Eee; boşuna denilmemiş.
Yeter ki, "niyet halis" olsun.
Gerisi; "korku üretmez" diye.
Nitekim hafta sonu da öyle oldu.
Herkes diken üstündeydi.
Herkes, korku ev endişe taşıyordu.
7'den 70'e herkes!
***
Yeniden; 67 Ekim "vahşeti" yaşanacak mı?
Sokaklar; "savaş" alanına dönecek mi?
İnsanlar birbirini; "öldürecek mi?"
İşyerleri. Bankalar, ATM'ler, marketler.
Arabalar.
Vandallar tarafından "ateşe" verilip, yakılacak mı?
Mallar "yağma" edilecek mi?
***
Bir korku, bir endişe, bir panik hava hkimdi?
Hele ki; "rövanş" olacak mı?
Malum!
67 Ekim olayları; "Hizbullah-PKK" çatışmasını körükleyen provokatif, yönü de vardı.
Hüda-Par-HDP-DBP gerilimi.
Ki hala; "taraflar" arasındaki gerilim dinmiş değil, "çözüm-barış" sağlanmış değil.
Acaba; taraflar sahaya iner mi, korkusu vardı?
***
çünkü o gün; devletin zafiyeti söz konusuydu.
Ortalığı savaş alanına çeviren; "Vandallar" sokağa hkimdi.
Onun için de; "ölümler" çok oldu.
Her ne kadar; emniyet hiç bir ölüm "güvenlik güçlerinin" müdahalesiyle olmamıştır diyorsa da.
Bu bariz vahim zafiyeti örtmez, suçu kapatmaz.
Sokaklar sahipsiz kalınca; "insanlar birbirini" öldürdü?
Kin Öfke Nefret
***
İşte böylesi bir atmosferle; 1 Kasım'a girildi.
Ama!
İşte o myla; "beklenen" olmadı.
Ortak aklın istediği oldu.
"İtidal ve sağduyu" hkimiyetiyle, demokratik bir tepki yürüyüşü gerçekleşti.
çünkü "niyet halisti."
Tek taraflı değil.
Herkes "halis-muhlis" niyetle, mevzuuya "odaklanınca" böylesi bir barışçıl hava oluştu.
***
STK'lar üzerlerine düşeni yaptı!
Toplumsal; "kamuoyu" oluşturma göreviyle.
Eylem öncesi; "istişare" yapıldı.
Geçmişten ders çıkarılarak.
Valilik koordinasyonu, STK'ların köprü görevi üstlenmesi!
HDP-DBP'nin.
67 Ekim'deki "eyvah biz ne yaptık" özeleştirisiyle; "kamuoyunu" dinlemesi.
***
Emniyetin, "asli" görevini icra etmesi.
Asker'in kışladan çıkması.
Ki bunu tasvip etmiyorum.
Asker her olup bitende, toplumsal olayda "kışladan" çıkarsa vay haline.
Gerek "Dağkapı ve İstasyon Caddesi ile Ofis'te" kışla oluşturması lazım.
***
Neyse!
Bazı "siyasilerin" tansiyon yükselten beyanları.
Küçük çaplı; "provokatif" taşkınlıklar.
Bir kaç maskeli "Vandallar" olduysa da.
Polisin müdahalede kısm-i "şiddete" meyil vermesine rağmen.
Diyarbakır ahalisi "kötü emeller besleyenlerin heveslerini" kursaklarında bıraktı.
Sağduyusuyla "şer planları" mağlup etti.
***
Sonuç itibariyle!
Deyeceğim o ki; "istenince" olurmuş?
Yeter ki niyet halis olsun.
Sadece siz değil.
Bilinmelidir ki; "herkes ama herkes" o halis niyetinize "destek" olur, omuz verir, sonuç sağlar.
Olası dış etkenlere.
Müdahale ve provokatif girişimlere de; "imkn" vermez!
***
Nitekim hafta sonu bunu bariz gördüm.
Yani şahit oldum.
Birçok insan "taşkınlığa" meyilli kişileri "uyarmada" imtina etmedi.
çekinmedi de, uyardı.
Kimi noktada, fiziki müdahaleyle uzaklaştırdı.
Kısacası, ezber bozan bir duruştu.
***
Ha Buarada!
