Ah şu;
Doğrudan Gelir Destekleme (DGD) Primleri var ya.
Tekrar gündemde.
Daha önce de yazmıştık, bugün de yazıyoruz, böyle giderse daha çoook yazacağız.
Maalesef;
Devletin iyi niyetle çiftçileri "teşvik etmek" girdileri düşürmek için verdiği bu primler ve tarımsal üretimi destekleme primleri gerçek hak sahiplerine ulaşmıyor!
Ne yazık ki amacına uygun şekilde de kullanılmıyor.
***
Geçen hafta;
Diyarbakır destekli operasyonda gözaltına alınanlarla ilgili son bilgiler.
8 İl'i kapsayan,
EŞ zamanlı operasyonda 90a yakın kişi gözaltına alındı!
Kaç günden buyana; Poliste sorgulanıyorlar.
Kimisi susma hakkını kullanarak konuşmadı.
Kimisi için de, sorgulama gayesiyle, polis ek süre istedi.
Sonuçta 47 kişi savcılığa sevk edildi.
Bunların bir kısmı savcılıkta bir kısmı da mahkeme tarafında olmak üzere 12 kişi serbest bırakıldı.
35 kişi ise tutuklandı.
Şuan; 5060 kişi aranıyor!
Sahte çKS yoluyla devletin uğratıldığı zarar yaklaşık 10 milyon TL.
***
Peki, kim yapmış bunu?
Her zamanki gibi bir zamanlar siyasetin kıyısında köşesinde bulunmuş, iktidara yakın olmuş yandaş cuntası. Cunta diyorum çünkü devletin kaynaklarını çar-cur etmek de bir nevi cuntadır.
Vurgun, yolsuzluk ve kan emicilik!
Evet; bildik, tanıdık isimler.
Bukalemun gibi;
Gün adamı bu vurguncu kesim ne gariptir ki siyaseti ve iktidarı kuşatmışlar.
Bir kısmı devlet memuru veya bankacı!
***
Düşünüyorum da;
Hükümet çiftçiyi desteklemek için gübreden mazot ve malzemeye kadar her desteği veriyor.
Bunun için prim desteği sağlıyor.
Peki, bunlar hakikaten çiftçilere ulaşıyor mu?
Ne yazık ki hayır.
Hayatında hiç çiftçilik yapmamış!
Tarlanın 'Tsini bilmeyenler bile sahte çKS kaydı yaparak bu paraları cebe indiriyor.
***
çiftçilerle konuşuyorum!
Diyorlar ki;
Aslan payını zaten yandaşlar kapıyor, bize düşen pay ise tefecilere gidiyor".
Nasıl diyorum, aktarıyor!
"Şimdi zamanında ödenmesi gereken paralar geç ödeniyor.
Biz de üretimi yapmak için borç alıyoruz.
Hatta bu primler tefecilere yetmiyor, onlara yine borçlanıyoruz.
Durum bu kadar vahim.
Hiç çiftçilik yapmamış olanlar 10 kat kadar fazla alırken, gerçek çiftçiler perişan.
***
Şimdi diyeceksiniz ki devlet farkına vardı ve olayı ortaya çıkardı.
İyi, güzel de cezalandırılmak istenenler bu işin neresinde?
Bence onlar "serçe parmak" peki "başparmak" nerede?
Klasik tabirle "serçe parmak" işin içindeyse "başparmağın" haberdar olmaması mümkün mü?
Olamaz!
O zaman bu işe doğru ad koyalım.
Asıl suçlular ayağa kalksın ya da kaldırılsın.
***
Olayın bir de;
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı.
Ve pek tabi ki İl Müdürlüğü boyutu var.
İl Müdürü diyor ki;
Müfettişi biz istedik, soruşturulmasını biz istedik.
Madem öyle!
Bunca zaman bu yolsuzluğa neden göz umuldu?
Zamanında neden önlem almadınız?
***
Garibime giden bir durum var.
Diyarbakırın ekili alanı belli.
Bunun her yıl artması mümkün değil.
Ama DGD ve diğer tarımsal destekleme prim ödemelerine bakılırsa bu artıyor.
Her yıl bir önceki yıla göre, artışta!
Evet, Diyarbakırın tarımsal ekili-dikili alanı artıyormuş da haberimiz yokmuş (!).
