YÜREK YAKAN ATEŞ!
Eklenme: 10/9/2007 12:00:00 AM

Yazık!..

Yine "yürek yakan" ateşin közü körüklendi..

Alev topu gibi, "yakıp-yıkıyor"..

Geride "derin izler" bırakarak..

Kan ve göz yaşıyla, "yürekleri" kasıp-kavuruyor..

Acımasız bir ihanetle..

Ne ilk ne de son..

Kemirgen misali "kemiriyor" toplumu..

Aydınlığı sevmeyen, karanlıktan beslenen "vambir" misali..

Şiddetir, kaostur, paniktir "toplumları", derin uçurumlara sürükleyen..

Ne kinin, ne nefretin ne de hüsümetin "hesabı yoktur"!..

Var olduğu ikametgah, "kör" anlayıştır..

***

Yazık!..

Evet.. Ne yazık ki, Türkiye "işte böylesine" bir cenderenin içerisinde bulunuyor..

Ne gerçeklerinin idrakinde, ne de "sorunların" aşılması gerektiği aciliyetinde..

Kısır çekişme, fikir üretimsiz..

Ateşin, fitnenin ve kaos'un "üreme" mekanı bilinmesine rağmen, tercih edilen hep çözümsüzlüktür..

Ve ne hüsrandır ki, bu çözümsüzlük "alev topu" gibi, hep "yürekleri" yakıyor..

Tıpkı, son 24 saat içerisinde, 15 Mehmet'in "şehit edilmesi" gibi..

***

Düşünülmesi bile ürkütüyor..

Ama ne var ki, "düşünüleni" acı bir şekilde yaşıyor ve şahit oluyoruz..

Bile bile..

Ramazan-ı şerif'i idrak ediyoruz..

Dün de, bin aydan daha hayırlı geceyi "huşu ile" idrak etti..

Mübarek Kadir Gece'siyle gönüller nurlandı..

Ama acıyla.. Yürekleri "kasıp-kavuran, ateşle..

Çünkü, Şırnak"tan, Diyarbakır'dan gelen "Şehit haberleri", yürek parçalıyor..

***

Bayram'a üç gün var..

Türkiye'nin "yüreğine" 15 Mehmet'in "Şehit" ateşi düştü..

Daha, Şırnak'ta Minibüs taramasında ölen 12 insanın "acısı" dinmeden..

Katliam'ın "sırrı" çözülmeden..

Gelen 15 askerin şehit haberi, "bir hafta önceki" yüreklerde var olan ateşi körükledi..

Hem de; içten içe..

Bayram'a, kan ve gözyaşı karıştı..

Acı, feryat ve "sönen ocakların", yürekleri karıştı..

***

En büyük acı, hiç kuşkusuz ki "evlat" acısıdır..

El bebek, gül bebek "besleyip, büyütüğü" evladın "ölüm" haberiyle yaşamak..

"ateş tüştüğü yeri yakar" sözü, geçerlise de, kıvılcımları cevreyi yakmıyor değil..

İnanın.. Bu yazıyı kaleme almakta bir haylı zorlandım..

Çünkü kelimeler "acının" reçetesinde "kifayetsiz" kalmakta..

Evlad acısı, kardeş acısı, yavuklu acısı, eş acısı, baba acısı..

"Tessellisi" zordur..

İfadesi ise güçtür..

***

İster eski, ister yeni olsun..

Ana için "evlat acısının" yüreğindeki ateşin közü hiç bir zaman sönmez..

Kahredici..

Her nefesi, her soluğu, her kelimesi "Evladım nerde"dir diye sorar?

Bir tesellidir..

Bir ikna manzumesidir..

Bir "şükür" abidesidir..

Onlara "Şehitlik" mertebesinin verilmesi..

Yüreklerdeki "acıyı", o "Şehitlik mertebesi"dir, dindiren..

Onun içindir ki, yüreği yanıkların "evladım şehit oldu" tessellisiyle, avundukları..

***

Dün Diyarbakırımız da "şehit" acısıyla irkildi..

Sati Köy'ünde "yükselen" ağıt sesleri karşısında, "suskun" kalmak mümkün mü?

O acıyı, o feryatı, o figanı "duymamazlıktan" gelmek olabilir mi?

Hele, 21 yaşındaki Onbaşı Fetullah Selçuk'un annesi Saliha Selçuk'un; "Yeter bu kan bitsin, yeter artık yeter. Oğlumu babasız bunun için mi büyüttüm?'' sözlerini, unutmak mümkün mü?

Çünkü; o yanık yürekten yükselen sesin "anlam ve önemi" büyüktür..

"Yeter bu kan bitsin"!..

Ama nerde?

***

"Gitti gelmez, bahar yeli" şarkısı gibi..

Giden geri gelmez, ancak "geride" kalanların, "gidip gelmemesini" önlemek için, "ateşe" su dökülmesi gerekir..

Yıllardır, tartışılıyor, konuşuluyor..

Şu veya bu tez "denilip", reçete hazırlanıyor..

Ama ne hikmet se, "görüntünün" ötesinde, icraata sokulmuyor..

Var ama yok "denilip", ateş "işe gelindiği" gibi, bir körükleniyor, bir köz hale bırakılıyor..

***

Kafamı kurcalayan bir nokta var..

Böylesi "hassas ve duygu" dolu bir yazıda, aktarmak biraz zor..

Ancak; beyni kemiren "soruya" cevap bulmakta gerek..

Şırnak'ta, Minibüs taramasında 12 insan katlediliyor..

Yine Şırnak'ta 13 Asker şehit ediliyor..

Lakin orta da "karşı taraftan" eser yok..

Ki, Gabar Dağı "askeri donanımla" rongeni çekilmiş bir çoğrafya..

Nasıl oluyor?

Gelen haberlere göre, çatışma yakın mesafeden..

El bombası ve kaleş kullanılmış..

Hiç mi, karşılık verilmemiş..

Soru cevap bulması gerekir..

***

Her kim olursa olsun..

Hangi güçten, hangi kulvardan gelirse gelsin..

İnsan hayatını kast eden..

Ölümü ve öldürmeyi benimseyen..

Kanı ve barutu "düşünen" her türlü, fikre va yapıya karşı olmamız gerekir..

Ve "yeter artık bu kan bitsin" deyip..

Kafamızı "gömdüğümüz"kumdan çıkarmamız gerekir..

Ki, başka anaların, bacıların, eşlerin, babaların "yüreği" yanmasın?

Aksi taktirde; Düzine halinde genç bedenlerin sarılmış oldukları Al Bayrak'lı Tabutlar daha çok "yüreğimizi" yakacaktır..

Buradan, Şehitler'e Allah'tan rahmet, ailelerine ve geride kalanlara da sabr-ı celil dilerim..