Şu kepenk "kapatma" fısıltılarına artık kimse kanmasın.
çünkü böylesi eylemlerin; "miadı" dolmuş.
Ne demokratik,
Ne çağdaş ne de insani, bir yöne sahip değildir?
Oluşu "yeknuyla" toplumsal mağduriyete sebebiyet veriyor.
Ve kimse, hele ki esnaf bu yöndeki "fısıltı gazetelerine" inanmasın.
Şöyle ki, HDP 1 Kasım'da "Kepenk kapatma" eylemimiz yoktur beyanatına rağmen, birileri "kepenk kapattı."
Niye!
***
Zor, dikenli, meşaketli bir süreçteyiz!
İçerde ve Dışarıda bariz şekilde görülüyor ki; "Ortadoğu'daki kurgulanan" planda, büyük yem Türkiye!
Bir taraf; "Türkiye yeniden 90'lı yıllara dönsün.
Kan, gözyaşı ve şiddet "sarmalı" yeniden, hayat bulsun.
Silahlar susmasın." diyor.
Bunun için de; "şiddeti" ha bire körüklüyor.
***
Birileri de.
Bu şiddetin körüğünü, "siyasi" alana çekmeye çalışıyor.
Yeniden; 28 Şubat'ın vesayeti ikmal olsun.
Koalisyonlu hükümetler olsun.
Siyasi istikrar ve milli irade hkimiyeti;" tar-u mar" olsun.
Hükümetler.
İktidarlar ve parti liderleri; "vesayetin" boyunduruğu altında, komuta edilsin.
Paşa ne derse o olsun?
***
İşte; böylesi bir Türkiye isteniyor.
Ki; kürsel güçler daha bir Ortadoğu'da aktifleşebilsin.
Türkiye. Hükümetiyle, devletiyle "emir alan" konuma gelsin!
Hal-i hazırdaki "yumuşak karnı da", Kürt soru olduğu için ha bire bu eksenden, yumruklanıyor.
IŞİD'in "varlığı" hedefin de Kobani'ye odaklanması!
Olup-biten hesabın özetidir.
***
SULH çAĞRISI
Dün Diyarbakır'da; "Sulh ve Adalet Hareketinin" bir çağrısı oldu.
Hareket, kapsamlı.
Bölgedeki, mele, müderris, emekli müftü.
Tabi ki, eski siyasetçi ve STK temsilcilerinde yer aldığı, kalabalık bir oluşum.
Onlarda; "ülkenin ve bölgenin" hassasiyetiyle, alakalı fikri beyanda bulundular.
Ortak aklı ortaya koyan fikirlerine attıkları ana başlık şuydu; "Şiddet dili çözüm sağlamaz."
***
İşte, tüm meramların özeti bu!
Peki, istekleri nedir?
Bir kaçını özetle buraya almak istiyorum.
Zaten, detayını Diyarbakır söz'ün bugünkü manşet haberinde okuyacaksınız.
Özetle ne istiyorlar?
***
BİR: Kürdistan'da yaşatılan kaosun biran önce sona erdirilmesi ve toplumdaki gergin havanın dağıtılması.
İKİ: Dini Mübin İslam ve bir parçası olmaktan asla utanmadığımız Kürdistan davalarını, ayrı ayrı ve birbirine karşıt iki mücadele gibi gösterenlerin, toplumdan soyutlanarak etkisiz hale getirilmesi.
Üç: Yaşadığımız acı hadiseler bize öldürmeyle ve kardeş katliamlarıyla bir sonuç alınamayacağını göstermiştir. O nedenle ilim, irfan, bilim ve teknoloji gibi Allah'ın verdiği aklın ürünü olan imknları kullanarak hakkımızı almak yerine, sisli havalar oluşturarak insanları şiddete sevmeden yöntemlere itibar edilmemesi.
DÖRT: İnsanların insanca yaşayabilecekleri ve insani ile ilahi haklarını hiçbir baskı ve zorlamayla karşılaşmadan kullanabilecekleri bir yönetim modeli ve sisteminin İslam leminin bir ihtiyacı ve Kürdistan sorununun da ilacı olduğu kabulünden hareketle, Kürtlerin bu konuda her türlü teklif ve öneriye açık olması.