..
***
Toplumsal..
Milli birliktelik açısından; "yol gösterici"..
Ufku geniş..
Vizyon sahibi…
Proje üretici..
Uygulamada "birleştirici" olmalı gerekir..
Kurumlar arası..
Kent ahalisiyle "diyalog ve istişare" içerisinde olmalı…
"Kapalı" kutu olmamalı..
***
Köprüyü kapatan..
Kapılara askı koyan..
Gelene-gidene, "bugün git-yarın gel" uygulanmamalı..
Bendensin..
Değilsin "kutuplaşmasından" uzak..
Saplantı psikolojisine "bağımlı" olmamalı..
Sözünün arkasında olmalı.
Her verdiği sözü yerine getirmeli..
Erdemli olmalı..
***
Kendisi gibi..
Yönetim kadrosu..
Ki salt "rektörlük" binası ve içtihadıyla değil..
Üniversitenin "komplike" bütünlüğüyle..
Fakülteler..
Yüksek Okullar aynı hassasiyetin "ağında" olmalı..
Dekanı..
Genel Sekreteri dahil olmak üzere..
Hizmet üretebilen..
Öğrenciyle "diyalogu" olabilen, istişareden kaçmayan..
***
Fikirlere..
Önerilere..
Düşüncelere "saygı" duyan, katılımını sağlayan!..
Üstün meziyetlerle "donatımlı" bir kadro teşkil etmeli..
Ki, "ötekileştiren, kamplaştıran, bölün" olmamalı..
En önemlisi..
İşleyişi "tıkayan" anlayış ve tavırdan uzak durmalı..
Hükümetle..
YÖK'le..
Kendisini atayan siyasi irade veya makamla; "ters" düşmemeli..
Birlikte hareket etmeli..
***
Akademik faaliyetler..
Ve Akademi…
Siyasal düşünce ne olursa olsun..
Fark gözetmeksiniz…
"Siyasi iradeye" ram olmamalı, ama "uyumlu" olmalı…
Özellikle de..
Siyasetin "akademiye" müdahalesine,
Akademinin de "siyaseti" aşina edecek düzeyde "müdahalesine" izin vermemeli…
***
Özgür olmalı…
Bağımsız olmalı…
Ama siyasetle "irtibatlı" olmalıdır…
Hayatın olağan akışı içerisinde "bir parçası" olurken…
Ancak "bütünden farklı" olmayan bir fonksiyonu icra etmeli…
Zıttı, karşıtı "olmamalı"
***
Akademik kadroyu "cazip" kılmak..
Teşvik edici olmak..
Öğrenci sayısını artırmada; "albeni" yaratmak…
Üniversitenin..
Ulusal ve uluslar arası "eğitim ve öğretim" arenasında "trendini" yükseltmek..
Söz sahibi yapmak..
Konferanslar..
Seminerler..
Çalıştaylar "organize" edip, katılım göstermeyi "ilke" edinmek..
ARGE'ye önem vermeli..
Rekabet ortamları oluşturmalı..
***
Ülke adına,
Millet adına,
Güneydoğu insanı adına "hayati önem" arz eden, "meselemiz.."
Kürtler…
Yakan, yıkan, yakıcılığıyla "hayatı" zehir eden milli meseleye…
Dicle Üniversitesi dahil olmak üzere…
Güneydoğu'daki, diğer "üniversitelerimiz.."
Hepsi, bir bütünlük içerisinde..
Dün ve bugün, "Rektörler ve Akademik kadrolar…"
***
Sorunun çözümü açısından..
Vakanın "aktörlerine"..
Taraflara..
Özelliklen de siyasal iktidara "yol gösteren…"
Envanter sağlayan..
Sebep-sonuç açısından; "saha çalışması, ya da raporu" hazırlanmış mıdır?
Hayır..
***
Ne akademik vasfı ortaya konulmuş..
Ne de, üniversiteler "asli" görevini yerine getirmiştir…
Denilebilinir mi?
Yarınlara nesil yetiştiren üniversiteler…
Yarınların geleceğinden "be haberdar" olabileceğini..
***
Yılların kronikleşen, handikaplarından..
Algı üreten..
Yolsuzluk. Usulsüzlük.. Rüşvet..
İhale peşkeşliği..
Devletin parasını "yandaşlara" çuka etme gibi; "gaflet ve delaletin" peşinde koşmaması gerekir.
Karşısında olmalı..
Sonuç itibariyle..
Vizyon sahibi olmalı ki, "vizyon" üreten, projeleri üretebilsin..
***
Biliyorum..
Birileri diyecek ki, özellikle Üniversite camiasındaki bazı kişiler..
Eski yönetimler..
Ya da geçmişte görev yapmış olanlar..
"Biz böyle değil miydik ki?.."
Doğru..
Siz öyle olmadığınız içindir ki, "hale alem orta yerde.."
***
Sâdî Şîrazî'nin güzel bir sözü var..
Der ki…
"Kendisini büyük gören kimse, kendisinden daha büyük kimse görmediğinden, gözü kimseyi görmez"
Şeyh'in bu ifadesi…
Aslında "her şeyi anlatmaya yetiyor da artıyor.."
***
Diyeceğim o ki..
Rektör kim seçilecekten çok..
Bu vasıflara sahip "bir rektör" olmalı..
Hz. Ali.. (r.a)…
Bakınız, yöneticilerine öğüt verirken şöyle diyor....
“Devlet görevleri için güvenilir ailelere mensup, ehliyetli, tecrübeli, hayâlı, önceden beri dine hizmet ettiği bilinen kişileri seç.
Ahlâklı, dürüst, iffetli ve izzetli kimseler dünyanın cazibesine kapılmaz ve işlerin sonunu da düşünür.”
***
Vesselam..
Onlar da çok iyi biliyorlar ki,
Rektörlük makamı hazırlıksız gelinecek, kervanın yolda düzüleceği bir koltuk değil.