Öyle ya.
Yalanın; "üstü" örtülemez!
Üzerine şal çeksen!
Yaldızlı, "sözcükler" üreterek, ballandırsan bile.
"Mum" bir yere kadar yanar, sonra söner.
Hele ki, "işler" iyice sıkışmışsa.
Tabiri caizse, "Kep düşüp, kel görünmüşse".
O yalan, artık "kendini" ele vermeye mahkmdur.
***
Tıpkı, Diyarbakır'ın "alt yapı" zafiyeti gibi!
Ve kurumların, "yaldızlı" maskelerinin düşmesi gibi.
Sözde, "hizmet" üretiyorlar.
İşle hal-i vaziyet orta yerde.
Hepsi balon.
Ki o balon patladı, her şey ortaya döküldü.
Koku her tarafı sardı.
Hem de, "bir-iki lapa" karla bunlar ortaya çıktı!
***
Tabi ki, bu hal-i "rezalet" Şehr-i Azamla gün yüzüne çıktı.
Belediyeler.
Ve devletin diğer kurumları için dhil.
Baksanıza.
Ülkenin, bölgenin "dört bir yanında da" yalan balonları peş peşe patlıyor.
Alt ve üst yapı, iflasıyla!
***
Dile kolay.
72 saattir, "İpek Yolu" trafiğe kapalı.
Yüzlerce araç.
Binlerce insan, "kar altında" mahsur.
Aç-perişan vaziyette, "ulaşacak" el bekliyorlar.
Ölen bile var.
çığlık çığlığa; "Devlet nerede" diyorlar.
Ama ne yazık ki, "devlet" ulaşamıyor.
çaresiz.
***
İşte dün, Üç Bakan bile, Diyarbakır'dan Mardin'e gidemedi.
Beşir Atalay.
Cevdet Yılmaz.
Mehdi Eker.
Devletin diğer "zevatı" da ayrı.
Ne hava ulaşımı,
Ne kara ulaşımı hepsi kapalı.
Ki karayolu çınar'dan sonrası, "geçit" vermiyor!
***
Övünüyoruz!
Bölge karayolları ağıyla örülmüş.
Hem de; "bölünmüş yollarla" ikmal edilerek.
Ya İl Özel İdarelerinin "İş Makineleri"
Karayollarına ait makineler!
Atıl vaziyette.
***
Sahi.
Yollar kar ve yağmur yağdı diye geçit vermiyorsa.
Devletin, iş makineleri müdahalede aciz-yetersiz kalıyorsa.
Ve devleti liye nin "aklı" üstesinden gelemiyorsa.
Demek ki, her şey "hikye".
***
Kısacası.
Bölge il, ilçe ve köyleri sahipsiz.
Allah'a emanet!
"Yaşayan, hareket eden" her ne varsa buz kesmiş!
Tabiri caizse; "bulunduğu yerde çakılı" vaziyette.
***
Binlerce köy yolu kapalı.
İlçeler de, hayat felç.
Diyarbakır mı, "koca bir köyü" andırıyor.
Tuzlama yok.
Kaldırım temizlemesi, "göstermelik".
Birçok yerde, "iş başa" düşmüş vaziyette.
Ulaşım.
Haberleşme, iletişim, bakım ve onarım; İflas" etmiş durumda.
***
Dicle.
Eğil.
Kocaköy, Hani ve Kulp bölgesi.
Lice.
Silvan, hele ki Karacadağ eteğindeki köyler.
çığlık çığlığa, "ihbarda" bulunuyorlar.
Yolumuz kapalı.
Köyde hasta var, gıda sıkıntısı yaşıyoruz diye!
Peki, duyan var mı?
***
Buyrun!
Dün kahredici bir açıklama geldi.
Artık, bölge için; "karartma dönemi" başlıyor.
DEDAŞ açıklamasını yaptı "kesintilere" gidiyoruz diye!
Neymiş gerekçeleri?
Doğalgaz tüketimi, ülke sathında artmış.
Enerjinin yüzde 60'ı "doğalgazdan" karşılanıyor.
Bu nedenle, "yüzde 20 kısıtlamaya" gidilecek.
***
İyi de neden;
Güneydoğu illeri için bu kısıtlama.
Eee.
Sahipsizlik.
Siyasilerin zafiyeti.
Atanmış.
Ve Seçilmişlerin, "ketumluğu".
Ahali olarak bizim de, "sorgusuzluğumuz" olunca.
***
Davul-tokmak misali.
Herkes bildiğini yapar.
Nitekim
DEDAŞ'da bildiğini okuyor.
Kendisine bağlı, 6 ilde "elektrikleri" kesecek.
Ağırlıklı olarak ta kırsal kesim'e yönelik kesintiler olacak.
***
Sakın.
Şehirde yaşıyoruz, bizim elektriğimiz kesilmez demeyin.
Hal-i hazırdaki "kesintilere" ekstra kesinti bu.
Onun için diyorum ki, bugünden itibaren, "mumlarınızı" alın.
Pardon mum yetmez!
Ya ne yapmalıyız.
***
Siz en iyisini, "gazyağı" ve çıra bulundurun.
Isınmak için derseniz!
O zaman Soba kurun.
Eski yaşama dönün.
Ha evinizde baca yoksa galiba çadır kurmak zorundasınız.
Evde şömine olmadığına göre.
***
Velhasıl.
Acı bir hal-i vaziyet içerisinde, sahipsiz!
Onun için de;
Gerçekleri böyle ağır bedeller ödeyerek öğreniyoruz.
Haberiniz olsun.
30 Mart kapıya dayanmış vaziyette!
Ya "kasma-kürek" yaktıracağız.
Ya da, "tedbiri" elden bırakmayacağız!