YOK, YA ÖYLE Mİ?
Eklenme: 12/23/2013 12:00:00 AM

Gündemin ön başlıkları "kavurucu".

Yakıyor.

Temmuz'un kızgın güneşinden daha beter.

Mevsim kış olsa bile.

Diyarbakır'da dışarısı, eksi 7 derece!

Hava buz kesiyor.

Öyle ki, "tükürüğün" havada donuyor.

Diyarbakır aşikr. Her yer buz.

***

Vatandaş, "kaldırımda" buz dansı yapıyor.

Otomobiller de, "ara yollarda"

Düşen düşene,

Kaza yapan yapana.

Belediye "kar temizliyor".

Başkan Baydemir "buzları" kırıyor.

İyi güzel de!

Garip olan şudur ki.

Sanki onlara inat kar ve buz "yerden" bitiyor?

Galiba!

Kökü yerde kaldığından olsa gerek.

Onlar sırtlarını döndü mü, yeniden yeşeriyor?

Kökten temizlik şart!

***

Baksanıza.

Kar yağalı, iki hafta oldu.

Ama hala şehir kar ve kar buzu esareti altında.

Üst geçitlerin karlı hali de ayrı.

Geçit vermez!

Yüreği yeten, çıkar kullanır!

***

Elektrik kesintileri de ayrı zulüm?

Ne diyeyim?

Günde 100'den fazla telefon alıyorum.

DEDAŞ'a isyan edip.

Beddualar sıralayan vatandaş!

***

Sistematik kesinti.

Artık, "işkenceye" dönüştü.

Bir saat var.

5 Saat elektrik yok.

Ne zamana kadar bilinmez!

***

Sokak gösterileri.

Ateş yakma.

DEDAŞ'ı basıp tepki koyma!

Yol kesme.

Artık, sıradan ve itibar görmez hale geldi.

***

DEDAŞ ise, ketum.

Kulakları tıkamış,

Bedduaları da,

Küfürleri de, "kabul" noktasında, alakasız!

Demek ki, "özelleştirme" böyle bir şey miş?

***

Özel'e.

Özelleştirme!

Dediğim dedik,

Kestiğim kestik.

Nasıl olsa "el mahkm".

Peki, böyle mi devam edecek?

***

Eee.

Onu da, ahali olarak biz belirleyeceğiz.

Sineye mi çekeriz?

Yoksa hesabını mı soracağız.

Öyle ya, bu kentin idarecileri, seçilmişleri, atanmışları var?

Günü gelince!

***

Evet.

Haftanın ilk günü!

Ulusal gündemle alakalı, ne mi konuşalım.

Neyi konuşmayalım ki?

Gündemin sıcaklığı malumunuzdur.

Kömür yapıyor!

Ki enva-i mevzu da ekseninde, "cirit" atıyor.

Hepsi kendi cenahında san ki "ateş topu" mübarek!

***

Öyle ki.

Kim, kime atarsa,

Kim yakalarsa,

Kim hedefteyse, isabet önemli değil.

Yeter ki, alaka olsun, adın geçsin!

Yeter ki, ahalinin ferdi olun, yakıyor!

Garip bir hal.

Her şey "karışık" her şey paranoyak bir hal-i vaziyet içerisinde!

Senaryo üreten üretene!

***

Kim kime, dum duma misali.

Neye inanacaksın,

Neye inanmayacaksın,

Kim haklı,

Kim haksız, doğru olan ne, yanlış nedir?

Bilinmez bir denklem misali.

Herkes, bir şeyler söylüyor.

Ama kimse inandırıcı olmuyor.

***

Dedik ya;

Siyaseti mi,

Büyük operasyonu mu,

Hak, hukuk tanınmazlığı mı,

Yasaklar mı,

Kirli yapıyı kamufle etme atamaları mı,

Sıralanan karşılıklı Beddualar mı,

Lanetlenme mi,

Allah belanız versin mi?

***

Sen-ben çatışması mı?

Maşa mı..

Maşalık mı,

Küresel sermaye "taşeronluğu mu?"

Kimin nam-ı hesabına çalıştığın mı?

Bakan mı,

Bakan çocukları mı,

Banka patronu mu?

Holdingler mi,

Para babaları mı, hortumla gitsin!

***

Tutuklanan mı,

Serbest bırakılanlar mı?

Hele hele;

Ayakkabı kutusundaki dolarlar mı,

Bol kasalı odadaki, eurolar mı,

Milyonluk para çantaları mı,

Uçak dolusu altınlar mı, Allah'a reva mı?

***

Ya bir de;

Elde tespih, külhanbeyliği yapan mı,

Lahmacun ısmarlamak mı,

Gizlilik mi,

Alenilik mi, yandaşlık mı?

Servis edilmişlik mi?

Haberli-habersiz, masumiyetler mi, bırak "hepsi senaryonun" bir parçası!

***

Yok, daha neler?

Savcı mı,

Hakim mi,

Polis mi, yoksa ittifaklar organizasyonu mu?

Adalet mi,

Adaletin adaletsizleştirilmesi mi, ne yani "hak, hukuk, adalet mi var?

***

Yasama mı,

Yürütme mi,

Yargı mı?

Sahi "erkler" bağımsızlar mı?

Kendi görevini layıkıyla yapan hangisi?

Yapan var mı?

Yoksa "fırsatı" kollayan mı var?

Ne diyelim hal-i vaziyet ortada, "iş bilenin, Kılınç kuşananın?"

***

Konuştuk mu!.

Konuştuk...

Daha ne konuşalım.

Sıraladık, ülkenin "kaotik" ortamını körükleyen aksiyonu!

Resmi de çizdik!

Eee gerisi, "sizin" mülahazanızda.

***

Bakalım.

Haftanın ilk günü itibariyle, "hangi noktada" hamur daha çok su alacak?

Malumuz üzre;

Cemaat-Hükümet,

Küresel güç-Hükümet,

Devlet-Paralel devlet "çekişmesi" daha çok konuşulacak..

Bizde mi, elbette konuşacağız!

***

çünkü.

Yol seyri sıradan değil.

Ne yolsuzluk, rüşvet,

Ne de perde arkasındaki yapı.

Küçüklenilmemeli!

***

Hele ki, "çözüm süreci" ikmal seyrinde iken!

Mahalli seçimler,

Hemen sonrası, Cumhurbaşkanlığı seçimi,

Araya Anayasa Değişikliği,

Ve Milletvekili seçimleri.

Yani yeni Türkiye için, bu eksende "ciddi" oluşum refleksleri söz konusu.

Onun için; zaman ülkemizin çıkarlarını kendi kişisel çıkarlarımızın üstünde tutma zamanıdır.

Öyle mi?