Acaba komşu iller Batman, Elazığ, Mardinden toprak mı aldık (!)
Diyarbakır'a bağlanan; "köyler mi" oldu.
Doğrusu;
Benim bildiğim son olarak 2 yılda çok sayıda köy sadece Batmana bağlandı.
***
Birileri demesin;
"Ormanlık" alanlar, ekili alana çevrildi.
çünkü
Diyarbakır'da öyle ekilir alana dönüşecek ormanlık olan yok.
Bilmem anlatabildik mi?
Son olarak bir tehlikenin altını çizmek istiyorum!
Korkum odur ki;
"Yargı süreci sonuçlanana kadar destekleme primleri ödenmeyecek denilsin.
Bir kez daha çiftçi perişan edilecek.
Zaten mağdur olduğu bir olaydan dolayı bir daha mağdur edilecek.
Yani; "yaşın yanında kuru yanmasın"
***
GÖZLER TAHLİYELER DE?
Öyle ya,
"Tahliyeler" bekleniyordu, dün itibariyle!
Özellikle,
"Tutuklu" Milletvekilleri açısından!
Ama yok!
***
Malum,
3. Yargı paketinde, "Adli Kontrollü" serbestlik vardı.
Yani, "kısm-i af".
Tıpkı,
Rahşan Ecevit "affı" gibi.
Dün itibariyle;
Özellikle son 6 ayını kesintisiz olarak "Açık Cezaevinde" geçiren.
İyi halli.
Pek tabi ki tahliyesine de, "bir yıl" gibi bir zaman kalmış, hükümlüler "tahliye" edildi.
****
Son bir hafta içerisinde;
Denetimli serbestlikten yaralanan.
Şuan ki verilere göre bu sayı, 15 bini aşmış durumda.
İleri günler de bir hayli artacak.
çünkü,
Dava dosyaları ve sanık konumu "inceden inceye" eleniyor.
Mahkeme kararı.
Savcı veya başka bir kurumun kararının hükmü yok.
***
O nedenle,
Süreç ve işleyiş biraz yavaş.
Velhasıl beklentiye göre; tahliye rakamı 100 bini bulabilir.
***
Gelelim,
"Kısm-i af'a yönelik en çok tartışılan!
Ve beklenti hsıl olan; "tutuklu Milletvekillerinin, hal-i durumu!
Aslında,
Birçok kişi, "dün için" beklenti içerisindeydi, "tahliyeler" olacak diye.
Ama olmadı.
Tabi, "tahliye istemlerine" ilişkin verilen dilekçeler, henüz "karara" bağlanmış değil.
İnceleme sürüyor.
***
Yalnız,
Cuma günü bu beklentilere haiz, bir karar çıktı.
O da; KCK davasından tutuklu Fahri Sarıyıldız için.
Tahliye istemine red verildi.
Kararı veren;
Diyarbakır 6'ıncı Ağır ceza Mahkemesi'nin gerekçesi şu;
Kuvvetli suç şüphesi ve kaçma ihtimali var."
Doğrusu,
Bu "karar", kafalara şu soruyu getirdi.
"Diğer Tutuklu" Milletvekillerinin hal-i vaziyeti için, "emsal" teşkil eder mi?
***
Malum,
BDP'nin kontenjanından "Üç milletvekili daha var" tutuklu.
Dün onların da avukatı, "tahliye" için, dilekçe verdi.
"Denetimli serbestlikten" yararlanmak üzere!
CHP'nin,
Pek tabi ki de, MHP'nin var.
Ergenekon ve KCK davasından.
***
Bakalım,
Bu hafta, "tutuklu vekiller" açısından, "Özgürlük" gelişir mi?
Yoksa
Mahkeme hkimleri "yetki bizde değil" hikmetiyle, durum garipleşir mi?
Kritik bir hafta.
Ve gerilime gebe.
Velhasıl,
Verilecek karar, çıkacak sonuç, iki eksenli olacak.
Kimileri özgürlüğüne kavuşup, "hasret" giderecek.
Kimileri de, "demir parmaklıklar" arkasında, üzüntüye ve özgürlüğe hasretini sürdürecek.
Bekleyip göreceğiz, "nelerin geliştiğini".