Yaşadıklarımız; çözümsüzlüğün direnişidir?
Eklenme: 2/15/2012 12:00:00 AM

Malum,

Hafta ortasından itibaren, EMİTT fuarına odaklanmıştık.

Dün nokta koyduk.

Olumlu-olumsuzlukları ortaya koyan, fikri beyanımızla.

Şimdi;

Gündemin sıcak mevzularına dönelim, ne var ne yok diye?

Hiç kuşkusuz ki;

Şuan ki hadiselerden en pür dikkat çekiciliğe sahip olan "MİT'le" alakalı ilişkiler.

Nerdeyse;

Üzerinden iki hafta geçti, ama hala da, "izaha mahkmiyet" arz eden bir kimliğe sahip?

Neden derseniz?

***

Özellikle;

Kamuoyuna yansıyan iddialar ve üzerinde yapılan yorumlar genel itibariyle "net" değil.

Olmadığı için de; "kafalar" karışık.

Hani derler ya; "salla gitsin" misali, hadiseye elbise biçiliyor.

"Karanlığa" kurşun sık, değerse.

Yığınla;

Enformasyon ve dezenformasyon yaşıyoruz.

Şahsi,

Bilgi hazinemde istihbarat işleri ve özel bilgilere dayalı, fikri analizim yok.

Ama,

Şu bir haftalık zaman diliminde, gördüklerim ve tabi ki sorduklarım şunu netleştiriyor "kimse" bütüne bakmıyor.

***

Şöyle ki;

Birçok kesim "don lastiği" zihniyetiyle" mevzunun bir uçundan tutarak, çekiştiriyor.

Hatırlarsanız;

Hrant Dink cinayetine ilişkin "yargı" kararıyla alakalıda aynı düşünce üretilmişti.

O gün de, şunu ifade etmiştim.

Dünü görüp, bugünün geneline bakalım.

O zaman; "hamle ve hamlenin" gayesi nedir, görülür?

Evet.

Ergenekon.

Yani,

Türkiye'nin "derinliğindeki" Encümen-i Danış muhtevasıyla birlikte, "direnç" gösteriyor.

Ve bu hamle; "o eksenden" geliyor, demiştim.

Nitekim;

Bilahare birçok, düşünce "ayni" meyanda dönüş yaparak, analiz ve görüşler ortaya koydu.

***

Şimdi;

MİT Müsteşarı Hakkan Fidan'la alakalı ortaya atılan iddialar.

MİT-PKK, KCK ilişkileri.

Bilinen bu,

İçerik.

Nedenler zinciri, ya da hadisenin "ayrıntıları" yok.

Ama bakıyorsunuz ki; enva-i neden inşa edilmiş, mevzu ya!

Bu mayandaki son bomba; "Hükümet-Cemaat" çatışması, inşa edildi hadise?

Dedim ya;

Gelişmelerin dünüyle, bugünü yan yana getirip, "öyle genele" bakmalıyız.

***

Cumartesi günü,

Sabah kahvaltısında Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'e bu meseleyi sordum.

Siz;

MİT'le alakalı gelişmeleri ve ortaya konulan iddiaları nasıl görüyorsunuz diye?

Tabi,

Soruya cevap noktasında çok şeyden söz etti.

Ama bunlar yazılmamak kaydıyla.

Ancak;

"Tek cümleyle ifademi yazmak isterseniz, düşüncem bu.

Bu operasyon.

Tamamen Kürt sorunun çözümüne yönelik yürütülen müzakereleri sekteye uğratmak.

Ve müzakere kanadını tasfiye etmektir."

***

Şimdi,

Bu ifadenin rotasından seyrederken, şu düşünceler tasfiye olmuyor mu?

Hükümet ile Cemaat çatışması.

Polis-MİT savaşı.

Ya da kendi içyapılarındaki "gammazlama" hal-i kabulsüzlükleri.

Demek ki;

Bu iddia ve analizler, "yersiz" gerçek değil.

O zaman geriye ne kalıyor.

"Kürt sorunun" çözümsüzlüğe itilmesi, gelinen "sürecin" baltalanması.

Ki bunun emareleri de;

Kendini göstermeye başladı, "bölgede sıcak çatışmaların" yeniden başlanması.

Ölü ve şehitlerin artması.

***

Velhasıl,

Benim nihai düşüncem ve söyleyecek sözüm şu.

Karanlıktan,

Silahtan, şiddetten, kan ve gözyaşından "prim" elde edenler, direnç gösteriyor.

Onun için;

Hukuka, demokrasiye ve özgürlüğe, pek tabi ki "eşitlikçi" mücadele kanadına köstek değil, destek olunmalı.

Ki; "kbus" dolu günler yaşamayalım.

***

Sayı 38'e çıktı

Şu tarihi İçkale'nin, maşallahı var.

Baksanıza;

Kazdıkça kafatası çıkıyor?

Elle kazdıkça,

İş makinesiyle eştikçe, "insan kemikleri" fışkırıyor.

Nitekim;

Dün itibariyle kazı yapılan ilk bölgede çıkarılan kafatası sayısı 38'e çıktı.

Bunun yanında;

Bulunan insan kemiklerinin ise haddi hesabı yok.

Ama kafatasların, "hikmet-i ve sırrı" hala meçhul.

***

Böyle olunca da;

Doğal olarak kafalarda bir dizi soru, oluşuyor?

Hele bir de;

Resmiyetin dışında, başka kurumların işin içerisinde dahil olmasına izin verilmeyince?

Durum daha bir giriftleşiyor.

Mesela;

Diyarbakır'da Adli Tıp Uzmanları Derneğinden bir heyet, kazı bölgesine girmek istedi izin verilmedi.

Bu da insana;

Neden ahaliden "saklı" tutulması gereken bir hal-i durum mu var dedirtiyor?

Önümüzdeki günlerde ne gösterir, sayı ne olur, kazıda başka bir hal olabilir mi bilmem?

Tek bildiğim;

Hani dönemde olmuşsa olsun, kim yapmışsa yapmış; "insan katliamıyla" bir vahşet icra edilmiştir.