Siyaset arenasında vuku bulan hadiselere baktığınızda, travmatik bir hali psikolojik girdabına sıradan bir vatandaş olarak yakalanmamak mümkün değil.. Sinir harbi yaşatıyor!.. Kendini buradan izole eden, pek nadirdir.. İcra eden, yaşamın en talihlisi, diyebiliriz!.. Bu kadar sağlıksız işin içerisinde, pak ve sağlıklı kalabilmek!. Derler ya her yiğidin harcı değildir..
***
Günlük yaşam maalesef bu alanın egemenliği altında, inliyor!!.. Korkunç bir mobing uygulayıcılık var.. Maddi ve manevi yönde, buhran üretici.. Hele ki son bir kaç yıldır esaret üreten sosyo-ekonomik dengesizliğin ürünü olan hayat pahalılığı!.. Gelir düşüklüğü.. Kapitaldeki alım zayıflığı!.. Vuku bulan, yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, suistimal, adam kayırma gibi, hadiseler zinciriyle kimin gücü kime yeterse?!
***
Ne hazindir ki, asap bozucu bir şekilde, olup-bitenler siyasetin kırmızı kaplı kitabında, şahsi menfaat kanununa göre, tüm olumsuzluklar mübah görülür bir hale gelindi?.. Tek şart var!.. O da, bizim partiden olmalı!.. Taraflar kimi makamın gücünü, kimi devletin gücünü, kimi kapitalin gücünü, kimi de güçlüler sınıfıyla kendilerine özgü oluşturdukları egemenlik alanıyla, operasyonel faaliyette bulunuyorlar.. Bu hal sade vatandaşa feleğini şaşırtıyor!..
***
İşte son vuku bulan Beşiktaş Belediyesindeki kirli irinin etrafa yaydığı pis koku!.. Enva-i menfaat endeksi işbirliğiyle işlenen çıkar çarkı var!.. Yolsuzluğun, usulsüzlüğün, kayırmanın, peşkeşin, her türlüsünü ikmal edilen ağın içerisinde görüyoruz!.. Gerek suç örgütü olarak savcılıkça ilan edilen Aziz İhsan Aktaş!.. Ki Diyarbakırlıların deyimiyle nam-ı diğer Topal İhsan!.. Beri yanda CHPli Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat!..
***
Yargıya intikal eden mevzunun derinliğine odaklandığınızda görüyorsunuz ki görünen sadece buz dağının görünen yüzü!.. Meğer ki, arkada neler yok ki?.. Peki bizim partiliyse herşey mubah anlayışına sahip olan siyaset kurumu nasıl bir tavır içerisinde bulunuyor?.. Maalesef o klasik duruşu icra ediyor.. İşte CHP.. Polisin, Savcıların, hakimlerin gün yüzüne çıkardıkları, yolsuzluk çarkını, siyasi şova döndürme adına her türlü takla atılıyor
***
O meşhur ve meçhul buluşmada Özgür Özelin el pençe hali, İmamoğlunun kendisine has kükremesi!.. Neymiş; yolsuzluk operasyonu siyasi bir hesap!.. Tabi yargı tanımazlık var.. Yoksa, siyasal iktidarı hedef almak yerine, savcıyı, hakimi, mahkemeyi ağzına dolar mıydı?.. Kaldı ki, siyasi bir operasyon mu, ciddi bir yolsuzluk operasyonu mu sorusuna yanıt verecek olan da, yargıdır?.. Verilen hükmün muhtevası, neticenin fikri beyanını ikmale getirir.. Ama yok!.
***
Aslında bu işin arkasında duran ve siyasi hesaplaşma deyip, meseleyi siyasi şova dönüştürenlere şu soru sorulması gerekmez mi?.. Bu operasyon siyasi mi, yoksa bizzat yolsuzluk yaparak siyasi bir güç elde etmeye yönelik, belediyelerde rant çarkını döndürüp, kasayı doldurma operasyonu mu? Bu sorunun yanıtını salt CHPliler bilmiyor.. Biliyoruz ki, tüm siyasi partiler biliyor ve belediyeleri elinde bulunduran siyasetçiler de!
***
çünkü belediyelerdeki kirli çarkın hizmet ettiği alan her ne kadar kısmi yönde şahsi olsa da genelinde siyasi güç elde etmeye yönelik, uğraş yüksek!.. Nitekim İmamoğlunun CHP üzerindeki tahakkümü, kurultaylardaki aksiyonu, yerel ve genel seçimlerdeki şehir turları, bu gerçeği tescil ettiriyor.. Ki diğer partilerde de durum aynı.. çarkı büyük belediyeleri sürekli siyasi güç elde etmenin adresi olarak görmüştür?..
***
Bu arada CHPliler bizatihi kendileri de, Beşiktaş belediyesindeki yolsuzluk çarkının varlığından haberdar.. Ki aleni bir şekilde ifade ettiler; yolsuzluk operasyonunu bekliyorduk.. çünkü çuval mızrağa sığamaz hale gelmişti?.. Eee, bu çarkın mahiri olan şirket ve şirket sahipleri varsa; kim olursa olsun yeter ki, güç devşirme adına, bize de yok mu desin?.. Aktaşa baktığınızda bu alanda en mahir kişi olarak karşımıza çıkıyor!.. Baksanıza her partiyle ilişki kurup, çarkı döndürmüş!..
***
Velhasıl Erdoğanın söylediği şu söz!.. çok ama çok manidardır, mevcut aksiyonel mevzunun derinliğine ilişkin. Turpun büyüğü heybede.. Zaten biz de diyoruz ki, patlak veren yolsuzluk, kirli çarkın sadece buz dağının görünen yüzü.. Arka planda daha devasa dağlar vaki.. Mevzunun hamuru çok su alacak gibi geliyor bana.. Bekleyip göreceğiz, heybeden turpun en büyüğü nasıl çıkacak?..
***
ŞİİR Mİ AĞIR SUç, YOLSUZLUK MU?..
Yanıt sizden gelmesin.. çünkü Ekrem İmamoğlu beyefendiden yanıt geldi.. Erdoğanı kast ederek!.. Kendisi Belediye Başkanı olduğu döneme atıfta bulunarak.. Erdoğan, o dönemde çok daha ağır bir suçla yargılandı?!.. Kayıtlara göre, Erdoğan Belediye Başkanı iken yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, ihale peşkeşi gibi bir mevzudan, yargılaması yok.. Açılmış bir dava da, görünmedi!..
***
Peki, Erdoğan o dönemde en ağır suçla yargılandığı tek mevzu vardı!.. O da, Siirtte okuduğu şiirdi.. Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılandı.. Ceza aldı.. Cezaevine girdi.. O şiir, cezaevi Erdoğana siyasi yönde ağır geldiyse de!.. Aslında, bugün 22 yıl kesintisiz partisinin iktidar olması, girdiği her seçimi kazanması ve Cumhurbaşkanlığı makamında, kaç dönemdir bulunmasının, yolunu açan oldu!..
***
İşte bu suçu İmamoğlu yerme anlamında ifade ederek, benden daha ağır suç işlemişe getiriyor!.. Ne demek bu!.. Devletin malını yemek, yolsuzluk, rüşvet, suistimal, hırsızlık, üç kağıtçılık gibi suçlardan daha ağırmış; şiir okumak..! Ne diyordu düşünür.. Manevi davası olmayanın zihni, ulaşacağı kapitale her yol mübah diyerek, iman edici olur!..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Fikri de zikri de çelişenin halet-i ruhiyesi şahsi çıkara hizmetkardır!..