ÜLKENİN HAL-İ PUR MELALİ!
Eklenme: 12/3/2009 12:00:00 AM

Gerçeğin 'üstü' örtülemez! Zaten mal meydanda. Ülkenin hal-i pür melali hiç te iyi bir görüntü vermiyor? Milletin ve yaşadığımız coğrafyanın üzerinde hayırdan çok 'şer' hakim. Ve ne yazık ki 'şer' karşısında gündem tar-u mar. Hadiselerin yarattığı güvensizlik ciddi bir tahribat yarattığı gibi; 'baba-oğula' sirayet etmiş vaziyette. Ve ne hazındır ki durum böyle olunca; her vaka her hadise 'hayır ve şerden' çok güvensizlik teşkil etmektedir. Onun için de; ülkede her geçen gün 'şer' hükümran olmaktadır. Ve yaşamı 'örümcek' misali idama mahkûm şekilde ağına almıştır.

***

İşte son bir kaç gün içerisinde yaşanan ve yaşatılan olayların yarattığı kaoslu ortama bi bakın. Ürkmemek, paniğe kapılmamak elde değil. Ülkenin batısından, doğusuna kadar. Şiddet mi, terör mü, kan mı, gözyaşı mı? Siyasal, sosyal ve kültürel 'ötekileştirme' mi? Ya da faşist mi, anti-faşist mi, demokrat mı, anti-demokrat mı? Binlerce 'sınıflandırılabilinecek' hadise vuku bulmaktadır. Anlayacağınız olup-bitene 'ne sınıflandırma' getirirseniz getirin, bir değil bini söz konusu. Ve cebelleşiyoruz çözüme ilişkin. Ama ne yazık ki; atılan her adımın 'mutlaka' engelleyicisi 'mantar' gibi türüyor. Üreyen de 'yıkıma' yönelik ürüyor.

***

Bazen 'tam da' ateş sönecek. Huzur, güven, istikrar, barış ve kardeşlik sağlanacak. Sokaklar 'savaş' alanından kurtulacak. İşsizlik-yoksulluk, geri kalmışlık 'kader' olmaktan çıkacak. Sen-ben 'kavgası' bitecek. Kürt, Türk, Alevi, Suni, Çerkez. Yani din-dil farkı 'ortadan' kalkacak herkes eşitlik temelinde, derken. Birden 'köz' haline gelen ateşe 'benzin' dökülüp aleve dönüştürüyor. Ve yeniden o mücadele ve gelinen süreç 'sil baştan' oluveriyor. Yani Allah ve Millet 'aşkına' kimse, ama kimse 'şer'e karşı 'hayır' icra etmiyor. Etmediği gibi; yaşanan ve sürekli körüklenen 'ateşe' bir damla su dökme 'samimiyetini' de ortaya koymuyor.

***

Bilakis 'köstek ve engelleyici' oluyor. Onun için de ülkenin ve milletin bağrında 'yanan ateş' her geçen saat büyümekte. Bugün; ülkemizde ve özellikle coğrafyamızda yaşayan 7'den 70'e herkese! Çalışana, çalışmayana. Zengine, fakire. Okumuşa, okumamışa! Her kime sorarsanız sorun; 'huzurlu musunuz?' diye! Alacağınız cevapların yüzde 99,9u 'hayır' olacaktır. Yani 'huzurum ve güvenim yok'! Çünkü ne kendinin başı ne ülkesinin ne de milletinin başı 'dertten' kurtulmuyor. Anlayacağınız; Ülkenin ve milletin şu an ki hal-i pür melali hiç te iyi bir görüntü vermiyor?

***

Takdir edersiniz ki durum böyle seyir gösterince, biz de zorunlu olarak tek istikametle 'şer' vakalarına odaklanmak zorunda kalıyoruz. Çünkü 'önümüzü' görme noktasında fırsat vermiyor. İnanın; sabah saat 10.00'da başlayan ve gece geç saatlere kadar devam eden 'haber' takibimizde. Hep 'elimiz' yüreğimizde; korku ve endişe içerisinde 'aman acıya boğacak' bir hadise gelişmesin. Aman; 'manşet' kötü bir ifade almasın. Ne yazık ki; 'gazete' son şeklini aldığında bakıyorsunuz ki 'iç ferahlatan' bir hadise yok. Şiddet, terör, kan ve gözyaşından 'başka'! Yerel ve Ulusal gazetelere bir bakın; birinci sayfalar nerdeyse bir gün öncekiyle aynı konsepte. İfadeler ve resimler nerdeyse aynı.

***

İtiraf etmek gerekirse ki öyledir! Atmosfer böylesi bunaltıcı seyir ettiğinden dolayı; 'iyi ve güzel şeylere' odaklanamıyorsun. Yanı başınızda iç ferahlatan; hadiseden ve oluşumdan bahsetmediğin gibi konuşamıyorsun. Niyetlenmeye kalksan bile; 'Bir son dakika' fırtınasıyla her şey 'tar-u mar' oluveriyor. Ama bugün biraz 'direnerek', öyle olmamasına gayret ettim. Ancak yine de; dikkat edin! Bize ayrılan bölümün nerdeyse sonuna geleceğiz; gayret etmeye çalıştığım 'güzel şeyden' daha bahsedemedim. Yani 'şer' fırsat vermiyor. Neyse!

