Tuzu kuru olan var mı?
Eklenme: 3/7/2013 12:00:00 AM

Bilirsiniz.

Merhum Nasreddin Hocanın kendisine has meşhur fıkrasını.

Hırsızın hiç mi suçu yok?

İşte o fıkra var ya insana ve topluma ders-i ibret ihtiva ediyor.

Tekrar edelim!

Kulağa küpe, zihni bunalımlara da, fikri net olsun.

***

Günlerden bir gün, Hocanın evine hırsız girer.

Ahırdaki eşek çalınır!

Başka da çalınan bir şeyi yok.

Canı sıkılmış.

Merkebi çalınmış ya; artık çarşıya yayan gidip-gelecek?

Başlamış, aramaya.

Nafile, bulamamış.

Derken komşulardan teselli aramış.

Nerdeeee o teselli?

***

Her kafadan bir ses.

Suçlanan hep hoca olmuş.

Biri demiş ki;

Ah be hocam, ahıra kapı yaptıraydın ya.

Diğeri çıkışmış;

Ah be hoca, böyle uyku olur mu, tıkırtıyı dahi duymadın mı?

Gelen bir şey söylemiş durmuş.

***

Hep hoca suçlu çıkarılmış!

Eee, bir yere kadar hoca demiş.

Gerilmeye başlamış.

Derken, köylülerden biri daha çıkış gelmiş.

Söylenmiş;

Hoca bu ahırın hali ne.

Ne kapısına kilit vurmuşsun, ne de eşeğin ipini ayaklarına bağlamışsın.

Velhasıl,

Ortam ve hırsızlık nerden baksan dökülüyor.

***

Hoca,

Dayanamamış çıkışmış.

Ey breee, gafiller!

Gelen söyleniyor;

Ve kabahattin hepsi sanki bendeymiş gibi konuşuyor.

Peki, size göre hırsızın hiç mi suçu yok yani.

Olur, mu olmaz mı?

***

Bir süre sonra;

Hocanın eşeğini çalan hırsız yakalanmış.

çıkarmışlar Kadının huzuruna.

Hoca da orda.

Kadı sormuş hırsıza; neden eşeği çaldın diye!

Hırsız doğru çaldım.

Peki, kapıyı açık bırakan ev sahibinin hiç mi suçu yok?

Aynen.

***

Eee.

Kadı da, kitabının hükmüyle, salı vermiş hırsızı!

Şimdi;

Merhum hoca mı haklı,

Yoksa,

Hırsız mı, mantıklı, kılıfına uyduran misali.

Ya da;

Kadının adalet defteri mi adaleti tecelli etti?

Takdir sizin.

***

Bu bildik fıkrayı;

Niye uzun uzadıya buraya aldığıma gelince!

Evet, köşenin müdavimleri bilirler.

Uzun bir süreden beridir;

Diyarbakırdaki bazı kurumların döküntü halinden söz ediyorum.

Yolsuzluk.

Usulsüzlük.

Keyfiyet ve adam kayırma.

Pek tabi ki, buna olunan sessizlik.

Ve gösterilen duyarsızlık!

***

Doğrusu,

Kurumların hal-i durumu hiç de hoş değil.

En baba haliyle; politize olmuşluk hkim!

Örnek verirsek;

Et Balık Kombinası.

Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü.

DEDAŞ.

Hele ki,

Her yıl yatırım bütçesinin yüzde 40nı tenkis eden DSİ.

Ve tabi ki;

Ambar Barajıyla alakalı yürütülen istimlkle alakalı, şaibeler.

***

Daha;

Buradan sayabileceğim, onlarca kurum!

Ki yazı serim sürecek diyorum!

Tabiri caizse,

Hangi kuruma el atarsanız atın,

Hangi makamı sorgularsanız sorgulayın, elinizde kalıyor.

Batık bir durum.

Pek tabi ki,

Bu kurumların mahkemelerdeki davalarda ayrı bir seyirlik.

***

En garip hal de.

Kirlilikleri gün yüzüne çıkınca.

Olup-biteni sorgulayınca.

Cevap verin diye buradan seslenince de; hepsinde ketumluk hkim.

Kimse de ses yok.

Derler ya Sukut ikrardan gelir

Ayıp.

Mesela Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğüne yönelik sorular hala askıda.

Henüz; bir cevap yok!

***

Kurumlardaki; ihalelere gelince.

Ne hazin bir tablodur ki hiç sorgulanmıyor.

Eskiden sorulurdu.

Şimdi, boş vermişlik söz konusu!

Sabah yapılıyor, akşam iptal ediliyor.

Kimine göre;

Siyasi yönlendirmeler yapılıyor

Kimine göre;

Kaybeden firmalar sürekli itiraz ediyor

Kimine göre;

Belirli çevrelerin şirketleri giriyor

***

Lakin,

Tamamen; adrese teslim.

Yani; danışıklı-dövüş.

Hele ki şu temizlik, yemek ve güvenlik ihaleleri var ya.

Tuz bile kokmuş vaziyette!

Şaibelerin bini bir para.

Ama çark yine bildik dönüyor, döndürülüyor.

***

Bir de;

Şu doğrudan alım sistemi var ki.

Maşallahı var!

Kurumlar için.

Hele hele bazı açıkgöz daire müdürleri için; bulunmaz bir nimet!

Bul adamını.

çağır kuruma, al gülüm ver gülüm misali.

Veren memnun,

Alan memnun.

Ne soran,

Ne soruşturan var; nasıl olsa müdür yetkisi, doğrudan alım.

***

Sahi;

çarkın kirliliğindeki yanlışlık nerde!

İhaleleri;

Bildik şekilde peşkeş çeken idarede mi?

Yoksa,

El çabukluğu marifetiyle, işi indire-gandi yapanda mı?

Veyahut

Tüm bu olup bitene, göz yuman üst idare mi?

Daha da ötesi;

Üç maymunu oynayan Siyasi mekanizma ve sistem mi?

***

Kısacası;

Sorun komplike olduğu için biz ahalinin de suçu yok mu?

Şöyle bir etrafa bakın; tuzu kuru olan var mı?

Tabi ki,

Nasrettin Hocanın eşeğinin akıbeti.

Ve seyir hikyesini de, akla küpe düşünün.

Kim suçlu, kim suçluyu üreten ve kim koruyan!

Karar sizin!