Sizin için net bir fikre sahip değilim. Ama kendi acımdan; ciddi manada ikilem içerisindeyim. Şuan için duygularım 'tar-u mar' olmuş vaziyette! Karmakarışık. Şöyle ki! Son 24 saat içerisinde 'şiddet' içerikli hadiseler. Haber bültenlerinde 'vakıf' olmuşsunuzdur. Diyeceksiniz ki; 'her gün' hep aynı hadiseler icra etmekte. Haklısınız!
* * *
Lakin akıl-sır erdirmek mümkün değil. Bu kadar 'vahşi' bir duyguya insanoğlu nasıl sahip olabilir? Acımasızlık! Ama bu kadar. Öyle düşünüyorum ki; psikologlar dahi 'analizde' zorluk çekiyor.
* * *
Düşünün! 24 yaşında, babasını kendisine 'söz verdiği' otomobili almadığı için; öldürüyor. Hem de av tüfeğiyle 8 el ateş ederek!
* * *
Düşünün! İki kardeş ahıra ait damın üzerine serilen naylon yüzünden birbirinin canına kıyıyorlar. Biri diğerini göğsünden bıçaklayıp öldürüyor. Hem de hiç bir pişmanlık duygusu taşımadan.
* * *
Düşünün! Bir baba 18 yaşındaki kızına 'istediğini' yapmadığı için önce dövüyor. İşkencesinden sonra da; 'zincirliyor'. Gerekçesi; yok!
* * *
Ve yine düşünün! Genç bir kadın gayri meşru bir bebek dünyaya getiriyor. Sonra bu bebeği ailesiyle birlikte 'köy mezarlığına' diri-diri toprağa gömüyor. Şimdi jandarma soruşturuyor, savcı mezarı açtı.
* * *
77 yaşındaki şahıs evde 'darp' edilmiş halde ölü bulunuyor. Kim 'döverek' öldürmüş. Aile fertleri. Diğer yandan; 'Dur' ihtarına uymadığı için 'açılan' ateşle öldürülen genç. Daha vatani görevini bitireli bir kaç ay olmamış. Velhasıl; dört bir taraf 'şiddet, kan ve öfke' kokuyor!
* * *
Ne acıdır ki; 'kimsenin de' umurunda değil. Kayıtsızlık, duyarsızlık ve kanıksama. Sanki hiçbir şey olmamış. Öyle ki; 'şiddetin' eli kanlı şahsiyeti yaptığı vahşetten 'pişmanlık' dahi duymuyor. Vicdan azabı dersen; ne yazar diyor! Bu tablo karşısında 'dehşete' düşmemek elde mi?
* * *
Öfke ve kin! Bilmem hatırlar mısınız? Bu sözü bundan 1520 yıl önce 'pek duymazdık'. Duysaydık da, genellikle 'kan davası veya husumete' yönelik olup-biten hadiselerle alakalı olurdu. Öyle anne-baba, kardeş, bacı değil. Bugün anneler evladını, evlat annesini, babalar çocuklarını 'diri diri' öldürüyor. Mirasa konabilmek için 'annesini-babasını' öldürenler. Aslında; toplum 'çıldırmıyor'. 'Cinnette' geçirmiyor. İnsanlar 'insanlık' karakterinden uzaklaşıyor.
* * *
Çünkü 'paranın' gücüne ve değer dolgusuna 'kendini' kaptırmış. Ne kadar paran varsa o kadar gücün var! Anlayacağınız 'vahşi' bir kapitalizm bugün 'insanları' ağına almış vaziyette. Ve bu 'dehşetengiz' ağ, özellikle 'inancı ve dini' değerleri dejenere ediyor. Toplumu 'ruhi' derinliklerinde boğuyor. Öyle ki; insanlar arasındaki 'sevgi' menfaate dayalı 'duygu' körüklüyor. Taktir edersiniz ki; Sevgisizliğin ve insani duyguların yok oluşu; O toplumun 'dinden' uzaklaşmasıyla ancak mümkün olabilir. Ne yazık ki; Bugün ülke ve millet olarak 'bu kahrolası' erozyonu yaşıyoruz.