ÜLKEMİN HAL-İ RUHİYESİ
Eklenme: 1/29/2010 12:00:00 AM

Eee; ülkemin, bölgemin, kentimin ve milletimin 'hal-i ruhiyesi' malum; Dağınık ve bedbaht vaziyette! Sosyal, Siyasal, Ekonomik ve Kültürel yaşam içtiması her yönde 'cunta' orijinli bir travma yaşıyor; Şoklar içerisinde şaşkın halde! Dünün tüm girdapları bugün önünde 'batak yol', debelenip-duruyor kurtuluş için; Ama ne var ki belirsizlik içerisinde!

* * *

Dört bir tarafı 'şeytan-i' ağlarla örülmüş, kana susamış vampirler etrafında cirit atıyor; Bir an önce damarlarındaki kanı içmek için! Öyle ki; yarınlarından bedbaht vaziyette ilikleri kurumuş, ne oluyoruz sorusundan çok; Akıbetimiz ne olacak karamsarlığıyla, umutsuz! Ne yazık ki; sorduğu soruyla kalıyor, çünkü kimseden samimiyet icrası gelmiyor; Düşmüş çıkmaz sokağa!

* * *

Kara bulutlar tüm hayatının evresine çökmüş vaziyette derin acılarla savaş içerisinde; Hızla kendinden kan kaybediyor! Korku 'alın' yazısı, işkence ve zulüm günlük yaşam şekli, adalet ve hukuk; Hayatı 'hiçe sayan' düşüncenin savunucusu! Yolsuzluk mu, hırsızlık mı, üçkâğıt mı, rüşvet mi, ihale fesatlığı mı kimin umurunda; Nasılsa 'sırtına' binilen vardır.

* * *

Ülkem bu! Banka soyana, devleti soyana, trilyonları haksızca cebe indirene ağam-paşam; Taş atana 7,5 yıl hapis; düşünceye pranga. Başkası yaparsa görmez, nasıl olsa meslekten deyip 'taassupta' bulunur; Ama sen yapınca 'suç' de hadi hapse! Milli iradeyi 'devirsen', ihtilal gerçekleştirsen, yüzlerce kişiyi 'katletsen' al sana mükâfat; Cuntaya karşı çıktın mı; 'vatan haini'

* * *

Topraktan 'lav silahı' fışkırır, bombalar, teçhizatlar, C4'ler hortlar. Ne var ki hepsi; 'Boru. Ve tatbikat zayiatı' kimliğiyle görülür. Darbe planları 'ardı ardına' patlak verir. En can alıcı; 'senaryolar' icrası söz konusu olur; Ne var ki 'seminer' planıyla; millet kandırılır. Velhasıl! Derin bir 'karamsarlık' çizdim. İçinizde; var olan fırtınaların korkusunu körükleyerek; Ama ne yapalım 'aydınlığı' tarif etmek gerek.

* * *

Kimse diyebilir mi ki; 'bunların' hiçbiri yaşanmıyor. Ya da yaşatılmadı; Elbette söyleyebilen çıkar; o da zaten 'vukuatın' sorumlusu! Dün işte bu satırları; Kafiye içerisinde 'ülke profilini' çizerek bilgisayara dökerken telefonla uyarıldım; Dışarı bi bak; kar yağıyor!

* * *

Pencereye koştum; 'mübarek' lapa lapa yağıyor. Hafiften rüzgârın esintisiyle; dans ederek düşüyor. Açtım pencereyi; avucumu açarak elimi uzattım! Taneleri sayarcasına düştü; avucuma faklı duygularla hissettim. Bir süre 'özgürce' yağan kar tanelerinin 'sihirli' duygusuyla düşündüm! Çünkü "gökyüzünün' nimetiyle, Yaradanın da hikmetiyle 'yağan kar' Gelinlik misali; dört bir tarafı sarmış. Lekesiz; pür ak!

* * *

Biraz da üşüdüğüm için pencereyi kapattım. Yeniden bilgisayarın başına geçtim. Nerde kalmıştım diyerek; bilgisayarın klavyesinin sıraladığı cümlelerin içerdiği 'satırlara' göz attım. Sonra Allah'ın hikmeti ve inayetiyle dedim ki; Ne olurdu da! Ülkemin, bölgemin, ilimin ve milletimin 'yaşadığı' bu karanlık kirlilikleri; yok edip. Kar tanelerinin 'pür pak' haliyle yeryüzüne giydirdiği beyaz gelinlik misali! Tertemiz lekesiz bir 'düşünce ve anlayışla'; hep birlikte 'kardeşçe' yaşayabilsek! Ve o bembeyaz kar'ın 'aydınlık' yansımasını; biz toplum olarak gelecekte görebilsek.

* * *

O zaman! Türkiye tez elden 'kirli ve karanlık' cuntanın giysisini üzerinden atmalı; 'Beyaz gelinliğin' lekesiz ve temiz yeni bir giysiyi giymeli. Bunun için de; yıllardır her siyasal iktidarın ağzına sakız ettiği 'Anayasa'yı değiştirmeli. Hem de; 'tepeden-tırnağa' misali! Ki; Yasama, Yürütme ve Yargı 'mekanizması' tarafgir anlayış ve hükümlerden 'kurtulabilsin'!

* * *

Ancak böyle bir 'değişim' Ülkeyi, milleti ve bölgeyi 'travmadan' ve dengesiz 'ruh halinden' kurtarıp; tedavi edebilir. Aksi taktirde; 'tedavi ve kurtuluş' zor olduğu gibi; var olana yenileri 'körüklenir'! Daha ne diyebiliriz ki; ülkemin hal-i ruhiyesi bu! Hayırlı Cumalar.