Adının;
Baş harflerini kullanıyoruz!
F.G.
19 yaşında.
Kürt kökenli bir genç.
Pozantı,
Cezaevindeki "insanlık dışı" muameleye maruz kalanlardan.
Şırnak'tan,
20 yıl önce Adana'ya göç eden ailenin çocuğu.
Dün,
Gazeteye verdiği mülakatını okudum.
Ne diyeyim; "akıl" kilitlenmesi yaşadığım gibi, "öfkem" en üst seviyede!
***
İnanıyorum ki;
İnsanım ve o duyguya sahibim diyen "herkes" aynı öfke selinde.
"Bu utanç" kimin?
İçimden;
Çok ama çok ""seller" geçti.
Çünkü;
Buna vesile olan, "göz yuman".
Hatta;
Olabilmesi için, "oluşum" sağlayanlar.
Zihniyet.
Ve kimliksel, aynı zamanda "makamsal" bazda, "unutulmazlar"
Unutulamaz da.
Mümkün değil.
Onlar;
Tarihe "kara vesikalı", zihniyet ve şahsiyetler olarak geçtiler ve geçecekler.
Tabu bu zihniyetin sorgulanması da gerekir.
Etki-tepki;
Bilirsiniz ki "çok vahim" hadiseleri körükler.
Sıradan değil.
***
Kamuoyunda;
"Taş atan çocuklar" olarak, ifade edilenlerden biri.
Bakın;
F.G yaşadıklarını nasıl anlatıyor.
15 Şubat 2009'da,
Adana'daki "korsan bir gösteri esnasında gözaltına alındığını söylüyor.
Gerekçe;
"Polise taş atmış..."
O tarihte; yaşı 16 yani "çocuk".
Polis,
Savcılık terken tutuklanarak kürkçeler Cezaevi'ne götürülmüş.
Burda bir hafta kalmış.
Diyor ki;
İçeri alınır alınmaz, "bizi çırılçıplak soydular.".
Hakaretler,
Bini bir para diyor ve ekliyor;
"Pis teröristler, devlete karşı çıkmak neymiş size göstereceğiz" diyerek tekme tokat dövmüşler.
***
F.G,
"Üç arkadaşımla birlikte Pozantı Cezaevi'ne getirildik".
Koğuşlara dağıtıldıktan sonra.
Çocukların yanına Cezaevi Müdürü geliyor.
Tehdit savurarak;
"Özgür'ün yanına vereceğim sizi Haa, Özgür'ün neler yapacağını biliyorsunuz?"
Devam ediyor;
"Bizi B1 koğuşuna verdiler, dört kişi vardı.
Herkes bu koğuşta kalan Özgür adlı çocuktan çok korkuyordu.
Sapık olduğunu söylüyordu diğer çocuklar, gardiyanlar."
F.G.
İlk tacizi ve uğradığı tecavüze de, şöyle anlatıyor.
***
Ranzama çıktım. Üsteydi.
Uzandım.
Özgür geldi. Önce beni elle taciz etti, sonra da tecavüz etti.
Karşı çıktım, direnmeye çalıştım ama benden çok güçlüydü.
Bu olayı anlattığım takdirde öldüreceğini, adımı i.neye çıkaracağını söyledi.
'Burası benim elimde, kimseye bir şey anlatma' dedi.
O gün korkudan yatmadım.
İntihar etmeyi düşündüm ama aklıma annem gelince edemedim, vazgeçtim.
Olaydan iki gün sonra avukatım geldi.
Ona olayı anlatmadım korkudan, ama dedim, "Ne yap et ama beni buradan çıkart."
O da cezaevi yönetimiyle görüştü ve o koğuştan çıkarıldım"
***
Evet,
F.G "medeni cesaret" göstererek, bunları ifşa ediyor.
Kim bilir daha onun gibi "nice" çocuk sapık ruhlu kişi ve zihniyetin "tecavüzüne" uğramıştır?
