Toplumsal şiddet!
Eklenme: 11/26/2013 12:00:00 AM

Şiddet;

Sarmalı içerisinde boğulur hale geldik.

Kadına şiddet,

çocuğa şiddet,

Kıza şiddet,

Anaya, Babaya, bacıya şiddet!

***

Öğretmene,

Doktora,

Hemşireye şiddet.

Aile içi, şiddet.

Polis mi,

Asker mi,

Güvenlik görevlisi mi, "iki yönlü" şiddet.

Bir kendisi, bir de karşısındaki.

***

Evde,

Sokakta, çarşıda, işyerinde.

Velhasıl;

Yer küresinin her yerinde, "şiddet" kök salmış.

Yasa,

Kanun,

Nizam tanıyan yok, "orman" kanunları.

***

Saygı mı,

Sevgi mi,

Hoşgörü mü

İyi niyet mi, ne gezer.

Hepsi "erozyona" uğramış.

Anlayacağınız;

İnsanlar "pimi" çekilmiş bomba gibi.

***

Dokunmaya,

Konuşmaya,

Tartışmaya "gelinmez" hale gelindi.

Sahi, çıldırıyor muyuz?

Sanmıyorum.

çünkü çıldırmışız da haberimiz yok.

Ki bu "ruh" dengesizliği, toplumsal bir yıkım haline geldi.

***

Diyeceğim şu ki;

Şu şiddet, bu şiddet sınıfsallığı anlamsız.

Hal-i durum; "Toplumsal Şiddeti" ilan ediyor.

Kimyası bozuk.

Ve her geçen gün, "daha vahim" bir hal alıyoruz.

Eee.

Yıllara ve geçmişe baktığınızda.

Ne demişler; "ne ekersen onu biçersin."

Aynen de öyle.

***

Eğer ki.

Devlet-i liye, "ahalisine" şiddet uygularsa.

İşkence,

Zulmü reva görüp, dayatırsa.

Faili meçhul cinayetleri,

Katliamları,

Suikastları "kendisi" planlayıp, hayata geçirirse!

***

Şiddeti,

Baskıyı "çözüm" aracı olarak görürse.

Yasa, kanun tanımaz ise.

Sahte, uyduruk gerekçeleri, "devletin" fermanı diye, hükmettirirse!

İnkra.

Asimilasyona, toplumsal "kemlik" yasağı uygularsa.

***

Devleti kutsayıp,

Bireyi,

Halkını "düşman ve potansiyel suçlu" olarak görürse.

Örf,

Adet,

Gelenek ve göreneklerini "yok" sayarsa!

İnancına,

Dini değerlerine "pranga" koyarsa.

***

Batının,

"Ahlaksızlığını" çağdaş yaşam olarak servis ederse.

Fuhuşa,

Uyuşturucuya,

Rüşvete,

Adam kayırmaya,

İhale peşkeşçiliğine, "zeminler" inşa ederse.

***

Ve tüm bunları.

Kendisine,

Yaşamın "arka bahçesi" olarak, görüp kollarsa.

"Rüzgr" ekme misali.

Nesil de,

Neslin ebeveynleri de, "hal-i hazırdaki" gibi olur.

***

Bir hafta içerisinde; iki anlamlı gün.

çocuk Hakları.

Kadın Hakları.

İkisinin de, hayat ikmalinde "şiddetsizlik" isteniyor.

Peki,

Hakikat ve sicilimiz, iyi niyet üzerine mi?

Hayır.

***

İşte, dün yaşanan dört ayrı hadise!

Yurdun, dört bir yanında.

İlki, Diyarbakır'dan.

Aile içi şiddet.

Ki bunda,

Sevgini, saygının ve ahlaki değerlerin, sorgusu var.

Şöyle ki.

***

19 yaşındaki, Mehmet Emin.

1.5 yıllık evli.

Eşi, Songül Malkoç.

Birbirlerini sevdikleri için; "kaçarak" evlenmişler.

Bir de bebekleri var.

Bebek beş aylık.

Hatta Songül, ikinci bebeğe de hamile imiş.

***

Biliyorum.

Diyeceksiniz ki, "maşallah, ne mutlu bir aile".

Maalesef öyle değil.

çünkü

Dün gece Mehmet Emin eşini "poşu" ile boğarak öldürüyor.

Hem de acımadan.

Öyle ki, cesedin başından ayrılmıyor.

Sabah olunca, kaçıyor.

***

Komşular.

Bebeğin,

Ağlama sesi üzerine durumdan haberdar oluyorlar.

Ki bebekte, "açlıktan" ölmek üzere!

Bu nasıl bir öfke,

Bu nasıl bir sevgisizlik,

Bu nasıl bir gerekçe ki, "insan" bu kadar vahşileşebiliyor.

***

Diğer olay.

Balıkesirde emekli öğretmen.

Kendisi gibi öğretmen olan eşini dövüyor.

Sonra "iple" boğuyor.

Dilini ve kulağını da keserek öldürüyor.

Sonra mı, intihara kalkışıyor.

***

Üçüncü hadise.

İstanbul'da,

Üniversite öğrencisi genç.

Lise'de okuyan kız arkadaşını, bıçaklıyor.

Hem de, okulun içerisinde, öğrenci arkadaşlarının gözü önünde.

Acımadan.

Aldırış etmeden, bıçaklamış.

***

Gaziantep'te.

26 yaşında Timur Yaşar.

Denilene göre;

Ailevi sorunlardan dolayı intihar etmiş.

Hem de, silahı "ağzına" sokarak ateş etmiş.

Ki, haber bültenlerine yansıyan,

Bizim haber merkezimize düşen.

Bu yönde daha onlarca "vaka".

***

Evet.

Hal-i vaziyet hayli harap!

Giderekte, kötüleşiyor.

Toplumsal, şiddet,

Toplumsal travma.

Her ne ise.

Önceden diyordum ki, "eğitim" ağırlıklı bir sıkıntı.

Ki halen aynı fikirdeyim.

Ama da artık demiyor değilim.

***

çünkü.

Baksanıza, en azgın şiddet ve ölüm; "eğitimli" çevreden geliyor.

Yani demek ki.

Arıza-i durum, farklı bir noktadır.

O da dediğim gibi.

Rüzgr ekme gerçeğimiz, yaşadıklarımız!

***

Büyüktimur'la Gündem.

Bu akşam;

Saat 23.00'te Uzay ve Söz Tv ekranında.

Ülkenin.

Ve Bölgemizin yukarıda bahsettiğimiz "kanayan" mevzuular manzumesini masaya yatıracak.

Kalabalık bir konuk formatıyla; konuşacağız!

Sizleri de.

İletişim bilgilerimiz aracılığıyla, programımıza davet ediyoruz.