YAŞADIKLARIMIZA DAİR!
Eklenme: 2/14/2009 12:00:00 AM

İnsan hayatı "meşakkatli" bir yola benzer.

Her ne kadar varlığı ile yokluğu bir soluksa da.

O soluk, uzun bir maratondur aslında.

Yaşa ve yaşa.

Demem o ki, "insan" yaşam tünelinde "çok aşamadan" geçer.

Kimi zaman "düz" koşu.

Kimi zaman "engelli koşu".

Kimi zaman da "hiç koşmaz" koşturur.

Ve bu "uzun soluklu" maraton, "tecrübe" kazandırır.

Her engel "bir ders".

Her koşu bir "nimettir".

Kazanır ve kaybeder.

Önemli olan; "yaşadıklarından" ders çıkarmaktır.

Yanlışları "tekrar" etmemek.

Doğrulara ise "sımsıkı" sarılmak.

***

İnsanoğlu "doğar, büyür ve ölür".

Bu üç "evre"nin genel tanımı şöyle.

Çocukluk, ergenlik, orta yaş ve yaşlılık.

Son durak "hayatın" vefatı.

Hatalar ve doğrular "bu zaman" diliminin bütünlüğüdür.

Güzellik, çirkinlik, iyilik, kötülük. Zenginlik, fakirlik.

Hepsi "hayatın" bütünü ve birbirine bağlantılıdır.

Hiç kimse; yanlışa dayalı "olup biteni", hayatından silemez.

Sadece; "tekrarından" kaçınır. Ve bir daha " günü" yaşamak istemez.

Ama herkes hayatındaki "güzellikleri, mutlulukları" daima var etmek ister.

Ve hep "yaşaması" için çaba sarf eder.

İşte bunların tümü aslında "hayatın ders-i ibretidir".

Yani "tecrübe" kazanımıdır.

***

Üstad ne güzel ifade etmiştir.

"Ne olursa olsun. Yaşanması gerekenler yaşanacaktır. Önüne geçemeyiz" dememeliyiz.

Ve bunları "kader" diye algılayıp sineye çekmemiz gerekir.

Çünkü "hayatın" kararlarını ekseriyet biz kendimiz alırız. Öyle de uygularız.

Her ne kadar; çevredeki insanların fikrini sorsak da.

Eşin, dostun akrabanın düşüncesini "kale" alsak bile.

Yine son "durakta" kararı veren biziz. Bildiğimizi okuruz.

İster mantıklı, ister mantıksız.

İster olumlu, ister olumsuz.

Bu da "hayatın tecrübesinde" şudur.

"Kendi insiyatifini" kullanan ve kullandıran olmaktır.

***

Tabi ki; Mantıklı hareket her zaman kazançtır.

Çünkü yaşadığımız ve yaşayacağımız her şeyde olumsuzlukları ve yanlışları en aza indirgemiş oluruz.

Bu da; "yanlışın" düşük, doğrunun da yüksek "kalite" kazandığını gösterir.

Takdir edersiniz ki;

Hayatta mühim olan alacağınız kararların sizi ve sevenleri "üzmemesidir".

Onları sevindirmesi, sizleri de mutlu etmesidir.

Nitekim insan "hayatın" yarışında ve insiyatifinde "yalnız" görünüyorsa da.

Üstadın dediği gibi "Yalnızlık" Allah'a mahsustur.

İnsanoğlu "yalnız" yaşamaz.

Sevenleri, sevmeyenleri vardır.

O nedenle; "yalnız" değildir.

***

Öyle ise;

Sevdiklerimizi önemseyelim onlara değer verelim

Ne olursa olsun ne yaparsak yapalım bizden büyük ve hayat tecrübesi daha fazla olan güvendiğimiz insanların telkinlerini önemseyelim.

Yarın yanımızda sadece onlar olacak

Bizi seven candan kardeşler, anne-babalar, belki akrabalar veya çok samimi birkaç dost kim bilir...

Sen sen ol asla ben her şeyi bilirim ukalalığına kalkışma

Asla ve asla kimseye gülme özellikle de kötü durumlar için.

Büyük lokma ye ama büyük söz söyleme.

***

Mesela sevgi.

Sevgi.

Gerçek sevgi ise; bilinmelidir ki "çorak" vadileri bile yeşillendirir.

Ve o vadileri "güllerle" donatır.

Misk-i amber misali "hayata" koku salar.

Mutluluğun "en büyük" kazanım gücüdür.

Çünkü "çorak" vadiyi yeşillendirirken, orayı mekân edinenin "yüzünde" gülümseme eksik olmaz.

Bir deryadır sevginin "suları".

Tükenmez. Yeter ki; "o sevgiye" mutsuzluk gibi "kuraklığı" musallat etme.

Ettiğin an o tükenmez derya misali sular.

Okyanus dahi olsa "kurur".

Demem o ki;

Sevgi "hayata ve insanlara" bir bakıştır.

Yeter ki; "gözler yalan söylemez" şarkısına inanabilelim.

***

Ya bir de Dostunuz.

O sizin karşılığını bulmuş ihtiyacınızdır.

O, sizin sevgiyle ekip teşekkürle biçtiğiniz tarlanızdır.

Sizin sofranız ve ocak başınızdır.

Çünkü siz ona aç koşar ve huzura kavuşabilmek için onu ararsınız.

Dostunuz size aklından geçenleri açıklarken, kendi aklınızdan geçen ne "hayır" ne de "evet" demeyi ona söylemekten korkmayınız.

Ve o sustuğunda yüreğiniz onun yüreğini dinlemeyi sürdürsün.

Çünkü sözcükler olmasa da dostluklarda tüm düşünceler, tüm istekler, tüm umutlar doğar ve açıklanamayan bir mutlulukla paylaşılır.

Evet. Sevgili okurlar.

Bunların tümü "hayatın dersi-ibreti".

Tekrarında, "yanlıştan" kaçınmak, doğruda "tekerrür" etmektir.

Yeter ki, fikirlerden "ders" çıkarabilelim.

Güzel bir hafta sonu dileğiyle.