Dün, Ahmet Altan'ın köşesinde ifade ettiği gibi; "sormak istiyorum".
Pozantı Cezaevi Müdürü.
Ne olacak?
Açığa alınması.
Oradaki çocukların "Sincan" cezaevine nakledilmesi.
Ya da; "Özgür" denilen, sapığın "fiili liva tadan" ceza alması.
Tüm bunlar;
Ortaya çıkan "insanlık dışı" olayın "cezası ve hükmü" olarak "yeterli" olur mu?
Sanmıyorum.
***
F.G'nin,
İfadesiyle "yaşanan" bu hal-i durumdan "utanması gereken, "mağdurlar değil ki?"
Utanması gereken;
O Müdürü oraya "yetkili" olarak atayanlar.
O Müdür'ün,
Zihniyetiyle "küçük çocuğu" terörist olarak görenler,
Ve o çocuğa;
"Sapık" eylemleri, oluşturma alanı yaratanlar.
Tabi ki;
"Özgür denilen" insanlık vasfından çıkmış, "sapığın" hala da, "sorgusuz-sualsiz" keyfiyet içerisinde olması.
Bunların utanması gerekir.
***
Daha da utanması gerekenler var.
Sormak lazım.
Bu hadise iki yıl önce "gün ışığına çıktı."
Neden;
Yıllarca "üstü kapalı" tutuldu, sumen altına konuldu o dönemin müfettiş raporları.
Bir de;
Bilinmesine rağmen o cezaevi yönetimin "takdir" görülerek, terfi edildi.
Demek ki;
Zihniyet ve insanı hal-i durum "aynı"...
Zaten;
Onun için değil midir ki; "hep kardeşkanı" akıyor.
***
Mart kapıdan baktırır,
Kazma kürek yaktırır!
Baksanıza;
Hava buz keserken, kar hız kesmiyor!
Her ne kadar;
Meteoroloji önümüzdeki günler için iyimser; "tahminler" üretiyorsa da!
Dün;
Özellikle Güneydoğu'nun hemen hemen tümü; "Sibirya" soğuklarını yaşadı.
Don ve fırtına!
Bölge illerinde tehdit oluşturan "çığ" geçit vermediği gibi; "yüzlerce araç" yollarda mahsur kaldı.
Kurtarılmayı; bekleyenler.
Dile kolay;
Bitlis'te sadece şehir merkezinde kar kalındığı üç metreyi buldu.
Dağlık alanlarda; bu rakamın üstünü siz düşünün.
***
Bugün için;
13 İl'de "okullar" kar yağışı nedeniyle tatil.
Binlerce, köy ile ulaşım kapalı.
Ne elektrik var,
Ne de iletişim sağlanabiliniyor?
Anlayacağınız; bölge ciddi manada " kış esaretinde".
Malum; "cemre" düştü.
Ancak,
Öyle görünüyor ki, bir süre daha "kış etkisini" devam ettirecek.
***
Öyle ya;
Boşuna söylenmiş bir atasözü değil;
Mart Kapıdan Baktırır,
Kazma Kürek Yaktırır" diye.
Bu senede kelimenin tam manasıyla öyle oldu işte.
Günlük güneşlik geçirilen bir kışın ardından gelen Mart tüm yurdu esir etti kendisine.
***
Diyarbakır.
Dün,
Kent merkezi noktasında kar "beyaz bir gelinlik" gibi süsledi.
Her ne kadar;
Dondurucu hava hâkim idiyse de, "güneşin" yüzü ısıtıyordu.
Objektiflere;
Hevsel bahçelerinin, "o doyumsuz" görüntüsü.
Sur diplerinde; "kartopu" oynayan çocukların, "pazar keyfi".
Bunlar,
Yaşandı ve görüntülendiyse de; "kışın acısı" daima vardır.
Duamız;
Allah yoksula, fakire, beçareye, yakıtsız, sobasız, odunsuz, kömürsüze yardımcı olsun.
Huzurlu bir hafta umuduyla..