YOL HARİTASI "DEMOKRASİDİR"
Eklenme: 8/28/2008 12:00:00 AM

Ülke ve millet olarak; korku tüneli içerisinde zaman tüketiyoruz! Fikirler kısır ve dar. Ama bir o kadar da tehditkâr. Bol çukurlu, derin ve dikenli. Her alanda toplumsal bir çatışma hakim. Ne bugüne münhasır, ne de düne! Tamamen Türkiye Cumhuriyetinin varlık ve ilan tarihinden gelmekte. Çatışmanın odağındaki neden de; Cumhuriyet demokrasiyle buluşsun mu, buluşmasın mı? Toplumsal barış sağlansın mı, sağlanmasın mı? İnsan Hakları, Hukukun Üstünlüğü, Adaletin tarafsızlığı, Bireyin özgürlüğü Olsun mu, olmasın mı? Türkiye çağdaş bir kimlik kazansın mı kazanmasın mı? Özet olarak; iki zıt kutup. Ya artı, ya eksi.

****

Düşün ve Söyle yaşı 40ın üzerinde olanlar hayat tünelini filim şeridi gibi gözlerinin önüne getirsin. Şu 40 yıllık zaman dilimi içerisinde; ülke neyle boğuştu. Kendisi neyin korkusuyla büyüdü. Ve bu olup-bitenle alakalı; hangi safta yer aldı. Ne bugün için, ne de geçmiş için hiç kimse şunu diyemez. Hele iddia bile edemez. Ben tarafsız kaldım. Ben tarafsız düşünüyorum  Konumunuz, Irkınız, İnancınız, Kimliğiniz, Renginiz önemli değil. Yeter ki ülke coğrafyasında yaşayın... Kim olursanız olun, ne yaparsanız yapın.  Korku tüneli içerisinde tüketilen zaman dilimindeki çatışmanın mutlaka taraflarından biri olduğu gibi; destek veren olmuştur.

****

Dedim ya son 40 yılı göz önüne getirelim. Bu 40 yılın her yılı, bir veya birden fazla mevzuyla alakalı ülke çatışma yaşamıştır. İster Kürt sorunundan bahsedin, ister Laiklikten bahsedin. Ya da, sağ-sol adına. Veya tüm bunların çözüm adresi olan Demokrasiden bahsedin. Ağzınızdan çıkan söz. Duruma gösterdiğiniz hamle. Fikirde beyan ettiğiniz düşünce. Kısacası ne adla olursa olsun; yaptığınız, ettiğiniz, sarf ettiğiniz tamamen korku tünelindeki çatışmanın bir uzvudur! Kimi yerde parçası kimi yerde; destekçisi. Kimi zaman da; karşı savaşçı. Sonuç itibariyle; Millet olarak senaristlerin sahnelediği oyunun daima figüranları olmuşuzdur. Hem oynatılmışız hem de; malzeme olarak kullanılmışızdır.

****

İşte Ergenekon Terör Örgütünün ortaya çıkan yapısal kimliği ve var oluş trendi, mevcut yapıyı onaylıyor! Düşünebiliyor musunuz;? Yıllarca devletin beslediği, makam-mevki sağladığı bir zat, bir süre sonra o devletin yıkıcısı oluyor. Ve bu icraatı yerine getirirken de; devletin mekanizmalarını kullanıyor. Hem de; iç dinamiklerinde çeteler oluşturarak. Ardından, onlarca cinayet, onlarca katliama dayalı eylemler. Toplumsal kaosu yaratıcı faaliyetler. İnsan inanmak bile istemiyor. Ama ortaya dökülen gerçekler, ister inan, ister inanma dedirtiyor.

****

Dedim ya, kaosun da, çatışma ortamının da. Diğer yandan; tüm bunlara karşı mücadele etmekte. Toplumsal inisiyatife dayalıdır. Eğer; iki zıt kutbun taraflarından isek. Ki öyleyiz. O zaman bizim; olup-bitenin toplumsal değerler noktasında; Barışı, Huzuru, Güveni, İstikrarı sağlayan. Özgürlüğü, Kardeşliği, Hakları ve Adaleti temin eden! Kişi hakları tüm hakların üzerinde tutan. Kardeş kanının akıtılmasına karşı olan Açlığı, sefaleti, eşitsizliği topluma dayatmayan Cumhuriyeti cumhurla (Halk) var eden Değerlerin etrafında halka teşkil edip, İnsiyatif kullanmalıyız. Bunun yolu da; demokrasiyi yaşatmakta geçer. Demokrasiyi de ayakta tutacak olan Siyasi Partilerdir. Onun için de; bizim taraf olma noktamız; demokrasiyi kendisine ilke edinen; Çağdaşlığı da şiar edinen Siyasal düşüncenin etrafında halka oluşturmalıyız. Aksi takdirde; Her türlü fitnenin, fesadın, kavganın, çatışmanın, eşitsizliğin cenderesinde korku tüneli günleri tüketmeye devam edeceğiz.

****

İfade ettim; Çatışmaların temelindeki neden şudur. Demokrasi yaşatılsın Ya da yaşatılmasın. Takdir edersiniz ki demokrasilerde keyfiyet yoktur. Hele despot anlayış hiç yoktur. Fikirler bölücü olmadığı gibi düşünceler ihtilal gerekçesi ve nedeni değildir. Demokrasilerde; Anayasa ve Yasalar vardır. Hukuktur, Adalettir yasadışı toplumun değerleriyle örtüşmeyen vakalardan hesap soran! Kural ve kaide budur. Yoksa Emekli olmuş bir kaç zat-ı muhteremin kaleme aldığı senaryolar değildir, nizamı sağlayan. Sözün kısası; Demokrasilerin temelinde yatan çağdaş değer ne yazık ki, ülke ve millet olarak daha net ve dört elle yakalayabilmiş değiliz. Nedeni de; herkes. İster sivil, ister üniformalı. İster mevki sahibi, ister sokaktaki kişi. Hala üstün vasfın bende tartışmasıyla; zincir oluşturmakta.  Bakın Musa Antere yönelik suikast sırasında yanında olup ve yaralı kurtulan Orhan Miroğlu ne diyor; Ergenekonunun Güneydoğu ve Diyarbakır ayağında 35 yıl öncesine gidilerek, araştırmak gerekir.. Çünkü cinayetler için Diyarbakır Cezaevinde itirafçılar eğitilerek kullanılıyordu diyor.. Onun için de üstadın dediği gibi Bu zincirleri kırmak ve atmak zorundayız. Korku tünelinden çıkışın yol haritası demokrasidir. Demokrasiyi de; kirli mideden kurtarmak lazım.. Gerisi keyfiyettir.