***

DİNİ DEĞERLERİ İLE DİYARBAKIR

Diyarbakır'da 'güzel ve iyi şeyler' olmuyor değil; oluyor! Hem de; bazı kesim ve kurumlara da 'örnek' teşkil edebilecek hadiseler oluyor. İşte onlardan birini Diyarbakır İl Müftülüğü gerçekleştirdi. Evet! Dünkü mesaimizin ilk ziyaretçisi İl Müftüsü Ali Melek idi. Sayın Mehmet Ali Altındağ'ın makamında; geçmiş Kurban Bayramının 'tebrikleriyle' sohbetimiz başladı. Derken Sayın Altındağ ve benim ismimin yazılı olduğu iki paketi Müftü Ali Melek uzattı. Biz 'paketin' ambalajının açılmasıyla meşgul olurken; o anlattı. 'Dini Değerleri ile Diyarbakır' isimli kitabın hazırlanışını.

***

Peygamber Makam ve Kabirleri! Sahabe Türbe ve Kabirleri. Tarihi Cami ve Mescitleri. Medreseler, Türbeler, Kiliseler ve Havralar. Yani Diyarbakır'ın her biri 'binlerce' yıllık geçmişe sahip 'tarihi' yapıtlarını, kaleme alan ve resimlendiren bir kitap! Ansiklopedik bilgilerin dışında; 'eğitici' ve yorum getirici bilgiler de yar almakta. Kitabı uzun uzadıya inceledim. Gerek kullanılan 'tarihi' bilgiler, gerek sayfa düzeni, gerek hamur kâğıt ve gerekse kapak. Anlayacağınız; şahane bir eser. Önümüzdeki günlerde; Diyarbakır'da organize edilecek olan 'Basın Çalıştayında' tanıtımı yapılacak!

***

Yaklaşık 300 sayfadan oluşan renkli ve kuşe kağıda basılı kitap inanıyorum ki; Diyarbakır'ın 'tanıtımında' da önemli rol alacak. Aynı zamanda; 'bakir' olan inanç turizmine de; hareketlilik getirecek. Müftü Ali Melek'in dediği gibi; Diyarbakır'da ilk kez böylesi kapsamlı ve araştırmaya dayalı 'Dini Değerleri' ele alan bir kitap hazırlandı. 1 yıllık çalışmanın ürünü! Ve en önemlisi; resimlerin tarihi yapıtların şu an ki 'halini' görüntülerinden oluşması. Çünkü internet veya diğer yapıtlardaki 'resimler' onlarca yıl öncesine ait.

***

İl Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Müftü Ali Melek'in birer de 'takdim ve ön söz' içerikli yazılarının da yer aldığı kitap; doyurucu. Ve herkesin 'kütüphanesinde' mutlaka yer almalıdır. Özellikle de; son yıllarda 'alaka gösterilen' inanç turizmiyle ilgilenen firmalar. Müşterilerine ve reyonlarında 'aktarmalılar'! Vali Mutlu'nun 'takdim' yazısında ifade ettiği gibi! Çünkü "Tarihte Büyük Medeniyetlere ev sahipliği yapmış, farklı din, inanç ve kültürlere sahip toplumları, sevgi ve hoşgörü zemininde buluşturmuş olan Diyarbakır kenti, Peygamber ve Sahabe kabirleri yanında, tarihi cami, medrese, türbe ve kiliseleri ile de kültürel zenginliğe sahiptir"!

***

Ama ne var ki; bu kadar 'güzellikleri' bağrında yaşatan Diyarbakır bugün 'güvensizlik ve ilgisizliğin' cenderesinde; mutsuz. Huzursuz, dertli, çileli ve üzgün! Derin ve kırgın bir ruh haliyle; 'yukarıda' sıraladığım 'ateşe benzinle' gitme anlayışı yüzünden 'önünü' göremiyor. Umut ve beklentilerle; 'Dini Değerleri ile Diyarbakır' isimli kitabın muhtevasında yer alan; Barışı, Kardeşliği, Hoşgörü ve Sevgiyi. Eşitliği, Güveni, İstikrarı ve de Zengin Kültürünü 'yaşamayı' arıyor. Büyük bir özlemle!

***

Evet! İl Müftüsü Ali Melek'e ve kitabı hazırlamada emeği geçen herkese; bir Diyarbakırlı olarak, Diyarbakır ahalisi adına 'teşekkür' ediyorum. İnşallah! Diğer tarihi yapıtların gün ışığına çıkarılması anlamında, kurum, kuruluş ve bireylere 'örnek' ve teşvik edici olur.