YENİ YILA GİRERKEN
Eklenme: 12/31/2008 12:00:00 AM

Zaman! Yaşamın "en kıymetli ve en ucuz" nimeti. Sürekli akış halinde. Dur durak bilmez. Su gibi akıp gider. Tek kabili "an"ların kesintisiz bir şekilde; dizilişi. Ve hayatın kulvarında "yer alması". Mazi kalış diye. Peş peşe "sıralanan" bir süreçtir zaman. Vakit ise "bir olay ve varlıkta birlikte" taayyün edendir. Zaman'ın "kardeşi" misali. Zaman ve Vakit. İşte bu gece "böylesi" bir vakit.

***

İşte bir koskoca "yılı" daha geride bırakıyoruz. Ve yeni bir zamana "yelken" açarak... 2008'i bırakıp, 2009'la kucaklaşıyoruz. Evet. "Ömürden" akıp-giden bir zaman. Çocuğu, genci ve yaşlısı. Fark yok. Çocuklar biraz daha büyümüş. Gençler "yaşadıkları" dönemi geride bırakmış. Yetişkinler ise "yaşlılık" basamağını bir adım daha çıkmış. Tabi "keş-keleriyle" geride bıraktıklarını "ümitli" bir şekilde yarın yapabilirim "beklentisi" içerisinde; ümitli! "Gelecek aydınlık" diye. Olabilir mi?

***

Bilmem. Ama bildiğim "tuhaf" bir sabırsızlık içerisinde olduğumuz. 1 Ocak 2009 sabahı "ne değişecek?"! Takvimin yaprağındaki "değişiklikten" başka; farklı bir "getirisi" olacak mı? Veya "İnsanlık için "önemli" bir değişik evresi geliştirebilecek mi? Sihirli değnek misali "her taraf" güllük-gülistanlık olacak mı? Farklı bir dünyayla karşılaşabilecek miyiz? Bence hayır. Nedeni de? Takvimin "yaprak" dökümüyle "her şey değişseydi?". 365 günün her sabahında "farklı" bir dünya oluşurdu. Ama olmuyor. Onun için de; 2009 yılının ilk sabahında "hayatımızdaki" değişikliği takvim yaprağından öteye gitmez.

***

Çünkü 2008'i ağırlarken, 2007'ye de veda ederken; "gördük"! İnsanlık "için" yer küresinde "değişimin" olmadığını. Acıların "daha bir aktifleştiğini"! Geride bırakılan bir yılın "muhasebesine" girmek istemiyorum. Her ne kadar; "adet" haline getirilip, son bir yılın değerlendirmesinden söz ediliyorsa da. Ben "tekrarında" fayda görmüyorum. Ancak özü itibariyle şöyle diyebilir miyiz;

***

Devletin "statükocu" zihniyeti değişti mi? Bu zihniyetin egemenliğinde "sürüp giden" sorunlar çözüm buldu mu? İnsan Haklarından, Hukukun Üstünlüğünden, Demokrasinin işleyişinden, Düşünce özgürlüğünden, Farklı kimliklerin yaşam hakkından, İşsizlikten, yoksulluktan, geri kalmışlıktan, Hür iradenin ve Milli Egemenliğin "halkın" teminatında olduğundan...

***

Kısacası "İnsanlık" için; özgür yaşam alanı geliştirebilindiğinden "söz" edebiliyor muyuz? Veya "siyasal iktidar" göğsünü gererek; "Ülkenin kanayan yarası" Kürt sorununu "çözdüm" diyebiliyor mu? Demokratik "çözümleri" gerçekleştirme anlamında, atılan halkalar, yapılan hamleler "bir elin" parmaklarını geçiyor diyebiliyor mu? Yaptık, ettik diye bir eser var mı? Huzurlu bir ifadeyle; "evet" demek zor. Tabi bunları sıralarken; "yiğidi öldür ama hakkını" ver nizamında; "olumlu" vakalar da gelişmedi değil. Siyasal iktidarın "günahı" kadar, işlediği sevap da var. Hem demokratik açılımlar, hem insani değerler noktasında. Hem de ülkenin "kirli" bağırsaklarının temizlenmesi anlamında. Ülke ve millet açısından "önemli" kazanımlar.

***

Evet. Tek dileğimiz ve temennimiz. Huzurun, istikrarın, güvenin "tesisi"! Barışın, kardeşliğin, hoşgörü ve sevginin "oluşması"! Demokrasinin, İnsan Haklarının ve Hukukun üstünlük prensibinin "sağlanması"! Hakların "eşitlik" ilkesi doğrultusunda verilmesi yönünde engel "bırakılmaması"! Dinin, Dilin, Geleneğin, göreneğin, örf ve adetlerin "birey özgürlüğü" noktasında hayat bulmasını temin "etmek"! İşsizliğin, yoksulluğun, geri kalmışlığın alın yazısı olmaktan "çıkarılması"! Ve anaların, bacıların, kardeşlerin "yüreğini" dağlayan şiddet ortamının son "bulması"! Kürdünden, Türkünden, Lazından, Çerkezinden.. Alevisi, Sünnisi. Müslümanı, Süryanisi. Tek çatı altında "özgürce" yaşaması, yaşanması ve yaşatılması. Onun için diyorum ki; "zaman"dan çok, bizim "vakit"e ihtiyacımız vardır. Vakit te; "an"dır. İnsan hayatına "anlam" kazandıran da; "o anda" yaşanan vakadır. İşte bizim de, yeni yıldan beklentimiz ve istediğimiz "o anların" yaşanmasıdır. Nice yıllara diyor. 2009'a da hoş geldiniz diyoruz.

***

MUHATAPLAR HALEN KETÛM?

Şu Ticaret Borsasıyla alakalı "yazıma", nedense "muhataplar" kulak tıkadı. Acaba diyorum; "sükut ikrardan" geliyor sözü; bu mevzuu için mi söylenmiş. Ne Büyükşehir Belediyesi'nden, ne de Ticaret Borsası'ndan "cevap" gelmiş değil. Diyarbakır Hayvan Borsası'yla alakalı; "ortaya çıkan" usulsüzlük iddiaları "küçümsetilmez"!.. Eğer müfettişlerin çıkardığı 1 milyon 900 bin YTL (1 Trilyon 900 Milyar) olmasa idi. "Usulsüz" işlemden resmi bir şekilde "bahsedilmeseydi"; "çamur at tutmazsa izi kalır" diye düşünebilirdik. Ama öyle görünmüyor. Neyse! Her iki taraftan "açıklama" beklediğimi tekrar etmek istedim. Biz onları bekliyoruz...