Hep ama hep ifade etmişimdir..
Ve etmeye de devam ediyorum!
Yerel Yönetimler..
Belediyeler, Belediye Başkanları!!!..
Hangi Partiden olursa olsun
İster seçilmiş olsun, isterseniz de, dönemin bölgesel geleneği haline gelen atanmış kayyım olsun!?..
Fark etmez
Görev ve misyonu; siyaset yapması gereken bir makam işgali değil..
Olmamalı da!..
Hele ki, ideolojik
Hele ki ayrıştırıcı
Hele ki benden, senden hesabı hiç ama hiç olmamalı!
Kısacası, oy vermiş, vermemiş gibi tarafgir bir yönetim anlayışının girdabına düşmemeli!?..
Irkçı olmamalı.
Kimseye şovenizmce yaklaşmamalı..
***
Diline..
Irkına..
Rengine...
İnancına göre muamele çekmemeli!?..
Yerel Yönetimler..
Belediye Başkanlığı..
Meclis üyeliği..
Bir bütünlük içerisinde; gönül ve hizmet şiarının mabediyle, Belediyenin işleyişini, ikmal etmelidir
Uyum içerisinde
O makamlar eş, dost, akraba tekeline dönüştürülmemeli..
çiftlik misali; bizim tahakkümümüzde aklına, düşülmemeli!..
İhalelerin
Akçeli işlerin peşine düşmemeli!..
Belediyelerin şiarı net olmalı!;
Hizmettir,
Yoldur.
Kanalizasyondur..
çöptür,
Parktır,
Bahçedir,
Huzurdur ve istikrarın kent adına teminine uğraş verebilmektir!?..
***
Kent ahalisinin;
Hakkının,
Hukukunun,
Parasının,
Vergisinin
Kişi başına devletin verdiği gelirin korunmasını sağlayabilmektir..
O gelirin; geri dönüşümünü hakkaniyetle dağıtabilmektir
Yoksulunu..
Fakirini..
Biçare içerisinde olanlarını koruyup, kollamalıdır
Gülerken gülen..
Ağlarken ağlayan
Sevincinde ve tasasında halkının yanında olabilmektir..
Düğününe de, taziyesine de gitmelidir..
***
Temel felsefesi; istişare odaklı olmalıdır..
Konuşacak..
Görüşecek..
Dinleyecek..
Yani siyasi değil, sosyal belediyeciliği önceleyecek..
Beşeriyeti önemseyecek..
Kullandığı dil, birleştirici olacak..
Belediyeler hizmet lokomotifidir .
Birilerine rant ve siyasi gelecek basamağı olmamalı!
Ama gel gör ki
Bugünkü, hal-i durum hiç de iç acıcı değil
Dün olduğu gibi bugün de aynı gidişat var!!
Keşke dediğimiz, kaybedilen bir zaman ve yönetimler
çünkü, kent adına, insanı adına heba edilen çok!
Hem zaman, hem de kapital yönünde!?..
Velhasıl; haksız mıyız!?
***
ŞIKA SORMAK LAZIM?
Ey, Ahmet Şık
Naranı atıyorsun!
Avazın çıktığı kadar da bağırıyorsun..
Ve diyorsun ki;
Bu devlet katil..
Bu devlet seri katil..
Bu devleti yıkmak lazım..
Bu devletin yerine temizini kurmamız lazım!
Boy gösterdiğin ekranda, bunları söylüyorsun..
Ki, bir değil çok kez söylüyorsun!
Peki, yıkacağın devletin yerine kiminle nasıl temiz bir devlet kuracaksın?!
Onu bir söylesen
Belki, makul bir durum hasıl olur..
***
Bilinen şu ki;
Bugüne kadar ağzından tek bir laf işitilmedi
Şu örgüt..
Bu örgüt..
Şu yasadışı yapılanma..
Bu yasadışı faaliyetlerin akıttığı kana, katlettikleri masum insanların canları için; bunlar katildir diye!
İma bile etmedin!
De bakalım nasıl olacak?
Ha bu arada; devlet katil olmaz!
Olsa olsa!
Sizin gibi temsiliyetle devleti idare edenler olabilir..!
Devletin gücüyle makam sahibi olanlar olabilir..
Ya atanmıştır..
Ya da seçilmiştir
Bir katil, bir seri katil hükmü var ise; bunlardır fail?
***
Sizinkisi kolay iş
Vur abalıya
Ne yazık ki, son zamanlarda ciddi bir travmatik hal yaşanıyor..
Özellikle; kin ve nefret akılları kilitlemiş durumda!
Ne dediklerini bilmez bir düşmanlık!!
Son sözüm
Yahu, Kürtlerin sizin gibilerin savunmasına ihtiyacı yok..
Yeter ki;
Sizler Kürtlere zulmetmeyin yeter!
***
MÜJDELER OLSUN!
Hem de nasıl müjdeler olsun!
Duydunuz mu?
Diyarbakırın atanmışları
Eee
Seçilmişleri..
Eee..
Artık, birbirlerini sosyal medyada takip etmeye başlamışlar
Takipçi olmuşlar!
Ne diyelim
Maşallah
Be nezer!..
Emeği geçenlere de tebrikler..
Yazdılar..
Takipçiler farkına varıp hatalarını düzelttiler!..
İktidar tamam..
Ya muhalefettekiler
Onlar da bilahare, hatırlanır!...
Aaahh
Aaahh
Allahım sen nelere kadirsin!...
***
ÖNCE DELİ, SONRA AKILLI!
Nasıl olur demeyin!..
Oluyormuş..
Ki, bunun haberi de, Diyarbakır Sözün dünkü manşetiydi..
Detayına oradan ulaşabilirsiniz..
Ama ben özetle aktaracağım..
Ömer Yazıcı denilen biri..
4 yıl önce karısı Hediye Yazıcıyı bıçakla yaralıyor..
Yaralama suçundan, cezaevine konuluyor..
Yargılama aşamasında; akıl ve ruh halim bozuk savunmasını yapıyor
Yani deliyim diyor..
Mahkeme Elazığdaki Akıl hastanesine sevk ediyor..
Burda doktor heyeti, Yazıcıya akli melikesi yerinde değildir raporu veriyor..
Mahkeme de, bunun üzerine serbest bırakıyor
Eee; nasıl olsa deli raporu aldım, istediğimi yaparım aklıyla Yazıcı, ilk fırsatta karısının karşısına geçip, boğazından keserek öldürüyor.. Tutuklanıyor..
Mahkeme rapora itibar etmeyip yeniden Elazığ Akıl hastanesine sevk ediyor
Ve gelen o rapor!..
Yazıcının akli dengesi yerinde olup, cezai sorumluluğu tamdır Mahkeme bu rapor üzerine Yazıcı için hüküm veriyor..
Kasten eşini öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası veriliyor
İki farklı rapor ve yok olan iki hayat!..
Biri mezar, diğeri cezaevi!..
Peki ilk raporun doğurduğu bu sonucun, vebali salt cezai sonuç mu?.
O raporu düzenleyenlerin suçu ve ilk davanın neticesinde bir kabahat yok mu?..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennemdir.